Güncel
Taha Kılınç: Biraz dikkat ve özen yeterli
İslâm coğrafyasındaki mezalimi gündeme getirme adına, uluorta ceset fotoğrafı paylaşılmasına, hele de bunun sıradan insanlar tarafından ve sosyal medya ortamlarında kontrolsüzce yapılmasına kesin bir şekilde karşı çıkıyorum.
Taha Kılınç / Yeni Åžafak
Üniversitedeyken, Ä°stanbul Vefa’da kaldığımız yurtta bir grup arkadaÅŸla birlikte kendi çapımızda okuma faaliyetleri yapardık. Ä°slâm dünyası özellikle gündemimizdeydi. Afganistan ve Irak’ın iÅŸgalleri, Filistin’de yaÅŸananlar, DoÄŸu Türkistan meselesi… hepsini yakından takip ediyorduk. Namazlarını yurdun hemen yan tarafındaki Åžehzadebaşı Camii’nde kılan KaÅŸgarlı büyük mücahit Berat Hacı’yı yine bu dönemde tanımış, doÄŸduÄŸu toprakların esaretten kurtulması için yılmadan verdiÄŸi mücadeleyi gündeme taşımaya çalışmıştık.
Bir gün, Ä°slâm dünyasının farklı coÄŸrafyalarından seçeceÄŸimiz “vurucu” (bol kanlı, bol acılı, bol cesetli) fotoÄŸrafları yurdun giriÅŸindeki büyük panoda sergilemeye karar verdik. Böylece, Müslümanların çektiklerini herkese gösterecek, kalpleri titretecek, belki zulmün durdurulmasına yol açacak bir ÅŸeyler yapılmasını bile saÄŸlayabilecektik. Heyecanla ve coÅŸkuyla, kararımızı uygulamaya giriÅŸik. Organizasyonu ben üstlendim: FotoÄŸrafları bizzat seçtim, bilgisayarda kolaj yaptım, kocaman bir kâğıda renkli olarak bastırdım, panoya astım. Ä°lk reaksiyonlar “olaÄŸanüstü” idi. Herkes fotoÄŸraflara dikkatle bakıyor, bunların yaÅŸanmakta oluÅŸuna ÅŸaşırıyor ve öfkeleniyor, mazlumlara sempati duyuyordu. Hatta gözleri dolanlar bile vardı. Hedef gerçekleÅŸmiÅŸti. Ä°kinci hafta, bu defa daha kanlı, daha acılı, daha fazla cesetli fotoÄŸraflar seçtim. Ancak garip bir ÅŸey oldu: Ä°lgi, gözle görülür biçimde azaldı. Üçüncü hafta neredeyse kimse dönüp panoya bakmıyordu. Derken, dördüncü hafta bu uygulamadan vazgeçtik.
Bu tecrübe, bana hayatımın en önemli derslerinden birini verdi: Duyarlılık kazandıralım derken, aslında insanların duyarsızlaÅŸmasına hizmet etmiÅŸtik. Kanı, cesedi ve acıyı normalleÅŸtirerek, kalplerdeki merhameti azaltmış, gözlerdeki yaÅŸları kurutmuÅŸtuk. Kendimi yokladığımda, aynı ÅŸeylerin benim başıma da gelmeye baÅŸladığını gördüm. Yaptığımız ÅŸey, düpedüz teÅŸhircilikti ve mazlumlara da hiçbir faydası yoktu.
O günden bu yana, Ä°slâm coÄŸrafyasındaki mezalimi gündeme getirme adına, uluorta ceset fotoÄŸrafı paylaşılmasına, hele de bunun sıradan insanlar tarafından ve sosyal medya ortamlarında kontrolsüzce yapılmasına kesin bir ÅŸekilde karşı çıkıyorum. Filistin’den ve diÄŸer kanayan yaralarımızdan sözde “dünyayı haberdar etmek için” (dünyanın haberi yok mu sizce?) paylaÅŸtığımız her ceset fotoÄŸrafı, üç büyük ve mühim neticeye yol açıyor: 1) Duyarlılıklarımızı ve kalplerimizin rikkatini kaybediyoruz; acı ve zulüm normalleÅŸiyor. Fark etmesek de, öfkeler yılgınlıklara dönüÅŸüyor, 2) DüÅŸman sevinç çığlıkları atıyor; verdiÄŸi zararın çarÅŸaf çarÅŸaf teÅŸhir edilmesi, ona doping etkisi yapıyor, 3) DüÅŸüncesizce oraya-buraya yolladığımız ve sayfalarımızda paylaÅŸtığımız her bir ceset fotoÄŸrafı, kul hakkı olarak hesabımıza yazılıyor. Hangimiz, parçalanmış, avret yerlerimiz açılmış, ortalıklara düÅŸmüÅŸ cesedimizin WhatsApp gruplarında dolaÅŸmasına razı olur? Ben ÅŸahsen olmam ve bunu yapanlarla Yüce Divan’da hesaplaşırım. Bu satırlarımı okuyan hiç kimsenin de razı olacağını sanmam.
“Peki, yaÅŸananları nasıl gündeme taşıyacağız? Susacak mıyız?” sorusu sorulabilir. Elbette susmayacağız, tepkisiz kalmayacağız, zulmün ortadan kalkması için elimizden gelen her ÅŸeyi yapacağız. Ama zekice ve tutarlı biçimde… VuruculuÄŸu, saÄŸlam görsel malzemelerle ve itiraz edilemeyecek bilgilerle saÄŸlayarak… Zilleti çaÄŸrıştıracak görüntüler yerine umudu, direniÅŸi, sabrı ve kahramanlığı öne çıkararak… Tüm bunlar zor deÄŸil. Sadece biraz dikkat, gayret ve özen yeterli.
Ä°srail saldırılarının baÅŸladığı günlerde, Gazzeli gazeteci Îmân Åžantî’nin Twitter’dan yaptığı bir çaÄŸrı, çok anlamlıydı: “Lütfen, evlatlarımızın parçalanmış cesetlerinin fotoÄŸraflarını paylaÅŸmayın!” Bu çığlığın Gazze’den, hadiselerin göbeÄŸinden yükselmesi ayrıca önemliydi. Nitekim binlerce insan Îmân Hanım’ın ricasına uyarak, paylaÅŸtığı fotoÄŸrafları sildi.
GeçmiÅŸ saldırılarla kıyaslandığında, bu defa Gazze’den ve Filistin’den gelen görüntülerde kahramanlığı, umudu, direniÅŸi ve sabrı öne çıkaranların oranı oldukça yüksekti. Sosyal medyada çok sayıda vurucu kısa film, görsel ve bilgi paylaşıldı. Malum medya odakları hakikatlerin üstüne perde çekse de, Müslümanlar olarak kendimizi anlatırken artık baÅŸka bir üsluba ve bakış açısına yöneliyor oluÅŸumuz, gerçekten ümit verici. Bunu lütfen küçümsemeyiniz. Orta ve uzun vadede, “kamuoyu oluÅŸturmak” denilen ÅŸeyin makul biçimde yapılmasının somut sonuçlarını hep birlikte göreceÄŸiz.
Henüz yorum yapılmamış.