Sosyal Medya

Güncel

"Bayram gelmiş neyime, kam damlar yüreğime" diye sızlanmadam..

Bu sancılı ortamda niceleri, bir 'sionist haydutlar rejimi' olan İsrail'in hiçbir savunma gücü olmayan bir müslüman halkın şehirlerini savaş uçaklarıyla bombardıman etmesini 'kahramanlık' sanan alçaklığına karşı askerî müdahale yollarının olup olmadığını sözkonusu ediyorlar, tabiatiyle..



Selahaddin E. Çakırgil / Star Gazetesi

Bir dostum, dün, bayramlaÅŸma telefonundaki hal-hatır sorusuna, on yıllarca öncelerdeki bir yazımın, 'Bayram gelmiÅŸ neyime.. Kan damlar yüreÄŸime..' ÅŸeklindeki baÅŸlığını hatırlatarak karşılık verdi.

Evet, öyle bir yazımı hatırladım, ama, bir halk türküsünden alınan o ibareyi hangi vesileyle kullandığımı hatırlayamadım.

Dostumun gerçekte hatırlatmak istediÄŸi, Filistin'de olanlar karşısında hiçbir ÅŸey yapamamaktan kaynaklanan bir kalb sancısının bugün çoÄŸu Müslümanı esir aldığı hususuydu.

Bu sancılı ortamda niceleri, bir 'sionist haydutlar rejimi' olan Ä°srail'in hiçbir savunma gücü olmayan bir müslüman halkın ÅŸehirlerini savaÅŸ uçaklarıyla bombardıman etmesini 'kahramanlık' sanan alçaklığına karşı askerî müdahale yollarının olup olmadığını sözkonusu ediyorlar, tabiatiyle..

Bazıları, böyle bir imkânın olduÄŸunu sanıyorlar; geçmiÅŸte TC.'deki bazı hükûmet bazı kararnamelerini delil göstererek.. Halbuki o kararnameler, Ä°srail rejiminin kabulüne baÄŸlı rutin iÅŸlemlerdi.

Åžöyle ki, 1993'de, B. Amerika'nın gözcülüÄŸünde Filistin KurtuluÅŸ TeÅŸkilatı (El'Feth) lideri Yâsir Arafat ile Ä°srail rejimi baÅŸbakanı Ä°zak Rabin arasında Oslo'da imzalanan andlaÅŸmaya göre, evet, bir Filistin Devleti kurulmuÅŸtu.

Ama bu devlet, ordusu olmayan, sadece, birbirinden kopuk Filistinlilere aid yerleÅŸim birimlerinin idaresini üstlenecek olan ve de Ä°srail rejiminin vesâyetinde, kağıt üzerinde kurulan Filistin Devleti'ne bırakılacak topraklara sahib olacaktı.

Bu arada bazı hassas bölgelerde gerekirse, 'uluslararası bir barış gücü'nün gönderilmesini de taraflar kabul etmiÅŸlerdi. Norveç, Ä°sveç, Ä°sviçre, Ä°spanya, Türkiye vs. gibi birkaç devletin askerlerinden bir 'barış gücü' oluÅŸturulacaktı.

Bu yöntem küçük sürtüÅŸmelerde birkaç sene deneme mahiyetinde uygulandı, ama, özellikle Ä°zak Rabin'in Kasım 1995'de bir fanatik yahudi tarafından öldürülmesinden sonra, Ä°srail rejimi tarafından uygulama dışı tutuldu.

Yani, bugün, Ä°srail rejiminin kabul etmediÄŸi bir 'uluslararası barış gücü' filân, ancak BM. Güvenlik Konseyi karar alırsa, gönderilebilir. Bu da olmayacak demektir..

Çünkü, Güvenlik Konseyi'nde alınacak her bir kararın '5 Daimî Üye' (B. Amerika, Rusya, Ä°ngiltere, Fransa ve Çin) tarafından 'veto' edilmemesi gerekmektedir.

Ä°srail rejimini Müslüman coÄŸrafyasının kalbine bir hançer gibi saplayan emperial güçler, onun hayatiyetine zarar vereceÄŸi ileri sürülen hiçbir düzenlemeyi kabul etmeyeceklerini Ä°srail rejimine devamlı taahhüd etmektedirler.

Nitekim, Rusya BaÅŸkanı Putingeçen ay, Netanyahu'ya bu konuda yeniden söz verirken; Amerikan BaÅŸkanı Biden da daha dün, Ä°srail rejimine 'kesin desteÄŸi'ni tekrarlamıştır.

Avrupa BirliÄŸi'nin Dışgüvenlik Yüksek Temsilcisi Josep Borrel de, dün, 'AB'nin, Filistin Mes'elesini çözecek bir potansiyel gücünün olmadığını' açıkça beyan ederek, ringe havlu attı. Kısaca, hele de Amerikan emperyalizmi kırılamadığı müddetçe, beÅŸerî planda, Ä°srail rejimi bu cinayetlerini artırarak devam edecektir.

Daha doÄŸrusu, Ä°srail rejimi, Amerikan emperyalizminin OrtadoÄŸu ÅŸubesi durumundadır. Konuyu hâlâ, 8 - 9 milyonluk bir Ä°srail rejiminin gücü sanmak, asıl gerçeÄŸi kavrayamamak olur.

Ama, üzerinde durulması gereken asıl konu, Filistin halkının, yaÅŸlı- genç bütün nesilleri, sosyo-politik açıdan bir gün bile, hürr ve müstakil/ bağımsız ÅŸekilde yaÅŸamamıştır, ama, bütün bu barbarlıklar karşısında, bu Müslüman halk, toplumlarımızda hâkim olan aÄŸlamaklı/ yakınmacı (pathetic) tavırlardan uzak, inançla direnmekte ve insanlık haysiyetini korumaktalar. Ä°nsanca yaÅŸamanın mümkün olmadığı yerde, insanca ölmek yolunu tercih etmekten korkmuyorlar.

Ä°slâm Milleti'nin büyük kesimlerinin, Filistin'in Müslüman halkının bu eÄŸilmez tutum ve direniÅŸinden öÄŸreneceÄŸi çok dersler var..

Onlar hepimizin insanlığını kurtarıyorlar, çaÄŸdaÅŸ barbarlara karşı..

Ayasofya'da Bir Bayram Sabahı..

Bayram Namazı için Ayasofya'ya gitmeye karar vermiÅŸtik, önceki geceden.. Dün sabah Ayasofya'ya gittiÄŸimizde, binlerce insanın Cami dışındaki açık alana taÅŸtığı da görülüyordu. Camiin içini ise, fizikî mesafeyi korumaya ve maske takmaya riayet eden binlerce insan doldurmuÅŸtu.

Geçen sene açılışından bu yana ilk kez bir Bayram Namazı kılınacaktı, Ayasofya'da..

Namaz esnasında okunan, Buhûrîzâde Mustafa Itrî Efendi'nin 350 yıl öncelerde bestelediÄŸi o müthiÅŸ güzel Segâh Bayram Tekbîri'nin, binlerin insanın hançeresinden yükselmesinin bu ulu mâbedde oluÅŸturduÄŸu manevî atmosferin anlatılması kolay deÄŸil..

'Allah'u ekber, Allah'u ekber.. Lâilâhe illallah'u vallah'u ekber.. Allah'u ekber ve lillâhil'hamd!..'

Itrî'nin, bu 'ilâhî' bestesinin öyle bir gücü var ki asırlardır, bizim ruhlarımızı bir potada eritip, ÅŸekillendiriyor..

Yahyâ Kemâl'in 'Itrî' isimli ÅŸiiri onun hakkında ilginç bilgiler verir:

'Büyük Itrî'ye eskiler derler,

Bizim öz mûsıkîmizin pîri;

O kadar halkı sevkedip yer yer,

O ÅŸafak vaktinin cihangîri,

Nice bayramların sabâh erken,

GöÄŸü, top sesleriyle gürlerken,

SöylemiÅŸ saltanatlı Tekbîr'i.

Kıskanıp gizlemiÅŸ kazâ ve kader

Belki binden ziyâde bestesini,

Bize mîrâsı kaldı yirmi eser.

"Nât"ıdır en mehîbi, en derini.

Âdetâ benziyor muammâya;

Ulemâmız da bilmiyor kimdi?

Öyle bir mûsıkîyi örten ölüm,

Bir tesellî bırakmaz insanda.

Muhtemel görmüyor henüz gönlüm;

Çok saatler geçince hicranda,

DüÅŸülür bir hayâle, zevk alınır:

Belki hâlâ o besteler çalınır,

Gemiler geçmiyen bir ummanda..

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.