Özel / Analiz Haber
Nekbe'den İbrahim Anlaşması'na Kudüs'ün adım adım işgali
Mescid-i Aksa’da Filistinlilere ve Müslümanların en kutsallarına yapılan saldırılar 19. yüzyıldan beri adım adım işletilen bir planın ve projenin artık son adımlarının yaklaştığını gösteriyor.
Bugünlerde Åžeyh Cerrah mahallesinde ve Mescid-i Aksa’da Filistinlilere ve Müslümanların en kutsallarına yapılan saldırılar 19. yüzyıldan beri adım adım iÅŸletilen bir planın ve projenin artık son adımlarının yaklaÅŸtığını gösteriyor. Peki nedir bu son adımlar? Åžeyh Cerrah hadisesi, Kudüs’te kalan Müslümanların tamamıyla yerlerinden edilmesi, Ramazan ayında Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırı ise buradaki Ä°slam’ın kutsal mabetlerinin yıkılarak yerine tapınağın inÅŸa edilmesi. Zira her iki mekânın da sembolik bir deÄŸeri var. “Åžeyh Cerrah” adını Kudüs fatihi Selahaddin Eyyubi’nin tabibi Hüsameddin Cerrahi’nin 12. yüzyılda burada inÅŸa ettiÄŸi zaviyeden ve türbesinden alıyor. Bu mahalle özellikle 19. yüzyıldan itibaren Kudüs’ü ve Filistin’in yöneten Hüseyni ve NeÅŸaÅŸibi gibi önemli ailelerin meskûn oldukları bir mekân. Bu aileler sembolik olarak Kudüs’ün demografik kimliÄŸinin en önemli unsurlarından birini oluÅŸturuyor. Dolayısıyla bu mahalleyi Müslümanlardan izale etmek, Kudüs’ü tamamıyla bir Yahudi ÅŸehri yapmanın yaklaÅŸan adımlarıdır. Mescid-i Aksa ise zaten Müslümanların ilk kıblesi ve aynı zamanda fethin sembolü. Ä°srail de kendisine baÅŸkent kıldığı Kudüs’ü YahudileÅŸtirme çabalarının bir ürünü olarak, bu en önemli sembolü ortadan kaldırmaya ve yerine bir tapınak inÅŸa etmeye kararlı. Her zaman olduÄŸu gibi, bu yönde adım atarak tepkileri ölçüyor. Tabii bir de meselenin iç politika ve iktidar ayağı var.
Belki de Filistin ve Kudüs’ün iki yüz yıllık bir süreç içinde yavaÅŸ yavaÅŸ elden çıkışının son sahneleri ortaya konuyor Ä°srail tarafından. Öncelikle 19. yüzyıl boyunca demografi meselesi halledilmiÅŸti. Åžimdi aynı oyun Kudüs’te oynanıyor. Kudüs’ün nüfusu ortaçaÄŸlar boyunca ve hatta 19. yüzyıla kadar hep on bin civarında olmuÅŸtur. 19. yüzyılın ilk yarısında 11 bin civarında olan Kudüs nüfusunun, 6 bini Müslüman, 3 bin 500’ü Hıristiyan ve bin 800’ü Yahudiydi. Fakat Yahudiler 20. yüzyılın başında, göçler nedeniyle demografik üstünlüÄŸü ele geçirmiÅŸti bile. 10 bin Müslüman ile 10 bin Hristiyan’a karşılık, Yahudi nüfusu 30 bine, yani hem Müslüman hem de Hıristiyanların üç katına ulaÅŸmıştı. Ä°slam dünyası demografik olarak ÅŸehri 20. yüzyılın başında kaybetmiÅŸti. Filistin’in genelinde de durum farklı deÄŸildi ve bu süreç yüzyıl içinde Filistin’in buharlaÅŸtırılmasına ve son nokta olarak da Kudüs’ün Müslüman demografisinin tamamen ortadan kaldırılmasına kadar geldi. Zaten resmi istatistiklere göre, Kudüs’ün elân nüfusunun yüzde 64’ü Yahudi, yüzde 33’ü Müslüman ve yüzde 2’si Hıristiyanlardan oluÅŸmakta. Demografi deÄŸiÅŸmiÅŸse o toprakları elde tutmak çok zor hale gelir. Zira siyasi deÄŸiÅŸimden evvel hep demografiler deÄŸiÅŸtirilir.
Osmanlı belgelerinde devletin bu demografik deÄŸiÅŸimi fark ettiÄŸi, “Kudüs’ün adeta bir Yahudi beldesi haline geldiÄŸi”nin belgelerde ifade edildiÄŸi ve özellikle II. Abdülhamid döneminde çeÅŸitli tedbirlerin alınıldığı kaydedilmekteyse de, zayıflayan devletin önlemlerinin Fransa, Ä°ngiltere ve Rusya’nın baskıları yanında çok da iÅŸe yaramadığı görülmekte. Bunların üstüne bir de (Yahudi göçlerinin ülkenin güvenliÄŸi için bir tehdit oluÅŸturduÄŸunu fark ederek tedbir alan) II. Abdülhamid’i deviren Ä°ttihat ve Terakki hükumetinin kısıtlamaları kaldırması tam bir felaket olmuÅŸtur.
Henüz yorum yapılmamış.