Güncel
Trump sonrası iç siyasette sıkışan Netanyahu savaşa sarıldı
Follow @dusuncemektebi2
İşgalci İsrail’in Filistin’de gerçekleştirdiği acımasız saldırıların arttığı bugünlerde olayların perde arkasında farklı hedefler olduğu görülüyor. Trump döneminin bitmesiyle Arap ülkeleriyle olan anlaşmalar zemini çatırdayan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yolsuzluk dosyalarıyla nedeniyle iç siyasette yaşadığı sıkışıklığı Filistinlilere yönelik saldırganlığı artırarak çözmeye çalışıyor.
Ä°srail 1948’de kuruluÅŸundan bugüne bölge ülkeleri ve uluslararası toplumla kurduÄŸu iliÅŸkilerde Filistin iÅŸgalini, cebirle ve iÅŸgali meÅŸrulaÅŸtırma araçlarıyla koordineli ÅŸekilde sürdürmüÅŸtür. Bu süreç, Araplarla iliÅŸkilerde kimi zaman savaÅŸ ve gerilimlere kimi zaman da uzlaşı ve normalleÅŸme giriÅŸimlerine sahne olmuÅŸtur. Ancak istisna durumlar haricinde Ä°srail hem iÅŸgal adımlarında hem de normalleÅŸme süreçlerinde iÅŸgali geniÅŸleterek sürdürmeyi baÅŸarmıştır. Yani ortaya çıkan tabloda normalleÅŸme süreçleri sadece sözde kalmış ve istediÄŸini alan taraf çoÄŸunlukla Ä°srail olmuÅŸtur. Hatta son dönemde “Yüzyılın AnlaÅŸması” olarak lanse edilen süreç, Yüzyılın Ä°ÅŸgali’nin bir kılıfa sokularak barış süreci adıyla takdim edilip Ä°srail iÅŸgalini geniÅŸletmeye yönelik kurgulanmıştır.
Ä°srail’in iÅŸgali geniÅŸletmesi genel çerçevede iki temele dayanmaktadır. Bunlardan biri uluslararası toplumun sessizliÄŸi diÄŸeri de Ä°slam ülkelerinin sessizliÄŸidir. Bu baÄŸlamda uluslararası toplum özellikle SoÄŸuk SavaÅŸ döneminde ABD’nin Ä°srail’e açtığı alan üzerinden iÅŸlevsizleÅŸtirilmiÅŸtir. Bu konuda dünyadaki siyonist lobinin faaliyetlerini de göz ardı etmemek gerek. Ä°srail iÅŸgalinin geniÅŸlemesinin diÄŸer nedeni de Ä°slam ülkelerinin Ä°srail’e karşı yeterli etkiyi oluÅŸturamamasıdır. Ä°srail bu noktada bazı Arap liderleriyle kurduÄŸu iliÅŸkiler sayesinde Arap ülkeleriyle normalleÅŸme süreçlerine dahil olmuÅŸtur. Böylece Ä°srail, Arap ülkeleri ve Ä°slam ülkelerinin kendisi karşısında müÅŸterek hareket etmesinin de önüne geçmiÅŸtir.
Trump gitti ortaklık bozuldu
Ä°srail’in ilk olarak Mısır ile Camp David AnlaÅŸması’nın akabinde 1979’da baÅŸlayan barış süreci, Ürdün ile Vadi Arabe AntlaÅŸması ile 1994’te yeni bir boyut kazandı. 15 Eylül 2020’de BAE ve Bahreyn, ABD BaÅŸkanı Donald Trump’ın ev sahipliÄŸinde normalleÅŸme anlaÅŸması imzaladı. Aradan çok zaman geçmeden Sudan ve Fas’ın da Ä°srail ile normalleÅŸme anlaÅŸmaları imzaladığı haberleri geldi. Bu geliÅŸmeler, Trump’ın baÅŸkanlığı sürecinde Ä°srail’e sunduÄŸu son fırsatlar olarak deÄŸerlendirilebilir. Çünkü Trump görevi süresince ABD’nin Ä°srail BüyükelçiliÄŸi’ni Tel Aviv’den Kudüs’e taşıyarak Netanyahu yönetimine önemli bir destek saÄŸladı. Ayrıca Trump, Ä°srail’e bu desteÄŸi verirken bazı Arap ülkeleri ile geliÅŸtirdiÄŸi iliÅŸki zemininden de önemli ölçüde yararlandı. Bu dönemde Trump’ın damadı Jared Kushner, Ä°srail BaÅŸbakanı Binyamin Netanyahu ve Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed’in temellendirdiÄŸi, Suudi Arabistan ve Mısır’ın da içinde olduÄŸu “Küre Ä°ttifakı” ortaya çıktı.
Bugün gelinen noktada ise bu ittifakın Trump’ın gidiÅŸiyle çöktüÄŸü veya iÅŸlevsiz kaldığı söylenebilir. ABD’de göreve gelen Biden yönetimi, ittifakın bazı adımlarını sürdürme eÄŸiliminde görünüyor. Ancak ittifakı oluÅŸturan devletlere karşı yaklaşımları bir güvensizlik oluÅŸturdu. Bu güvensizliÄŸin ötesinde ittifakta boy gösteren devletlerin yönetimlerine mesafeli bir yaklaşım sergilediÄŸi söylenebilir. Bu minvalde bölgede ittifakın üyesi olan ülkelerin bölge politikalarında önemli deÄŸiÅŸimler gözlenmeye baÅŸladı. Suudi Arabistan, Katar ile iliÅŸkilerini normalleÅŸtirdi. Türkiye ile iliÅŸkilerini normalleÅŸtirme yönünde bazı adımlar atarken bazı aksi adımları da gözlendi. Bu durum, güvenlik algısının yakın çevredeki aktörle iliÅŸkiyi normalleÅŸtirme ihtiyacının daha çok hissedilmesiyle açıklanabilir. DiÄŸer taraftan, Türkiye-Mısır iliÅŸkilerinde Kahire görüÅŸmeleriyle yürütülen süreçte önemli ilerlemeler gözleniyor.
Netanyahu’nun iç siyaset planı
Yeni dönemde Biden’ın Ä°srail’e olmasa da Netanyahu yönetimine de mesafeli olduÄŸu görünmektedir. Son günlerde Kudüs’te yaÅŸanan geliÅŸmeler, Trump sonrası dönemde Netanyahu’nun hem ABD’den hem de Trump döneminde Ä°srail’e alan açan Arap ülkelerinden destek bulamamasıyla iliÅŸkilendiriliyor. Ä°ç politikada istikrarın saÄŸlanamaması ve Ä°srail’de sürekli seçim gündeminin ortaya çıkması, Netanyahu’nun iç siyasette oldukça sıkıştığını gösteriyor. Bu durumdan hareketle bölgede tansiyonun yükselmesi, Ä°srail’in iç siyasetindeki tıkanmışlık ve dışta ABD ve bazı Arap ülkelerinden beklenen desteÄŸin bulunamaması nedeniyle Netanyahu’nun yeni bir zemin arayışı olarak görülebilir. Netanyahu’nun iç siyasetteki sıkışmışlığına dışardan can suyu verecek bir Trump da olmadığına göre, iç siyasetin Mescid-i Aksa baskınları ve Åžeyh Cerrah Mahallesi’nde Filistinli ailelerin yerlerinden edilmesiyle konsolide edilmek istendiÄŸi deÄŸerlendirilebilir.
Zemin henüz netleÅŸmedi
Yeni Åžafak'ta yer alan habere göre bu atmosferde Ä°srail’e Trump döneminde alan açan bazı Arap ülkelerinin Küre Ä°ttifakı’nın aktörlerinden biri ve en etkilisi olan Trump’ın görevden ayrılması sonunda bu ittifakı devlet politikasına dönüÅŸtüremedikleri söylenebilir. Bu zeminde Suudi Arabistan ve Mısır’ın bölgede artan güvenlik ve siyasi etkinlik arayışları nedeniyle bölge ülkeleri ve halkları ile daha uyumlu politikalara yönelmek durumunda kaldığı düÅŸünülebilir. Åžu an bir deÄŸiÅŸim süreci yaÅŸanıyor ve henüz net bir zemin ortaya çıkmış deÄŸil. Ancak Trump dönemi politikalarının sürdürülmesinin mümkün olmadığı açıktır. Bu nedenle Suudi Arabistan ve Mısır’ın Netanyahu için kendi halklarının tepkilerini daha fazla çekmek istemeyecekleri düÅŸünülebilir. Özellikle Suudi Arabistan’ın bölge ülkeleri ile Ä°ran dahil görüÅŸmeler yaptığı haberlere yansıyor. Bu çerçevede her iki ülkenin de bölge halkı ve bölge ülkeleriyle normalleÅŸmeye yönelik önemli bir fırsatı önlerinde bulduÄŸu söylenebilir. Yani Suudi Arabistan ve Mısır, OrtadoÄŸu’da bir normalleÅŸme ve barış süreci arayışında ise bu Ä°srail ile deÄŸil Filistin ile sürdürülmelidir. Elbette politika deÄŸiÅŸiklikleri kolay deÄŸildir ve zaman alabilir ancak mevcut zemin bu sürecin kısalması yönünde bir imkan sunuyor. Türkiye’nin Kahire görüÅŸmeleri sonrası, DışiÅŸleri Bakanı Mevlüt ÇavuÅŸoÄŸlu’nun Suudi Arabistan ziyareti ile bölgenin normalleÅŸme ve barış süreçlerine katkı gayreti de düÅŸünüldüÄŸünde, Arap ülkeleri Filistin Meselesi’nde kendilerine fayda getirmeyen politikadan dönmek için bugünden daha iyi bir zemin bulamayabilir. Sonuç olarak, Arap ülkelerinin Ä°srail ile tarihi süreçte normalleÅŸme ve barış giriÅŸimlerinden yeterince fayda saÄŸlayamadığı görülmektedir. Bu durum Trump dönemiyle bir kez daha kendini göstermiÅŸtir. Ä°srail’in Arap ülkeleri ile yakınlaÅŸma süreçlerinin çoÄŸunlukla iÅŸgali meÅŸrulaÅŸtırmaya ve sürdürmeye yönelik bir araç olarak kullanıldığı söylenebilir.
Henüz yorum yapılmamış.