Güncel
Kalb sancılarımız başka acılarımızı unutturmamalı..
Unutmayalım ki, henüz 25 yıl öncelerde de, Bosna'da, sırf Müslüman oldukları için 250 bine yakın insan en vahşi ve barbarca yöntemlerle sırb milislerince katledilirken, o zamanki Fransa Başkanı François Mitterand, mazlûmların yükselen yardım feryadlarına, 'Ben Élysée Sarayı'nda olduğum müddetçe, sırblar üzerine tek bir fransız mermisi bile atılmayacaktır..' diye karşılık veriyordu.
Bir 'sionist haydutlar rejimi' olan Ä°srail'in, Mescid-i Aqsâ'ya yaptığı saldırı, kalbinde az-biraz inanç hassasiyeti olan herkesi derinden yaraladı.
Amerikan emperyalizminin yetkili elemanlarının, Kudüs'de cereyan eden son hadiseler üzerine söyledikleri, geçmiÅŸte söylediklerinden farksız ve aslında uyuyan nicelerini de uyandıracak mahiyette: 'Ä°srail'in kendisini savunma hakkı var.. Gerilimin tırmandırılmasından endiÅŸeliyiz.. Taraflara soÄŸukkanlı olmalarını tavsiye ediyoruz..'
***
KarşılaÅŸtığımız bu saldırılar ve emperyalist devletleri ve onların emrindeki güç odaklarının kuklaları olan, tahakküm ettikleri halkın karşısında 'canavar', emperial efendileri karşısında ise 'kuzu' kesilen yönetici krallar, ÅŸefler ve kandökücü zorbaların yönetici olduÄŸu 50'yi aÅŸkın 'müslüman ülkesinin liderleri'nin sessizliÄŸi, Ä°slâm Milleti'nin neyinin noksan olduÄŸunu anlamasına yardımcı olacak maiyette..
Kavramamız gerekenin, biz Müslümanların hele de son 100 yıl içinde, nasıl parça-bölük hâle getirildiÄŸini ve bunun emperial- ÅŸeytanî güçlerce gerçekleÅŸtirildiÄŸidir.
Bunu sadece Kudüs ve Filistin için düÅŸünmeyelim.
***
Evvelki gün, Afganistan'da bir kız okulunun önünde bomba yüklü bir kamyonun patlatılması sonunda, 10-14 yaÅŸ arasında 65 kız öÄŸrenci parçalandı, 200 kadarı da yaralı.. Bir gün sonra da, bir yolcu otobüsüne konulan bomba, sonunda 12 kiÅŸi can verdi.. O kadar kanıksamışız ki, haberlerde bile yerini almadı..
Bu vurdumduymazlık veya uyuşukluk da bizim faciamız..
***
Bu vesileyle yakın tarihten bir-iki kesit sunalım:
76 yıl önce, 8 Mayıs 1945 günü, 'Hitler Almanyası' kesin olarak yenilmiÅŸ, Adolf Hitler ve yakın çevresi, Amerika, Sovyet Rusya, Ä°ngiltere ve Fransa'dan oluÅŸan düÅŸmanlarının eline canlı olarak geçmemek için intihar etmiÅŸler, ve 9 Mayıs günü de Almanya'nın kayıtsız ÅŸartsız teslim olduÄŸu andlaÅŸma imzalanmıştı.
O savaÅŸta, Hitler Almanyası, Fransa'yı 6 yıl iÅŸgali altında tutmuÅŸtu ve o iÅŸgale karşı direniÅŸ hareketlerini ise, Ä°ngiltere'de sürgünde bir hükûmet kuran General Charles De Gaulle yürütüyordu.
Almanya'nın kesin olarak yenildiÄŸi ve Hitler'in öldüÄŸü anlaşılınca, kazanılan zaferin ÅŸerefine, 'General De Gaulle, 120 yıldır iÅŸgal ettikleri Cezayir'deki ayrılıkçılara bir güç gösterisi yapmak üzere, huzursuzluÄŸun yoÄŸun olduÄŸu yerlerde, bütün yerleÅŸim bölgelerinin bombardıman edilmesi emrini vermiÅŸ ve bir günde, -belirlenebilen resmî kayıtlara göre- 46 bin Müslüman katledilmiÅŸti.
Ama, o kurbanlar, 1954-61 arasında 1,5 milyon müslümanın daha Fransa eliyle katledilmesi pahasına sürdürülen savaşın ateÅŸini daha bir tutuÅŸturmuÅŸ, Fransa'dan, en azından siyasî açıdan kopabilmiÅŸlerdi.
Evvelki gün, Rsuya dev askerî törenler yaparken, Fransa da, 8 Mayıs 1945 zaferinin 76. yılını kutluyor ve Cezayirli kardeÅŸlerimiz de, o gün, General De Gaulle'ün emriyle yapılan bombardımanlarda katledilen ve sayıları 60 -70 bini bulan kurbanlarına tekrar aÄŸlıyorlardı.
Cezayir Devlet BaÅŸkanı Abdulhamid Tebbûn, o gün bu münasebetle yaptığı konuÅŸmada, Fransa'yı bir kez daha özür dilemeye ve tazminat ödemeye çağırıyordu.
Ama, Fransa'da yaÅŸayan Müslümanları fransız usûlü inanmaya zorlamanın hesaplarıyla, Ä°slâm'a karşı savaÅŸ açan Emmauel Macron'un, o utancın mirasçısı olmaktan dolayı hicab duyacağı ne bir kalbi vardır, ne de, mazlûmların feryadını iÅŸitecek kulağı..
Unutmayalım ki, henüz 25 yıl öncelerde de, Bosna'da, sırf Müslüman oldukları için 250 bine yakın insan en vahÅŸi ve barbarca yöntemlerle sırb milislerince katledilirken, o zamanki Fransa BaÅŸkanı François Mitterand, mazlûmların yükselen yardım feryadlarına, 'Ben Élysée Sarayı'nda olduÄŸum müddetçe, sırblar üzerine tek bir fransız mermisi bile atılmayacaktır..' diye karşılık veriyordu.
***
Bir de içerden, dehÅŸetli bir siyasî 'helâlleÅŸme'..
Selahaddin E. Çakırgil / Star Gazetesi
Dersim'de 1937-38'de, bir karakol baskını ile baÅŸlayan ve M. Kemal'in, 'derhal tenkil..' (yani, ezilip yok edilmesi) emrini verdiÄŸi askerî harekât'ın isyana dönüÅŸmesi sonnda, kurbanların sayısını 10 yıl öncelerde - baÅŸbakanlığı döneminde- Tayyîb ErdoÄŸan 14 bin kiÅŸi olarak resmen açıklamıştı, üzerinden yaklaşık 75 yıl geçtikten sonra.. O Dersim Faciası'nda nelerin, nasıl olduÄŸuna dair, korkudan anlatılamamış daha ne hikâyeleri vardır.
Sadece, o dönemde, Emniyet Umûm Md. Muavini olan ve Dersim'e bizzat M. Kemal tarafından tam yetkili olarak gönderilen Ä°hsan Sabri ÇaÄŸlayangil'in hatıraları bile dehÅŸet vericidir. Dersim'de bir isyana dönüÅŸen hareketin lideri Seyyid Rızâ yakalanır. Ama, idâm edilebilmesi için, yaşının küçültülmesi, oÄŸlunun yaşının da büyütülmesi gerekir.. Bir tatil günün gecesinde açtırılan bir mahkemede babanın yaşı küçültülmüÅŸ, oÄŸlunun da yaşı da büyütülmüÅŸ ve idâmdan sonra da cesedleri yok edilmiÅŸ, buharlaÅŸtırılmıştır.
Adı, Tunçeli olarak deÄŸiÅŸtirilen Dersim'in adı bile telâffuz edilemezdi, bu ülkede, son çeyrek yüzyıl öncesine kadar..
***
Bunu şimdi tekrar hatırlatmaya ne gerek mi vardı?
En büyük muhalefet partisinin Bursa'dan m.vekili yaptığı O. Sarıbal isimli kiÅŸi, geçen hafta, 'Dersim'de yapılanları unutmayacağız..' demiÅŸ.. O acıyı o kiÅŸi çekmiÅŸse, diyebilir..
Ä°lginç olan ise, o m.vekili kiÅŸinin 'Dersim notu' kendisine sorulan, o en büyük muhalefet partisinin grup baÅŸkanvekili imiÅŸ, Ö. Ö. isimli kiÅŸi, 'Biz, o konudan dolayı Dersim'le helâlleÅŸtik, Dersimli birisini partimizin başına Genel BaÅŸkan yaparak..' deyiverdi..
Henüz yorum yapılmamış.