Güncel
Bırakın elinizdeki kitabı, Kur’an-ı Kerim’e koşun!
Mecdi Hilali bu hikmetli daveti kitabında etkileyici bir usülle yapıyor. Kur’an-ı Kerim’i farklı bir bakış açısı ve daha büyük bir çaba ile büyük bir umutla tekrar tekrar okuma arzusu doğuruyor. Mustafa Körkün Tarhanacı yazdı.
Åžu sıkça söylenir oldu: Zor günlerde bizlerin hali daha iyiydi, Allah için mücadele içindeydik. 28 Åžubat’ın zorlu günlerinde Hakk’a sarılmıştık. Ä°çimizden çok bedel ödeyenler oldu, bu yüksek bir manevi güce döndü ve hareketlilik yarattı. O dönemin sıkıntıları yavaÅŸ yavaÅŸ bitti, baÅŸörtüsü sorunu bile neredeyse tamamen çözüldü. O gün dernek vakıf faaliyetleri sebebiyle idamla yargılanan, hapsedilen insanlar bugün aynı faaliyetler için cezaevlerinden, okullardan aranıp davet ediliyorlar. Oralarda geçmiÅŸte ne anlattılarsa aynısını anlatıyorlar. Fakat deÄŸiÅŸen bir ÅŸey var: O günlerin manevi heyecanı hissedilmiyor. Bir atalet ve yorgunluk havası var.
Arı vızıltısı gibi Kur’an okuyorlardı
Ä°slâmi hareketin önceliÄŸi nedir? Allah’a daha fazla yönelmek, en fazla Allah’ı sevmek, emirlerine ihlasla uymak, yolunda fedakâr ÅŸekilde yürümek sayılabilir mi? Allah bizi terk ederse hangi uzmanlığa, hangi bilgiye, imkâna ve maddi güce kavuÅŸursak kavuÅŸalım yine de herhangi bir zafer gelmeyecektir.
Sa’d bin Ebi Vakkas ÅŸöyle anlatıyor: “Gece çöktüÄŸünde mücahitler arı vızıltısı gibi Kur’an okuyorlardı. Gündüz vakti ise aslan kesiliyorlardı. Fakat hiçbir aslan onlara benzeyemezdi. Onlardan sonra gelen nesiller, ÅŸehitlik sevabı ile elde edilen üstünlük dışında hiçbir ÅŸeyle onlardan daha üstün olamazlar.”
O güzel insanlara az da olsa benzemek hepimizin önceliÄŸi. Mecdi Hilali’ye göre bunun için geçici olmayan bir ruhsal güç arayışında olmalıyız. Sürekli uyanık tutacak bir kaynak... Kadın erkek, alim olan olmayan, yerli yabancı herkesi tedavi edecek bir kaynaÄŸa ihtiyaç var.
Allah (cc) Åžura Suresi 52-53. ayetlerde ÅŸöyle buyuruyor: “Ä°ÅŸte böylece sana da kendi buyruÄŸumuzla bir ruh (Kur’an) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmiyordun; ama ÅŸimdi onu, dilediÄŸimiz kullarımızı sayesinde doÄŸruya eriÅŸtirdiÄŸimiz bir ışık kıldık. Hiç ÅŸüphe yok ki sen doÄŸru yolu, göklerin ve yerin yegâne sahibi olan Allah’ın yolunu göstermektesin. Ä°yi bilinmeli ki bütün iÅŸler dönüp dolaşır Allah’a varır.”
Mecdi Hilali’nin “DiriliÅŸ MuÅŸtusu Kur’an-ı Kerim” adlı eseri sırça saraylardan gümbürdemiyor. Rabia’dan gelen, kalbi okÅŸayan, ruha güç veren, ikna edici tatlı bir tınısı var. Åžehit Ä°mam, Güzel Önder Hasan el Benna ÅŸöyle diyordu: “Sizler bu ümmeti Kur’an’la diriltmek için ümmetin bedenine nüfuz etmiÅŸ yeni bir ruhsunuz.” Ä°hvan’ın günümüz davetçilerinden Dr. Mecdi Hilali, Mısır’dan bugün aynı muÅŸtuyu terennüm ediyor.
Gözlerdeki o ışık kalplerdeki mucizenin iÅŸareti
Hepimiz peygamberlere mucizeler bahÅŸedildiÄŸini, Hz. Peygamber’e (as) verilen en büyük mucizenin ise Kur’an-ı Kerim olduÄŸunu duymuÅŸuzdur. Fakat bu mucizenin farklı yönlerini derinliÄŸine düÅŸünme imkânı bulamamış olabiliriz. Bu mucizeyi hepimizin kendi kalplerimizde yaÅŸaması gerektiÄŸi düÅŸüncesi belki birçoÄŸumuzun zihninde bir ihtiyaç olarak belirmemiÅŸ olabilir.
Uzun zamandır ÅŸöyle düÅŸünüyorum: Ä°slâm topraklarında doÄŸmak aynı anda hem ÅŸans hem de ÅŸanssızlıktır. Ä°mtihanın bir cilvesi. Türkiye’de doÄŸup hayatına Müslüman olarak devam eden bir insanın Kur’an-ı Kerim’in mucizevi sırrına eriÅŸme arzusu çok olaÄŸan deÄŸildir. Bunun için hikmetli ve azimli bir davet ve eÄŸitim lazım ya da içten içe yapılan ağır bir nefis muhasebesi, belki de beyin zonklatıcı bir tefekküre dalıp gitmek. Evet zor. “Ölü iken dirilttiÄŸimiz ve kendisine, insanlar arasında yürüyeceÄŸi bir nur verdiÄŸimiz kimsenin durumu, hiç karanlıklar içinde kalmış, bir türlü ondan çıkamamış kimsenin durumu gibi olur mu? (En’am 122)”
Mecdi Hilali bu hikmetli daveti kitabında etkileyici bir usülle yapıyor. Kur’an-ı Kerim’i farklı bir bakış açısı ve daha büyük bir çaba ile büyük bir umutla tekrar tekrar okuma arzusu doÄŸuruyor. Bazı kitapların haberini yapacağım zaman kitabın neresini alıntılasam diye ÅŸaşırıyorum. Åžimdi, hemen bırakın bu haberi, “DiriliÅŸ MuÅŸtusu Kur’an-ı Kerim” adlı kitabı okumaya koÅŸun diyesim geliyor.
Ä°slâmi hareketin yeni bir rüzgâr estirebilmesi için öncelikle hareketin gönüllülerinin kalbinde o rüzgâr esmesi gerekiyor. Bir tür iman tazeleme. Bazen böyle bir ruh hali geliyor. Fakat o güzelliÄŸi içimizde korumakta zorlanıyoruz. Ramazan gibi, gelip geçiyor! Kalplerimizdeki iman nuru, perdenin açık kalmış daracık bir aralığından odaya sızan bir ışık misali sanki. Aradığımız coÅŸku dolu rüzgâra ve parıltılı ışığa mühtediler kervanında daha sık ÅŸahit oluyoruz. Yeni Müslüman olan insanların yüreklerindeki ışıltı gözlerine yansıyor. Sanal medya saÄŸ olsun, Japonya’dan Amerika’ya kadar Ä°slâmi davet heyecanını memlekete ulaÅŸtırıyor. Ä°ÅŸte gözlerdeki o ışık kalplerdeki mucizenin iÅŸareti. Bu ÅŸahitliÄŸe yerelde de ihtiyacımız var. Mucizenin kalplerimizde müÅŸahedesi gerekiyor. Kur’an-ı Kerim indiÄŸi gibi aramızda fakat ruhsal gücü saÄŸlayıp deÄŸiÅŸimin kaynağı olması bakımından içimizde deÄŸil, bu yüzden mucizevi gücünden uzağız. Okumalarımız tefekkür ve duygu yoksunu.
"Her peygambere mutlaka insanların inanmakta olageldikleri ÅŸeyler cinsinden bir mucize verilmiÅŸtir. Ama bana verilen (mucize) ise vahiydir ve bunu bana Allah vahyetmiÅŸtir. Bu sebeple Kıyamet günü, diÄŸer peygamberlere nazaran etbâı (tâbi olanlar) en çok olan peygamberin ben olacağımı ümid ediyorum." [Buharî, Fezâilu'l-Kur'ân 1, Î'tisâm 1; Müslim, Ä°man 239, (152).]
Yoldaki iÅŸaretler
Sahabeler Hz. Peygambere (as) soruyorlar: “Nurun kalbe girmesi ve kalbi açmasının alametleri nedir? Hz. Peygamber (as) ÅŸöyle buyuruyor: “Dar-ı gurur denilen dünya yurdundan uzaklaÅŸmak ve ebedi yurt olan ahirete yönelmektir. Ölüm gelip çatmadan önce ölüm için hazırlık yapmaktır.” Kur’an-ı Kerim’in etki alanına girip lezzetini kalplerimizde tatmadan, belirtilerini bizzat hayatımızda yaÅŸamadan toplumun dönüÅŸümünden bahsetmemiz kuru bir iddiadan öteye gitmiyor, kolay kolay da mâkes bulacaÄŸa benzemiyor. Mecdi Hilali’nin bu konuda önümüze koyduÄŸu hedef Kur’an-ı Kerim’i teessürle okuma seviyesine çıkmak, bu sayede duyguların peyderpey nefsin pençesinden kurtulup imanın safına geçmesidir. Ancak bu ÅŸekilde Kur’an-ı Kerim’in nuru kalbe yerleÅŸecek ve etkisini gösterecektir.
Yoldaki iÅŸaretler bunlar. Engeller karşısında ise yapılacak ÅŸey daha fazla Kur’an-ı Kerim’e sığınmak! Çok uzun süreler Kur’an-ı Kerim okuyup vahiyle meÅŸgul olan sahabeleri taklit etmek. Bu yolla o güzel kulların vahiyden tattıklarını tatmak, hissettiklerini hissetmek, elde ettikleri ÅŸerefi ve neÅŸeyi bizzat elde etmek. Bu ruha kavuÅŸmak, ümmete bu ruhu müjdelemek, insanlığa bu ruhu yaymak. Mecdi Hilali eserinde önerilerini açıyor. Kur’an-ı Kerim Merkezleri ile ilgili projesini ayrıntılı bir yol haritası ile izah ediyor.
Kitabın sonunda soru cevap kısmı var. Davet sahasından 13 soru var, 13. soru sünnetin yeri ve konumu ile ilgili… Mecdi Hilali günlük en az bir saat yavaÅŸ ve teessürle Kur’an-ı Kerim okumayı tavsiye ederken günlük bir cüze ulaÅŸmayı salık veriyor. Davet gönüllülerine davetidir.
Çok istifade ettim, hala üzerinde çalışıyorum. Kur’an’la DiriliÅŸ adlı Hatim grupları kurduk. Hem Arapçası’nı hem de Türkçe mealini okuyoruz. Kur’an-ı Kerim’e yeterince ve gereken ciddiyetle baÄŸlandığımızı sanmıyorum. Kalplerimizde Kur’an-ı Kerim sevgisi baÅŸ tacı olana dek, dünyadan vazgeçip Allah’a ve ahirete gönülden baÄŸlanana dek sürecek bir içsel çabaya ihtiyacımız var…
Mustafa Körkün Tarhanacı / Dünyabizim
Henüz yorum yapılmamış.