Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Suud'un Suriye politikasındaki radikal değişimin sebepleri

Biden'ın başkanlığında olumlu bir imaj çizmek isteyen Suudi Arabistan Körfez krizini sonlandırmış, Yemen'de ateşkes ilan etmiş, İran ile normalleşme sinyalleri vermiştir. Suudi Arabistan'ın Rusya ile yakınlaşması, Türkiye'nin artan nüfuzundan duyulan endişe ve İran'ın dengelenmesiyle açıklanabilir.



Suudi Arabistan'ın Suriye stratejisindeki radikal deÄŸiÅŸikliÄŸin en önemli belirleyicisi Suudi Arabistan-Rusya yakınlaÅŸmasından doÄŸan Moskova'nın Riyad üzerindeki tahakkümüdür. Ayrıca Rusya'nın Ä°dlib baÄŸlamında Türkiye ile iliÅŸkilerindeki gerilim, Moskova'yı, Türkiye'yi frenlemek isteyen Suudi Arabistan ile yakınlaÅŸtırmıştır. Suudi Arabistan'ın 2015'ten beri yaÅŸadığı dönüÅŸümün bir ayağı da Türkiye ile iliÅŸkilerin gidiÅŸatıdır. Bu anlamda 2010 sonrası kırılmalar tecrübe eden Suudi ikili iliÅŸkiler 2015 sonrası siyasi anlamda kopma noktasına gelmiÅŸtir. Arap isyanları sürecinde Ankara'nın söylemlerinin Suudi rejim güvenliÄŸine tehdit olarak algılanmasıyla baÅŸlayan süreç, Kaşıkçı cinayeti ile zirveye çıkmıştır.
 
Suudi Arabistan 2015-2021 arası agresif, iddialı (assertive) ve askeri aktivizm kodlarını harmanlamış bir siyaset takip etti. Bu anlamda Yemen baÅŸta olmak üzere Ä°ran ile mücadelede sert güç unsurlarını ön plana çıkaran Riyad yönetimi son dönemde bu dış politika çizgisinden vazgeçtiÄŸini gösteren önemli adımlar attı. Katar krizini sonlandıran Suudi Arabistan yönetimi, Yemen'de ateÅŸkes ilan etti ve Ä°ran ile normalleÅŸme sinyalleri verdi.
 
Åžii teopolitiÄŸi ve dengeleme
 
Son olarak devrimin başında muhalifleri destekleyen Riyad'ın yakında Esed rejimi ile iliÅŸkileri normalleÅŸtirip, Åžam'a büyükelçilik açacağı iddia edilmekte. Ä°ran'ın 2011 sonrası Åžii teopolitiÄŸini araçsallaÅŸtırarak nüfuzunu kurumsallaÅŸtırdığı Åžam yönetimine yönelik Riyad'ın politikası diÄŸer bölgelere yönelik siyasetinden oldukça farklı. Suriye'de halk hareketlerinin baÅŸladığı ve iç savaÅŸa doÄŸru evirildiÄŸi ilk aÅŸamalarda, Suudi Arabistan Ä°ran'ı dengeleme odaklı bir siyaset izlemiÅŸti. Bu anlamda muhalifleri finansal ve siyasal yönden destekleyen Riyad yönetimi Ä°ran odaklı bir Suriye stratejisi geliÅŸtirmiÅŸti. Fakat Suudi Arabistan'ın Ä°ran'ı dengeleme odaklı muhalifleri destekleme siyaseti 2015 sonrası tedrici olarak zayıfladı. Bu anlamda Suudi Arabistan'ın Ä°ran ile mücadelede birincil önceliÄŸi Yemen oldu. Gerek Yemen'in coÄŸrafik olarak Suudi Arabistan'a daha yakın olması gerekse Suriye'deki sürecin farklı aktörlerin müdahil olmasıyla birlikte Riyad'ın beklentilerinden uzak bir yöne doÄŸru dönüÅŸmesi, bu politik deÄŸiÅŸimi etkiledi. Öte yandan Yemen'de yürütülen savaşın maliyetinin artması ve Suriye'deki muhalefeti finansal yönden desteklemenin petrolün fiyatlarının düÅŸmesine baÄŸlı olarak zorlaÅŸması Suudi Arabistan'ın Suriye politikasını radikal ÅŸekilde deÄŸiÅŸtirmesine neden oldu. Ayrıca Suudi Arabistan'ın Suriye'de Esed karşıtı muhalifleri desteklemesi genel olarak Batı, özel olarak ise ABD nezdinde "terör desteÄŸi" ile eÅŸdeÄŸer tutuldu. Bu anlamda siyasi ve ekonomik bir açmaza dönüÅŸen Suriye'ye yönelik Suudi Arabistan radikal bir strateji deÄŸiÅŸikliÄŸine gitti.
 
YoÄŸunlaÅŸan normalleÅŸme
 
Bu anlamda 2019'da Suudi Arabistan-Suriye Dostluk Heyeti BaÅŸkanı Ä°brahim el-Assaf'ın kabine üyeliÄŸine tekrardan getirilmesi önemli bir iÅŸaretti. Öte yandan kral, veliaht ve önemli siyasi isimlerin Suriye ve muhalefeti söylem bazında dahi dile getirmemesi de Suudi Arabistan'ın Suriye politikasında radikal bir deÄŸiÅŸim olduÄŸunu ortaya koymuÅŸtu. Ayrıca Mart 2019'da Suudi Arabistan DışiÅŸleri Bakanı Adil el-Cübeyr mevkidaşı Sergey Lavrov'la Rusya'da görüÅŸmesi sonrası düzenlenen basın toplantısında Suriye ile diplomatik iliÅŸkilerin tekrardan tesis edilmesi veya Åžam'ın Arap BirliÄŸi'ne tekrar üye yapılması gibi konuların "henüz çok erken" olduÄŸunu söyledi. El-Cübeyr'in "henüz çok erken" ifadesi Suudi Arabistan'ın Suriye ile iliÅŸkileri yeniden tesis etmeyi düÅŸündüÄŸünü ortaya koymaktadır.
 
Ocak 2020'de Esed rejimi yanlısı bir gazetede Suriye'nin BirleÅŸmiÅŸ Milletler'deki daimi temsilcisi ile Suudi bir diplomatın görüÅŸtüÄŸü iddia edilmiÅŸtir. Söz konusu görüÅŸmede Suudi yetkili iki ülke arasında yaÅŸanan olumsuzlukların artık bir kenara bırakılması gerektiÄŸini, Suriye ve Suudi Arabistan'ı iç savaÅŸ öncesindeki gibi kardeÅŸçe iliÅŸkilere döndürmeye odaklanmak istediklerini belirtmiÅŸtir. Suudi Arabistan'ın Suriye politikasındaki bu radikal deÄŸiÅŸimin arkasında en az üç yeni gerekçe yatmaktadır. Bunlardan ilki Rusya'nın Suudi Arabistan üzerindeki etkisidir.
 
Kremlin rüzgarı
 
2015 itibariyle Suriye iç savaşının gidiÅŸatı büyük ölçüde deÄŸiÅŸmiÅŸti. Muhaliflerin ülkenin büyük kesimini ele geçirmesine raÄŸmen Eylül ayı itibariyle Ruslar savaÅŸa Esed lehine müdahelede bulunmuÅŸtu. Rusya ile iÅŸbirliÄŸi alanlarını geniÅŸleten ve derinleÅŸtiren Suudi Arabistan için Putin'in bu hamlesi Riyad'ın Suriye'nin geleceÄŸine dair soru iÅŸaretlerinin yükselmesine neden olmuÅŸtur. Bu anlamda Suudi Arabistan Rusya ile ortak kazanımlarının ağır basmasından ötürü Suriye muhalefetine desteÄŸi azalttı, daha sonra bu destek sonlandırıldı.
 
Her ne kadar Rusya'nın Suriye'ye askeri müdahalesi ilk aÅŸamada Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan baÄŸlamında olumsuz karşılansa da ABD'nin bölgedeki askeri varlığının dönüÅŸüm sinyalleri vermesi ve Körfez'in güvenliÄŸine dair taahhüdlerinin zayıflaması sonrası Rusya'nın Esed'i iktidarda tutan askeri "baÅŸarısı" Suudi Arabistan'ın Rusya'ya yönelik bakışını deÄŸiÅŸtirdi.
 
Rejim güvenliÄŸi
 
Bu anlamda Rusya Körfez'in ve özelde Suud ailesinin rejim güvenliÄŸini saÄŸlama adına önemli bir aktör haline geldi. Ayrıca Suudi Arabistan muhalifleri 2011-2015 yılları arasında desteklemesine raÄŸmen Esed'in koltuÄŸundan uzaklaÅŸtırılamaması Riyad'ın muhaliflere desteÄŸini gözden geçirmesine sebep oldu. Rusya'nın müdahalesiyle birlikte Esed'in iktidardan gitme ihtimalinin de neredeyse imkansız hale gelmesi Suudilerin Suriye politikasını radikal biçimde deÄŸiÅŸtirdi.
 
Dolayısıyla Suud rejiminin Suriye stratejisinin radikal biçimde deÄŸiÅŸmesinin Riyad'ın Rusya'ya bakışının deÄŸiÅŸmesiyle de yakından ilgili olduÄŸu söylenebilir. Riyad yönetiminin Rusya'ya bakışının deÄŸiÅŸimi de Suudi Arabistan'ın ABD algısındaki deÄŸiÅŸimle doÄŸrudan ilintilidir. Bu anlamda gerek Barack Obama gerekse Donald Trump dönemlerinde ABD'nin bölge politikasının Suudi Arabistan'ı tedirgin etmesi, Riyad'ın dış politikada aktör çeÅŸitlendirmesini saÄŸlamıştı. Bu anlamda uzun vadede ABD'nin bölgeden ontolojik ve askeri olarak uzaklaÅŸmaya baÅŸlaması Rusya'nın bölgedeki nüfuzunu artırmıştır.
 
 
Söz konusu durum Suudilerin Rusya'yı bölgenin geleceÄŸinde önemli bir aktör olarak görmesini saÄŸlamıştır.
 
'Kararlı, tahmin edilebilir'
 
Her ne kadar Suudi Arabistan Rusya'nın Esed rejimi ve Ä°ran ile yakınlığını onaylamasa da Suriye-Libya-Yemen gibi noktalardaki "kararlı, tahmin edilebilir" politikasından dolayı Kremlin'e yakınlaÅŸmaktadır. Bu anlamda Suudiler, Rusya'nın, ABD'nin açtığı boÅŸluÄŸu disiplinli, hırslı ve pragmatik hedefler doÄŸrultusunda doldurmasına olumlu bakmaktadır. Suudi Arabistan'ın Rusya ile yakın iliÅŸkiler kurması, Moskova'nın, Riyad'ın Åžam politikasını etkilemesini kolaylaÅŸtırmaktadır. Dolayısıyla Suudi Arabistan'ın Suriye stratejisindeki radikal deÄŸiÅŸikliÄŸin en önemli belirleyicisi Suudi Arabistan-Rusya yakınlaÅŸmasından doÄŸan Moskova'nın Riyad üzerindeki tahakkümüdür. Ayrıca Rusya'nın Ä°dlib baÄŸlamında Türkiye ile iliÅŸkilerindeki gerilim Moskova'yı, Türkiye'yi frenlemek isteyen Suudi Arabistan ile yakınlaÅŸtırmıştır.
 
Türkiye kaygısı
 
Suudi Arabistan'ın 2015'ten beri yaÅŸadığı dönüÅŸümün bir ayağı da Türkiye ile iliÅŸkilerin gidiÅŸatıdır. Bu anlamda 2010 sonrası kırılmalar tecrübe eden Suudi Arabistan-Türkiye iliÅŸkileri 2015 sonrası siyasi anlamda kopma noktasına gelmiÅŸtir. Arap isyanları sürecinde Ankara'nın söylemlerinin Suudi rejim güvenliÄŸine tehdit olarak algılanmasıyla baÅŸlayan süreç, Kaşıkçı cinayeti ile zirveye çıkmıştır. Bu anlamda iliÅŸkilerin bozulmasında temel nokta Suudi Arabistan'ın daha spesifik ifadeyle Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın kontolündeki devletimsi yapının Türkiye algısındaki deÄŸiÅŸimle alakalıdır. Uzun süre dostane iliÅŸkiler sürdüren iki ülke, Veliaht'ın güç konsolidasyonu sonrası radikal biçimde deÄŸiÅŸmiÅŸtir. Abu Dabi veliahtı Muhammed bin Zayid ve Donald Trump'ın damadı J. Kushner'ın direktifleriyle hareket eden bin Selman, Suudi Arabistan'ı Türkiye karşıtı bir devlete dönüÅŸtürmektedir. Bu anlamda Ankara'nın güvenlik kaygılarını anlamak istemeyen Riyad yönetimi Türkiye'nin ulusal güvenliÄŸine tehdit olan Suriye'deki terör unsurlarını temizleme amacıyla baÅŸlattığı operasyonları kınamıştır. Dahası Türkiye'nin özgürleÅŸtirdiÄŸi toprakları Osmanlı'nın yeniden canlandırılması korkusuyla tehdit olarak görmüÅŸ ve PKK/PYD ile yakınlaÅŸmıştır. Bu minvalde Riyad yönetimi ABD'nin peÅŸinden giderek Türkiye'yi dengelemek adına terör örgütünü desteklemiÅŸtir. Bu siyasetin Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı gibi operasyonlarla bertaraf edilmesi sonrası Riyad yönetimi Esed ile iliÅŸkileri yeniden tesis etmeyi planlamaktadır. Dolayısıyla Suudi Arabistan'ın Suriye politikasındaki radikal deÄŸiÅŸimin ikinci noktası Türkiye'nin dengelemesiyle alakalıdır. Ayrıca Ankara'nın Özgür Suriye ve ılımlı muhaliflerle ortaklaÅŸa hareket etmesi Riyad'da "Ä°hvan çanlarının" çalmasına neden olmuÅŸtur. Yapay ve gerçeklikten uzak bir söylem olan "Türkiye'nin askeri olarak elde ettiÄŸi kazanımların Ä°hvancı hareketlere teslim etme" ÅŸaiası Suudi Arabistan'ı Esed ile Ä°hvan arasında seçim yapmaya zorlamıştır. Bu anlamda Suudi Arabistan ÅŸiddeti yöntem olarak benimsemeyen Ä°hvan yerine binlerce kiÅŸiyi öldüren zalim bir diktatörle yakınlaÅŸmayı tercih edebilir.
 
Yeniden Suriye inşası ve İran
 
Suudi Arabistan'ın Suriye politikasındaki radikal deÄŸiÅŸimin üçüncü noktası savaşın son bulması ve siyasi sürecin baÅŸlatılmasıyla birlikte Suriye'nin yeniden inÅŸa edilmesiyle alakalıdır. Bu anlamda her ne kadar savaÅŸ sonrası Esed rejiminin Ä°ran ile yakın iliÅŸkiler sürdümesi muhtemel olsa da Suriye'nin geleceÄŸinin inÅŸasında Suudi Arabistan'ın Esed rejimine finansal destek saÄŸlaması Ä°ran'ın dengelemesi anlamına gelecektir. Söz konusu durum düÅŸmanın müttefiki ile yakınlaÅŸarak düÅŸmanın etkisini azaltmak, yarmak (wedging) üzerine kurulu bir strateji olarak deÄŸerlendirilebilir. DiÄŸer bir deyiÅŸle Suudi Arabistan Ä°ran'ı dengelemek, Suriye'yi Ä°ran'ın kontrolüne bırakmamak adına Esed rejimiyle yakınlaÅŸmaktadır. Bu noktada BAE'nin de Esed ile normalleÅŸme noktasında önemli rol oynadığını söylemek gerekmektedir. Öyleki BAE ABD'nin Sezar Yaptırımları'na karşı çıkmaktadır. Fakat Ä°ran'ın Suriye üzerindeki etkisinin 2011 sonrasıyla sınırlı olmaması Suudi Arabistan'ın Esed ile yakınlaÅŸarak Ä°ran'ı dengeleme stratejisinin kısa vadede olumlu çıktılar saÄŸlamayacağını ortaya koymaktadır. Ayrıca ABD baÅŸkanının deÄŸiÅŸmesinin de Riyad'ın Esed rejimine yönelik siyasetini etkilediÄŸi iddia edilebilir. Bin Selman'ın fiili yönetimi altındaki Suudi Arabistan'ın Esed rejimi ile normalleÅŸerek bölgesel ittifak zincirlerini geniÅŸletmesi beklenebilir.
 
Sonuç olarak Suudi Arabistan'ın 2011'de Esed rejimini devirmek isteyen ılımlı-radikal muhalefete yönelik desteÄŸi 2015'ten itibaren tedrici olarak son bulmaya baÅŸlamıştır. Dera'da baÅŸlayan ayaklanmaları Esed'i devirme ve dolayısıyla Ä°ran'ın bölgesel nüfuzunu azaltma adına bir fırsat olarak gören Suudi Arabistan, Veliaht Prens bin Selman'ın fiili krallığı ile birlikte dış politikada agresif adımlar atmıştır. Trump'ın baÅŸkanlığı da bu politikaya uygun konjonktürü saÄŸlamıştır. Fakat Trump'ın baÅŸkanlığı kaybetmesi, ekonomik kaygılar ve sahada Suudi Arabistan'ın verdiÄŸi kayıplar Suudi Arabistan dış politikasında deÄŸiÅŸimi getirmiÅŸtir. Bu anlamda Biden'ın baÅŸkanlığında olumlu bir imaj çizmek isteyen Suudi Arabistan Körfez krizini sonlandırmış, Yemen'de ateÅŸkes ilan etmiÅŸ, Ä°ran ile normalleÅŸme sinyalleri vermiÅŸtir. Devam eden süreçte Riyad yönetiminin Esed rejimi ile normalleÅŸeceÄŸi, müttefiki BAE'nin 2018'de yaptığı gibi Åžam'a büyükelçilik açacağı iddia edilmektedir. Söz konusu iddianın rasyonelitesi Suudi Arabistan'ın Rusya ile yakınlaÅŸması, Türkiye'nin artan nüfuzundan duyulan endiÅŸe ve Ä°ran'ın dengelenmesiyle açıklanabilir. Her ne kadar Suud ailesi içerisinde bu konuda bir konsensüs olmasa da Riyad yönetiminin Esed'in iktidarda kalacağına Rusya'nın askeri müdahalesi sonrası kani olduÄŸu ve bu minvalde Esed rejimi ile yakınlaÅŸmanın daha rasyonel olduÄŸunu hesap ettiÄŸi söylenebilir. Rusya ile iliÅŸkilerin daha da derinleÅŸmesiyle birlikte Suudi Arabistan'ın Esed rejimi ile iliÅŸkileri yeniden gözden geçirmeye baÅŸlayacağı ve Suriye politikasını radikal biçimde deÄŸiÅŸtirebileceÄŸi söylenebilir.
 
GörüÅŸ: Mehmet RakipoÄŸlu / ORSAM OrtadoÄŸu AraÅŸtırmaları / Kaynak: Star-Açık GörüÅŸ

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.