Sosyal Medya

Ä°brahim Tenekeci arÅŸivinden: Her Ramazan...

Her ramazan ayında benzer şeyler yaşıyoruz. İstikrarlı ve kasıtlı olarak. Nedir bu?



Güzelim bayram günlerini trafik kazalarıyla eÅŸitleyen bir medyamız var: Yollar kan gölüne döndü, bayram ölüm getirdi vs.
 
Aynı topluluk, her ramazan ayında bir hadise bulup onu büyütüyor. Sonrasını biliyor, yaşıyoruz. Bu hadise üzerinden nâhoÅŸ ÅŸeyler yazılıp söyleniyor. Bir kiÅŸinin kabahati yahut fevrî çıkışı, milyonlarca insanın inancına yükleniyor.
 
Yine, her ramazanda, mutlaka tahrik edici bir yürüyüÅŸ, eylem, etkinlik düzenliyorlar. Adeta milletin deÄŸerlerine karşı yürüyorlar. Yanlış oldu, düzeltelim: Tahrikten ziyade rencide edici.
 
Nihayetinde, bu bir zihniyet meselesi ve mücadelesidir. Kalbimiz nereye yakınsa, ona göre davranır, tavır alırız.
 
Hatırlatalım: GüzelliÄŸi ararken çirkinleÅŸmek, sadece sanat ve edebiyat dünyasında olmaz.
 
Åžahıslar ve kurumlar üzerinden milletin deÄŸerlerine hasımlık eden iki liberal kardeÅŸten biriyle yolculuk etmiÅŸtim. Tam on beÅŸ sene evvel. (2001) Kitap fuarına giderken.
 
Yolda anlattıklarından biri de ÅŸuydu: Seyahat esnasında arabaları arızalanıyor. Bir köye 'sığınmak' mecburiyetinde kalıyorlar. Büyük bir ÅŸaÅŸkınlıkla bize dönüp “düÅŸünebiliyor musunuz” diye sordu. Cevabı da hemen kendisi verdi: “Tuvalet kâğıdı kullanmıyorlar!”
 
Durumları ve bakışları maalesef bu. Anadolu insanının ülkeyi yönetmesini, karar almasını bir türlü hazmedemiyorlar. Bakınız: Yakıştıramamak. Bir daha bakınız: Hor görmek.
 
'Bunlar bir ÅŸeyden anlamaz' mantığı, ayıbı ve yanılgısı içindeler.
 
***
Acı tecrübe deriz de tatlı tecrübe pek demeyiz. Hiç düÅŸündük mü, neden? Tecrübenin bir diÄŸer adı da hayal kırıklığıdır. Üzüntü ve ÅŸaÅŸkınlıktır. Tatlı deÄŸildir yani.
 
Bütün bu yaÅŸananlar, bizim için yüksek hayat tecrübesi oluyor. Elbette üzülüyoruz. Bazen canımız da yanıyor.
 
Dememiz o ki, her ramazan ayında aynı çirkin kampanyanın parçası olanlar, bu topraklara ve topluma karşı aidiyet duygusu taşımayanlardır. BaÄŸları kopmuÅŸ. Buna raÄŸmen evsahibi gibi davranmaktan çekinmiyorlar. Öyle olmadığını anladıkça daha da ileri gidiyorlar.
 
Evet, bulabildikleri her ÅŸeyi kullanıyorlar. Çocuklar, talebeler, yasa dışı örgütler, hükmünü yitirmiÅŸ sözde sanatçılar. GeldiÄŸimiz son nokta, ÅŸu mübarek günlerde, gericilikle mücadele bildirileri ve silahlanma çaÄŸrıları. Hadi bakalım.
 
Varlığını baÅŸkasının yokluÄŸuna baÄŸlamak, hatta adamak, insanî bir hal deÄŸildir. Ä°ÅŸte bunu yapıyorlar. Sorsanız, insanlık ve demokrasi diyecekler.
 
Atalarımız 'bin yapıcı bir yıkıcıyla baÅŸa çıkamaz' demiÅŸ. Tarihimiz boyunca bu sözle beraber yürüdük; büyüdük. Allah'a ÅŸükür, hâlâ hayattayız.
Ramazan nedeniyle kısa olsun. Özetleyelim.
 
Kolu kırılan çalışmış da gönlü kırılan çalışamamış. Bu aziz milletin gönlünü ve hevesi kırmak için onlarca yıldır çalışıyorlar. Fakat baÅŸarılı olamadılar, olamayacaklar.
 
Kaynak: YeniÅŸafak / ArÅŸiv

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.