Taha Kılınç: Ermeni meselesindeki asıl tehlike
Follow @dusuncemektebi2
Türkiye, son Azerbaycan-Ermenistan geriliminde tarafsız kalsaydı veya sözlü tepkilerle yetinseydi, Amerikan yönetimi Ermeni tezlerine böyle açıktan destek verir miydi?
ABD BaÅŸkanı Joe Biden, kendisinden önceki baÅŸkanların -suretâ da olsa- gözettiÄŸi “Türkiye gibi önemli bir müttefikin hassasiyetlerine dokunmamak” prensibini tümüyle terk ederek, 1915 Olayları’nı “Ermeni Soykırımı” olarak tanımladı. (Sâbık BaÅŸkan Donald Trump da aynı ÅŸeyi Amerikan BüyükelçiliÄŸi’ni Tel Aviv’den Kudüs’e taşırken yapmış, Beyaz Saray’ın bu konudaki teamüllerini hiçe saymıştı.)
Joe Biden’ı böyle davranmaya sevk eden ÅŸeyin, Türkiye’nin bölgede izlediÄŸi aktif politika olduÄŸunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Türkiye mesela, son Azerbaycan-Ermenistan geriliminde tarafsız kalsaydı veya sözlü tepkilerle yetinseydi, Amerikan yönetimi Ermeni tezlerine böyle açıktan destek verir miydi? Bu sorunun cevabı kocaman bir “hayır”. Biden’ın “Ermeni Soykırımı” açıklamasının arkasında Türkiye’nin izlediÄŸi politikanın yer aldığını söyleyerek Ankara’yı suçlayan bazı iç odaklar, aslında farkında olmadan bir gerçeÄŸin altını çiziyor. Evet, Türkiye, bazı sınırları aÅŸtığı için “suçlu”.
Öte yandan Rusya ve Ä°ran gibi “Batı’ya karşı bizim yanımızda” gördüÄŸümüz ülkelerin de, ABD’nin Türkiye’ye sergilediÄŸi bu hoyratlıktan memnuniyet duyduÄŸunu fark etmek gerekiyor. Her ikisi de aynı zamanda Ermenistan’la yakın temasta bulunan bu ülkelerin yanısıra, Arap dünyasında Türkiye’nin karşısında konumlanan bazı devletler de “Ermeni Soykırımı” sakızını çiÄŸnemeye çoktan baÅŸladılar bile. Bu devletlerin kontrol ettiÄŸi basın-yayın organlarında Türkiye ve Osmanlı düÅŸmanlığının birlikte pazarlandığı yalan ve iftira dolu sözde analizlere bugünlerde sıkça rastlanıyor.
Amerikan yönetiminin Ermeni meselesinde aldığı tavır, bu konunun aslında düpedüz siyasî bir mesele olduÄŸunu bir kez daha ortaya koyuyor. “Tarihi tarihçilere bırakalım” sözü kulaÄŸa oldukça mantıklı gelse de, tarih de nihayetinde güncel politikanın dilinde ucuz bir malzemeye dönüÅŸüyor. Joe Biden ve ekibi, “dünyadaki bütün haksızlıklara ve ayrımcılıklara karşı”ymış gibi bir tablo çizme sadedinde DoÄŸu Türkistan meselesinde Çin’e muhalif, LGBT ve benzeri oluÅŸumların sonuna kadar arkasında, Ermeni lobisinin isteklerinin paralelinde vs. bir politika takip ediyor. Ve elbette Filistin mevzusunda da hem illegal Yahudi yerleÅŸimlerine hem de Ä°srail’i tehdit eden her ÅŸeye karşılar. Aynı anda Filistin’e yardımları yeniden yürürlüÄŸe koyarken, Ä°srail’i güçlendirecek tüm adımları da atmayı sürdürüyorlar. Yeni Amerikan idaresinin her kademesinde Müslümanlar da var, eÅŸcinseller de; siyahîler de var, yerliler de…
Ermeni meselesi vesilesiyle bir kere daha karşımıza dikilen bu karmakarışık tablo, özelde Türkiye ve genelde de Müslümanlar olarak kendi dilimizi oluÅŸturmamız, kendi gündemlerimizi belirlememiz ve söylemlerimizin altını dolduracak tutarlı iÅŸler yapmamız gerektiÄŸini bize hatırlatıyor. Bundan sonra, her konuda bu karmaÅŸayı sıklıkla karşımızda bulacağız. “Haklı kim?” ve “Hak ne?” soruları, sürekli tanım ve cevap deÄŸiÅŸtirerek zihinlerimizde dalgalanmalara yol açacak. Bunun devamında da sabit zeminlerin ayakların altından kayıp gittiÄŸi, bileÄŸi ve çenesi kuvvetli olanın üste çıktığı bir kaos var.
Dünkü yazısında Ä°smail Kılıçarslan AÄŸabey’in de altını çizdiÄŸi üzere, Ermeni meselesi baÄŸlamında, Türkiye’de karşı karşıya bulunduÄŸumuz belki de en büyük problem, “ortak anlatı inÅŸa etme” keyfiyetinin giderek kaybolması. Siyasî iktidara muhaliflik üzerinden, Ermeni lobilerinin kuru ezberlerini papaÄŸan gibi tekrarlayan kitlelerin çoÄŸalması, Joe Biden yönetiminin “Ermeni Soykırımı” ikrarından çok daha direkt bir tehlike olarak önümüzde duruyor bugün. “Belki de yaptık, ne belli yapmadığımız?” diyerek sözde “mazlumla empati” kurma tuzağına düÅŸen gençlerimizin sayısı, zannettiÄŸimizden çok daha fazla.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ölümsüz eseri BeÅŸ Åžehir’in Erzurum bölümünde yer alan aÅŸağıdaki pasajın, gençlerimize “gülünç ve anlamsız” gelmemesi için çalışmak zorundayız:
“Mütareke yıllarında Ermeni meselesi dolayısıyla Erzurum’a gelmiÅŸ olan Amerikan heyetine o zamanın Belediye Reisi Zâkir Bey’in verdiÄŸi cevabı kim hatırlamaz?
Tercümana, “Dilmaç, bana bak, bu beyler uzun boylu anlatıyorlar. Ben kısa bir misalle Erzurum’da ekseriyet kimlerde idi, Generale anlatayım.” diyerek heyeti oturdukları evin penceresine götürmüÅŸ. “Bakın” demiÅŸ, “ÅŸurada bütün ÅŸehri saran bir taÅŸlık var. Onun da ortasında yirmide biri kadar duvarla çevrilmiÅŸ bir yer var. O büyük taÅŸlık Müslüman mezarlığı, o küçüÄŸü de Ermeni mezarlığıdır. Bunlar kendi ölülerini yemediler ya!”
Erzurum’da Türklerin daima ezici bir çokluk hâlinde yaÅŸadıkları bin türlü ÅŸekilde gösterilebilirdi. Zâkir Bey’in hazırcevaplığı bunların en kısasını, itiraza yer bırakmayanını bulmuÅŸtu.”
YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.