Rasim Özdenören: İnsan: Hakim mi hami mi?
Follow @dusuncemektebi2
Tabiata, eşyaya egemen olarak tasarruf etmekle ondan sadece istifade etmenin arasındaki farkı, çevrenin insan eliyle ne hâle getirildiğini gözlemlemek yeteri kadar ortaya koyar. Havanın, suyun, toprağın kirlenmesinde gelinen nokta esef vericidir. Ve bunların bir kısmının telafisi artık mümkün değildir.
Tevrat’tan: “Tanrı, ‘Ä°nsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım’ dedi, ‘Denizdeki balıklara, gökteki kuÅŸlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.’” (Tevrat, Yaratılış Kitabı, 26/https://kutsal-kitap.net/bible/tr/index.php?mc=1&sc=4)
Kur’an’dan: “(Hem) Göklerde ne var Yerde ne varsa hepsini kendinden olarak sizin için musahhar kıldı, ÅŸübhesiz ki bunda düÅŸünecek bir kavm için ayetler var.” (Elmalılı Hamdi Yazır, Casiye:13, Kur’an-ı Kerim ve Yüce Meali).
Her iki beyan arasındaki benzerliÄŸe ÅŸaÅŸmamak lazım. Çünkü her ikisinin kaynağı da aynı (Allah)…
Ancak çevirileri doÄŸru kabul ederek konuÅŸursak, her ikisi arasındaki nüansı da göz ardı etmemek gerekiyor.
Tevrat, insanı öteki varlıklar üstüne “egemen” olarak belirlerken, Kur’an öteki varlıkları insana musahhar kılıyor, baÅŸka bir deyiÅŸle onları insana ram ediyor, onun emrine amade kılıyor.
Bir şeye (o şey her ne ise) egemen olmak ile o şeyin zatının insana musahhar kılınması arasındaki farka dikkat istiyorum.
Egemen güç, egemenliÄŸinde bulunan hususlara kural dikte edebilir. Gerekli görüyorsa onun mahiyetini deÄŸiÅŸtirme yetkisine sahiptir. Oysa insana musahhar kılınmış olan ÅŸeylerin tabiatında deÄŸiÅŸiklik yapmaya insan yetkili kılınmamıştır. Ä°nsan onun mahiyetini deÄŸiÅŸtirmeden, onu bozmadan ondan istifade etmeye yetkilidir.
Tabiata, eÅŸyaya egemen olarak tasarruf etmekle ondan sadece istifade etmenin arasındaki farkı, çevrenin insan eliyle ne hâle getirildiÄŸini gözlemlemek yeteri kadar ortaya koyar. Havanın, suyun, toprağın kirlenmesinde gelinen nokta esef vericidir. Ve bunların bir kısmının telafisi artık mümkün deÄŸildir.
Keza insanın eÅŸrefimahlukat olarak yaratılmış olmasındaki kabul hem Batı dünyasında hem Ä°slâm dünyasında ortak deÄŸerlerden… Ancak Batı dünyası insanın eÅŸrefimahlukat olarak yaratılmış olmasını, onun, tabiatı ve eÅŸyayı keyfince istismar edebileceÄŸi ÅŸeklinde algılıyor. Bu algılama tarzı, kendini tabiata ve eÅŸyaya karşı asla sorumlu tutmuyor. Bilakis onu istediÄŸi gibi evirip çevirebileceÄŸi, dahası istismar edebileceÄŸi yönünde algılanıyor. Sonuçta bu algılama tarzı, onu, tabiata fahiÅŸe muamelesi yapma noktasına kadar sürükleyebiliyor. Kızılderili Åžef Seatle’ın Beyaz Saraya sesleniÅŸi kulaklarımızı çınlatmaya devam ediyor. Onun, beyaz deriliye attığı ÅŸamar unutulacak gibi deÄŸil: “Siz tabiata fahiÅŸe muamelesi yapıyorsunuz, bizse tabiatı anamız, bacımız gibi görüyoruz, ona öyle muamele ediyoruz.”
Ä°mdi… Soru ÅŸu: insan, tabiatın hâkimi (egemeni) mi yoksa onun hamisi (koruyanı) mı?
Batı uygarlık telâkkisi Hristiyanlıktan önce de tabiata karşı egemenlik iddiasında idi. “Aydınlanma Çağı” adını verdiÄŸi, gerçekteyse tam da karanlığa gömülmesinin baÅŸlangıcını oluÅŸturan dönemde, dinden kopuÅŸu yaÅŸadı ve tabiata karşı tam sorumsuzluÄŸunu ilan etti. Onun neye mal olduÄŸunu ise yeni yeni fark etmeye baÅŸlıyor. O, kendini sadece Kilise’ye karşı deÄŸil, tabiata karşı da özgür ve rasyonel kabul ederken, aslında tabiata karşı iÅŸlediÄŸi cinayetin farkında bile deÄŸildi. Atmosferde ozon tabakasını tahrip ettikten sonra dizini dövmesinin artık faydası yok. Sadece kendine deÄŸil, bütün insanlığa ihanetinin telafisi imkânsız.
Ä°slâm’ın çaÄŸrısına karşı ise kulaklarını tümüyle tıkamış durumda. Allah’ın lütfu ve inayeti olmadan Ä°slâm’ın davetine icabet ÅŸansı da sıfır…
YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.