Abdurrahman Dilipak: Kök hücre nesli
Follow @dusuncemektebi2
“Great Reset”i beklemeden Trans Humanizm’e şimdiden başladılar bile. Artık aramızda Siborg’lar dolaşıyor. Yakında Genomik’leri ve Klonoid’leri de göreceğiz. İnsanımsı robotlar artık sanal gerçeklik düzleminden 3 boyutlu otonom varlıklar olarak insanın yerini almaya hazırlanıyorlar.
Yeni nesil, hani şu “Tarihin sonu”nu görecek olan, “Great Reset” öncesi, “Biyolojik insan” neslinin son örneği, “Z kuşağı” diye tanımladıkları; bugünden din, ahlak, gelenekten bağımsız bir BİREY diye tanımladıkları, hatta biyolojik bir cinsiyeti bile olmayan değişen, dönüşen bir toplumsal cinsiyet sahibi olan, kök hücre gibi, yapıştığı yerin hücresine dönüşen ve artık pasaport ve kimlik kartlarımıza da işlenen GENDER’lerden söz ediyoruz.
“Great Reset”i beklemeden Trans Humanizm’e şimdiden başladılar bile. Artık aramızda Siborg’lar dolaşıyor. Yakında Genomik’leri ve Klonoid’leri de göreceğiz. İnsanımsı robotlar artık sanal gerçeklik düzleminden 3 boyutlu otonom varlıklar olarak insanın yerini almaya hazırlanıyorlar.
Bitkilerin ve hayvanların başına gelenler bugün bizim başımıza geliyor. Hormonlu gıdalar, hasta, obez bir nesilin doğmasının ana sebebi. Hibrit tohumları yiyenler, kısır, ebter olmaya başladılar. Geni ile oynanmış gıdalarla beslenenler genetik hastalara dönüşmeye başladı. Genetik yapısı dönüştürülmüş ilaç, aşı ve gıdalar, insanlarda da mutasyona sebeb olmaya başladı. Bundan sonra kanser, genetik hastalıklar, psikolojik sorunlar, intihar, alerjik hastalıklar, solunum yolları hastalıkları, ani ölümler patlarsa şaşmamak gerek. Radyoaktif kirlenme, oksijen atomlarının frekansını değiştireceği için yeteri kadar oksijen alamayacağız. Elektromanyetik dalgalar, bulutların hareketi, hava, kara ve deniz canlılarının davranışları manupile edilebilecek. RF ve ışın silahları ile hava, kara, deniz araçları oldukları yerde vurulabilecek. Yeni normal dönemin savaşları da, üretimi de, pazarlaması da farklı olacak. Enerji maliyeti ve emek maliyeti olmayan bir üretim düşünün. Sahi bu kadar insan nerede çalışacak? “Bu kalabalıklar niçin var” sorusunun cevabı olmayacak yakında! Bunların bir şekilde resetlenmesi ve bir kısmının da kısırlaştırılması gerek. Onun için yediklerinize, içtiklerinize bakın, empoze edilen hayat tarzına bakın. Niçin aileye düşmanlar sanıyorsunuz! Niçin sentetik ete yöneltiyorlar bizi, sentetik gıdalara yöneltiyorlar sanıyorsunuz. CoVID neyin nesi idi. Bu CoVID ilaçları, bu aşı neyin nesi!
Bu gelmekte olan yeni nesil, artık eski normal dönemin “normal insan”ı olmayacak. Chip’lenmiş beyinleri ile biyonik bir robota dönüştürülecek. Starlink ve 5G ile donatılmış uzay ve yerkürede “Nesnelerarası iletişim”le insan, hayvan ve robotlar tek yekûn içinde toplanıp, yazılıp çizilecekler. Geçen yıllarda yakında insanlar hayvanlarla konuşacak derken, ben 2025’i hedef gösteriyordum. Ama Elon Musk bu işi erkene aldı. O artık maymunu ile birlikte bilgisayar oyunu oynayabiliyor. Metresi kafasına Chip taktırmak için gün sayıyor. O gün tanrısal bilgiye ve tanrısal bir güce sahip olacağını söylüyor. Neuralink entegrasyonu ile artık insan, hayvan, makine birer nesne olarak tanımlanacak. İnsanlar da birbirinin bilgisini kopyalayabilecek. Makinalar sizin beyninizi okuyup tarayabilecek ve yükleme silme de yapabilecek.
Mahkeme 5G ile ilgili sunduğumuz bilgileri red etti ve BTK’dan gelen, onların da işbirliği yaptıkları yabancı firmaların raporları ve sunumlarındaki bilgileri gerçek kabul etti. Korkarım bazı gerçeklerin farkına vardığımızda çok geç kalacağız. BTK, Dijital dönüşüm ofisi, Uzay ajansının parlak sunumları bugün, CoVID örneğinde olduğu gibi uluslararası sistemin dayattığı görüşlerin tekrarı gibi.
Aşıların hepsi riskli. Sürekli mutasyona uğrayan mikrobun aşısı olmaz. İzole edilen bir mikrob da yok, PCR tanı kiti de kocaman bir yalan! Hele şu mRNA aşısı, bu aslında bir aşı da değil. Bütün hile o “m” de gizli. Ona ne yüklerseniz o “Messenger” denilen ajan, sizin RNA’nız üzerinden kendine verilen görevi uyguluyor ve kendini yok ediyor. Bu genel anlamda bir “gen terapisi” olarak tanımlanıyor. Buna kalp kapakçığını kilitle de diyebilirsiniz, daha fazla mutluluk hormonu sağla komutu da verebilirsiniz. Çok amaçlı bir ajan yani. Başka, bugün tedavisi olmayan hastalıkların tedavisi için de komut verebilirsiniz. Ve beyin ya da DNA üzerinde etkili olacak birtakım mesajlar için tek yöntem de bu değil. E-Water üzerinden, Chip üzerinden, Bio rezonans tekniği ile de bu mesajları verebilirsiniz. Mesela bu yolla uyuşturucu servisi yapmak da mümkün! Bu mRNA marifetiyle insanın DNA’sını değiştirmek de mümkün. Onarmak mümkünse bozmak da mümkün. Onarırken bile genetik anlamda büyük riskler içeren, fıtrata müdahale anlamında şeyler de mümkün. Ve tabii yan etkileri, kontrol dışı muhtemel gelişmelerin ne olacağı da belli değil. Yani bu yöntemle kaş yapayım derken göz çıkarmak da mümkün. Dr. Darren Schmidt bu konuda kaygılı. Bu tür bir müdahale ile insanın geninin değiştirilebileceği ve sonuçta GDO’lu bir insan tipinin ortaya çıkabileceğini söylüyor.
Biliyor olmalısınız, Siborg, elektronik implantlarla donatılmış bir süper insanı ifade ediyor. Ya da robotik bir elbiseyle, sistem sizin beyninizi okuyarak, sizi bir Süpermen yapabilecek.
Klonoid, ölüleri klonlayıp hayata döndürebilecek, beyinlerine yükleme yapabilecek ya da insanların beyinleri kopyalayabilecek / klonlayabileceksiniz. Genomikler ise, başka canlılardan size genetik yolla ya da implant tekniği ile hücre ya da organ nakli yapabilecekler. Mesela hem Klonoid, hem Siborg, hem de Gen teknolojisi ile karma bir canlı organizma da bu şekilde üretilebilecek!
Bu onların planı tabii. Ve size bir bilimkurgu filminin senaryosundan bir özet sunmuyorum. Şimdilik zor zar da olsa projelerini hayata geçirseler de, CoVID konusunda ülkemizde yaşanan anlamsız icraatlarda gördüğümüz gibi, siyaset, bürokrasi, akademi, media, meslek örgütleri bu karanlık oyuna alet olsalar da, bu konularda tüm dünyada giderek artan bir endişe ve uyanış sözkonusu. İnşallah tuzak kuranlar ve onların bu kirli oyunlarına alet olanlar, kendilerini “ıslah edici” diye gösteren “bozguncular” ya vazgeçer ve kurtulurlar ya da Allah onları kazdıkları kuyuya düşürür.
Sahi, PCR’den sonra, yeni varyantlarla aşı da çöktü. Yeni varyantların kadınlarda düşüğe yol açabileceği uyarısı yapmaya başladılar. “Sakın hamile kalmayın” uyarısı yapıyorlar. Biz ne diyorduk.. Bu yarışta mutasyon ve varyantlar, aşıcılardan hızlı koşuyor. Testler ve aşılar, bugüne kadar yapılan harcamalar da bu şekilde elde kalmış oldu. Bakalım bizimkiler bu oyunun farkına ne zaman varacaklar.
Sonuçta her topluluk layık olduğu gibi idare olunur. Biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmedikçe Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir. Ben korku ile umut arasında, ama umudum korkularımdan büyük, beklemekteyim. Selâm ve dua ile.
Kaynak: Yeni Akit Gazetesi
Henüz yorum yapılmamış.