Kürsü
Gogol'un ''Müfettiş 'ine dair...
Follow @dusuncemektebi2
Adalet arayan her okurun içinde bir ‘müfettiş’ var!.. Bizi böyle metinleri okumaya teşvik eden de o müfettiştir zaten…
Gogol’un “MüfettiÅŸ”i baÅŸarılı bir oyun deÄŸil bence. Çünkü daha baÅŸta Hlestakov’un kasabalılarca müfettiÅŸ sanılacağını ve tüm oyunun bu ‘yanılma’ üzerine kurulacağını tahmin ediyorsunuz. Ve sonra beklenen olaylar peÅŸ peÅŸe diziliyor…
O hâlde önce ÅŸunu belirteyim: Bir roman, öykü veya oyunda olacakları daha baÅŸta tahmin etmek, o metni sonuna kadar okuma isteÄŸini ve metinden alınacak hazzı azaltıyor. “MüfettiÅŸ”in en önemli kusuru bu! DediÄŸim gibi kasabaya bir müfettiÅŸ geleceÄŸini öÄŸrendikten sonra ve Hlestakov’dan bahsedildiÄŸini okuyunca, hah diyorsunuz beklenen adam bu, tüm kasaba erkanı ve eÅŸrafı onu müfettiÅŸ sanacak ve olaylar çorap söküÄŸü gibi beklenen ÅŸekilde peÅŸ peÅŸe dizilecek. Sonuçta metin bizi yanıltmıyor, ters köÅŸeye yatırmıyor, sürpriz yok!..
Oysa özellikle mizahî eserlerde; daha doÄŸrusu mizahın, nüktenin temelinde, deyiÅŸ yerindeyse okuru/ muhatabı ters köÅŸeye yatırmak, saÄŸ gösterip sol vurmak vardır. Mizah bu itibarla bir zekâ oyunudur, zekânın bütün ihtiÅŸamıyla kendini göstermesidir. Ben meselâ bizde Ömer Seyfettin, Refik Halid ve Haldun Taner’de böyle bir zekâ bulurum. Bu baÄŸlamda Tanpınar’ın “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” çok beÄŸendiÄŸim bir hiciv örneÄŸidir. Eserde hicvi saÄŸlayan asıl vasıf anlatıcı Hayri Ä°rdal’ın -o saf, fazla bir ÅŸey okumamış, hatta cahil intibaı veren Ä°rdal’ın- safça ve gayet ciddi, güya nesnel bir dil kullanmasıdır.
Ama bu saf ve biraz cahilce görünen ciddi dilin altında okur sürekli gülünç ve alaycı bir gizli yüzün varlığını hisseder; ciddiyetle söylenen her sözün altını kazıdığında -bunu kazıyıp görmek de ayrı bir zekâ ister- alaycı bir ima, gülünç de olsa bir gerçek bulur. Bana kalırsa iÅŸte bu ‘örtük dil’dir mizahı oluÅŸturan, bu yanıltmaca; bu ters köÅŸe. Ama meselâ Tahsin Yücel’in “Yalan”ı da benzer bir hiciv olmasına raÄŸmen, belki de yazarın Tanpınar’daki o örtük imalı alaycı dilin inceliklerine vakıf olamaması nedeniyle o denli kuvvetli bir ironik atmosfer veya etki oluÅŸturamaz.
Aslında Gogol da bu yanılma/ aldanmadan yararlanıyor mecburen eserinde. Hlestakov adlı çulsuzun kasaba erkanı ve eÅŸrafı tarafından müfettiÅŸ sanılması bir ‘aldanma’dır. Kasabada bir dizi gülünç olay ve davranışın çıkmasının asıl nedeni, bu aldanış ve yalanın doÄŸru gibi algılanmasıdır. Daha doÄŸrusu bu yalan veya yanılma, asıl gerçeÄŸi; insanların gerçek ve sefil yüzlerini ortaya çıkarır. Gogol’un amacı da budur zaten; bir yanılgıdan hareketle toplumsal ve bireysel çürümeyi; yolsuzlukları, rüÅŸveti, tabasbusu, yaltaklanmayı, taÅŸranın merkez karşısındaki ezik kiÅŸiliÄŸini yansıtmak… Yansıtır da. Çarlık dönemi Rusya’sındaki toplumsal çürümeyi bir kasabada cereyan eden gülünç bir olaydan hareketle hicveder! Ama hicivde okuru bir türlü ters köÅŸeye yatıramaz, sadece kasaba erkânı ve eÅŸrafını ters köÅŸe yapmakla yetinir. Oysa güçlü bir mizah duygusu uyandırmak için hem okuru hem ÅŸahıs kadrosunu ‘kandırmak’ gerek. Gogol, okuru kandıramıyor, sadece ÅŸahıs kadrosunu kandırıyor.
“MüfettiÅŸ”te kasaba erkânı ve eÅŸrafı, bu yalana inandıkları ve korktukları için eteklerindeki tüm taÅŸları ortaya döker, hatta birbirlerinin kusurlarını söyler, bir ‘çulsuz’ karşısında aptal durumuna düÅŸerler. Gogol böylece -aslında tüm mizah yazarları böyledir- bir çulsuz aracılığıyla yolsuz, ikiyüzlü otoriteden intikam alır. Gülme, gülünç duruma düÅŸürme, bir intikamdır çünkü! Metin, içerdiÄŸi intikam duygusuna okuru da kattığı ölçüde kalbî bir ortaklık oluÅŸturur. Sanat eserlerini baÅŸarılı kılan asıl ölçütlerden biri de iÅŸte bu ‘kalbî ortaklık’tır.
Adalet arayan her okurun içinde bir ‘müfettiÅŸ’ var!.. Bizi böyle metinleri okumaya teÅŸvik eden de o müfettiÅŸtir zaten…
Müellif: Alaattin Karaca / Karar Gazetesi
Henüz yorum yapılmamış.