Ahmet TaÅŸgetiren: Ramazan ve samimiyet
Follow @dusuncemektebi2
Samimiyeti kaybolmuş bir amel sanki yoktur. Aynı şekilde bir bütün olarak samimiyetten boşalmış bir dinin de içi boşalmıştır.
Bir Ramazan’ı daha yaÅŸamaya baÅŸladık. Bu Ramazan iklimini, Müslümanlığımızı samimiyet noktasında yeniden tahkim etmeye vesile kılalım diye, Rasulullah’ın -Din samimiyettir- hadisi ÅŸerifi üzerinde yeniden düÅŸünelim istedim.
Müslüman herhangi bir davranışı icra ederken Rasulullah’ın “Ameller niyetlere göredir” hadisi ÅŸerifini unutmamalıdır. Çünkü o hadisi ÅŸerif bize, icra ettiÄŸimiz ve amel defterine geçecek olan ÅŸeyin nasıl geçeceÄŸi ikazını yapmaktadır. O davranışın içi dinen boÅŸ mu dolu mu, bizim yarınlarımız için olumlu mu olumsuz mu olduÄŸu noktasında bir teyakkuzu görev olarak bildiriyor. “Niyetini saÄŸlam tut” diye uyarıyor. “SaÄŸlam tut”un içini de, daha sonraki ifadeleriyle “Allah’a ve Rasulüne yönelik olsun” diye temellendiriyor.
Hadisi bir kere daha okuyalım:
“Ameller niyetlere göredir. Herkese ancak niyet ettiÄŸinin karşılığı vardır. Kimin hicreti Allah ve Resûlü için ise, hicreti Allah ve Resulü içindir. Kimin de hicreti dünya malı veya nikâhlayacağı kadın için ise, hicreti onun içindir.” (Buhârî, 1,50; Müslim, Ä°mâre, 155; Riyâzu’s-Sâlihîn, 1; Câmiü’s-SaÄŸîr, 1/1)
Hadisi ÅŸerif gayet açık. “Hicretini sorgula”, diyor Rasulullah. Allah ve Rasulü için mi yaptın onu, nikahlayacağın bir kadın ya da dünya malı için mi? Çünkü hangisine niyet etmiÅŸsen onun karşılığını alacaksın. Dünya malı ya da bir kadına kavuÅŸmak için yola çıkmışsan, onu Allah ve Rasulü için gibi gösterme, çünkü aldanırsın, kendini aldatırsın.
Hadis bize, “Dünya malı veya nikahlayacağımız bir kadına kavuÅŸmak için yola çıkılmaz” demiyor, elbet insan dünyada bu tür dünyevi gayeler için de hareket edebilir, ama bunların birbirinin yerine ikame olacağı gibi bir his, yanılgıdır.
“Samimiyet sınavı” dediÄŸimiz “kalbi hassasiyet” burada devreye giriyor.
Ve Rasulullah Efendimiz -sallallahü aleyhi ve sellem- in “Din samimiyettir” sözleri mü’min için son derece hayati bir ikaz haline geliyor. Hayati, çünkü “amel” dediÄŸimiz, insanın tüm davranışlarının “Ahiret kalitesi”ne yönelik bir uyarı niteliÄŸi taşıyor.
“Din samimiyettir” sözü neyi ifade ediyor?” sorusu üzerinde düÅŸünelim:
-Din ile oynama, demek bu.
-Dini oyun ve eÄŸlence haline getirme.
-Dini kendi çıkarlarına alet etme.
-Kendini iknayı deÄŸil, Allah Teala’yı iknayı hedefle. “Bu davranışımdan Allah Teala razı mı?” diye düÅŸün.
-Bir davranışı seçerken, ruh dünyanın nefsi kıvrımlarında dolaÅŸmak yerine “Allah’a karşı sorumluluk” netliÄŸi içine gir.
-Niyetini arındır, temizle, bozma. Her davranış için kalbinde bir niyet sorgulaması yap.
Kur’an’da “Dini yalnızca Allah’a has kılma” uyarısı da yapılır sık sık. Bu da “samimiyet” ikazıdır.
Aslında, bir bütünlük içinde dini Allah’a has kılmak veya kılmamak “iman” farkıdır. Yani dini bütün olarak Allah’a has kılan mü’mindir, baÅŸka herhangi bir gücün dinine yönelen ise mü’min deÄŸildir.
“Dini sadece Allah’a has kılma” ikazının mü’mine yönelmesini, amellerimizin – davranışlarımızın teker teker iç tutarlılığı ve samimiyet boyutu açısından dikkate almak gerekiyor.
Bazen ÅŸeklen “dini olan” bir davranışta bulunuruz, ama manen içi boÅŸalmış olabilir. Çünkü “niyet bozulmuÅŸ”tur.
Åžöyle bir soru üzerinde düÅŸünürsek nasıl bir hassasiyet noktasında bulunmamız gerektiÄŸini daha iyi anlayabiliriz:
-Ä°nsan niyeti niye bozar?
Bunun şu şekilde cevapları olabilir:
-Nefsi hesapları devreye girer.
-Korkuları devreye girer.
-Dünyevi sevgileri devreye girer.
Åžu söylenebilir:
Samimiyeti kaybolmuÅŸ bir amel sanki yoktur. Aynı ÅŸekilde bir bütün olarak samimiyetten boÅŸalmış bir dinin de içi boÅŸalmıştır.
Kuran’da sakındırıldığımız “Hevasını tanrı edinen insan”, “Allah’ı bırakıp hevaya karşı samimi olan insan demektir” dersem, nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduÄŸumuz daha iyi anlaşılacaktır.
“Ä°nsan niyeti neden bozar?” sorusu kadar bu süreçte geçirdiÄŸimiz ruhi tahavvülü anlamak bakımından “Ä°nsan niyeti nasıl bozar?” sorusu da önemlidir.
Ä°nsan, dinin sınırları içinde kaldığını düÅŸünerek sınırları zorlayan bir yığın gel-git yaÅŸayabilir. Rasulullah’ın iÅŸaret buyurduÄŸu “niyet – samimiyet” alanı, onun için mü’mine karşı uyarıdır.
Böyle durumlarda insanın zihni tahavvülünde en çok rol oynayan psikolojik amil “meÅŸrulaÅŸtırmalar”dır. Yani “Yapılabilir canım, ne mahzuru var ki, zaten ÅŸu da ÅŸöyle deÄŸil mi?” gibi bir zihni sürecin içine sokmaktır.
“MeÅŸrulaÅŸtırmalar” çok riskli bir alandır. Ä°nsan neredeyse bin dereden su getirir bir meseleyi dinin ölçülerinden çıkarıp nefsi hesaplarına uygun hale getirmek için.
Orada, zihni teÅŸevvüÅŸ ikliminde ÅŸeytanın akıl almaz yardımlarının devreye gireceÄŸini unutmamak lazım.
“MeÅŸrulaÅŸtırmalar” ortamı, insanın ÅŸeytanı yardıma çağırdığı, “Bana bir formül üret ki, ben dinin ÅŸu hükmünü aşıp kendime bir yol bulayım, hem de günah duygusundan kurtulayım” ortamına dönmemeli.
Her amelin özüne samimiyeti yerleÅŸtireceÄŸimiz bir kalbi toparlanmaya ihtiyaç var. Niyetleri arındırmaya ve her iÅŸi “Allah için” kılmaya ihtiyaç var. Ahirete amel defterimizde “iyilikler” diye gönderdiklerimizin kalp (sahte) çıkmaması için.
Ramazan’da Kuran okuyacaksak – ki okumalıyız- her davranışın içindeki “ruh hali” açısından tekrar tekrar okumamız gerekiyor. Çünkü Kur’an bizi asıl sıhhatli bir ruhi kıvam edinmemiz itibariyle eÄŸitiyor. Amellerin dış çerçevesi var evet, ama ameli “Allah için” kılan ÅŸey, dış görünüÅŸleri deÄŸil, içine yerleÅŸtirdiÄŸimiz samimiyet dozudur. Dileyelim samimiyet eÄŸitimimiz baÅŸarılı olsun.
Not: Bu yazı Altınoluk dergisinin Nisan-2014 sayısındaki “Dinde samimiyet sınavı” baÅŸlıklı yazımızdan özetlenerek hazırlanmıştır.
Ahmet TaÅŸgetiren / Karar
Henüz yorum yapılmamış.