Sosyal Medya

İstanbul sözleşmesi ile yüzleşmek

İstanbul Sözleşmesinin feshi üzerine koparılan gürültüye gelince: Türkiye’de günlük siyasetin asıl çıkmazı, her türlü vak’anın, bir hükümet devirme fırsatı olarak görülmesi. Son zamanlarda her konu böyle bir fırsat sağlayabilecekmiş gibi düşünülüyor. Bu yüzden de siyasî zeminde hiçbir konu sâlim kafayla tartışılamıyor



Cumhuriyet gençlik ve kadın üzerinden propagandasını yürüttü. Zaman içinde gençlerden vaz geçildi. Bunun esas sebebi, gençliÄŸin Cumhuriyetin ilk döneminde kodlanmış propaganda malzemesiyle yetinmesinin artık mümkün olmaması. Böylece Türkiye’nin miadı dolmuÅŸ ideolojisi için elde kadın unsuru kaldı.
 
Ä°ki hafta önceki yazımızın baÅŸlığı “Âile yaÅŸasın, kadınlar ölmesin”di. Ä°ÅŸe bakın ki bu yazının yayınlandığı hafta, CumhurbaÅŸkanlığı Ä°stanbul SözleÅŸmesi’ni fesh etti. 2012’de hangi niyetle veya maksatla böyle bir sözleÅŸme imzalanmıştı, dokuz yıl sonra neden iptal edildi?
 
Bundan önce cevaplanması gereken soru “neden Ä°stanbul SözleÅŸmesi?”dir. Batılı efendilerin Türkiye’yi kadın üzerinden dönüÅŸtürme çabaları/projeleri hem yeni deÄŸil, hem de bilinmez deÄŸildir. Avrupalı için Ä°stanbul çoÄŸu zaman haremi çaÄŸrıştırır. Harem etrafında nice hikâyeler, romanlar, senaryolar yazılmıştır. Bütün bunların hakikat aÅŸkıyla yapılmadığı ÅŸüphesizdir.
 
Bu SözleÅŸme, Avrupalı için kendi zihniyetleri üzerinden Müslümanlığa karşı, hem de Ä°stanbul’da kazanılmış bir zaferdir. Çok farklı bir konu gibi görünmekle beraber, Ayasofya’nın camilikten çıkarılması gibi bir hamledir. Türkiye için alelacele, muhtemelen iyi niyetle ve büyük bir süratle saÄŸlanan erken kabul, meselenin mahiyeti anlaşıldıkça ciddi rahatsızlıklara yol açmıştır.
 
Önce nerede duruyoruz, ona bakmak lâzım: 2019 rakamlarına göre, Türkiye'de bir yıl içinde yıl evlenen çift sayısı 541.424, boÅŸanan çift sayısı 155.047. Evlenen çiftler bir önceki yıla göre yüzde 2,3 azalırken, boÅŸananlar yüzde 8 artmış. Türkiye nüfus artış hızında duraÄŸan hatta, ekside seyreden Avrupa ülkeleri ile aynı hizaya yaklaÅŸmış…
 
Ä°stanbul SözleÅŸmesi kadınları yaÅŸatacaktı, ÅŸiddetten kurtaracaktı. Ä°ddia bu idi. Fakat rakamlar tersini gösteriyordu: 2012’den sonra kadın cinayetlerinde ciddi bir artış meydana gelmiÅŸti. Elbette tek başına bu SözleÅŸme’nin böyle bir sonuca yol açtığını söylemiyoruz. Fakat toplumda yükselen ÅŸiddet temayülünün sözleÅŸmelerle, kanunlarla, mevzuatla önlenmesinin mümkün olmadığı rakamlarda kendini gösteriyor.
 
Aynı zamanda ÅŸunu da söylüyoruz: Toplumdaki yozlaÅŸmayı, deÄŸer kaybını, âilenin parçalanma sürecinin hızlanmasını sadece Ä°stanbul SözleÅŸmesi’ne baÄŸlamak da aynı kapıya çıkıyor.
 
Kadını şiddet unsuru haline getirmek!
 
Son on yıl içinde kadına ÅŸiddet yanında, kadınların ÅŸiddet unsuru hâline getirilmesi yönündeki temayül güçlendi. Sokaklarda kendilerine kanunu, nizamı, hatırlatan polislere saldıran kadınlar türedi. Ä°stanbul SözleÅŸmesi’nin feshinden sonra bazı kadın grupları protesto için meydanlara indi. Bu gösterilerde kullanılın dilin ÅŸiddet dili olmadığını kim söyleyebilir?
 
 
Cumhuriyet ideolojisi gençlik ve kadın üzerinden sürdürülmek istenmiÅŸtir. Kadını modern hayata karıştırma, böylece yeni bir kimlik verme macerası Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli sosyal mühendislik projelerindendir. Devletin ikilemi, hem âileyi toplumun temeli olarak görmesi, hem de kadınları modernliÄŸe herhangi bir norm-deÄŸer üretemeden zorlamasıdır. Gelenekten kaçış esas olarak görülmüÅŸ, yenilik üzerinde düÅŸünülmeden kutsanmıştır.
 
Cumhuriyetin sosyal mühendislik hedefine son yıllarda epeyce yaklaşılmıştır. Âilenin çözülmesi hızlanmış, kadınlık baÄŸlamından koparılarak ideolojik bir muhtevaya bulanmıştır. Safsataya kadar vardırılan “eÅŸitlik” söylemi, bir arada yaÅŸamak için gerekli olan iÅŸ ve rol bölümünü güçleÅŸtirmektedir.
 
Annesi babası evliliÄŸi sürdüremeyenlerin çocukları boÅŸluÄŸa düÅŸmektedir. Bu bilhassa kız çocukları için büyük bir tehlike oluÅŸturuyor. YükseköÄŸretimin ülke ölçeÄŸinde yaygınlaÅŸtırılması, her yıl daha fazla genç kızın baba ocağından yüksek tahsil için ayrılması, yaÅŸadıkları yerdeki sosyal çevrenin normları içinde yetiÅŸmiÅŸ gençleri, norm-deÄŸer çerçevesi olmayan veya yeterli kontrol saÄŸlayamayan muhitlerde çetin bir deÄŸiÅŸime zorluyor.
 
ÖÄŸrencilerin başıboÅŸ hayat sürdükleri çevreler, her türlü olumsuzluk için zemin oluÅŸturuyor. Bunun gittikçe artan tarzda gazetelerin birinci sayfalarındaki kadın haberlerini deÄŸiÅŸtirmeye baÅŸladığını görmeye baÅŸlıyoruz. Işıltılı bir fanus içinde tutulan oyun-eÄŸlence kadınlarının haberlerinin yerini baÅŸka türlü kadın haberleri alıyor.
 
Modernizmin sahte oyuncakları
 
Kadınlarımız hızla modernleÅŸiyor. Modernlik kiÅŸilik deÄŸil, diÅŸilik üzerinden sürdürülüyor. Kadın “özgürleÅŸiyor!” Bunun nelere mâl olacağı kimseyi ilgilendirmiyor. Modernizm kadını fıtratından koparıyor. Onu eÅŸ ve anne olmaktan çıkmaya zorluyor. Hayatta tutunacağı, varoluÅŸunu anlamlandıracağı gerçek deÄŸerler yerine sahte oyuncaklarla oyalıyor…
 
GeleneÄŸin koruyucu etkisi ortadan kalktı. Modernlik ahlâkıyla, kültürüyle gelmedi. Çalışma hayatında yer bulmaya çalışan kadınlar çoÄŸu kere tâciz ve baskı altında. Onlara verilen hürriyetler de var elbette: eÅŸ olmama hürriyeti, anne olmama hürriyeti.
 
Devlet dairelerinde kadınlar çene çalar, örgü örer, her halde ÅŸu sıralar telefonlarıyla sanal âlemde dolaşır ve arada bir evrakla uÄŸraşırken, çocukları ÅŸunun bunun elinde güya yetiÅŸiyor.
 
Yükselen kadınlar için sistemin koyduÄŸu geçerli ölçü: Fizik ve bu fizikten gerektiÄŸi ÅŸekilde faydalanma... Bu yalnız devlet kesiminde deÄŸil, özel kesimde de böyle. Basın kesiminde dahi böyle olduÄŸunu, bizzat kadın gazeteciler söylüyorlar. Demek ki, bir kadın gazeteci, orta yaÅŸlarda kadınlar için gazeteciliÄŸin daha zor olduÄŸunu boÅŸuna söylemiyor!
 
Sistemin kadına söylediÄŸi ÅŸu: "FiziÄŸini kullan, öne geç, para kazan, istediÄŸini yap!" “Cumhuriyet basını”nın deÄŸiÅŸmez objeleri yine manken, fotomodel, dansöz, ÅŸarkıcı, sunucu ve elbette giyinme özürlü “cumhuriyet kız”ları...
 
 
21. yüzyıldayız, dünya büyük bir deÄŸiÅŸim yaşıyor. Küre daha hızlı dönüyor. Ä°nsanlar birbirinden daha çabuk haberdar oluyor. Eskiden mızrak çuvala sığmıyordu, ÅŸimdi ideoloji çaÄŸa uymuyor! Eskiden iÅŸler kolaydı: "Din kadınların seçimini kısıtlıyor, onların hürriyetini, toplum içinde yer almasını engelliyor! Onları kafes arkasına kapatıyor!" der geçerdiniz.
 
Bu anlamda “Ä°stanbul SözleÅŸmesi”nin Cumhuriyetin kadınlar üzerinden yürütmek istediÄŸi projeye yeni bir hayatiyet kattığı görülebiliyordu. Cumhuriyet gençlik ve kadın üzerinden propagandasını yürüttü. Zaman içinde gençlerden vaz geçildi. Bunun esas sebebi, gençliÄŸin Cumhuriyetin ilk döneminde kodlanmış propaganda malzemesiyle yetinmesinin artık mümkün olmaması. Böylece Türkiye’nin miadı dolmuÅŸ ideolojisi için elde kadın unsuru kaldı. Cumhuriyetin kadın vurgusuna dünya gözüyle bakıldığında basit, arkası önü düÅŸünülmemiÅŸ bir modernlikten baÅŸka anlam ve deÄŸeri olmadığını kendini “cumhuriyetçi” ilan eden gazetelerin halka sunduÄŸu, sunmayı neredeyse vazife addettiÄŸi kadın tipi bize açık olarak gösteriyor.
 
Ä°stanbul SözleÅŸmesinin feshi üzerine koparılan gürültüye gelince: Türkiye’de günlük siyasetin asıl çıkmazı, her türlü vak’anın, bir hükümet devirme fırsatı olarak görülmesi. Son zamanlarda her konu böyle bir fırsat saÄŸlayabilecekmiÅŸ gibi düÅŸünülüyor. Bu yüzden de siyasî zeminde hiçbir konu sâlim kafayla tartışılamıyor!
 
Müellif: D. Mehmet DoÄŸan / Kaynak: Gerçek Hayat
 
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.