Rasim Özdenören: Merak, imkan ve ihtimal meselesi
Follow @dusuncemektebi2
Hoca’nın göle maya çaldığını anlatan fıkra da ihtimali denemek bağlamında yorumlanabilir.
Hayal gücü insana bahÅŸedilmiÅŸ muhteÅŸem bir melekedir derken, imkân âlemini de “varlık âleminde var olup ancak açığa çıkmayan olgu” olarak tanımlamaya çalışıyorum.
Ä°mkân âleminde var olup da açığa çıkmayan olgunun keÅŸfedilebilmesi için “merak” gerekir.
Ä°mkân, uygun veya ortaya çıkan ÅŸartlardan yararlanma durumu ise merak da bir ÅŸeyi anlamak veya öÄŸrenmek için kurcalama isteÄŸidir.
Anlama, öÄŸrenme, kurcalayarak bir ÅŸeyi edinme isteÄŸini gerçekleÅŸtirmek için imkânsız görünenin önünü açık tutmak gerekir.
O yolu açmak ise tecessüsle mümkün olur. Tecessüs genelde tasvip edilmeyen bir huydur. Bu baÄŸlamda tecessüs, belli etmeden kendini ilgilendirmeyen ÅŸeyi öÄŸrenmeye çalışma, baÅŸkasının mahremiyetini talan etme niyetiyle didikleme iÅŸi… Bu anlamıyla kullanıldığında elbette tasvip edilmez.
Tecessüs fiili gündelik yaÅŸantımızda, insan iliÅŸkilerini kurcalama baÄŸlamında olumsuz anlam taşır. BaÅŸkasının mahremiyetine, onun bilinmesini istemediÄŸi özelliklerine burnunu sokmak, kuÅŸkusuz, kötü bir âdet veya huydur. BaÅŸkasının mahremiyetini kurcalamak tabii ki istenmeyen bir fiil…
Oysa tecessüs eÅŸyanın mahiyetini araÅŸtırmaya dönük bir edim ise onun önü açık bırakılmalıdır. EÅŸyanın mahiyetini öÄŸrenme isteÄŸi, insanın fıtratında içkin bir meleke… Çocukların bir cihazı kurcalama merakı o cihazın mahiyetini öÄŸrenme isteÄŸinden kaynaklanır. Resulullah’ın (sav): “Ya Rab bana eÅŸyanın hakikatini öÄŸret!” mealinde aktarılan duası, muhtemelen eÅŸyanın mahiyetini kavramaya yöneliktir.
Öte yandan merakı, ihtimali kurcalama iÅŸi diye de kabul edebiliriz. Çünkü merak edilen, aranan ÅŸey, ihtimaller âleminde mevcuttur.
Nasrettin Hoca’nın ihtimali kurcalamaya dönük olarak yorumlayabileceÄŸimiz bir fıkrası aktarılır. Hoca, zeki oÄŸluyla konuÅŸmaktan, ona soru yöneltmekten hoÅŸlanırmış. Baba oÄŸul bir gün sohbet ederken oÄŸul: “Baba senin doÄŸduÄŸunu bilirim” der. Bu sözü duyan annesi, çocuÄŸun saçmaladığını, kimsenin babasının doÄŸumunu bilemeyeceÄŸi söyleyerek azarlamaya baÅŸlar. Ancak Hoca karısının sözünü keserek: “ÇocuÄŸu incitme. Görüyorsun ki bu çocuk akıllı. Belki de biliyordur.” diyerek karısını susturur.
Hoca’nın bu sözünü, imkânsızı denemek isteyene mâni olma diye yorumlayabiliriz.
Hoca’nın göle maya çaldığını anlatan fıkra da ihtimali denemek baÄŸlamında yorumlanabilir. Göle maya çaldığını görenler, Hoca’ya: “Hocam göl maya tutar mı?” diye alay etmeye kalkışanlara, Hoca: “Ya tutarsa…” cevabını verir. Burada da ihtimali kurcalama söz konusu… Nesnel dünyada imkânsız görünenin, ihtimaller âleminde bir karşılığı bulunmaktadır. Sonuca ulaşır veya ulaÅŸmaz, bilemeyiz, ama ÅŸunu biliyoruz: aramakla bulunmaz ama bulanlar arayanlardır. Bütün keÅŸifler keÅŸfedilmeden önce de orada durmaktaydı.
Konu David Hume’un bir cümlesiyle baÄŸlansın: “Bir insan kilitli olmayan, ama içeriye doÄŸru açılan bir kapıyı boyuna itiyor, çekmek aklına gelmiyorsa, odada hapistir.” (https://www.neguzelsozler.com/ozlu-sozler/).
Ä°mkânlar ve ihtimaller âlemi de odanın dışında durmaktadır. Bu odanın açılması için, alışılmış olana kapalı kalarak hedeflenen sonuca ulaÅŸmak mümkün deÄŸil... Odanın kapısını açmak için alışılmışın dışına çıkmak, kapıyı bir de çekerek açmayı denemek gerekir.
Ä°rili ufaklı keÅŸiflerin hepsi ihtimalleri kurcalayarak gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir.
YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.