Mustafa Kutlu: Nereye?
Follow @dusuncemektebi2
Çok yağmış kar, tipi var, kimbilir ne zamandır yağıyor. Hava durumunu, yol durumunu öğrenmek isteyenler nasılsa öğrenmişler. Zaten Meteoroloji, Kara Yolları saat başı ajans içinde sürücüleri uyarıyor.
Çocuk aÄŸlıyor.
Ablasının kucağındaki çocuk aÄŸlıyor. Kesik kesik hıçkırıyor. Müziç bir hıçkırık deÄŸil bu. Sanki aÄŸlamıyor da inliyor. Açlıktan deÄŸil. SoÄŸuktan deÄŸil. Ana kucağına duyulan hasretten deÄŸil. Anası baÅŸucunda zaten. Ama o çocuÄŸun inlemesini duymuyor. Sürekli ellerine hohlayıp duruyor. Elleri buz tutmuÅŸ da buzu eritmeye çalışıyor.
Bütün bunlar rengi atmış bir battaniyenin altında oluyor.
Kim bunlar?
Burası neresi?
Burası bir yol kenarı. Yol dedikse belki asfalt ama belli olmuyor, ancak bir gidiş bir geliş.
Bu nasıl yol, yoldan kimse geçmiyor. Ne TIR, ne kamyon, ne otomobil, ne otobüs.
Geçmiyor çünkü yol kapalı.
Kar kapamış yolu.
Çok yaÄŸmış kar, tipi var, kimbilir ne zamandır yağıyor. Hava durumunu, yol durumunu öÄŸrenmek isteyenler nasılsa öÄŸrenmiÅŸler. Zaten Meteoroloji, Kara Yolları saat başı ajans içinde sürücüleri uyarıyor.
Burası yol kenarında bir kulübe.
Her yanları açık bir kulübe.
Yazdan kalmış, meyve-sebze zamanından kalmış. Burada epeyce alış-veriÅŸ olmuÅŸ. Alan almış, satan satmış, gün geçmiÅŸ, yaz kışa dönmüÅŸ, kar yolları tıkamış.
Baba kara, tipiye, rüzgâra, geceye, açlığa saldırıyor. Yazdan kalma ne kalmışsa oralarda. Bir iki kırık meyve sepeti, birkaç sebze kasası. Kar altında kalmış çalı-çırpı. Patlak araba lastikleri, pet ÅŸiÅŸeler, çul-çaput, terlik tekleri, çadır bezi, su bidonu, hatta bir kilim.
Kilimin altında sandık. Tahta sandık, kapağı kırık. Kapağı kırık tahta sandıkta iki bal kabağı, donmuÅŸ-çürümüÅŸ soÄŸan-patates.
Baba bunları teker teker yakıyor.
Nasılsa bir teneke bulmuÅŸ, közleri içine doldurup battaniye altına sığınan ailesine götürüyor. Yanık plastik kokuyor hava.
AteÅŸ söner gibi oluyor, rüzgâr uluyor.
Adamın gözleri ateÅŸ oluyor, diÅŸlerini sıka sıka kanatıyor.
Aman bu ateÅŸ sönmesin.
Elbet bu yoldan geçen biri olacak.
Kendilerini görmese bile ÅŸu yanan ateÅŸi, ÅŸu lastik dumanını görecek.
Kar durmuyor.
Tipiden göz gözü görmüyor.
Adamın ateÅŸe atacak bir ÅŸeyi kalmayınca. Kulübenin damında çivilerden kurtulmuÅŸ tahtalara saldırıyor.
Adam ağır ağır kulübeyi yakmaya duruyor. Adam ne yaptığını biliyor mu?
Derken sisler arasından bir far ışığı belirdi.
Adam sanki delirdi; ışığı görür görmez kendini yola atıyor ve baÅŸlıyor el-kol sallamaya.
Bir kapalı kasa kamyonet adamın burnuna kadar yaklaşıp durdu. Anlaşılan merhametli bir kamyonet. Acaba?!
Kapalı kasalı kamyonetin kasa kapısı açılınca.
Ä°çeriden dışarıya doÄŸru çürümüÅŸ insan nefesi fışkırdı. Fışkırsın! Battaniye ile adam kendilerini bu açık kapıdan içeri atıyor. Ve kamyonet kara aldırmadan.
Gözü kara kamyoneti o küçük benzin istasyonunda bekleyenler var. Motorun rüzgâra kapılan sesini, derken far ışığını fark etmiÅŸler.
Ne kadar kalabalıklar ki benzin istasyonunu fethetmiÅŸler. Orada artık ne benzin, ne su, ne ekmek var. Orada pıt pıt atan bir can var. Canlar kamyonete saldırıyor. Kamyonetten boÅŸalanlar benzin istasyonuna hücum ediyor.
Ortada ne su, ne ekmek, ne sıcak, ne umut var.
Kar hepsinin üzerine çullanıyor.
Zaman sonra orada kar altında kalanlar kalıyor. Ne istasyon, ne kamyonet, ne can, ne mal.
Kardan kefen olur mu?
Sığınmacılar nereye sığınacak?
Ortada kan tüküren bu soru kalıyor.
Mustafa Kutlu / YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.