Taha Kılınç: Süveyş kanalında kaçan balıklar
Paris-Kahire-İstanbul-Londra hattında mekik dokuyarak projeyi hayata geçirme teşebbüslerini sürdüren Ferdinand de Lesseps, sonunda kanalın yapımı ve işletimi için kurulacak şirketin hisselerini kamuya arz etmeye karar verdi.
Kavalalı Mehmed Ali PaÅŸa’nın Aynelhayat adlı Çerkes cariyesinden dünyaya gelen dördüncü oÄŸlu Saîd, tepeden tırnaÄŸa bir Fransız gibi yetiÅŸtirilmiÅŸti. Fransız mürebbiyelerin elinde geçen bir çocukluÄŸun ardından eÄŸitimini Paris’te tamamlayan Saîd, 1854’te “Mısır ve Sudan Valisi” sıfatıyla Kahire’de yönetimi ele aldığında, kelimenin tam anlamıyla iktidara Fransızlar gelmiÅŸ oluyordu. Nitekim hukuktan ekonomiye, dış politikadan sosyal meselelere, 1863’teki ölümüne kadar Saîd PaÅŸa’nın bir kulağı Paris’teydi. PaÅŸa, kâğıt üzerinde Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’na baÄŸlı bir vali olsa da, aslında Mısır fiilen Osmanlı’nın elinden çıkmış, Avrupa’nın dümen suyuna girmiÅŸti. Balkan kökenli bir hanedan olan Kavalalılar, kendilerine ait olmayan bir ülkeyi Avrupalılara pazarlıyordu.
Fransız iÅŸadamı ve diplomat Ferdinand de Lesseps, 30 Kasım 1854’te Saîd PaÅŸa’yla yaptığı uzun görüÅŸmede, Kızıldeniz’le Akdeniz’i birbirine baÄŸlayacak bir kanalın inÅŸası için imtiyaz elde etmeyi baÅŸarmıştı. Küçük rötuÅŸlarla 1856’da yenilenen imtiyaz anlaÅŸması çerçevesinde hazırlanan projenin operasyon merkezi Mısır’ın Ä°skenderiye kentinde bulunurken, yönetim ofisi ise Paris’teydi. Ferdinand de Lesseps, sonraki iki yılı finansman arayışı içinde geçirdi, ancak iÅŸi hiç de kolay deÄŸildi. Ä°ngiltere BaÅŸbakanı Lord Palmerston, gelecekteki resmî adıyla SüveyÅŸ Kanalı’nın inÅŸasına bütün gücüyle karşı çıkıyordu. Projeyi küçümseyen, kanalı da kullanışsız ve aşırı masraflı bir hayal olarak gören Palmerston’ın yorumlarını Ä°ngiliz diplomasisi ve basını da tekrarlıyordu. Londra’yı böyle davranmaya sevk eden temel sebep, ana ticaret yolları üzerindeki Ä°ngiliz hâkimiyetinin sarsılacağı endiÅŸesiydi.
Paris-Kahire-Ä°stanbul-Londra hattında mekik dokuyarak projeyi hayata geçirme teÅŸebbüslerini sürdüren Ferdinand de Lesseps, sonunda kanalın yapımı ve iÅŸletimi için kurulacak ÅŸirketin hisselerini kamuya arz etmeye karar verdi. 5 Kasım 1858’de baÅŸlayan arza Ä°ngiltere, Rusya, Avusturya ve Amerika BirleÅŸik Devletleri’nden talep olmayınca, Fransızlar ve Mısırlılar hisseleri paylaÅŸtı. Yüzde 50’yi Ferdinand de Lesseps ve ortakları aldı, yüzde 44 Saîd PaÅŸa hükümetinin oldu, kalan hisseler de ÅŸahıslar tarafından satın alındı. 15 Aralık 1858’de resmen kurulan SüveyÅŸ Kanalı Åžirketi, ertesi yıl kanalın yapımına baÅŸladı. Altı yılda tamamlanması planlandığı halde iÅŸ kazaları, teknik zorluklar ve salgın hastalıklar nedeniyle verilen zorunlu araların ardından, SüveyÅŸ Kanalı 17 Kasım 1869’da, Mısır’ın yeni hâkimi Hıdiv Ä°smail PaÅŸa’nın himayesinde düzenlenen görkemli bir törenle açıldı.
Ne büyük bir fırsatı teptiÄŸini çabuk fark eden Ä°ngiltere, 1875’te sürece dâhil oldu: BaÅŸbakan Benjamin Disraeli’nin Kraliçe Victoria’yı harekete geçirmesiyle, Hıdiv Ä°smail’in uhdesinde tuttuÄŸu yüzde 44’lük kanal hissesi, Mısır’ın acil borçlarına karşılık Ä°ngiliz hükümetince satın alındı. Hikâyenin devamında Mısır’ın 1882’de Ä°ngiltere tarafından iÅŸgali ve 1956’da Cemal Abdunnâsır’ın SüveyÅŸ Kanalı’nı millileÅŸtirmesine kadar devam eden diplomatik ve siyasî bir çekiÅŸme var ki ilgilisine malumdur.
Ä°ngiltere, SüveyÅŸ Kanalı projesinde sergilediÄŸi öngörüsüzlüÄŸün ve bönlüÄŸün bir benzerini 1932’de de sergiledi:
Suudi Arabistan Kralı Abdülaziz, o yılın mayıs ayında oÄŸlu Prens Faysal baÅŸkanlığında bir heyeti, Ä°ngilizleri ülkesinde petrol aramaya ve bulunursa birlikte iÅŸletmeye ikna etmek için Londra’ya göndermiÅŸti. Heyette bulunan, Kral’ın özel danışmanı Fuad Hamza Bey, Ä°ngiliz hükümet temsilcisi Sir Lancelot Oliphant’a meseleyi açtı. Hamza Bey’in “Amerikalılar, bizim ülkemizde de petrol bulunabileceÄŸi yönünde rapor hazırladı. Kralımız, bu iÅŸi Ä°ngilizlerle yapmak istiyor. Lütfen bize 500 bin sterlin kredi verin. Ä°ngiliz ÅŸirketleri de petrolü aramak için çalışmaya baÅŸlasın” sözlerine, Oliphant’ın cevabı kibirli ve netti: “Bizim ÅŸirketlerimiz, Ä°ngilizlerin hazırlamadığı raporları esas almaz. Ayrıca, böyle az bilinen bir ülkeye sermaye gömeceklerini de zannetmiyorum.”
Suudi heyeti Londra’dan Arabistan’a eli boÅŸ dönse de, Amerikalılar boÅŸ durmamıştı. 1938’de ABD’li bir konsorsiyum tarafından Suudi Arabistan’da ilk petrol rezervleri keÅŸfedildiÄŸinde, bu “az bilinen” ülkenin, devasa bir petrol denizinin üstünde oturduÄŸu da ortaya çıkacaktı. Ä°ngilizlere öfkesi geçmeyen Kral Abdülaziz, 14 Åžubat 1945’te ABD BaÅŸkanı Franklin D. Roosevelt’le yaptığı ünlü görüÅŸmede, ülkesinde petrol arama, çıkarma ve pazarlama imtiyazını Amerikalılara verecekti. Ä°ÅŸin ilginç yanı, Abdülaziz-Roosevelt görüÅŸmesinin, SüveyÅŸ Kanalı’na demirlemiÅŸ bir Amerikan savaÅŸ gemisinde gerçekleÅŸmesiydi.
Tarih, gülünç sürprizlerle doludur.
YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.