İsmail Kılıçarslan: Hukuk önünde pudra şekeri
Follow @dusuncemektebi2
Hukuk sistemimiz “kanında kokain bulunan” ünlüyü karakolda misafir edip salarsa, evinde 1,5 kilo uyuşturucu bulunan torbacıyı “bi daha yapma tamam mı” diye serbest bırakırsa Ayvatoğlu gibi müptezeller de burnuna kokain doldururken bunu kayda alır.
İtiraf etmem gerekirse Kürşat Ayvatoğlu isimli müptezelin verdiği ifadenin “hukuk literatürüne girecek kadar” başarılı bir ifade olduğunu düşünüyorum. Burnuna löpür löpür kokain dolduran müptezelin, ifadesinde “arkadaşlarımla şaka yollu pudra şekeri çekiyorduk burnumuza” demesi, hani nasıl derler “yalanların en sefili” olarak yer tutacak bundan böyle zihnimde. Her ne kadar Ayvatoğlu’nun yalanı ayağına dolanmış olsa da bu böyle. Belki haberiniz vardır. O ifadesiyle “adli kontrol şartıyla serbest” kalan Ayvatoğlu, o esnada araç içerisinde bulunan arkadaşlarının “uyuşturucu kullandık, o uyuşturucuyu da Kürşat temin etti” sözleriyle yeniden gözaltına alındı.
Derseniz ki “kullanım ve temin var, yatar mı bu müptezel içeride?”, derim ki “hayır yatmaz. Ceza alır fakat bir daha aynı suçu işlememesi kaydıyla salıverirler herifi. Savcı özendirme ve yer sağlama meselelerini de dikkate alırsa belki Deniz Seki’nin yattığı kadar yani 250 gün civarı kadar yatar.”
Hatırlayacaksınız, evinde 1,5 kilo esrarla yakalanan oyuncu Köksal Engür için öyle işlemişti hukuk dediğimiz şey. Bütün Cihangir’in torbacısı olan “koca reis” de böylelikle salıverilmişti.
Benim gibi uyuşturucunun bireysel ve toplumsal zararlarına, uyuşturucu kültürüne meraklı biriyseniz, ifadelere erişip okurken buluyorsunuz kendinizi. Misal Kenan İmirzalıoğlu kokainden gözaltına alındığında “meslek büyüğümüz Eray Özbal doğal beslenmemize çok dikkat eder; telefon görüşmelerinde geçen süt ve incir gerçek süt ve incirdir” demişti. Elbette hüküm giymemişti. Engin Altan Düzyatan, “polis arkadaşlar Fethiye’den gelen zeytini uyuşturucu olarak yorumlamışlar. Zeytindi onlar” ifadesi vermişti. Elbette hüküm giymemişti. Megastar Tarkan önce “esrar şoförümündü, ben kokain kullanıyorum” ifadesi vermiş, ardından avukatı ifadeyi değiştirtmiş, Tarkan “şöhretin zorluklarından dolayı bir dönem esrar kullandım, şimdi valaha içmiyorum” diyerek sıyırmıştı meseleden.
Kabul edelim ki Ayvatoğlu’nun ifadesi tüm bu ifadelerden daha yaratıcı, daha iş görür. “Burnuma pudra şekeri çekiyordum sayın savcım” ifadesini Tarantino’ya verseniz oradan size 20 dakikalık bir sahne çıkarır ki aklınız durur yani.
Toplamda şunu demek istiyorum aslında. Türk Ceza Kanunu, uyuşturucu kullananları cezalandırma konusunda devasa boşluklarla dolu. Sadece kullanım için değil, temin ve yer sağlama için de aynı boşluklar söz konusu. Aslına bakarsanız zannederim bu boşluklar da biraz mecburiyetten var. Bütün Cihangir’i, şimdilerde bütün Moda’yı, Etiler-Maslak hattının yarısını içeri alacak hali yok ya devletin. Mecburen “işi iyice azıtanlarla” ve “satışı toptan yapanlarla” ilgilenmek, onlara yoğunlaşmak zorunda kalıyor. Bir de “özendirenlerle” tabii.
Yeri gelmişken bunu da söylemek lazım. “Uyuşturucuya özendirme” suçunun satıştan da, yer temininden de, kullanımdan da daha sert şekilde cezalandırılmasını doğru, hem de çok doğru buluyorum.
Bunları böylece söyledikten sonra dönelim Ayvatoğlu’na. Ayvatoğlu, AK Parti Genel Merkezi’nde çalışmasını dışarda tutacak olursak son derece sıradan bir müptezel. Fakat işte Cüneyt Özdemir dostumuz bile “bu büyük bir siyasi kırılmadır” yazdı. Ben bundan o kadar emin değilim doğrusu. Daha doğrusu o hususta kafam biraz karışık.
CHP Teşkilatları peş peşe “taciz-tecavüz” skandalları ile çalkanınca yazdığım şeyi hatırda tutmak gerekir: “CHP’ye oy veren, gönül veren ‘standart’ insanlarla bu taciz-tecavüz skandallarını eşitlemeye çalışmak son derece yanlış ve yaralayıcı olacaktır. Onların bazı Kuran Kurslarındaki taciz olaylarını bütün dindarlarla eşitlemeye çalışması ne denli yanlış ve yaralayıcı ise bu da bu denli yanlış ve yaralayıcıdır.”
Bir AK Parti çalışanının kullandığı kokain üzerinden devletin polisinin-askerinin ciddiyetle yürüttüğü uyuşturucu mücadelesini sarakaya almanın; bütün AK Partilileri töhmet altında bırakacak büyük okumalar yapmanın âlemi yoktur.
Aslına bakılırsa Ayvatoğlu’nun kim olduğunu, neci olduğunu, AK Parti’ye kim tarafından alındığını falan merak etmemiz gerekir. Orada bir “çürük elma silsilesi” varsa onun hesabının görülmesini ummamız gerekir. CHP’nin taciz-tecavüz skandallarında böyle bir “çürük elma ayıklaması” görmemiştik. Tam tersine Kılıçdaroğlu, dümdüz sahip çıkmıştı bu skandallarda parmağı olan isimlere. Umalım ki AK Parti, “kol kırılır yen içinde” demez de bu Kürşat Ayvatoğlu isimli müptezelin önünü arkasını öğrenmiş oluruz.
Başlığa dönecek olursak… Hukuk, bazısı yanlışlıkla, bazısı bilerek uyuşturucu ile mücadele konusunda eksik kalıyor ne yazık ki. Örneğin Ayvatoğlu’na verilecek 10 yıl ceza oldukça “ibretlik” ve “caydırıcı” nitelik taşıyacaktır. Ancak mevcut hukuki düzenlemelerimizle bunu yapmak zordur. Hukuk sistemimiz “kanında kokain bulunan” ünlüyü karakolda misafir edip salarsa, evinde 1,5 kilo uyuşturucu bulunan torbacıyı “bi daha yapma tamam mı” diye serbest bırakırsa Ayvatoğlu gibi müptezeller de burnuna kokain doldururken bunu kayda alır.
Bu iş şakaya gelmez, söylemiş olalım.
Yenişafak
Henüz yorum yapılmamış.