Hasanpaşa Camii İmamı Uçkan: Yaşayan bir cami hedefimiz
Follow @dusuncemektebi2
hedefi, gayesi olan bir imam: Levent Uçkan. Kadıköy Hasan Paşa Camii İmam Hatibi Levent Uçkan hocamızla çalışmaları, faaliyetleri ve projeleri hakkında konuştuk.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.): “Allah’ın en çok sevdiÄŸi ve hoÅŸlandığı yerler mescitlerdir" buyurmuÅŸtur. Tarih boyunca Ä°slam’ın merkezinde cami vardır. Camilerin en önemli görevlerinden biri, insanları bir araya toplayıp bir hedefe götürmesidir. Ä°ÅŸte hedefi, gayesi olan bir imam: Levent Uçkan. Kadıköy Hasan PaÅŸa Camii Ä°mam Hatibi Levent Uçkan hocamızla çalışmaları, faaliyetleri ve projeleri hakkında konuÅŸtuk. Uçkan,“Biz yaÅŸayan bir cami hedefiyle yola çıktık” dedi.
Röportaj: Ziya Gündüz
Hocam, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz.
1971 Üsküdar doÄŸumluyum. Evliyim, üç çocuk, bir torun sahibiyim. Ä°mamlığa 2007 yılı itibariyle baÅŸladım. Ä°mamlıkta 13 seneyi çok ÅŸükür doldurduk. Hasan PaÅŸa Camiinden önce kısa süreliÄŸine iki farklı camide görevde bulundum. 12 yıldır Kadıköy Hasan PaÅŸa Camiinde görev yapmaktayım.
Camileri nasıl ihya edebiliriz?
Bana göre temel sorun ÅŸu; ortalama bir cami 3,5milyon liraya yaptırılıyor. Daha büyük camiler daha büyük finanslarla yapılıyor. Buralara bir imam, bir müezzin tayin ediliyor. Bu camilerin elektrik, su, iÅŸletme gibi yıllık giderleri ortalama 100 bin lirayı buluyor. Dolayısıyla buranın bir an için cami olduÄŸunu unutalım. Özel sektör veya devlette bir kurum hizmet üretecek ve bu hizmet halka yansıtılacak. Siz bir yatırımcı olsanız, 5 milyon lira para yatırdığınız ve yılda 100 bin lirayla sübvanse ettiÄŸiniz iÅŸin karşılığında neleri beklersiniz?
Elbette daha çok insana hizmet üretmesini bekleriz.
Böylesi bir kurumun en azından normal mesai saatleri içinde iÅŸletilmesini beklersiniz. Bu ister tatlıcı dükkânı olsun, ister hastane, ister eÄŸitim kurumu olsun, ister mabet...
Uzun yıllar camilerimiz, vakit namazlarından hareketle, birkaç saat açık tutulan ve güvenlik vb. gerekçelerle kapalı tutulan mekanlar olmuÅŸtur. Ancak anaarter camilerimiz bir süredir vakit namazları arasında insanımızın kullanımına açık hale gelmiÅŸtir. Bu sevindirici bir geliÅŸmedir. Zira hiçbir müessese günlük birkaç saat açık tutularak beklenen hizmeti üretmez.
Hocam, bunu biraz daha açar mısınız?
Cârî genelgeye raÄŸmen 90 bin camimizden ne kadarının açık tutulma noktasında baÅŸarılı olduÄŸu tespite muhtaçtır. Yeni dönemde ibadet mekanları olarak hizmet veren camiler ve müÅŸtemilatlarında farklı faaliyetlerle halkımızın hizmetine koÅŸulmaktadır. Gençlik çalışmaları, etüt faaliyetleri, okul öncesi birimleri, aile irÅŸad ve rehberlik danışma merkezleriyle yeni alanlara girilmiÅŸtir. Bu yeni faaliyet alanları da nicel ve nitel olarak geliÅŸtirilmeye muhtaçtır kanaatindeyim.
Sizce camilerin açık olması yeterli mi?
Ezan, uzun yıllar boyunca cami civarından geçen insanlarda hangi ÅŸeyi çaÄŸrıştırmıştı bir düÅŸünelim. 100 kiÅŸinin kulağına deÄŸen ezan, vakit namazını cemaatle kılan bir kaç kiÅŸide camiye katılım refleksi doÄŸurur. Lavoba ihtiyacı olan birkaç kiÅŸide cami wc lerine doÄŸru bir hareketlilik oluÅŸturur. Bunun dışında ‘Hangi ihtiyaca merhem olundu?’ sorusunun yakın tarihimize kadar çok tatmin edici karşılıkları yoktur. Lakin günümüzde aÅŸevleri ve hayrî faaliyetlerinde ivme kazanan, okul öncesi onbinlerce çocuÄŸumuza ve velisine eÄŸitim katkısı veren KYK manevi danışmanları, cezaevi vaizleri, hastane manevi ekipleri ve D türü kursları ile halkımıza daha etkin dokunmaya gayret sarf eden bir Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı var. ‘Güzelin rakibi daha güzeldir’den hareketle girilen tüm bu alanlarda daha etkin hizmetleri özlüyoruz.
Tarihte camilerin durumu nasıldı?
Ä°slam tarihinde ezan, mabet sadece cemaatle namaza indirgenmiÅŸ bir ÅŸey deÄŸildir. Tarihte camilerimiz yeri gelmiÅŸ ÅŸifahane, yeri gelmiÅŸ rasathane, yeri gelmiÅŸ misafirhane, yeri gelmiÅŸ imarethane olarak kullanılmış. Yeri geldiÄŸinde de camilerde zekât ve hayır çalışmaları yürütülmüÅŸ. Bu listeyi daha da uzatabiliriz.
Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda neler yapıyor?
Son yıllarda Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığımızda 4-6 yaÅŸ eÄŸitimiyle ve gençlik kollarıyla ilgili önemli bir çaba var. FotoÄŸrafı büyütürsek bu çaba da geliÅŸtirilmeye muhtaç. ÖÄŸrenci yurtları, aÅŸ evleri, okuma salonları, çayevleri, çeÅŸitli hayır faaliyetleri, hepsinde belli bir geliÅŸme var. Bu geliÅŸmeler 90 bin camisi, 150 bin personeli olan bir kurumun faaliyeti olarak önemli bir çabadır. Ama çap olarak yeterli mi diye soracak olursak bence geliÅŸmeye muhtaç. Bardağın dolu tarafı ÅŸu: baÅŸlıklar çok güzel. Yeni alanlara girmek güzel. Hastanelerde manevi rehberlik, aile irÅŸat bürolarında aile danışmanlığı gibi pek çok iÅŸ yapılıyor.
Dolayısıyla devasa bir kurum olan Diyanet Kurumu ister engelli faaliyeti yapsın, ister gençlik faaliyeti yapsın, bu çalışmalar kendi çapıyla orantılı bir büyüklük taşıyor mu? Bunun üzerinde tefekkür edilmesi gerekiyor. Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığımız tarafından açılan baÅŸlıklar gerçekten çok önemlidir.
Hasan PaÅŸa Camiinin faaliyetlerinden söz eder misiniz?
Aslında biz Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığımızın bu açtığı yeni baÅŸlıkları önceden çalışmaya baÅŸlamıştık. 4-6 yaÅŸ eÄŸitime çok önceden eÄŸildik. AÅŸ evleri, hayır faaliyetleri, madde bağımlılığı ile ilgili faaliyetler, öÄŸrenci evi ve yurdu faaliyetlerinde öncü olmaya çalıştık.
Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) bize dese ki; “Ben size bireysel hayatınızla ilgili bir stil bir tarz bıraktım. Ona uymak sünnet. Ben size kamu alanıyla ilgilide bir yol, tarz, stil bıraktım. Dolayısıyla benim cami ihyam, cami çalışmalarım böylemiydi? Bugünkü cami ve Kur’an Kursu çalışmalarını benden mi öÄŸrendiniz? Ben size böyle bir cami mi miras bıraktım?”dese herhalde cevap vermek için epeyce zorlanırız. Çünkü Peygamber (s.a.s.)’in bize miras olarak bıraktığı cami çok fonksiyonluydu. Günümüzdeki cami faaliyetlerimiz kıyaslandığında gerçekten geliÅŸmeye muhtaçtır.
Siz bu konuda nasıl bir yol izlediniz?
Biz ÅŸöyle bir ÅŸey yaptık. 2008 yılında dedik ki, camilerde unutulmuÅŸ ÅŸu faaliyetleri yapalım ve raporlayalım. Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığımızla, etrafımızdaki STK’larla, siyasi büyüklerle ve kamuoyu önderleriyle bu raporları paylaÅŸalım. Bu çalışmalar faydalı görülürse Türkiye’deki diÄŸer camilerde de icraata geçilsin. Türkiye Diyanet Vakfı öÄŸrenci yurtlarının doÄŸum hattı sunumları bu camiye nasip oldu. Bağımlılıkla mücadelede etkin bir rol alındı. Sokak çocuklarıyla ilgili belli bir gayret içerisinde bulunuldu. Gece ihya programları, teheccüd gibi halka coÅŸku veren belli faaliyet programları denendi. Mevlid-i Nebi programında deÄŸiÅŸik formlar uygulanarak bölgenin sempatisi kazanıldı.
Bu çalışmalarınızı diÄŸer bölgelerle paylaÅŸma imkânınız oldu mu?
2011’den beri Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığımız “Örnek Camiler, Örnek Ä°mamlar” projesiyle her yıl 30- 40 imamı Ankara’da ağırlıyor. 2 günlük çalıştayda kendi camilerindeki projeleri, faaliyetleri birbirlerine anlatıyorlar. Bu noktada cami baÅŸkanlığı birimi bunu kitaplaÅŸtırdı. Bugüne kadar bu faaliyetlere katılım iyi oldu. Sonrasında Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığımız ÅŸöyle güzel bir ÅŸey yaptı. Bu arkadaÅŸlardan yaklaşık 40 kiÅŸiyi üçer, dörder grup yaparak Türkiye’deki bütün illere ve ilçelere gönderdi. Kendi tecrübelerini o bölgelerde anlatmalarını istedi.
Ä°stanbul’da görev yapmak ile Anadolu’da görev yapmak farklı. Bu konuda herhangi bir itirazla karşılaÅŸtınız mı?
Yaklaşık 50 il ve ilçelere giderek camimizdeki faaliyetlerden bahsettik. Orada ÅŸöyle bir usul benimsenmiÅŸti. Diyelim ki metropolde görev yapan bir arkadaÅŸ, köy camilerinde görev yapan baÅŸka bir arkadaÅŸ, üniversite camilerinde görevli olan bir arkadaÅŸ, birbirinden farklı iki üç arkadaÅŸ grup yapılıyordu. Dolayısıyla gidip sunum yapılan bölgelerde ÅŸöyle bir itirazın engellenmesine çalışılıyordu. Ä°ÅŸte gelen arkadaÅŸlar Ä°stanbul’dan, Kadıköy’den, BeÅŸiktaÅŸ’tan, Üsküdar’dan finansın, entelektüel seviyenin yüksek olduÄŸu yerlerden gelmiÅŸsiniz, KırÅŸehir’in Kaman bölgesinde anlatıyorsunuz. Bizim burada bunların karşılığı yok ki, bunun neresini örnek alacağız. Böyle bir açık fark oluÅŸmasın diye grubun içerisinde köy camisinde imamlık yapan arkadaÅŸ, köyde neler yapılabileceÄŸini somut bir ÅŸekilde anlatıyor. Bir yerleÅŸke camisinde, bir üniversite camisinde, nelerin yapılabileceÄŸini bir baÅŸka arkadaÅŸ anlatıyor.
Bu çalışmaların bir faydası oldu mu?
Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığımızın bu çalışmaları Türkiye genelinde iyi bir rüzgâr oluÅŸturdu. Büyük bir motivasyon oluÅŸturdu. Ä°nÅŸallah devamı da bir ÅŸekilde gelir. Belki devamının baÅŸka bir usulle gelmesi lazım. Belki bundan sonra proje üreten arkadaÅŸların farklı yerlere görevlendirmeleriyle sadece sunum deÄŸil o bölgede faaliyetleri birkaç ay içerisinde yapılandırmaları daha verimli olacaktır. Tabiri caizse, el verdikten sonra daha iyi olacak. Kurucu insan oyunu baÅŸlatmadan, iyi ÅŸeyler baÅŸlamıyor.
Gençlerle ile ilgili ne gibi çalışmalarınız var?
Kadıköy Hasan PaÅŸa Camisi kendini tanımlarken açıkçası iddialı olduÄŸu alanlar var, zayıf olduÄŸu alanlar var. Biz Ä°stanbul’u çalışırken “Üsküdar örnekliÄŸi” dedik. Yaklaşık 13 ilçe bu dili konuÅŸuyor. “Kadıköy örnekliÄŸi” dedik. Yaklaşık 8 ilçe bu dili konuÅŸuyor. “Ümraniye ÖrnekliÄŸi” dedik. Ä°stanbul’da 39 ilçemiz var. Bu tarzlar üzerinde çalışırsak faydalı olacağına inanıyoruz.
Kadıköy’e baktığımızda çalıştığınız mekân öncelikle neyi yapmanız gerektiÄŸini de size söylüyor. Marmara kampüsüne yakın olduÄŸumuzdan dolayı üniversiteli öÄŸrenciler için irÅŸat çalışmaları yaptık. 18-25 yaÅŸ arası gençlerle ilgilendik. Camimizin etrafında bulunan Türkiye Diyanet Vakfı öÄŸrenci evlerimizde Kadıköy MüftülüÄŸü ÅŸemsiyesi altında 2018 yılında ulaÅŸtığımız öÄŸrenci sayısı 318’di.3 yurt, 20 civarında ev kiralanarak bu iÅŸ yapıldı. Bu anlamda gençlerle kültürel birçok çalışma yaptık.
Bayanlarla ilgili çalışmalarınızda kendisinden söz ettirdi. Bu konuda neler söylemek isteriniz?
Bayan çalışmalarında etkin rol aldık. AÅŸamalı bayan çalışmaları dedik ama tırnak içerisinde klasik Kur’an Kursu tanımını yapmadık. AÅŸamalı seminerler dedik, iÅŸte derneklerde olduÄŸu gibi birinci yıl akaidi, ilmihali, yeni bir dil ile anlattık. Ä°ÅŸte ikinci yıl siyeri nebi, peygamberler tarihi, üçünü yıl aile içi iletiÅŸim gibi konuları iÅŸledik. STK’larda 90’lı yıllardan beri uygulanan programları organize etmeye çalıştık.
Yardıma muhtaçlara yönelik ne gibi çalışmalarınız var?
Hayır faaliyetlerini ÅŸu açıdan önemsiyorum. Halkımızın büyük bir kısmının beÅŸ vakit namaz ile camiye tutunamadıklarını biliyoruz. Namazla tutunanlarında cuma ve bayram namazı ile tutunduklarını düÅŸünüyoruz. Biz insanlara ulaÅŸabileceÄŸimiz meÅŸru bütün yolları kullanıyoruz. Biz burada ÅŸöyle bir yol izledik. Bazen bir insanın hayırseverlik damarından hareketle irÅŸat faaliyetlerinin içerisine çekiyorsunuz. Åžahıs fakirlere yardım etmek istiyor. EÄŸer sizin caminizde bu baÅŸlık altında bir faaliyet varsa, bu baÅŸlık altında hayırsever insanımızla bir araya geliyorsunuz. O hayrı almaya gelen ihtiyaç sahibiyle tanışıyorsunuz. Camimiz her zaman için veren el ile alan el arasında bir köprü vazifesi görmeye devam edecektir.
Cami cemaatiniz ne durumda?
Bana kaç kiÅŸilik camide görev yapıyorsun diye soranlara ‘Hangi cemaatimi soruyorsunuz?’ diyorum. Yani namaz cemaatim farklı, çorba cemaatim farklı, bağımlı cemaatim farklı, hayırsever cemaatim farklı, üniversiteli gençlerden oluÅŸan cemaatim farklı. Yani camimizde beÅŸ altı çeÅŸit cemaat var. Kimisi için akÅŸam namazı camiye gelmek bir tutamaktır. Kimisi içinde hayırseverliÄŸi cami için tutamaktır. Kimi namazla deÄŸil hizmetle camiye tutunuyor.
Biz imam odasını genellikle vakit aralarında bir danışma merkezi gibi kullanıyoruz. Mutlaka bizden birisi burada bulunur. Biz camimizi canlı tutmaya çalışıyoruz. Bu minvalde 10-12 saat bu caminin açık olduÄŸunu biliyoruz. VatandaÅŸ sabah sekizde gitsem de bu camide mutlaka birilerini bulabilirim, diye düÅŸünüyor.
Peki, hedefiniz nedir?
Biz hedefimize, ufkumuza “YaÅŸayan Camiyi” koyduk. 2006’da Alparslan DurmuÅŸ beylerin hazırlamış olduÄŸu önemli bir proje var ama icraya geçememiÅŸ. Bu projeyi ben imamlığa baÅŸlayınca hayata geçirdim. Ben çalıştığım camiyi ar-ge ve laboratuvar olarak görüyorum. 12 yıldır çaba sarf ediyoruz ama yine virgülle devam ediyoruz. Hani formülü bulduk nokta, ya da bu kadar yaptık nokta. Bu havada deÄŸiliz. Biz yaÅŸayan cami anlamında deneye deneye gidiyoruz.
Hocam, yaşayan cami dediniz. Bundan kastınız nedir?
Türkiye’de 90 bin cami olduÄŸunu ön varsayarsak benim zihnimde üç tür cami vardır. Bir “ölü camiler”, iki “yarı canlı camiler”, üç “yaÅŸayan camiler”. Bu yaÅŸayan cami dediÄŸim ÅŸey kendi camimde dâhil hedef olarak ulaÅŸmaya çalıştığımız yer. Yarı yaÅŸayan camiler dediÄŸimiz ÅŸeyin Türkiye’de bin ikibin tane olduÄŸunu söyleyebilirim. Türkiye’de ölü camiler müze gibi çalışan camilerdir. Yarı canlı camiden kastım ÅŸu: içinde bilindik hareketlendirme ÅŸeyleri var. Yapılaması gereken dört beÅŸ kalem çalışma var bunu bir vakıfın içine atarsanız yaÅŸayan vakıf olur. Bunu bir okulun içine atarsanız yaÅŸan okul olur. Bunu bir caminin içine atarsanız yaÅŸayan cami olur. Ben bunu kastetmiyorum. Bunlar ölü olanı bir gömlek yukarı çıkartır.
Peki, neyi kast ediyorsunuz?
Cami dediÄŸimiz hadise insanı kâmili yetiÅŸtiren, aklı ve gönlünü imar eden, tabir yerindeyse insan fabrikasıdır. Ham insanlar olarak giriyoruz ve orada ibadet kalıplarıyla, hayır kalıplarıyla, ilmi faaliyetler, entelektüel faaliyetler ve pek çok aparatla kıvama geliyoruz, olgunlaşıyoruz. Ve insani kâmil oluyoruz. Ä°nsanın insanlaÅŸması konusuna gayret ediyoruz.
Ä°mamlığa baÅŸladığı ilk yılla, onuncu yılında insan aynı seviyedeyse bu bir problem. Bu sizin geliÅŸmediÄŸinizi ve geliÅŸtirmediÄŸinizi gösterir. Bu anlamda öÄŸrenmeye ve öÄŸrendiklerimizi yaÅŸamaya çalışıyoruz. Duran su deÄŸil, akan su olma çabası içerisindeyiz.
Cami faaliyetlerinde kararları nasıl alıyorsunuz?
Genelde ocak ayının ilk haftası ‘Bu yıl neler çalışalım?’ diye istiÅŸare ediyoruz. Ä°stiÅŸarelerde bir yere varabildiysek o yılın faaliyeti olarak cuma cemaatine bir sohbet kalıbında deÄŸil de bir iÅŸletme mantığıyla iÅŸte ‘Bu sene biz bunu çalışmak istiyoruz’ diye sunuyoruz. Genellikle yılın son ayları geldiÄŸinde de o iÅŸin bir hesabı cemaate veriliyor. Ä°ÅŸte bir senedir bunun için koÅŸturuyoruz ve bunu ÅŸu usullerle yaptık. Ortaya böyle bir fotoÄŸraf çıktı. Yapabildiklerimiz ÅŸunlar oldu, eksiklerimiz bunlar diye raporlamaya çalışıyoruz. Çayımız, kahvemiz her zaman hazır. Camimizde aÅŸevimizin olması büyük bir avantaj.
Gençlere nelere tavsiye edersiniz?
Ortalama bir lise, üniversite öÄŸrencisiysek dinimize biraz daha fazla vakit ayırmalıyız. Türkiye’deki dini eÄŸitim kısa süreler, ilmihal, siyer bilgisiyle donanmış bir bilgi hamulesi ama bu bilgi hamulesiyle bizim dindarlığımızı inÅŸa etmemiz ve koruyabilmemiz mümkün deÄŸildir. Çünkü operasyon çok daha çaplı geliyor. Hepimiz Kur’an Kursu ve Ä°mam Hatip eÄŸitimi almamış olabiliriz. Alsak da eksiklerimiz olabilir. Daima kendimizi geliÅŸtirmeliyiz. Zihnimizi Kur’an ve Hz. Muhammed (s.a.s.)’in sünneti ile meÅŸgul etmeliyiz.
Kitap okumayla ilgili neler söylemek istersiniz?
Okuma süreciyle alakalı her on yılda bir Türkiye’de farklı bir rüzgâr esiyor. Doksanlı, iki binli yıllarda ortaokulda, lisede, üniversitede, pek çok vakıf, STK okuma listeleri oluÅŸturur ilgilendikleri kitlelere bu okuma listesini organize ederlerdi. Kitap deÄŸerlendirme toplantıları yapılırdı. Bugün bu faaliyetlerin eski usulle yapılamadığını görüyorum. Her tarz her dönem uygulanamıyor. Dönemleri kendi içinde okuyabilmeliyiz. Karşımızdaki muhatap kitle her on yılda bir deÄŸiÅŸiyor. Okuma konusunda derin tefekküre ihtiyacımız var. ÇaÄŸa, zamana uygun okuma yolları izlemeliyiz.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Peygamberler geldiklerinde etraflarında hep kadınlar olur, köleler olur, çocuklar ve gençler olurdu. Aristokrat kesim genelde karşı çıkanlardır. Bugün etrafımızda kadınlar var mı? Yok, onları feministlere kaptırmışız. Bugün etrafımızda gençler ve çocuklar var mı? Yok, onları günlük rüzgârlara kaptırmışsız. Yani bizim anlattığımız din kadını, iÅŸçiyi, genci etkilemiyor. Hâlbuki Hz. Muhammed’in anlattığı dine ilk evet diyenler, bu saydığımız kesimlerdi. Bu konuda çok düÅŸünmemiz gerekiyor.
Hocam, bize zaman ayırdığınız için Allah sizden razı olsun.
Bende size teÅŸekkür ediyorum.
Henüz yorum yapılmamış.