Sosyal Medya

Kitap / Söyleşi: Diriliş neslinin Sabah Yıldızı’dır

Mustafa Kirenci, 30 yıllık bir çalışmanın emeği olarak kaleme aldığı Sabah Yıldızı: Sezai Karakoç ve Diriliş adlı kitabı anlatırken şöyle diyor: Sezai Karakoç fikirleriyle kuşakları etkiledi. O Diriliş neslinin Sabah Yıldızı’dır.



Mustafa Kirenci, yakından tanımak fırsatı bulduÄŸu Sezai Karakoç’u ilkeleri saÄŸlam bir fikir adamı olarak tanımlıyor ve ÅŸöyle diyor: “Sezai Karakoç yazılarıyla tam güvenilecek bir yazardır. Onun yazılarındaki bilgiler saÄŸlam bilgilerdir o bilgiden hareketle baÅŸka bilgilere de ulaÅŸabilir okur.” “Sezai Karakoç’un düÅŸüncelerinin anahtar kelimesi: DiriliÅŸ’tir” diyen Kirenci farklı dönemde çıkardığı DiriliÅŸ dergisi için de ÅŸunları söylüyor: “Onun için temel olan bu DiriliÅŸ’i gerçekleÅŸtirmektir. Çağının ötesinde yeni bir dil kurmuÅŸtur ve kendine özgü kavramlarla bunu anlatmıştır.”

Sabah Yıldızı: Sezai Karakoç ve DiriliÅŸ’e Dair adlı kitabın yazarı Mustafa Kirenci 30 yıllık bir emeÄŸin ürünü olan eserin perde arkasını anlattı.

Kitabın yazılış hikayesini sorayım öncelikle?

 

1997 yılında Ä°stanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde yüksek lisans yaparken tez konusu olarak Sezai Karakoç’un medeniyet anlayışını aldım. Hatta tezimin baÅŸlığı “DiriliÅŸ akımının ekseni olarak medeniyet perspektifi” idi. Tabi bu tez için kütüphaneye araÅŸtırmaya gittiÄŸimde orda tezde kullanmayacağım bir takım malzemeler de elime geçti. Zamanla bibyografyasını toplamaya baÅŸladım. Bunların fotokopilerini almaya, güncel olanları takip etmeye baÅŸladım. Yani önce bu bir kitap çalışmasından çok bir fobi, bir tutku olarak baÅŸladı. Sezai Karakoç için kim ne demiÅŸ? Yayınlanan her ÅŸeyi arÅŸivliyordum. Parça parça onlara ilaveler yaparak bugünkü haline geldi. Ama tabi ben bunu bir kitap çalışması olarak düÅŸünmemiÅŸtim, kendim için yapıyordum, kendim öÄŸreneyim diye yaptım. Elimde bir kayıt olsun istiyordum. Sonra bu sayfalar dolusu bir arÅŸivine dönüÅŸtü.
 
Mustafa Kirenci
 
Bunları toparlayıp yazmaya nasıl başladınız?
 
Hece Dergisi Sezai Karakoç için özel bir sayı hazırlamak istedi. Bibyografya burada yayımlandı. Sonra da ben kaleme aldığı Hatıralar’ını okurken kitaptaki gibi yeni bir biyografi yazmaya baÅŸladım. Bunun örnekleri aslında dünyada da var. Onun hayatında ne olmuÅŸ onu yazarken bir kronoloji çıkardım. 1933 yılından bu yana yıl yıl hayatını yazarken dış dünyada ne tür olaylar olmuÅŸ onları da ekledim yani toplumsal olayları da. Bir yandan da çağı ve çaÄŸdaÅŸlarına da baktım. Onun doÄŸduÄŸu dünyanın entelektüel kimliÄŸini ortaya çıkarmak istedim.
 
30 YILIN EMEĞİ BİR KİTAP
 
Bu kitap kaç yıllık bir çalışma?
 
Aslında 30 yıllık bir çalışma demek daha doÄŸru olur. Sezai Karakoç ile ilk tanıştığım dönemden bugüne uzanan bir dönemin çalışması diyebilirim. Kitap yapma fikri ise iki yıl önce oluÅŸtu.
 
Peki 30 yıl öncesine dönersek Sezai Karakoç’u ilk nasıl tanıdınız?
 
Sinop Boyabat’ta liseyi bitirdim ve o yıl Ä°stanbul Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü kazanmıştım. O yaz bizim memleketten tatile Boyabat’a gelen Hüseyin MaviÅŸ’le tanıştım. Sezai Karakoç’tan bahsetti ve ben Karakoç’un adını ve eserlerini ilk ondan duydum. Ä°stanbul’a gelince de kitapları alıp okumaya baÅŸladım.
 
Uzun yıllar DiriliÅŸ’te çalışıyorsunuz. DiriliÅŸ’in bürosuna ilk gittiÄŸiniz günü hatırlıyor musunuz?
 
Bir gün okuldan çıktım ve otobüs beklerken durağın hemen yanındaki gazete bayinin camına yapıştırılmış bir gazete dikkatimi çekti. DiriliÅŸ yazısını gördüm ve hemen satın aldım. DiriliÅŸ o dönemde günlük gazete olarak yeniden çıkmaya baÅŸlamıştı ve elimdeki ilk sayısıydı. Gazetedeki adrese gitmek istedim o an. Ä°stanbul’a yeni geldiÄŸim dönem henüz çok fazla semtleri bilmiyorum. CaÄŸaloÄŸlu’nu oradan birine sordum, tarif ettiler. Ä°lk kez CaÄŸaloÄŸlu’nagittim. Üretmen Han 403’ nolu böronun kapısını çaldım. Ä°çerden gelen sesle kapıyı açıp içeri girdim ve o gün tanıştık. Ä°çerde iki genç vardı. Biri Ä°smail Kurt diÄŸeri de Yener Yörük’tü. DiriliÅŸ hazırlanırken yardım ediyorlardı.
 
Daha sonra orada çalışmaya nasıl baÅŸladınız?
 
O gün bana dersten vakit buldukça buraya gelirsin dedi. Ben kendime bir periyod edindim pazartesileri gidiyordum. Bazen haftada iki gün de giderdim. Arada küçük görevler de verirdi. Mesela Anadolu Ajansı’nın giriÅŸinde kutu içinde haberler olurdu. Onları alıp getirirdim. Bu haberlerin bir kısmı teleksle gönderildiÄŸi için harfler okunmazdı falan. Bir kalemle bu haberleri düzeltir gazetede kullanırdı. Bazen düzeltme iÅŸini bana verirdi. 1986’da mezun olunca memlekete dönecektim. Yine son kez yanına uÄŸradığımda “Gitme burada birlikte çalışalım” dedi. Böylece DiriliÅŸ’te çalışmaya baÅŸladım.
 
DiriliÅŸ günlük olarak ne kadar süre çıktı?
 
BeÅŸ buçuk ay kadar çıktı sonra maddi imkansızlıktan dolayı kapandı. 1983 yılından 1986 yılına kadar öÄŸrenci olarak gidip geldim. DiriliÅŸ kapanmıştı ama yine de yayınevi açık olduÄŸu için gidip geliyordum.
 
Peki ne kadar süre çalıştınız?
 
1986’dan 2010 yılı sonuna kadar çalışmaya devam ettim. Tabi bu arada öÄŸretmenliÄŸe de baÅŸladım ama ben hep Eminönü tarafında okullarda çalışmayı tercih ettim. Böylece okul dıışndaki vaktimi büroda geçiriyordum.
 
Ä°LKELERÄ° SAÄžLAM BÄ°RÄ°
 
Sezai Karakoç’un eserleri üzerinden Sezai Karakoç’u anlatıyorsunuz kitapta. Karakoç, ÅŸiirle baÅŸlıyor yazmaya ardından düÅŸünce ve fikir yazılarıyla devam ediyor. Bu eserlerin yayınlanma kronolijisi üzerinden nasıl bir Sezai Karakoç portesi çıkıyor?
 
Aslında Sezai Karakoç baÅŸtan beri ne yapmak istediÄŸini ne yapılması gerektiÄŸin çok iyi bilen bir aydın. Ä°lkeleri çok saÄŸlam. Hani Albert Camus’nun bir sözü vardır: Büyük konularda ilkeli olmalı insan, küçük ÅŸeylerde acıma duygusu yeter. Karakoç büyük konularda ilkeleri çok saÄŸlam biri. Ele aldığı her meseleyi çok uzun uzun tefekkür ettiÄŸi yazılarında anlaşılıyor. Onun pek öne çıkmayan bir kitabı vardır. Babıali’de Sabah adlı günlük gazetede 8-9 ay kadar bir süre köÅŸe yazmıştır. Sonra da bu yazıları Sütun adlı kitabında toplamış. Bu yazıları çok önemlidir. Çünkü insana günlük hadiselere nasıl bakması gerektiÄŸini ve bu hadiseler karşısında nasıl düÅŸünmemiz gerektiÄŸini gösterir.
 
Karakoç’u çaÄŸdaşı yazarlardan ayıran en önemli farkı sizce nedir?
 
Bence güvenilir bir yazar olmasıdır. Yazılarıyla güven veren yazarlar olduÄŸu gibi güven vermeyen yazarlar da vardır. Sezai Karakoç yazılarıyla tam güvenilecek bir yazardır. Onun yazılarındaki bilgiler saÄŸlam bilgilerdir o bilgiden hareketle baÅŸka bilgilere de ulaÅŸabilir okur. Batı’dan örnek verirsek mesela Yung, Janspers de. Onların yazıları da Karakoç’un yazıları gibi saÄŸlam bilgi ve düÅŸünce temellidir. Mesela Yitik Cennet kitabı. Peygamberler Tarihine mukaddime bir eserdir. Peygamberlere nasıl bakılması gerektiÄŸi hususunda okura yol gösterir.
 
Kitabı hazırlarken Karakoç’la görüÅŸtünüz mü ? Haberdar mıydı?
 
GörüÅŸmedim, haberdar da deÄŸildi. “Sabah Yıldızı” asıl olması ve yapılması gerekenin yanında mütevazı bir çalışma çünkü. Daha ötesi bir bakış kendime önem atfetmek olur. Bu yüzden kitaplaÅŸma sürecini çok yakın dostlar biliyordu. Ben Büyüyenay’daki çalışmalarda dahil iddia sahibi olmayı sevmeyen ve galiba beceremeyecek de biriyim.Neticede kitabı hazırlarken kendim için bilgileri düzenlemek, derleyip toplayarak tekmil hale getirmek düÅŸüncesiyle yola çıktım. Kendim için yaptığım bu çalışma genç kuÅŸaklar için de faydalı olsun, DiriliÅŸ düÅŸüncesine ve sanatına dair bilgiler toplu bulunsun; akademik dünyada ilgilenecek kiÅŸiler için de doÄŸru kaynak bilgisine ulaÅŸma yollarını açsın diye düÅŸündüm.
 
Mustafa Kirenci’nin DiriliÅŸ’te çalıştığı yıllar.
 
Farklı kuÅŸakların gözüyle Sezai Karakoç
 
Kitabınızda Sezai Karakoç için ne dediler bölümünde çok farklı görüÅŸlerde isim var. Bu seçkide neyi öncelediniz?
 
Uzun yıllar boyunca kronolojik bir düzende bilgisayarıma yazmıştım ve ÅŸimdiki halinden 2-3 katı fazla idi. 63 yıllık bir yazı birikimine sahipti. 1914 doÄŸumlu Osman Turan’dan, yaklaşık 2000 doÄŸumlu Pertevniyal Lisesi öÄŸrencisine kadar yaklaşık 85 yıllık bir zaman dilimindeki kuÅŸakları bir araya getiriyordu. Sezai Karakoç bu kuÅŸaklara seslenme baÅŸarısı göstermiÅŸ ve sesi de onlarda yankılanmıştı. Öncelikle benzer ifadeleri ayıkladım. Mümkün olduÄŸunca her kesime yer vermeye çalıştım.
 
28 Åžubat’ta partisi kapatılırken yaptığı savunma önemlidir
 
28 Åžubat döneminde partisi kapatıldı. Kapatma bahaneleri neydi, Karakoç bu karara nasıl tepki gösterdi?
 
Kapatma gerekçesi bir bahaneydi. O dönemde geçerli olan, iki genel seçime girmeyen partilerin kapatılacağına dair kanun gerekçe gösterilerek kapatıldı. 2 dönem 10 yıl olmasına raÄŸmen 6. yılında kapatılmış oldu. Erken seçim yapıldığı için 10 yıllık süre dolmadı. BaÅŸta partinin kendisi tarafından feshedilmesi istendi. Sezai Karakoç kabul etmedi ve 1 yıl yazışmalar devam etti. Sonunda Anayasa Mahkemesi’nde güzel bir savunmayla partinin neden kapatılamayacağını anlattı.
 
Anayasa Mahkemesi’nin tavrı yine de deÄŸiÅŸmedi öyle mi?
 
Anayasa Mahkemesi BaÅŸkanı o dönem Yekta Güngör Özden idi. 5 oya karşı altı oyla kapatma kararı aldı.
 
Partinin kapatılmaması için oy kullanan beÅŸ kiÅŸi kimdi?
 
Samiha Akbulut, HaÅŸim Kılıç, Sacid Adalı, Ali Hüner ve Lütfi F. Tuncer.
 
Daha sonra parti Yüce DiriliÅŸ partisi adıyla yeniden açılıyor. O süreç nasıl iÅŸledi?
 
1990’da kurulan DiriliÅŸ Partisi yaklaşık 20 yerde teÅŸkilatlanabilmiÅŸti. Bu yüzden seçimlere katılamamıştı. Siyasi Partiler Kanunu’ndaki “seçime girmek için teÅŸkilatlanma ÅŸartı getiren ve iki genel seçime girmediÄŸi taktirde partinin kapatılacağı”nı belirten 105. madde 2003 tarihinde iptal edildi. Bu iptal DiriliÅŸ için bir engeli ortadan kaldırdı ve 2007’de Yüce DiriliÅŸ adıyla yeniden kuruldu.
 
Sezai Karakoç ve Mustafa Kirenci
 
Karakoç kalabalıkları toplamak derdinde deÄŸildi
 
Parti çalışmalarından da bahsedelim. Parti çalışmalarını nasıl yürütüyordu? Gözlemleriniz neydi?
 
Bugün bir siyasi parti denilince akla gelen bir ritüel vardır. Ama DiriliÅŸ Partisi o ritüellerin dışındaydı. Mesela her cumartesi akÅŸamı Åžehzadebaşı’ndaki il binasında akÅŸamları toplanılırdı. Uzun sohbetler yapılırdı. Günlük olaylardan tutun divan ÅŸiirine kadar her konu konuÅŸulur ve tahliller yapılırdı. ÖÄŸrencileri bir tarih filozofu gibi dersler verirdi. Ayda bir Adapazarı’nda, Ankara’da, Bursa’da olurdu. Her Cumartesi de Ä°stanbul’daki merkez binada olurdu. Bu toplantılar herkese açıktı. Sezai Karakoç bir girizgah yapardı sonra herkes soru sormaya baÅŸlardı. Her türlü konu ve herkes konuÅŸurdu. Müdavimlerin yanında her sefer deÄŸiÅŸen isimler de vardı. Gençler, öÄŸrenciler gelirdi.
 
DiriliÅŸ Partisi çalışmaları için yapılan ziyaretler sırasında 1993 yılında Kastamonu’da çekilmiÅŸ bir kare.
 
Parti neden kurdu diye eleştiriler yapıldı. Bu eleştirileri nasıl yorumladı kendisi?
 
Sezai Karakoç’un düÅŸüncelerini ifade etmede üçüncü yolu partiydi. Parti kurma gerekçesi de buydu. O dönem çok yanlış eleÅŸtiriler yapıldı. Üstad ne diyor kısmına odaklanmadılar. O dönemde Türkiye çok büyük bir fırsat da kaçırmış oldu. Belki sosyologlar siyaset bilimciler daha sonra bu partinin bildirilerini, ne dediÄŸini daha ayrıntılı inceleyecekler. Karakoç’un partisi sansasyonel olaylardan deÄŸil devletten, milletten, toplumun karşısına çıkacak tehlikelerden bahsediyor. Mesela meclisin kilitlenmesi, anayasanın deÄŸiÅŸtirilmesiyle ilgili o dönemde bir bildiri yayınladı ve o dönem meclis baÅŸkanına da diÄŸer partilere de gönderdik. Yine Bosna konusunda çok somut bir çözüm önerisi vardı: Ä°slam Barış Gücü oluÅŸturulmasını istedi. Bildiriler a4 boyu bir kağıda yazılırdı bizler bu bildirileri gerekli kurumlara, adreslere faksla gönderirdik. Daha sonra da bu metin DiriliÅŸ dergisinde yayınlanırdı.
 
BÜYÜK FOTOÄžRAFI GÖSTERMEK Ä°STER
 
Meydanlara da çıktı. Bu dönemle ilgili neler söylersiniz? Az kiÅŸinin meydanlara geldiÄŸi söylendi. Bununla ilgili kendisinin görüÅŸleri neydi?
 
Sezai Karakoç ütopik, hayalperest biri deÄŸildir. Reel bir insandır. Onun derdi meydanlarda kalabalık toplamak deÄŸildi, fikirlerini dile getirmekti. Fikirleri yazarak ifade etmenin dışında parti yoluyla da, meydanlarda da dile getirmek istiyordu.
 
Sezai Karakoç’un ezber bozan bir söylemi vardı. Bunu da konuÅŸalım mı?
 
Ä°nsanların partiden beklediÄŸi ÅŸey, zamlardan bahsetmesi, iÅŸsizlik sorunundan bahsetmesi, yoksulluktan bahsetmesi vs. Sezai Karakoç topluma oysa büyük fotoÄŸrafı göstermek istiyordu. Siz yarı sömürgelikten kurtulmadıkça zammış ÅŸuymuÅŸ buymuÅŸ bunların çözümüyle gerçek refaha çıkamazsınız. Egemen güçlerden kurtulup Ä°slam ülkeleri arasında birlik ve beraberlik saÄŸlanırsa diÄŸer sorunlarınızdan da kurtulursunuz.
 
Dergi fikirlerini yeni nesillere duyurmak için bir araç olmuÅŸtur
 
Sezai Karakoç öÄŸrencilik yıllarından itibaren bir dergi ve gazeteci kimliÄŸi var. ÖÄŸrencilik yıllarında iki dergi çıkarıyor. Biri iki sayı çıkan Åžiir Sanatı. DiÄŸeri ise düÅŸünce dergisi ve okurla buluÅŸmadan kapanıyor. Ancak daha sonra uzun yıllar DiriliÅŸ Dergisini çıkarıyor. DüÅŸünce eksenini de bu çıkardığı dergiler ve köÅŸe yazıları etrafında okurla paylaşıyor. Dergici kimliÄŸi üzerinden konuÅŸursak nasıl bir Sezai Karakoç anlatırsınız bize?
 
Sezai Karakoç amacını bilen biri. Onun amacı Ä°slam aleminin bir birlik ve bütünlük içinde olması ve toplumun daha ÅŸuurlu ve bilinçli olması. Sezai Karakoç bu amaçlarını gerçekleÅŸtirmek, uyarıcı görevini ve toplumda bilinç uyandırma iÅŸini nasıl yapacağını çok iyi bilen biri. Kendisinin bir ifadesi vardır “Ä°dealimi ifade etmek ihtiyacı içindeydim” der. Ä°ÅŸte o idealini ifade etmek için bunun için önce dergi çıkarmış. Ä°lk olarak Ankara’da iki sayı çıkıyor. Toplam yedi dönemde çıkıyor. Dergi onun için düÅŸüncelerini fikirlerini yeni nesillere duyurmak ama en baÅŸta da aydınlara bu düÅŸüncelerini ifade etmek için araç olarak kullanıyor. Bence ÅŸiir de Karakoç için bir araç. Yine ÅŸiiri bütün estetik özelliklerine raÄŸmen Ä°slam aleminin diriliÅŸi için, bu toplumların diriliÅŸi için kaleme alınıyor.
 
Dergilerde gençler yazıyor, çeviriler var hem doÄŸudan hem batıdan bir de düÅŸünce yazıları var. Bu dergicilik anlayışı için ne diyebiliriz?
 
Sezai Karakoç’un düÅŸüncelerinin anahtar kelimesi DiriliÅŸ. Temel olan o diriliÅŸi gerçekleÅŸtirmek. Karakoç’un dergisinin diÄŸerlerinden farklı olarak yeni bir dili ve kavramları kendine özgü yorumlayışı söz konusu. SavunduÄŸu düÅŸünce yeni. SöylediÄŸi her ÅŸey o dönem için çok yeni. Bir gelecek vizyonu var. Karakoç fikirleriyle bir nesli etkiledi. O DiriliÅŸ Nesli’nin Sabah Yıldızı’dır.
 
Başyazısını matbaada yazardı
 
DiriliÅŸ denilince akla hep Üretmen Han geliyor. Oysa ilk sayı Ankara’da çıkıyor deÄŸil mi? En son da Haseki’ye taşındı büro. DiriliÅŸ’in baÅŸka hangi adresleri oldu?
 
Rüzgarlı Matbaa’da çıkarılıyor ilk olarak Ankara’da. Sonraki adres Ä°stanbul. Ama burada da adresler deÄŸiÅŸiyor. Sultanahmet’te Divanyolu Caddesi, Atasarayhanı Nuruosmaniye’de. ÇatalçeÅŸme Sokak Üretmenhan’da. Üretmen Han’daki oda çok küçüktü. CaÄŸaloÄŸlu’nda Derin Han’a taşındık. Bir vakfındı orası. Sonra Haseki tarafına taşındı büro.
 
Kitapları farklı yayınevlerinden çıkıyor. Yayınevi 70’li yıllarda kuruluyor deÄŸil mi?
 
Ä°lk olarak Ötüken, Fatih Yayınevi’nden çıkıyor.Fatih Yayınevi Numan KurtulmuÅŸ beyin amcasınındı. Oradan çıktı bazı kitapları. Daha sonra DiriliÅŸ Yayınevini kuruyor ve burada kitapları çıkıyor.
 
Fatih Yayınları, Fatih Matbaası’nın deÄŸil mi. DiriliÅŸ’te bu matbaata çıkıyor diye biliyorum. Siz o döneme ÅŸahit oldunuz mu?
 
Alibaba Türbe Sokak’taki matbaaya zaman zaman dizilmesi için haber ve DiriliÅŸ’i götürürdük. Üretmen Han erken kapandığı için Sezai Karakoç baÅŸmakalesini burada matbaada yazardı. Her ÅŸey hazırlanırdı sadece baÅŸ yazı kalırdı orada yazardı. Benim de çok gitmiÅŸliÄŸim vardı. Yayınevi gibiydi aynı zamanda.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.