Mustafa Kutlu: Bir ÅŸehir kurmak
Follow @dusuncemektebi2
Doksanların başında ülke çapında yapılan bir ankete göre halkımızın %90’ı bahçe içinde müstakil ve tek katlı bir evde yaşamak istiyor.
Bir önceki yazımızda (“Kovadis” baÅŸlıklı yazı) devrimin öncelikle zihinlerde gerçekleÅŸeceÄŸini belirterek; bu “zihnî devrim”in ilmî-fikrî yükünü ulema ile akademyaya yüklemiÅŸtik.
Sonra bir soru: Peki bize ne yapacağız?
Hocamız rahmetli Nurettin Topçu’nun son yazıları “harp” hakkında idi. O ÅŸöyle diyordu:
“Üçüncü Dünya Harbi birbirine düÅŸman olan üç kıtanın harbi olacak.”
Ardından sömürgeci ABD ile Avrupa’nın tüm mazlum milletlere yaptığı zulümden bahsettikten sonra Çin’in bu zulmün çocuÄŸu olduÄŸunu belirtiyor ve 1973 yılında yani yarım asır önce ÅŸu tesbiti yapıyor:
“Üçüncü Dünya Harbi ÅŸüphesiz ki bu iki zalim kıtaya onlarınki kadar zulümle cevap verecek olan Çin’den çıkacaktır” (Hareket, Nisan 1973).
Hoca’ya göre “harp” dünyadaki kavgaların yarışmaların zorunlu toplamıdır. “O yarışmaların yarışmasıdır”. Bu belki de son yarışma olacak, insanlık “teknik” denilen canavarın esaretinden kurtulacak, demir devrinden toprak devrine geçecektir.
Peki “Üçüncü Dünya Harbi” çıkmaz ise ne olacak?
Hoca yine “harp” fikrinde ısrar etmekte ve ÅŸöyle demektedir:
“Ä°nsanlığın bu kurtuluÅŸ müjdesini üçüncü harp getirmez ise... (insanlık) çılgın hırsların kucağında mutlaka doÄŸacak olan Dördüncü Dünya Harbi’ne sürüklenecek ve bu harp nihaî kurtuluÅŸ olacaktır.” (Hareket, Kasım 1972).
Rahmetli hocamızın “Son Dünya Harbi” görüÅŸü ne zaman gerçekleÅŸir bilemeyiz ama; biz burada hâlihâzırda “Ne yapabiliriz?” sorusuna cevap olmak üzere “Kalbin Sesi ile TopraÄŸa DönüÅŸ” (Dergâh Yay. 2020)’te “gönül erleri”nin kuracağı bir ÅŸehre iÅŸaret etmiÅŸtik. Bu “ÅŸehir” ütopik-romantik bir arzunun ürünü deÄŸil. Turistik amaçla kurulan bir sürü belde var ki onların yanında mütevazı kalır.
Ulema ve akademyamız “Ahlâk Nizamı”nın çerçevesini çizedursun (inÅŸallah) biz halkın önüne bir teklif olarak bu “pilot” ÅŸehri koyabiliriz. Bu sebeple “Bir Åžehir Kurmak” yazısının önemli bölümünü yeniden sunuyorum:
Gönül erleri bir araya gelse “Bir Åžehir” kuramaz mı? Tüm dünyaya “Evet! Ä°ÅŸte bu” dedirtecek bir ÅŸehir, bir hayat tarzı, bir ahlâk nizamı. Devlet buna karşı çıkmak yerine destek vermelidir.
Vermedi ama.
Rahmetli Turgut Cansever’in dört başı mamur projesi hayata geçirilemedi.
Oysa inancımıza uygun, medeniyetimizi temel alan bir ÅŸehir kurmanın planlarını resimlerine kadar çizmiÅŸ, hazırlamıştı.
Sadece bir boÅŸ arazi istemiÅŸti. Bilâücret senelerce bu ÅŸehri oluÅŸturacak “Türk evi” üzerinde çalıştı.
O sadece bir ressam, neyzen, mimar, ÅŸehir plancısı, uluslararası ÅŸöhret deÄŸildi. Ellili yıllardan itibaren belediyelerde, devlette görev almış; danışmanlık yapmış tecrübeli bir hoca idi.
En önemli özelliÄŸi “bağımsız” oluÅŸuydu.
Burada tanışıp-görüÅŸtüÄŸüm hocanın meziyetlerini sayıp-dökecek deÄŸilim.
Åžunu belirtmek isterim ki; bıraktığı düÅŸünce-sanat ve mimari miras talebelerinin (ailesinin) elindedir. Onlar bayrağı devralabilir.
Ä°ktidarı ve muhalefeti ile devlet ayrıca (akademya ve halk) ÅŸehirlerimizin içler acısı durumunu görüyor, ıslaha çalışıyor. Çalışsın bu da bir iÅŸtir. Tıpkı köprü, yol, tünel yapmak gibi.
Ama sıfırdan “Bir ÅŸehir kurmak” ve bunu tüm dünyanın hayran olacağı tarzda inÅŸa etmek hepsinden önemlidir. Çünkü bu “Ahlâk Nizamı”nın hayata geçirilen misali olacaktır. Muhacirlerin Medinesi.
Doksanların başında ülke çapında yapılan bir ankete göre halkımızın %90’ı bahçe içinde müstakil ve tek katlı bir evde yaÅŸamak istiyor.
Bu “topraÄŸa-tabiata” baÄŸlılığımıza iÅŸarettir. (Ä°lginç olan ÅŸu: Ben bu yazıyı yazdığım günlerde Ä°lber Ortaylı’nın “Tuhaf” dergisinde bir yazısı yayımlandı, baÅŸlığı ÅŸöyle: “Tarıma topraÄŸa baÄŸlan”. Åžubat 2019).
Turgut hocanın tüm ayrıntısı ile dile getirdiÄŸi ÅŸehre ben bu risalenin ana fikri uyarınca ilavede bulunacağım.
-Bu ÅŸehir esas itibarı ile “tarım”a baÄŸlıdır. Etrafındaki köyler ahali ve arazisini projeye katmalıdır. Ülkenin neresinde kurulacaksa oranın topografyası-iklimi-imkânları elbette gözetilecektir.
-Åžehrin civarında tarıma baÄŸlı küçük ölçekli sanayi bulunabilir. Yine olmasında fayda görülen (seramikten cama, undan konserveye, yemden gıdaya vb.) iÅŸ alanları açılabilir.
-25-50 bin kiÅŸilik bu küçük ama güzel ÅŸehirde zaruret haricinde motorlu taşıt yoktur. Yaya yürümek veya bisiklet ile toplu taşıma esastır.
-Åžehirde bugün diÄŸer ÅŸehirlerimizdeki gibi tüm kurum-kuruluÅŸ ve meslekler mevcut kanunlara tabi olarak faaliyet gösterir.
-Diyelim devlet bu ÅŸehir projesine ilgi göstermedi. “Ahlâk nizamı”na inanan sermaye sahipleri, inÅŸaatçılar çeÅŸitli ortaklık biçimleriyle bu yatırıma giriÅŸemez mi?
-Ä°yi bir tanıtım ile bu ÅŸehrin tüm evlerinin hemen satılacağına inanıyorum.
Kim bu cennet köÅŸesinde yaÅŸamak istemez.
Åžehrin yaÅŸantısı, asayiÅŸ ve intizamı öncelikle ÅŸehir ahalisinin sahiplenmesi ile hal yoluna girecektir.
Pembe bir tablo çizdiÄŸimin farkındayım. Ancak “Ahlâk Nizamı”nı benimseyenler bu renge kıymet vermez. (Bu bir pilot uygulamadır. BaÅŸarısı yeni yorumlar ile yurt sathına yayılabilir.)
Åžehrin sakinleri “Kanaat toplumu”nun fertleridir. Hududullah çerçevesinde yaÅŸamaktan baÅŸka hedef tanımazlar.
Ne ABD’deki Amish tarikatına mensupturlar, ne de bir “getto” kurmuÅŸlardır. Cennete bu dünyada deÄŸil, öte dünyada kavuÅŸacaklarına inanmışlardır. Onlar “Ahlâk Nizamı”nın öncüleridir.”
(Bundan böyle bana düÅŸen herhalde “TopraÄŸa DönüÅŸ” hareketini ÅŸimdilik ferdî olarak deneyenlerin hikâyelerini yazmak olacaktır. Bu “öncü”lerin yaÅŸadıklarını bana iletmelerini dilerim.)
YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.