İslam Peygamberi ve kadınlar
Follow @dusuncemektebi2
Sibel Eraslan / Star Gazetesi
Annesi, Hz.Amine:
Bir gün arkadaÅŸlarıyla birlikte Ebva Vadisinden geçerlerken, onlardan müsaade isteyip yolun karşı tarafındaki bir tepeye doÄŸru yürüdü alemlere rahmet Hz.Peygamber Efendimiz. ArkadaÅŸları onun o tepede diz çökerek aÄŸladığını, dua ederken zaman zaman otları elleriyle tutarak okÅŸayıp sevdiÄŸini gördüler, döndüÄŸünde ne olduÄŸunu sorduklarında, üzgün bir sesle ve gözlerindeki nem henüz kurumamış bir halde:
- 'Orada annem yatmaktadır...' Dediler... Arkadaşları da sessizce ağlamaya başladılar...
O yetimliÄŸin her demini yaÅŸamış garipliÄŸin imbiÄŸinden geçmiÅŸ bir kimseydi. 'Cennet anaların ayakları altındadır'' derdi.
Dadısı, Hz.Ümmü Eymen:
Herkes sofralara koÅŸtuÄŸunda, o koÅŸup hemen sofralara varamaz, geride durur, herkes kaşığını yemeÄŸe uzattığında o mahcubiyetten hemen yemeÄŸe oturamazdı. Dedesi onun bu huyunu bildiÄŸinden; 'OÄŸlum Muhammed ile benim soframı ayrı kurun, o insanların efendisi olacak' derdi, ona moral verirdi. Dedesi vefat ettiÄŸi gün, dadısı Ümmü Eymen küçük Muhammed'i dedesinin üstüne atılmış sarsıla sarsıla aÄŸlarken bulmuÅŸtu. Nasıl aÄŸlamasın ki; küçük Muhammed ne zaman birisini sevse, baÄŸlansa, o kiÅŸi kısa sürede dünyasını deÄŸiÅŸtirirdi. Ümmü Eymen onu aldı, sevdi, destek oldu, büyümesinin, gençliÄŸinin ve resullüÄŸünün ÅŸahidi olarak vefat edinceye kadar yanından hiç ayrılmadı.
EÅŸi, Hz.Hatice:
Hz.Haticenin çölü deniz eyleyen merhamet dolu aÅŸkıyla nihayet gençliÄŸi kemale erdi, yetimliÄŸi sona erdi. Göklerinde güneÅŸler açtı. Peygamber olduÄŸunda da O'na ilk inanan kiÅŸi de Hz.Haticeydi. Göklerde Hz.Cebrail yerlerde Hz.Hatice'den baÅŸka mü'min arkadaşı yoktu ilk baÅŸlarda, bir melek ve bir kadınla baÅŸladı her ÅŸey. Sonra O'nu sevenler, anlattıklarını da sevmeye baÅŸladılar, bu silsileden bir ihtida, aydınlanma yolu açıldı... O'nun güzel ahlakını, mütevaziliÄŸini, dinginliÄŸini sevenler, anlattıklarına da güveniyorlardı. Aile yaÅŸantısını örnek alıyorlardı. Yine de Onu ilk önce, güçsüzler anladı ve inandı. Yoksullar, köleler, çaresiz kadınlar, çocuklar... Güç ve erk sahibi varsılların ise, yeni bir sevgiye ihtiyaçları yok gibiydi ilkin, dünya onlara kalplerini göstermeyecek kadar kuÅŸatmıştı dört bir yanlarını. Sabırla, sükunetle hepsine ulaÅŸtıracaktı çaÄŸrısını... Hatice onun dava arkadaşıydı... Yüzü hep gülerek baktı eÅŸine: ''Anam, babam, ÅŸu nefsim sana feda olsun Ya Muhammed' derdi.
Kızı, Hz.Fatıma:
Çok yaÄŸmur yaÄŸmazdı Hicaz bölgesinde. Yemen hariç Ceziretül Arap'ta atlasların göstereceÄŸi cüssede bir akarsu da yoktu zaten. Çöller denizinde dünyaya gelmiÅŸti Alemlere Rahmet Son Peygamber. Bir gün çok sevdiÄŸi kızı Fatıma'ya, başını hafifçe yukarı kaldırıp sanki baharın kokusuyla dolup taÅŸarcasına; ''Kur'anı Kerim, gönüllerin ilkbaharıdır'' dedi. Kızı, ondan sonra her Kur'an okuduÄŸunda dalların yeÅŸerip, çiçek açtığını hissedecekti. Babasını sevmek onun için sonsuzluklara açılan serin bir gül bahçesinde gezinmek gibiydi... Ahlakı ve takvasıyla babasına en çok benzeyendi Fatıma... Kızı kapıdan her girdiÄŸinde ayaÄŸa kalkarak karşılardı onu Ä°slam Peygamberi... Mübarek soyu da kızı üzerinden devam edecekti. Kızının sevgisi yüreÄŸinde çağıldayan bitimsiz kevser nehrini andırırdı. O da babasına o kadar düÅŸkündü ki; halk ona 'Babasının Annesi' dedi...
Henüz yorum yapılmamış.