Sosyal Medya

Bu millete İstiklal Marşı doğrudan uymuştur

İstiklal Marşı’nın konusu istiklal. Bunu sağlamanın en önemli şartının insanın kendi ayağına vurduğu prangalar olduğunun da bu prangaları kırmak için insana muhtaç olduğu kudretin imanında mevcut olduğunun tarifi de tasviri de Marşın dizelerinde mükemmel bir biçimde yapılmıştır.



Ä°stiklal Marşımızın TBMM’de kabul ediliÅŸinin yüzüncü yıldönümünü idrak ediyoruz bugünlerde. 12 Mart 1921 tarihinin ÅŸartlarında, Ankara’da Ä°stiklal Mücadelesini yürüten Mecliste okunduÄŸunda hiç kimsede bu marşın sözlerine, güzelliÄŸine, ÅŸiirliÄŸine dair en ufak bir tereddüt oluÅŸmamış. Ä°lk okunuÅŸunun akabinde ağız birliÄŸiyle herkes tekrar okunmasını istemiÅŸtir. Halbuki daha önce açılmış olan yarışmaya çok sayıda ÅŸiir, yine istiklal marşı olma iddiasıyla okunmuÅŸ ama hiçbirinde böyle bir heyecan, böyle bir duygu, böyle bir kabul oluÅŸmamıştır.
 
MarÅŸ o gün o istiklal mücadelesi için bir araya gelmiÅŸ olan insanların bütün yaÅŸadıklarını, hissettiklerini fazlasıyla ifade ediyordu. Duygulara adeta tercüman oluyordu diyeceÄŸim ama doÄŸrusu bu tercümanlıktan da çok daha fazlasını yapıyordu. Åžiir aynı zamanda yeni duygular da yaratıyor, yeni bir ufuk açıyor, yeni bir atmosfer oluÅŸturuyordu.
 
Mehmet Akif Ersoy’un ÅŸiirinin gücü buradaydı kuÅŸkusuz. Belki birileri onun sözlerinin ÅŸiirsel doÄŸası hakkında, ÅŸiir sanatı ve felsefesinden yola çıkarak bir dizi ileri-geri ÅŸey söyleyebilir. SöylemiÅŸtir de. Oysa Mehmet Akif’in ÅŸairliÄŸinin en büyük ÅŸahidi bizzat bu ÅŸiirden etkilenen insanlar, bu ÅŸiirle yaÅŸadıkları hayat arasında doÄŸrudan bir baÄŸ kurabilmiÅŸ insanlar. Bu baÄŸ o kadar sahih, o kadar güçlü, o kadar derin.
 
Åžiirle ilgili kısmına sonra ayrıca dönelim, ama bir Ä°stiklal Marşı yazmış olan Åžairin ÅŸiirinin ÅŸiir olarak bile vazifesini fazlasıyla icra etmiÅŸ olduÄŸunu söyleyelim. Ancak Ä°stiklal Marşı tabii ki sadece bir ÅŸiir deÄŸil. Kur’an-ı Kerim’de ifade edildiÄŸi üzere “vadilerde boÅŸ boÅŸ gezip, yapmadıklarını söyleyen”, yakaladıklarını zannettikleri ilhamlarla süslü cümleler kuran, hayatlarında hiçbir karşılığı olmayan olay, durum veya duyguları ruhsuz kelimelere boca eden bohem estetlerin bir sanat performansı da deÄŸil.
 
Ä°stiklal Marşı 10 kıtasıyla birlikte, bin yıldır bu toprakları vatan kılmış olan, bu vatanı yetmiÅŸ-iki milletin bir arada yaÅŸadığı bir barış, huzur ve adalet ortamı olarak 900 yıldır bir ihya etmiÅŸ ama ÅŸimdi yedi düvelin saldırılarıyla ölüm-kalım mücadelesi vermek durumunda olan bir millet için muhteÅŸem bir moral, motivasyon ve istikbale ufukları açan bir siyasi-felsefi manifesto metni gibidir.
 
KurtuluÅŸa dair bütün ümit ışıklarının neredeyse sönmeye yüz tuttuÄŸu bir ortamda, Ä°stanbul, Ä°zmir, Sakarya, Afyon iÅŸgal altında ve düveli muazzama bu millete karşı tam bir ittifakla yok etme çabası içindeyken söze “korkma” diye baÅŸlıyor. Herkes için korkacak çok neden vardır oysa. Yunan güçlerinin o günlerde Bursa ve UÅŸak cephelerindeki ilerlemeleri devam ediyor. Ä°stanbul Ä°ngiliz iÅŸgalinde ve yakın zamanda çekip gideceÄŸine dair, gidebileceÄŸine dair hiçbir neden veya ufuk gözükmüyor. Åžairin yaÅŸadıklarından etkilenerek, durumun yol açtığı duyguları ifade etmesi mi beklenir bu durumda? Akif, böyle karanlık bir ortamdan muhteÅŸem bir aydınlık geleceÄŸin resmini olabilecek en güzel ÅŸekilde çiziyor. Bu resim her geçen gün, eskidikçe daha da güzelleÅŸiyor.
 
Belki ilk zamanlar o çarpıcılıkta en büyük etkisini yapan ÅŸiir kısa bir süre sonra tam tersi baÅŸka bir karamsar atmosferin altında okunuyor. Ä°stiklal Marşı’nın çizdiÄŸi ufuk ile, sergilediÄŸi felsefe ile sonradan Türkiye’ye reva görülenler arasında ciddi bir uyumsuzluk oluÅŸacaktır. Ülkede “son ocak” kalasıya, Ä°stiklal Marşı’nın bütün deÄŸerlerini, iddialarını, felsefesini barındıran ocaklar söndürülmüÅŸtür. Ä°stiklal Marşının yazıldığı harfler yasaklanmış, tarif ettiÄŸi ülkenin özellikleri ve deÄŸerlerine karşı bizzat bu marşı kabul edenlerce savaÅŸ açılmış. DüÅŸman saldırıları karşısında adeta kelimelerle bir sığınak bir karşı cephe açmış olan Akif gibilerin dışlandığı, takip altına alındığı, tasfiye edildiÄŸi bir ortam oluÅŸmuÅŸtur. Ä°ÅŸte bu ahval ve ÅŸerait altında Akif yine tarif ettiÄŸi “bu ülke”’nin sınırları içinde bulunan Mısır’a gitmek zorunda kalmıştır. Bu zamana kadar adeta bülbül gibi ÅŸakımasıyla varolan, varlığının meskenini ÅŸiirde bulan Akif, ömrünün son zamanlarına kadar büründüÄŸü derin sessizlikle adeta ölmeden çok önce ölümü yaÅŸamıştır.
 
Ä°stiklal Marşı’nın konusu istiklal. Bunu saÄŸlamanın en önemli ÅŸartının insanın kendi ayağına vurduÄŸu prangalar olduÄŸunun da bu prangaları kırmak için insana muhtaç olduÄŸu kudretin imanında mevcut olduÄŸunun tarifi de tasviri de Marşın dizelerinde mükemmel bir biçimde yapılmıştır.
 
Ancak Akif Marşın dizelerinde özenle iÅŸlediÄŸi o alemden de muhacir olmuÅŸtur.
 
Onun duruÅŸuyla, ona karşı kendini-sömürgeleÅŸtirmiÅŸ zihniyette olanların duruÅŸları arasındaki uyumsuzluk her vesileyle sergilendi aslında. Kendi kiÅŸiliÄŸini ve duruÅŸunu kattığı ÅŸiirinin gücüne karşı koyamayan bu duruÅŸtaki insanlar için Ä°stiklal Marşı içe sinmeyen, kerhen icra edilen bir marÅŸ oldu hep. O yüzden 28 Åžubat günlerinde, bu milletin deÄŸerlerine, inançlarına, istiklaline savaÅŸ açanlar bir cephe de Ä°stiklal Marşı’na karşı açtılar.
 
Ä°stiklal Marşı’nı Onuncu Yıl Marşı ile ikame etmeye çalıştılar. Ufukları tam da o marÅŸtaki dünyada ve tarihte kalmış olduÄŸunu da gösterdiler böylece. Oysa Ä°stiklal Marşı ilk okunduÄŸu gün bu milletin temsilcileri tarafından ayakta okundu, hiçbir zorlama olmaksızın benimsendi ve o gün bugün bu millet tarafından ayakta okunuyor. Adeta Türküde “mümine iman, daÄŸlara dumanın çok güzel uyduÄŸu” gibi, ÅŸu millete de bu istiklal Marşı ne güzel uymuÅŸtur.
 
Yasin Aktay / YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.