Sosyal Medya

Åžehir neresidir? Ä°nsan nerededir?

Şehir nedir ve neresidir sorusuna verilen cevaplar bakış açısına ve sahip olunan disipline göre cevaplanabilir. Verilen her cevap şehrin bütünlüklü yapısının sadece bir yönüne vurgu yapmaktadır. Çoklu bakış açısına sahip olacak bir disiplin ise sadece sosyolojiyle mümkündür.



 

 

 

Üzerinde yaÅŸadığımız toprak parçasının yurtlaÅŸma/mekânlaÅŸma serüveni basit ve sorunsuz gerçekleÅŸmemiÅŸtir.

Toprağın doÄŸal ve büyük savunusu insanla gerçekleÅŸmiÅŸ, kimi zaman insan toprağı yenerken kimi zaman da toprak insanı yenmiÅŸtir. YurtlaÅŸma serüveni içerisinde toprak zorlu bir mücadelenin ardından üzerinde istilacı hükmünde hareket eden insanlığın eylem ve icraatlarına ÅŸaÅŸkınlıkla bakmış olmalıdır. Çünkü eylemlerinin hepsi hem kendini hem yaÅŸadığı habitusu yormaya ve yıpratmaya yönelik eylemlerdi. Toprağı iÅŸleyen, onu kendine göre evirip çeviren ve kendine göre biçim ve ÅŸekillere sokan insanoÄŸlu, toprak üzerinde kumdan kalelerinin temellerini büyük emellerle kurmuÅŸtur.
 
Basit, mesnetsiz, doÄŸalın kullanılmasıyla elde edilen yapılar kurgulanarak, belki de bu iÅŸi biraz da oyuna dâhil ederek eÄŸlenceli bir hale bürüyerek mekânlar inÅŸa etmiÅŸtir. Bu bakımdan oyunlar kurgulayarak/icat ederek kendine o eÅŸsiz mekânı arama derdine düÅŸmüÅŸtür. Åžehir bu oyunun ortasında kurmacası ve gerçekliÄŸiyle oyun ve eÄŸlenceden ibaret olan dünya hayatının bir serüveni olarak oluÅŸmuÅŸ makro bir yapılanmadır. Büyük çaplı bir oyunu kendine bir neden olarak alan ÅŸehir organizmalar gibi hareket ederek kendini yenilemiÅŸ, deÄŸiÅŸtirmiÅŸ ve kurgulamıştır.
 
Avcı-toplayıcı insanlar mekânı ilkin korunma, ısınma, barınma maksadıyla kullanırken sadece bu amaç doÄŸrultusunda malzeme ve eÅŸyaya ihtiyaç duymaktaydı. Bu bakımdan olabildiÄŸince sade-doÄŸal bir örüntü içerisine girilmiÅŸ ve mekânlar bu anlayış doÄŸrultusunda ÅŸekillenmiÅŸti. Bu anlayış zamanla deÄŸiÅŸmiÅŸ, ince iÅŸçilikli iÅŸlerin ortaya çıkması bunu takip etmiÅŸ; süsleme, bezeme, daha farklı malzemelerin mekân tasarımına dâhil edilmesiyle bir deÄŸiÅŸim ve dönüÅŸüm baÅŸlamış bu da deÄŸiÅŸen algının mekâna, mekânın deÄŸiÅŸimi neticesinde insan hayatının deÄŸiÅŸmesine neden olmuÅŸtur.
 
Åžehir nedir ve neresidir sorusuna verilen cevaplar bakış açısına ve sahip olunan disipline göre cevaplanabilir. Verilen her cevap ÅŸehrin bütünlüklü yapısının sadece bir yönüne vurgu yapmaktadır.
 
Çoklu bakış açısına sahip olacak bir disiplin ise sadece sosyolojiyle mümkündür. Sosyoloji sahip olduÄŸu disipliner yaklaşım sayesinde mekâna, kente, ÅŸehre farklı ve bütünlüklü yaklaşımıyla ayrı bir bakış açısı kazandırmış, konun geniÅŸ ölçeklerde tartışılmasına olanak saÄŸlamıştır.
 
Mekân-insan iliÅŸkisi karşılıklı etkileÅŸim içerisinde olduÄŸu için sosyolojinin ÅŸehre bakışı tek taraflı bir bakış olmamış konunun tarihsel, ekonomik, kültürel, mimari, siyasal açıdan da irdelenmesini saÄŸlamıştır. Sosyolojinin kendine malzeme yaptığı insan unsuru; ÅŸehirleri ve yerleÅŸim yerlerini kuran, deÄŸiÅŸtiren, dönüÅŸtüren, biçimlendiren yapıdadır. Bu bakımdan sosyolojinin insanları aktif, eylem halinde, sürekli bir oluÅŸturma, deÄŸiÅŸtirme ve dönüÅŸtürme faaliyeti içerisindedir.
 
Medine’sini kuran insan kendini yine bu Medine’de gerçekleÅŸtirebilir
 
Åžehirlerin kurucu unsuru olan insanlar bu bütünleÅŸik yapının oluÅŸumu için çeÅŸitli sac ayaklarına ihtiyaç duymuÅŸtur. Dünya algısı, zihniyet biçimi, siyasi görüÅŸ, sanat ve estetik, üstünlük kurma gayesi, güven ve emniyet hissi ÅŸehirlerin kuruluÅŸunda etken yaklaşımlardır.
 
Ä°mar etme ile ifsad etme arasında gidip gelen insanlarız. ÇeliÅŸkilerimizle yaÅŸamaya çalışıyor, doÄŸrularımızı unutarak yarınlara ulaÅŸma derdine bürünüyoruz. Åžehir bu imar ve ifsad arasındaki dengede ayakta kalma savaşının yapıldığı bir tür arenadır. Bir tür bilinç halidir, karşı koyma durumunun geliÅŸtirildiÄŸi alandır. Hayata karşı savunma reflekslerinin yoÄŸun biçimde tecrübe edildiÄŸi bu mekân, insanlık tarihinin medenileÅŸme serüvenin okumasının yapılacağı yerdir. Medine’sini kuran insan kendini yine bu Medine’de gerçekleÅŸtirebilir.
 
Modern insan tanrı ile yarış içerisine girmiÅŸ, tanrılaÅŸtırdığı metaya hem bir ilahilik yüklemeye çalışıp hem de onu yenme, deÄŸiÅŸtirme, ikame etmeye çalışmaktadır. Åžehir ve kent arasındaki ayrımın nüveleri de bu yarış ile birlikte okunabilir. Kurucu unsurların farklılığı iki ayrı dünya görüÅŸünün oluÅŸumunu saÄŸlamıştır. Åžehir daha çok medeniyet ile ilintili iken, kent daha çok uygarlık noktasında ele alınabilir.
 
Mekânın coÄŸrafyadan kopartıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Haritaların artık çok bir önemi kalmadı. Parsellerin, bölgelerin deÄŸeri; iÅŸ merkezleri, terminaller, hava limanları, gökdelenlerle olan mesafesine göre konumlandırılıyor.
 
Åžehirler anlam üretiminin yapıldığı mekânlardır. Sadece mekân düÅŸüncesi ile deÄŸil, kevn (oluÅŸ) düÅŸüncesiyle ele alınması gereklidir. Çünkü her ÅŸehir bir nevi ontolojik bir mücadele sahası, epistemolojik bir kulvardır. Mekânların bir üretim ve tüketim alanı olması, onun ontolojik sebebi dolayısıyladır. Sac ayaklarından biri üretim iken diÄŸeri tüketimdir. Bu hem düÅŸünsel manada, hem de ekonomik açıdan böyledir.
 
Åžehir imar ve ifsad arasındaki dengede ayakta kalma savaşının yapıldığı bir tür arenadır
 
Åžehirler akışkanlık içinde kendine yol aramaya giriÅŸince anlam deÄŸiÅŸmesine uÄŸramış ve kent haline bürünmüÅŸtür. AÅŸkın olanın içkin ile olan mücadelesi, bu gün ÅŸehir/kent merkezlerinde kendini göstermektedir.
 
Toplum bir dehÅŸet içerisindedir. Kimi toplumcu tanımlarda risk toplumu, enformatik toplum, gözetim toplumu ÅŸeklinde tasnifler yapılırken bu durumun temel nedeni toplumun artık eski/dünün toplumu olmadığı gerçekliÄŸi dolayısıyladır. Her ÅŸeyin deÄŸiÅŸkenlik gösterdiÄŸi günümüzde toplumun da deÄŸiÅŸmesi kaçınılmaz olmuÅŸtur.
 
Mekânın coÄŸrafyadan kopartıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Haritaların artık çok bir önemi kalmadı.
 
Bu deÄŸiÅŸim bireysel deÄŸil, kitlesel bir deÄŸiÅŸim olduÄŸu için incelenmeye deÄŸerdir. Bu toplum artık “dehÅŸet toplumu” , “ÅŸiddetli toplum” örneÄŸi sergilemektedir. Mekânlar da bu deÄŸiÅŸimden etkilenmiÅŸtir. Ä°nsan insanın yurdu iken, insan insanın kurduna nasıl dönüÅŸmüÅŸse mekânlar da bu deÄŸiÅŸimin payandasında hem etkilenen hem de etkileyen olmuÅŸtur.
 
Mekânın coÄŸrafyadan kopartıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Haritaların artık çok bir önemi kalmadı. Parsellerin, bölgelerin deÄŸeri; iÅŸ merkezleri, terminaller, hava limanları, gökdelenlerle olan mesafesine göre konumlandırılıyor.
 
Åžehir, dört başı mamur yapılar bütünlüÄŸü olarak geçmiÅŸten günümüze insanlar için büyük önem arz eden yerleÅŸkeler olmuÅŸtur. Bu yerleÅŸkeler insanlar açısından hem etkilenen hem de etkileyen bir yapıdadır. Ä°nsanlar ÅŸehirleri hem ihya hem de abad etmiÅŸ, hem de kurulan bu ÅŸehirleri talana uÄŸratmış, yakıp yıkmıştır. Bir üstünlük kurma biçimi olarak savaÅŸlar; zihniyet deÄŸiÅŸimi, ÅŸehirlerin sonunu getirmiÅŸ, ÅŸehirlerin ortadan kalkmasına neden olmuÅŸtur. Kurucu bir düÅŸünce ise ÅŸehirleri tekrardan abad etmeye giriÅŸmiÅŸtir sürekli olarak. Bu bakımdan insanlığın serüveni bir nevi ÅŸehirlerin serüvenidir.
 
 
Müellif: Bilal Can / Kaynak: Cins Dergi

 

 

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.