Gökhan Özcan: Uzun yolun kısası

Follow @dusuncemektebi2
Aslında bir mucizenin içinde yaşıyoruz her anımızı. Keşke bu mucizenin farkında olmayı, bize dokunan ve dokunmayan bütün bu hikayelerle bütünleşmeyi azıcık da olsa isteyebilsek!
“Dinleyecek biri olsa” dedi kederle, “anlatmayı istediÄŸim o kadar çok ÅŸey var ki!”
Ömrümüz boyunca sadece bir kez yan yana geldiÄŸimiz insanlarla birkaç duraklık yolculukları paylaÅŸtığımız oluyor. Birbirimizle konuÅŸmadığımız sürece hikayelerimiz, bir otobüsün o günkü hikayesinde beraberce bulunmak dışında birbirine dokunmuyor. Karton kutulardaki yumurtalar gibi, sarımız beyazımız birbirine karışmıyor. Åžurada burada birbirinin yanı başına kadar sokulup birbirinden habersiz yaÅŸamaya devam eden nice hikayeler var. Hepsi sessizce kendi yatağından akıp giden hikayeler... Bütün bu hikayelere dokunmak istesek, bütün bu akışların peÅŸine düÅŸsek, bu çığın altında kalır nefes alamaz hale geliriz. Herkesin kendi miktarınca, kendi tahammülünce bir ÅŸahitliÄŸi var dünyada olan bitene... Ä°nsanda ne olup bittiÄŸi ise daha büyük bir muamma... Ä°nsan kendi içinde neler yaÅŸandığını bile tastamam anlayamıyor ki baÅŸka insanların içlerine bakabilsin. Birbirine dokunan ve dokunmayan sonsuz sayıda hikayeyle aynı anlam kozasının içinde yaşıyoruz. Her hikayenin içinde nice baÅŸka hikayeler var. Aklımızın, havsalamızın alamayacağı kadar büyük bir üst hikaye bütünlüyor bütün bu görünüÅŸte küçük, kabuÄŸunun içine daldıkça sonsuzca büyüyüp geniÅŸleyen bu hikayeleri.
Aslında bir mucizenin içinde yaşıyoruz her anımızı. KeÅŸke bu mucizenin farkında olmayı, bize dokunan ve dokunmayan bütün bu hikayelerle bütünleÅŸmeyi azıcık da olsa isteyebilsek!
“Her bir evin her bir odasında ayrı bir sır vardır ve bunların içlerinde çarpan her bir yürek de hemen yanı başındaki yüreÄŸin bile bilmediÄŸi ayrı bir sır taşır içinde!” diye yazmış ‘Ä°ki Åžehrin Hikayesi’ kitabında Charles Dickens.
Sesler içinde harfler gizlediklerini biliyorlar mı? Harfler yan yana gelip kelimeleÅŸtiklerinde ne anlam ifade ettiklerinden haberdar mı? Ya cümleler, bütün o kelimeleri ne maksatla el ele tutuÅŸturduklarını hiç düÅŸünüyorlar mı? Paragraflar, cümlelerle bir dünya kurduklarının ayırdında mı? Ä°nsanlar, hayatları boyunca bütün yaÅŸadıklarını söyledikleri ya da sadece içlerinden geçirdikleri sözlerin içine gizlediklerinin bilincinde mi? Hayatımız, kendimize ya da baÅŸkalarına, içimizden ya da dışımızdan ifade ettiklerimizden ibaret kalıyor zamanın içinde. Ne ifade ediyoruz peki, kendimiz için ve baÅŸkaları için? Biraz daha fazla düÅŸünmek gerekmez mi bu meselede?
Ä°yiliÄŸi, güzelliÄŸi hep dışında bir yerlerde arayanlar için yol gerçekten çok uzun!
“Kalbinizdeki iyilik, bundan hiç ÅŸüphem yok, eÄŸer içimden geçenleri tümüyle dışarı vursaydım dilimin bile tutulmasına yol açacak raddede iç yakıcı olan hislerimi ifade etmeye benim bu kifayetsiz kelimelerimden çok daha münasip olan kelimeleri kulağınıza fısıldayacaktır” diyor James Joyce, ‘Ulysses’de.
Bir ÅŸarkının notaları gibi düÅŸünelim kendimizi. Tek başımıza sadece bir sesiz. BaÅŸka seslerle bir arada olduÄŸumuzda melodi ortaya çıkıyor, tek başına sadece ses olan notalar ÅŸarkıyla kendi anlam evrenlerinde yerlerini buluyor. Åžarkıyı duymadan bu anlama eriÅŸemediÄŸimizi düÅŸünebiliriz ama unutmayalım notalar olmadan da ÅŸarkıyı ortaya çıkaramıyoruz.
“Kendinle bir bütün olabilirsen” dedi meczup, “bütünün içinde de kendin olabilirsin!”
YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.