Sosyal Medya

İsmail Kılıçarslan: Köle ayaz ve Sultan Mahmut'un öyküsü

Derler ki Sultan Mahmut’u Sultan Mahmut, Ayaz’ı Ayaz, köleliği kölelik, sarayı saray zannedersen hiçbir şey anlamazsın bu hikâyeden. Hele onat fehmeyle ki kalbine inşirah ine.



Vakti zamanın berri birinde, yıldızlar daha parlak, güneÅŸ daha sıcakken, kirazlar daha kırmızı, baÅŸaklar daha yeÅŸilken, yani ki insanın dünyayı bozmadığı, dünyanın insanı bozmadığı demlerden bir demde, iklimlerden bir iklimde, Sultan Mahmut’lardan bir Sultan Mahmut’un sarayında geçmiÅŸ bu hikâye.
 
Ben büyüklerden dinledim. Söz onların sözüdür. Bense sadece duyduÄŸumu yarım yamalak anlatan kekeme bir nakilciyim. Öylece biline.
 
Ayaz isimli bir köle varmış ki belki Hind’den, belki Sind’den, belki Kafkasya’nın dağından, belki Neretva’nın bağından gelip durmuÅŸ köle pazarında. O gün, sultanın köle alıp satan memuru pazardaki bilcümle köleleri “bize lazımdır” deyip almış.
 
Ayaz’ın saraya köle olması böyle baÅŸlamış iÅŸte.
 
“Kaderin rüzgarının nasıl eseceÄŸi belli olmaz” denilmiÅŸtir ve de gayetle doÄŸru denilmiÅŸtir. Sarayda geçen kölelik günlerinden birinde Sultan Mahmut, köle Ayaz’ın bir hareketini pek beÄŸenip “ÅŸuncağızı maiyetime alın” demiÅŸ. Bu günden sonra yumuÅŸak yumuÅŸak esmiÅŸ kaderin yeli Ayaz için. Gel zaman git zaman, çok çalışkan, az konuÅŸkan, iyilikten baÅŸkaca bilmeyen, kötülükten hep beri duran, yüzü tebessümlü, kalbi pak bu kölenin kölelikte kalmasına razı olmamış Sultan Mahmut’un gönlü. Ferman buyurmuÅŸ ki “Hele bunu hazineye alasınız ki iÅŸlerimizi bir cümle öÄŸrensin.”
 
Ayaz’a, yeni mevkiine uygun olarak atlastan elbiseler, kadifeden cübbeler vermiÅŸler. Ham softan yahut düz abadan köle kıyafeti giymeye alışkın köle Ayaz olmuÅŸ sana “naib-i haznedar Ayaz Efendi.”
 
Zamandır ve de amandır. Kaderin rüzgârı böyle tatlı tatlı akıp giderken haznedar vefat etmiÅŸ. Sultan Mahmut da “Ayaz’dan iyisi, Ayaz’dan layığı kimdir?” diyerek ona “haznedar-ı devlet” rütbesi vermiÅŸ ki aman diyeyim yabana atılmaya. Dört bucak beÅŸ köÅŸenin bilcümle vergisi, savaşın ganimeti, Sultan’ın icarları derken dünyanın gördüÄŸü en büyük hazinenin anahtarı geçmiÅŸ mi Ayaz’ın eline.
 
Ah ki insandır. “Her ÅŸeyleri bitip tükense hasetleriyle hırsları tükenmez” demiÅŸtir sözü dinlenir adamlar ki pek de doÄŸru demiÅŸlerdir.
 
Pazarda satılan bir köleciÄŸin haznedar olması en çok eski köle arkadaÅŸlarını rahatsız etmiÅŸ. BaÅŸlamış Sultan Mahmut’un sarayı fokur fokur kaynamaya. “Ayaz bu iÅŸi yapamaz”dan baÅŸlayan tezvirat, sonunda “her gün hazineye girip Sultan’ın altınlarını, mücevherlerini çalıyor”a kadar varmış.
 
Eh, iyi bir sultan imiÅŸ amma Sultan Mahmut da en nihayet bir insan imiÅŸ. Ve cümle insanlar gibi dedikoduya kayıtsız kalamayıp içine ÅŸüphe korunu düÅŸürmüÅŸ. “Belki de çalıyordur” diye düÅŸünür olmuÅŸ yataÄŸa yattığında.
 
En nihayet, güvendiÄŸi vezirlerden biri akıl vermiÅŸ Sultan Mahmut’a. Diyesi olmuÅŸ ki “Hazine odasının duvarına bir delik açsak da Ayaz’ın ne yaptığını gözlesek gerek; ÅŸüphe alevini söndürmek gerek.”
 
Açtırmışlar o deliÄŸi. DemiÅŸler ki Sultan’a “Amandır sultanım, dilerseniz uydurun gözünüzü deliÄŸe de bakın bakalım ne yapmakta, ne iÅŸlemekte Ayaz kulunuz.”
 
Çok geçmemiÅŸ, Ayaz girmiÅŸ hazine odasından içeri. Sultanın gözü delikte tabii. Ayaz, doÄŸruca bir sandığın başına gitmiÅŸ. AÄŸzına kadar mücevherler dolu imiÅŸ sandık. Açmış sandığı Ayaz. Ä°çinden bir küçük sandık çıkarmış. Sultan Mahmut kendi kendine “vay ki çalacak” diye düÅŸünedururken Ayaz, o küçük sandığın içinden aba bir urba çıkarıp odadaki aynanın karşısına geçmiÅŸ ve baÅŸlamış kendine anlatmaya: “Bu elbiseyi giydiÄŸin zamanlar kim olduÄŸunu hatırlıyor musun Ayaz? Bir hiçtin… Pazarda satılan bir köleydin ve Allah, sultanın eliyle sana nimetler lütfetti. Bak ki göresin. Nereden geldiÄŸini unutmayasın. Sakın ola ki nimetçe senden aÅŸağı olanlara kibirle bakma…”
 
Derler ki Ayaz ayna karşısında bu sözleri söylerken Sultan Mahmut’un gözünü uydurduÄŸu deliÄŸin duvarı gözyaşından erimiÅŸ. O gün bugün derler ki “Ä°nsana Ayaz gibisi gerek; aÄŸlayacaksan da Sultan Mahmut gibi aÄŸlayacaksın.”
 
Ve derler ki Sultan Mahmut’u Sultan Mahmut, Ayaz’ı Ayaz, köleliÄŸi kölelik, sarayı saray zannedersen hiçbir ÅŸey anlamazsın bu hikâyeden. Hele onat fehmeyle ki kalbine inÅŸirah ine.
 
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.