Sosyal Medya

Mustafa Kutlu: Akıntıya Karşı Mevlid

“Mevlid” hayatımızdan çıkıp gidiyor ve asker uğurlayan gençler yol kesip, meşale yakıp, arabalarla drift çekiyorlarsa bu durum neye delâlet ediyor? “Bizi biz yapan değerler”in günümüzdeki, hayatımızdaki yerini tesbit etmez isek karanlıkta ıslık çalmaya devam eder, böylece yön tayini yaptığımızı sanırız.



Bir önceki yazımızda “bizi biz yapan değerler”den (dinî, millî, manevî, kültürel) söz açarak bunların yeni nesillere ne kadar intikal ettiğinden bahsetmiştik.

Ülkemiz ve insanımızın istikbali için bir hedef koymak, bir ufuk açmak istiyorsak ayağımızı sağlam zemine basmamız lazımdır.

Bu zemini teşkil edecek değerlerin tesbiti için hükumetin (bakanlıkların veya yetkili bir heyetin), akademyanın geniş-ilmî-güvenilir araştırmalar yapması şarttır. Dünya ve ülkemiz hızla değişiyor. Kapitalizmin koçbaşı teknoloji zihinlere hükmetmeye başladı. Kuşaklar arasındaki kopukluk endişe vericidir. 50-70 yaş arasındaki insanımızın uğruna baş koyduğu değerlere yeni nesil pek kulak asmıyor.

Bunca yıldır yazdıklarıma dönüp bir daha baktığımda, hep bu değerleri savunan yazılar yazdığımı gördüm. Onların bir kısmı bugün yazılmış gibi taze.

Değerler arasından “Mevlid”i seçtim.

Mevlid

Kelime gerek Türkçe’de, gerek Arapça’da çeşitli mânalara gelmektedir. Bu yazıya konu teşkil eden Süleyman Çelebi’nin Hz. Peygamber’in doğumu için kaleme aldığı ünlü eseridir (1409). Ayrıca her yıl Rebiülevvel ayının 12. gecesi yapılan merasimler (Geniş bilgi için bk. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergâh Yay.). “Mevlid” dinî-millî-kültürel değerleri kendinde toplayan (60’dan fazla Mevlid metni olduğunu belirtelim). Hz. Peygamber sevgisini dünden bugüne, bugünden yarına taşıyacak güçlü unsurlardan biridir.

Mevlid merasimleri Osmanlı’da III. Murad devrinden (1588’den itibaren) beri görülmekte, devlet ve vatandaş tarafından coşku ile icra edilmektedir.

Cumhuriyetten sonra mevlid merasimi resmiyetini kaybetmiş, halk arasında çeşitli vesileler ile câmilerde ve evlerde tertip edilmeye başlanmıştır. 1974’ten itibaren kandil geceleri televizyondan mevlid nakli yapılmaktadır.

Pek çok folklorik özelliği de beraberinde getiren bu merasimler Anadolu’da şu sebeplerle yapılmakta idi. 1. Doğum günü veya yıldönümü, doğumun yedinci günü, doğumun kırkıncı günü, çocuğa ad verme günü. 2. Sünnet sırasında, sünnetin yedinci günü. 3. Kur’an-ı Kerim öğrenimine çocuğun başladığı gün, ilkokula başladığı gün. 4. Askere uğurlama ve askerden dönüş sırasında. 5. Söz kesimi, nişan, düğün sırasında. 6. Kadir, Mi’rac, Regaib ve Berat gecelerinde. Ramazan ayı içinde, Kurban Bayramı gecelerinde. 7. Ölümün yedinci, kırkıncı gününde, elli ikinci gecesinde, sene-i devriyesinde. 8. İstenen çocuk dünyayı geldiğinde adak olarak, aynı şekilde bir işe giriş, tayin ve terfide, ev sahibi olunduğunda, bir felaketten kurtuluşta. 9. Bunların dışında temel atma töreni sırasında, bir müesseseyi kuranlarla, bağışta bulunanların ruhlarına, şehitlerin ve büyüklerin ruhlarına, Hacca gidiş sırasında, yağmur duasına çıkarken vb.

Mevlid törenleri yüzyıllardan beri halkımızın büyük bir ilgi ile katıldığı toplantılar idi. Bu vesile ile biraraya gelinir, hal-hatır sorulur, yeme içme olur, mevlid şekeri, gülsuyu dağıtılır, Kur’ân-ı Kerim ile ilahî dinlenilir, sevinç ve tasa paylaşılır, dinî duygular kuvvetlenir. Özellikle kadınlar bu törenlere daha fazla ilgi gösterirlerdi.

Bestelenmiş mevlid metnini makamına ve usulüne göre okuyan kimselere mevlidhan denmektedir. İlk olarak XV.a.da bestelenen mevlid metni, daha sonra mûsıkî ile uğraşanların ilgisini çekmiş, Sinaneddin Yusuf Çl. (XVI. a.) Bursalı Sekban (XVII. a.) tarafından bestelenmiştir.

Bölümler arasında Kur’ân-ı Kerim, ilahiler, kasideler okunur. Veladet bahrinde Peygamberimizin doğumunu bildiren beyit okunurken dinleyenlerin ayağa kalkması, ara duası yapmaları âdettir. Bazı yerlerde “merhaba” bölümü okunurken tokalaşıp salavat getirmek yaygındır.

Son kısımda yapılan dua sırasında çeşitli dilekler ifade edilir. Bunlar arasına millî, içtimaî kavramlar da girmiştir. Tören fatiha ile son bulur.

Dinî-tasavvufî Türk edebiyatı ve Türk mûsıkîsi içinde önemli yer tutan ilahiler mevlit törenlerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bilhassa kadınlar arasında okunan mevlidlerde bu hususa çok dikkat edilir. Mevlid merasimlerinde yemek verilmek âdet olmakla birlikte daha çok şerbet, şeker, lokum, hurma ve süt verildiği görülmektedir.

Asırlardan beri halkımızın önem verdiği her eyleminde ona coşkunluk ve mâna katan; böylece nesiller boyunca peygamber sevgisini kalplere kazıyan bu eşsiz metin ile merasim, acaba günümüz gençliği arasında eski saygınlığını, kıymetini koruyor mu? 15-30 yaş arası gençler acaba kaç kez mevlid dinlemiş, kaç kez merasime baştan sona iştirak etmiştir.

Bu metnin okunduğu merasimleri ibadetin yerini alıyor diye aşağılayıp yok sayanlar yanında, artık dilini bile anlamadığımız bu eskimiş âdet terkedilmeli diyenlere raslıyor muyuz?

“Mevlid” hayatımızdan çıkıp gidiyor ve asker uğurlayan gençler yol kesip, meşale yakıp, arabalarla drift çekiyorlarsa bu durum neye delâlet ediyor?

“Bizi biz yapan değerler”in günümüzdeki, hayatımızdaki yerini tesbit etmez isek karanlıkta ıslık çalmaya devam eder, böylece yön tayini yaptığımızı sanırız.

Buna da “anca gidersin” derler.

 

Yenişafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.