Sosyal Medya

Taha Kılınç: Suudi ve Katar arasındaki Ula Zirvesi

Ulâ Zirvesi’ne dair iki önemli soruyu dile getirmek mümkün: 1) Bu barış ve uzlaşma nerden çıktı?, 2) Katar, kendisine dayatılmaya çalışılan bazı şartlar konusunda, komşularına boyun eğecek mi? Şimdi, sırayla bu soruların cevaplarına bakalım:



Suudi Arabistan’ın tarihî ÅŸehirlerinden Ulâ’da geçtiÄŸimiz salı günü gerçekleÅŸtirilen 41’inci Körfez Ä°ÅŸbirliÄŸi Konseyi Zirvesi, Katar’a 2017’den bu yana uygulanan kara, hava ve deniz ablukasını resmen sona erdirdi. Deklarasyon üye ülkeler tarafından imzalandı, kapalı tutulan sınırlar açıldı, uçuÅŸlar ve seyahatler yeniden baÅŸladı. Abluka, böylece baÅŸladığı hızda sona erdi. Arap dünyasında arabuluculuk çabalarıyla öne çıkan Kuveytli diplomatlar da, baÅŸarı hanelerine parlak bir çentik daha atmış oldular.
 
Zirveye ev sahipliÄŸi yapan Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (MbS), Katar Emiri Temîm bin Hamed’i, uçağının merdivenlerinde “Ülkemi nurlandırdın!” nidalarıyla karşıladı. Ardından, koronavirüs tedbirlerine raÄŸmen, MbS ve Emir samimi bir ÅŸekilde kucaklaÅŸtı. Zirveden sonra, MbS ÅŸahsen kullandığı araçla Emir ve beraberindeki heyete Ulâ’yı gezdirdi, iki lider uzun uzun sohbet ettiler. Sadece bu sahneyi gören biri, son 3,5 yıldır Suudi Arabistan’la Katar arasında birçok cephede yaÅŸanan gerilimi herhalde zihninde hiç canlandıramazdı. Gerçekten de politika deÄŸiÅŸikliÄŸi öylesine baÅŸ döndürücüydü ki, ablukada Suudilerin en büyük destekçisi olan BirleÅŸik Arap Emirlikleri (BAE), sergilenen bu “aşırı muhabbet” gösterilerine karşı sessiz kalmakla yetindi. Ablukanın diÄŸer ayağı Mısır da, pek renk vermeden yaptığı resmî açıklamada Katar’la diplomatik münasebetlerin tekrar eski kıvamını bulabilmesi için “uzun bir süreç” gerektiÄŸini bilhassa vurguladı.
 
Ulâ Zirvesi’ne dair iki önemli soruyu dile getirmek mümkün: 1) Bu barış ve uzlaÅŸma nerden çıktı?, 2) Katar, kendisine dayatılmaya çalışılan bazı ÅŸartlar konusunda, komÅŸularına boyun eÄŸecek mi? Åžimdi, sırayla bu soruların cevaplarına bakalım:
 
Körfez’deki dokuz emirlik (Abu Dabi, Dubai, Åžârika, Ra’s el Hayme, Acman, Fuceyra, Ummu’l-Kayveyn, Katar ve Bahreyn), 1971’de Ä°ngiltere’den bağımsızlığını kazandığında, bunlardan ilk yedisi “BirleÅŸik Arap Emirlikleri” adıyla aynı çatı altında bir araya gelmiÅŸti. Katar ve Bahreyn, birliÄŸe katılmak yerine bağımsızlığı seçtiler. Bahreyn zamanla Suudi Arabistan’ın uydusu haline gelirken, Katar, tabir-i caizse, “ayrık otu” gibi kendi yolunda yürümeye devam etti. 1992’de Suud-Katar sınırında yaÅŸanan kanlı çatışmalar, iki ülke arasındaki anlaÅŸmazlıkların nereye kadar varabileceÄŸini gösteriyordu. 1995’te Katar Emiri Halîfe’nin kendi oÄŸlu Hamed tarafından devrilmesinin ardından, Suudiler bu kez yeni emiri devirmeye de teÅŸebbüs ettiler, ancak baÅŸarılı olamadılar. El Cezire televizyonunun sansürsüz yayınlarının yarattığı rahatsızlık sonucu, 2002-2008 arasında Suudi Arabistan ve Katar’ın diplomatik iliÅŸkileri kesikti. Aynı kriz sarmalına 2014’te BAE ve Bahreyn de eklendi. Ve nihayet 2017’de en kapsamlı abluka baÅŸladı. Tüm bu süreç boyunca Katar, kendi politikalarını izlemeyi ısrarla sürdürdü. Elinde tuttuÄŸu muazzam doÄŸalgaz rezervinin ekonomik getirisiyle gücünü koruyan Katar, son ablukanın da tek kazananı oldu.
 
“KuÅŸatmayı neden bitirdiler?” sorusunun cevabı net: ABD’de Demokrat BaÅŸkan Joe Biden’ın eski Amerikan politikalarına dönüÅŸ yolunda verdiÄŸi güçlü sinyaller çerçevesinde, Körfez ülkeleri Donald Trump’ın dağıttığını yeniden toparlamaya çalışıyor. (Ä°ÅŸin gülünç yanı, krizin planlayıcılarından biri olan Trump’ın damadı Jared Kushner, bu kez “çözümde baÅŸrol oyuncu” edasıyla, zirvede hazır bulundu.) Biden’ın Ä°ran’ı tekrar oyuna katma siyasetine ağırlık vereceÄŸi düÅŸünüldüÄŸü için, Katar’ı tümüyle Ä°ran’ın etkisine bırakmak istemiyorlar. Ä°lginçtir, 2017’de Katar’a baÅŸlatılan ablukanın gerekçelerinden biri, “Doha ile Tahran’ın yakın iliÅŸkisi”ydi. Ancak abluka, Ä°ran’ın Katar üzerinden Körfez’e daha da yaklaÅŸmasından baÅŸka bir sonuç doÄŸurmadı. Bunun üzerine bir de “Ä°ran’a müsamahakâr bir Amerikan baÅŸkanı” ihtimali, Körfez’in hiç karşılaÅŸmak istemediÄŸi bir durum. Nitekim Katar’ı kazanarak, Ä°ran’ın mihverinden kurtarmayı hedefliyorlar. Ve bu arada, elbette Türkiye ile Katar’ın irtibatını da zayıflatmak ve -mümkünse- Katar’daki Türk askerî üssünü kapattırmak peÅŸindeler.
 
Tam bu noktada, ikinci soruya da ÅŸu cevap verilebilir: Abluka boyunca gücünü korumayı baÅŸarmış olan Katar’ın, komÅŸularının kendisine dayattığı “Ä°ran ve Türkiye ile iliÅŸkini kes!”, “El Cezire televizyonunu kapat!”, “Türk askerlerini ülkelerine yolla!” gibi taleplere gülümseyip geçeceÄŸi açık. Zira, ablukanın sonunda barışma isteÄŸi Katar’dan deÄŸil, komÅŸularından geldi. Dolayısıyla Katar, kendi çizgisinde yürümeye devam edecektir. Bu da, mevcut anlaÅŸmazlık noktalarının tümüyle çözümlenmesinin çok da kolay olmadığı manasına geliyor. Ulâ Zirvesi, bu açıdan, “problemlerin uyutulduÄŸu bir toplantı” ÅŸeklinde tanımlanabilir.
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.