Taha Kılınç: Uygurlu İparhan efsanesi
Follow @dusuncemektebi2
Uygur halk edebiyatında İparhan isimli bir kadın kahraman vardır.
Dilden dile yayılan söylenceye göre: Sıra dışı güzelliÄŸi, misk gibi kokan teni ve erkekler gibi yiÄŸitçe çarpışmasıyla meÅŸhur olan Ä°parhan, KaÅŸgar yakınlarındaki Yarkent’te Çinlilere karşı ayaklanan kocası Cihangir Hoca’yla birlikte imparator Çianlong’un ordusuna esir düÅŸer. Cihangir’in Çinli askerler tarafından öldürülmesinden sonra, Ä°parhan imparatora cariye olarak takdim edilir. Kendisine sunulan onca imkâna ve vaat edilen konfora raÄŸmen imparatorla evlenmeye yanaÅŸmayan Ä°parhan, nihayet zehirlenerek öldürülür. DireniÅŸi canına mal olsa da, halkına ve kültürüne ihanet etmemiÅŸtir.
Ä°parhan’ın öyküsü, Çinlilerin dilinde daha farklı anlatılır: 1600’lerin sonunda KaÅŸgar’da vefat eden Apak Hoca adlı bir tasavvufî ÅŸahsiyetin torunu olan Ä°parhan (Çinliler ona “Åžian Fey” der), Pekin’deki imparatorluk sarayına cariye olarak gönderilmiÅŸtir. Ä°mparator Çianlong, olaÄŸanüstü güzel kokan teninden ötürü “HoÅŸ Kokulu Cariye” olarak anılan Ä°parhan için sarayın bir kısmını KaÅŸgar’ın minyatürü olarak düzenletmiÅŸ, hatta cariyesinin akrabalarından bir kısmını da Pekin’e getirtmiÅŸtir. Ä°parhan, büyük bir aÅŸkla baÄŸlandığı imparatorun yanında mutlu bir hayat sürerken aniden rahatsızlanıp ölmüÅŸ, imparator da sevgili cariyesinin naaşını memleketi KaÅŸgar’a göndererek dedesi Apak Hoca’nın kabrinin yanıbaşına defnettirmiÅŸtir.
Ä°lk kez 1890’larda yazıya dökülen Ä°parhan efsanesinin, 1760’da Ä°mparator Çianlong’un haremine dâhil olan Uygurlu Rong Fey adlı cariyeden ilhamla türetildiÄŸi düÅŸünülüyor. 24 Mayıs 1788’de ölen Rong Fey’in kabri ise bugün Pekin’de ve kendisiyle ilgili resmî bilgiler tümüyle kayıt altında.
Londra merkezli The Economist dergisinde geçtiÄŸimiz günlerde yayımlanan ilginç bir makale, Ä°parhan’ın öyküsünü bir kez daha gündeme taşıdı. Çin merkezî yönetiminin, Uygur (DoÄŸu Türkistan) bölgesinin dinî ve millî karakterini aşındırmak için Apak Hoca’nın kabrini turistik bir merkeze çevirdiÄŸi kaydedilen makalede, “dedesinin yanına gömülen Ä°parhan”ın da özellikle öne çıkarıldığı belirtilmiÅŸ. “Ä°mparatora âşık Uygur güzeli” fenomeni yoluyla Uygur Türklerinin duygusal anlamda Çin’le bütünleÅŸmesi hedefi, Ä°parhan ismi etrafında örülen efsanenin de esas sebebini oluÅŸturuyor. Zaten, Ä°parhan’ın -yaÅŸamış olsa bile- Apak Hoca türbesine gömüldüÄŸüne dair hiçbir resmî kayıt yok. Buna raÄŸmen, Çinli yetkililer, Ä°parhan efsanesini dört koldan yaymaya ve büyütmeye devam ediyor.
Hemen ardından, Çin Komünist Partisi’nin Ä°ngilizce yayın organı China Daily’de yayımlanan bir makale, Uygur Türkleriyle ilgili bir baÅŸka noktayı öne çıkardı. Çin hükümetinin uyguladığı “eÄŸitim programları” sayesinde Uygur kadınlarının artık az çocuk yaptığı veya doÄŸurmaktan vazgeçtiÄŸi vurgulanan makalede, Uygurların “daha saÄŸlıklı, kendine güvenli ve bağımsız” hale geldiÄŸi belirtildi. “Dinî aşırılıkların azaltılması sebebiyle” Uygur kadınların kendi kararlarını kendilerinin verdiÄŸi kaydedilirken, onların “bebek yapma makinesi” olmaktan da kurtulduÄŸunun altı çizildi. Makalede, 2010’dan 2018’e Uygur nüfusunun yüzde 25 arttığı, ancak son iki yılda nüfus artış hızının yavaÅŸladığı bilgisine yer verildi.
Üst üste gelen bu iki makale, DoÄŸu Türkistan’da Uygur Türklerine yönelik uygulanan resmî politikanın iki farklı yönünü gözler önüne serdi. Bilhassa China Daily’deki makale, Çin’in toplama kampı benzeri “eÄŸitim merkezleri”nde Uygurları endoktrine ettiÄŸi iddialarının da açık bir teyidi olarak deÄŸerlendirildi. Makalenin sosyal medyada paylaşılmasının ardından patlak veren tepki tufanı bunun bir göstergesiydi.
1933 ve 1944’te DoÄŸu Türkistan bölgesinde ÅŸahit olunan bağımsız cumhuriyet tecrübelerinin tekrarlanmasını istemeyen Çin yönetimi, uzun yıllardır Uygur Türklerini “makbul vatandaÅŸ” haline getirmeyi hedefleyen bazı adımları atmayı sürdürüyor. Ä°parhan türü “ortak payda” üretimleri, dinî ve millî sembollere getirilen kısıtlamalar, tarihî eserlerin ve mekânların yok edilmesi, demografik dengeleri Çinliler lehine deÄŸiÅŸtirmeye matuf düzenlemeler, “eÄŸitim kampları” ve birçok baÅŸka yöntemle, “DoÄŸu Türkistan meselesi” halledilmeye çalışılıyor. Ancak tarihî tecrübe, bu tür tepeden inmeci müdahalelerin orta ve uzun vadede hep ters teptiÄŸini gösteriyor.
Merkez coÄŸrafyaya uzaklığı, doÄŸru haber almada yaÅŸanan güçlükler, Çin’in ekonomik gücünün Ä°slâm dünyasının her yerine uzanması ve Batılı ülkelerin meseleyi kendi politik amaçları için istismarı ise, DoÄŸu Türkistan’ın gündemimizde bir türlü hak ettiÄŸi yeri bulamamasının ana sebeplerini oluÅŸturuyor.
YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.