Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Çin emperyalizmi ve Afrika'yı bekleyen yeni gelecek

Afrika kıtası için büyük güçlerin tasarlamış olduğu çeşitli politik kurgular bulunmaktadır. Bunlar arasında son yılarda göze çarpan ise Çin’in Afrika’daki faaliyetleridir.



CoÄŸrafya, siyasetin maddi dünyasıdır. Ä°bn-i Haldun’dan, Montesquieu’ya dek süregelen pek çok yapısalcı tarihçi, pek çok siyasal düÅŸünür, coÄŸrafya ile siyaset arasındaki iliÅŸkiyi irdelemiÅŸtir. Son yıllarda, bölgemizde yaÅŸanan geliÅŸmeler gösteriyor ki, reel politik hesaplamalar, coÄŸrafyayla sentezlenerek, bir takım reel politik kurgulamalara dönüÅŸmektedir. Elbette, bu jeopolitik kurgular, savunmacı bir konseptte geliÅŸebileceÄŸi gibi, saldırgan veya yayılmacı da olabilir. Afrika kıtası için büyük güçlerin tasarlamış olduÄŸu çeÅŸitli politik kurgular bulunmaktadır. Bunlar arasında son yılarda göze çarpan ise Çin’in Afrika’daki faaliyetleridir.
 
Temkinli yaklaşılan devlet
 
Çin uygarlığı ve Çin ulusu, bilinen kadim tarihten günümüze deÄŸin, esrarengiz ve güçlü yapısıyla Asya’nın süper gücü olmayı baÅŸarmış bir ulus, medeniyet ve devlet organizasyondur. Türk ve dünya tarihindeki yeri daima önemli olmuÅŸ ve rakiplerince daima temkinli yaklaşılan bir devlet olabilmiÅŸtir. Çin, günümüzde de küresel arenada lider süper güç olma iddiasını sürdürmekte ve çalışmalarını da bu yönde devam ettirmektedir. 1950’lerden itibaren sürdürdüÄŸü ekonomik kalkınma hamleleriyle eÅŸgüdümlü olarak, siyasi ve askeri gücünü artıran Çin Halk Cumhuriyeti, küresel bir güç olma yolunda önemli adımlar atmıştır.
 
Çin’in yapısal sorunları
 
Çin Halk Cumhuriyeti’nin küresel siyaset sahnesinde güç ve etkinliÄŸini giderek artırdığı genel olarak kabul edilen bir olgudur. Ancak, Çin’in çeÅŸitli yapısal sorunları bulunmaktadır ve söz konusu sorunların ele alınış biçiminin Çin’de önümüzdeki dönemde genel durum ve görünüÅŸü etkileyebileceÄŸini düÅŸünüyorum.
 
ABD Ulusal Ä°stihbarat Konseyi tarafından Aralık 2012 tarihinde yayınlanan ve ABD yönetimlerine uzun dönemli stratejik planlamada yardımcı olmayı amaçlayan “Küresel EÄŸilimler 2030” isimli raporda da bu kapsamda, önümüzdeki dönemde Asya-Pasifik’in en önemli küresel güç merkezi haline geleceÄŸi ve Çin’in çeÅŸitli güç unsurları bakımından ABD’yi geride bırakacağı öngörüsünde bulunulmaktadır. Ayrıca Çin’in Afrika’ya yönelik askeri ve ekonomik faaliyetlerine de özellikle dikkat çekilmektedir.
 
ABD’nin en büyük borcu
 
Günümüzde ‘ABD’nin en fazla borçlandığı devlet’ olan Çin Halk Cumhuriyeti, pandemiyi küresel ekonomik hegemonya için nihai fırsata çevirmeyi baÅŸarmıştır. Dünyanın bu durumu dengelemesi imkansızlaşırken, akla ÅŸu soru geliyor: Günümüzde, Konfüçyüsizm ve Maoizmin sentezi olarak geliÅŸen yeni Çin Hegemonik distopya düzeni, rasyonalist Batı uygarlığına karşı politik ve ekonomik üstünlük saÄŸlayabilecek mi? Bunu elbette zaman gösterecektir. Dolayısıyla dünyanın bu anlamda orta noktada bulunan ülkesi Türkiye, pandemi sürecinde baÅŸlayan bu yeni ve sonucu belirsiz hegemonya mücadelesi henüz nihayete ermemiÅŸken, küresel ittifaklarını gözden geçirmek, zamana ve koÅŸullara göre yeni hamleler yapmak ve stratejilerini sürekli olarak güncellemek durumundadır. Özellikle OrtadoÄŸu ve Afrika’da daima aktif ve güçlü olmak isteyen bir Türkiye Cumhuriyeti, Çin’in bu bölgelerde yürüttüÄŸü ekonomik ve askeri faaliyetlere yönelik daima tedbirli, temkinli ve teyakkuzda olmak durumundadır.
 
Ekonomik kalkınması için duyduÄŸu enerji ihtiyacı, Çin’in bölgesel ve küresel siyasetini ÅŸekillendiren önemli bir etkendir. Enerji kaynaklarının çeÅŸitlendirilmesi ve ulaşım güzergâhlarının emniyetinin saÄŸlanması enerji siyasetinin iki önemli sütununu oluÅŸturmaktadır. Bu kapsamda Çin, enerji zengini bölgelere özel önem vermekte, enerji nakil güzergâhları üzerinde kontrol sahibi olabilmek için projeler geliÅŸtirmekte, deniz yolunun risklerine karşı kara ve demiryolu ile boru hatları projelerini gündeme getirmektedir. Orta Asya, Kafkaslar, Güneybatı Asya, Latin Amerika, Afrika ve geniÅŸ OrtadoÄŸu bölgesinde enerji konusundaki ağırlığını artıran Çin, enerji güvenliÄŸini sadece ekonomik açıdan deÄŸil, stratejik açıdan da deÄŸerlendirmektedir.
 
Çin, her süper güç gibi, kıtalararası bir etkiye sahiptir. Sahip olduÄŸu bu gücü üç alandaki etkinliÄŸine borçludur: Savunma-istihbarat-ekonomi. Çin bu altın üçgen modeli sayesinde devletinin ulusal güvenlik stratejisini kurgulamıştır. Çin’in 16 Nisan 2013 tarihinde kamuoyuyla baÅŸlık olarak paylaşılan ‘’Çin Silahlı Kuvvetlerinin ÇeÅŸitlenen Görevleri’’ baÅŸlıklı beyaz kitabı, bir ulusal güvenlik strateji belgesi mahiyetini taşımaktadır. Bu yönüyle, Türkiye’deki ‘Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ (MGSB)’ne benzer bir niteliÄŸe sahiptir. Beyaz kitap, 1998 yılından beri, iki yılda bir güncellenmektedir.
 
Her ne kadar, Çin’de yayılan koronavirüs Çin devletinin toplum yapısı üzerinde sarsıcı bir etki yaptıysa da Çin açısından bu durum, sahip olduÄŸu küresel etki alanını beklenilen ölçüde etkilememiÅŸ gözükmektedir. Nihayetinde bugün, dünyadaki en güçlü ve etkili istihbarat servisleri açısından merak edilen en önemli konuların başında, Çin’in Afrika ve OrtadoÄŸu’daki askeri ve siyasi stratejik planları gelmektedir. Analizimin konusu Afrika’daki Çin varlığıdır. Askeri, ekonomik ve uluslararası iliÅŸkiler boyutunda bu konuyu deÄŸerlendimeye çalışacağım.
 
 
Afrika madenleri ve enerji yatakları Çin’in bu kıtaya yönelmesinde temel etkendir. Çin-Afrika diplomatik iliÅŸkileri, Mao Zedung döneminde 1956 yılında baÅŸlamıştır. 1960’lı yıllardan itibaren Çin Halk Cumhuriyeti, Afrika kıtasında ideolojik ihraç amaçlı ve yatırıma dayalı ekonomi politikaları izlemeye baÅŸlamıştır. Bu konudaki atılımları sıralayalım:
 
• 2000 yılı Ekim ayında Çin-Afrika Forumu kuruldu.
 
• 2006 yılı Çin-Afrika diplomatik iliÅŸkilerinin 50. yılıydı. 4 Kasım 2006’de Pekin Zirvesi düzenlendi. Bu zirveye 35 Afrika ülkesi katılırken, saedece dönemin Libya lideri Muammer Kaddafi katılmadı.
 
• 2000-2007 arası Çin ile Afrika arasındaki ticaret, 10 milyar dolardan 70 milyar dolara yükselmiÅŸtir. 2010 itibariyle ise Çin, ABD, Fransa ve Ä°ngiltere’yi geride bırakarak Afrika’nın en büyük ticari ortağı haline gelmiÅŸtir.
 
• Çin, 2020-2025 arası Afrika’ya 20 milyar dolar civarı yatırım yapmayı planlamaktadır.
 
• 2020 Mart ayı itibariyle, Afrika’da 600 bin Çinli bulunuyor.
 
• Angola’da 2002 yılında sona eren iç savaşın ardından, (1975-2002 arası) Çin Angola’ya 12 milyar dolar kredi vermiÅŸtir.
 
• Afrika, Çin’in dışarıdan alınan petrolünün yüzde 20’sini oluÅŸturmaktadır. Çin’in en güvenli ve verimli petrol çıkardığı ülke Sudan’dır. Çin yakın gelecekte Sudan’ı Afrika’nın Dubai’si yapmayı planlamaktadır. Ayrıca Çin için Sudan’daki en büyük risk, geçmiÅŸte Sudan’da yatırım yapan TOTAL ve Shell firmalarının, Sudan’a geri gelme ihtimalleridir.
 
• BM Güvenlik Konseyi’nde Sudan’a en büyük desteÄŸi Çin vermektedir.
 
• BaÅŸlangıçta ağırlığını ekonomik konuların oluÅŸturduÄŸu iliÅŸkiler, zamanla sosyal iliÅŸkiler, deÄŸiÅŸim programları, eÄŸitim ve saÄŸlık hizmetlerini kapsayacak ÅŸekilde geniÅŸlemiÅŸtir. Çok sayıda Afrikalı genç, Çin’de eÄŸitim almaktadır. Hemen hemen bütün Afrika ülkelerinin Çin’de BüyükelçiliÄŸi mevcuttur.
 
• Enerji, bakır, platin, demir ve kereste ihtiyacının üçte birini Afrika’dan temin eden Çin, kıtada yatırım yapmakta, istihdam yaratmakta, kıtaya teknoloji transfer etmekte ve maddi yardım saÄŸlamaktadır. Çin’in kalkınma yardımlarının yarıya yakını Afrika’ya tahsis edilmektedir. 2000 yılında 10 milyar ABD Doları olan Çin-Afrika ticaret hacmi, 2011 yılında 160 milyar ABD Doları’na eriÅŸmiÅŸtir. Çin’in Afrika’daki doÄŸrudan yatırımları 50 milyar ABD Doları’nı, 2010’dan buyana Afrika ülkeleriyle yaptığı ticari anlaÅŸma ve tekliflerin toplamı da 101 milyar ABD Doları’nı aÅŸmıştır.
 
• Afrika’da nüfusunun çoÄŸunluÄŸunu Müslümanların oluÅŸturduÄŸu ve dünyadaki petrol rezervlerinin yüzde 10’una sahip olan Nijerya, ekonomisini istikrarlı götürmek için enerjiye aç Çin ile iliÅŸkilerini geliÅŸtirmektedir. Ä°ki ülke arasındaki ticaret hacmi 2011’de 1.1 milyar dolardan 2019’da 3,13 milyar dolara çıkmıştır. Ayrıca Çin, 2007 yılında Nijerya için uzaya bir telekomünikasyon uydusu fırlatmıştır.
 
• Nijerya, petrol ve doÄŸalgaz üretimiyle Çin ekonomisinin enerji gereksinimini karşılayacak kilit önemdeki kaynaklardan biridir. Nijerya’dan yüklü miktarda petrol alan Çin, bu ülkeye demiryolu ve hidroelektrik santralleri inÅŸa ediyor ve enerji karşılığında, Nijerya’nın istediÄŸi yatırım ve teknoloji ihraç etmektedir.
 
• 2001 yılından günümüze dek, çok sayıda Çinli ÅŸirket, Nijerya’da fabrikalar kurmuÅŸtur. Nijerya ordusu, Çin’den çok sayıda savaÅŸ uçağı ve sorunlu Nijer Deltası’nda kullanmak askeri devriye botları satın almaktadır. Unutmamak gerek; Nijer Deltası dünyada en fazla petrol üretilen sekizinci bölge olarak biliniyor.
 
‘Yeni sömürgeci’
 
Günümüzde, Çin’in Afrika’ya yönelik politikası bazı çevreler tarafından “yayılmacı” veya “yeni sömürgeci” ÅŸeklinde nitelendirilmektedir. Dolayısıyla, kimi yorumcuların, Fransa’nın ABD’nin de desteÄŸiyle son dönemde Mali’de baÅŸlattığı operasyonu, Çin’in kıtadaki etkinliÄŸine ekonomik yollardan cevap veremeyen AB ülkelerinin, askeri hamlelerle Çin’in önünü kesmeye çalışması olarak açıklamaları dikkat çekicidir. Çin’in kıtadaki faaliyetlerine Afrika içinde de bazı eleÅŸtiriler gelmektedir. Bu eleÅŸtiriler, büyük ölçüde, Çin’in Afrika’daki ekonomik etkinliklerinin sosyal ve çevresel açılardan yarattığı olumsuzluklar ile ÅŸeffaflık ve iyi yönetiÅŸim alanlarındaki eksikliklerine yöneliktir.
 
Görülmektedir ki, Çin’in Afrika’daki yayılmacı faaliyetleri, küresel anlamda politik ve bilimsel bir konu baÅŸlığıdır. Dolayısıyla bu konudaki politik, istihbari ve operasyonel tartışmalarda, ABD’nin tek kutuplu sisteminin sona erdiÄŸi ve Çin’in gücünü arttırdığı küresel sistemde liderlik konumunu kaybettiÄŸi deÄŸerlendirmeleri yapılmaktadır. Fakat, ABD’nin güç kaybı ve Çin’in güçlenmesi göreceli bir deÄŸerlendirmedir ve ABD’nin güç unsurları bakımından Çin’in çok gerisine düÅŸtüÄŸü anlamına gelmemektedir. Ayıca, ABD’nin küresel meselelerde Çin’in desteÄŸine daha fazla ihtiyaç duyduÄŸu da bir gerçektir. 2020 yılı itibariyle, ‘ABD-Çin iliÅŸkilerinin denge merkezinin Çin’in lehine deÄŸiÅŸtiÄŸi’ görüÅŸü baÅŸta, Pentagon’a yakınlığıyla bilinen ABD düÅŸünce kuruluÅŸu RAND Corporatıon olmak üzere pek çok çevre tarafından yapılmaktadır. Yine RAND Corporatıon, ABD’nin yakın gelecekte Afrika’daki Çin yayılmacılığını önleyebilmesi için, Çin’in Afrika’daki askeri varlığına karşı koyması amacıyla bizzat Afrika kökenli özel birlikler kurulabileceÄŸini öne sürmektedir.
 
BaÅŸta Sudan olmak üzere, Afrika ülkelerinin neredeyse tamamı sahip olduÄŸu ekonomik gücün yanı sıra, BMGK daimi üyesi olan ve küresel meselelerde giderek daha etkili bir konuma gelen Çin’le iliÅŸkilerini her alanda geliÅŸtirme çabasındadır. Çin de, Afrika’nın sahip olduÄŸu ekonomik potansiyeli de dikkate alarak, kara kıtayla olan iliÅŸkilerini geliÅŸtirmek ve çeÅŸitlendirmek istemektedir. Vardığımız sonuca gelirsek; Sürekli hacmi geniÅŸleyen ekonomisi ve OrtadoÄŸu’nun kaos içindeki durumu düÅŸünülürse, Çin’in Afrika petrolüne tamamen bağımlı olması mümkündür. Fakat, bu durum, ABD ve Fransa gibi bölgede etkin olan diÄŸer büyük güçlerle çeÅŸitli anlaÅŸmazlıklar ve çatışmalar çıkmasına da neden olabilir. Dolayısıyla, Çin’in Afrika ülkelerine yaptığı büyük mali yardımlar ve Sudan, Angola, Nijerya gibi ülkelerle kurduÄŸu ortaklıkların kısa vadede büyük sonuçlar doÄŸuracağı düÅŸünülse de, orta ve uzun vadede, Afrika’da politik, ekonomik, demografik ve askeri sorunlara neden olacağını öngörüyoruz. Nihayetinde, ileride oluÅŸacak yeni ÅŸartlar, Çin-Afrika iliÅŸkilerini olumsuz yönde etkileyebilir.
 
Analiz: Umut Berhan Åžen / SASAM Uzmanı
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.