Rasim Özdenören: Hız Çağı
İnsan eliyle gerçekleştirilen değişimle doğanın sabitelerini birbirine karıştırmamak gerekiyor. Biri kültürel olgunun ortaya koyduğu değişim ve değişiklik, öteki Sünnetullah’ın sabiteleri… Sünnetullah’ın sabitesi yerinde durduğu sürece kişinin Allah indindeki vecibesi de yerinde kalmaya devam ediyor demektir.
Alvin Toffler (1928-2016) “Üçüncü Dalga” (1983) kitabında insanlık tarihini “dalga” adını verdiÄŸi üç ana döneme ayırıyordu.
Birinci Dalga: Tarım devrimi. Bu, avcı-toplayıcı dönemden sonraki kültür ortamı…
Ä°kinci Dalga: Sanayi Devrimi (1600-1900’lerin ortalarına kadar) kitlesel üretimin, kitlesel tüketimin, kitlesel eÄŸitimin, kitle iletiÅŸim araçlarının, kitle imha silahlarının ve nihayet kitlesel dinlenmenin ve kitlesel eÄŸlencenin baÅŸat olduÄŸu dönem…
Üçüncü Dalga: Sanayi sonrası toplum… Bu döneme “Süper-sanayi Toplumu” adını veriyor. Ancak farklı düÅŸünürler tarafından bu dönem için farklı adlandırmalar da kullanılıyor: Bilgi Çağı, Uzay Çağı, Elektronik ÇaÄŸ, Global Köy, Teknetronik ÇaÄŸ, Tekno-Bilimsel Devrim gibi… Bu dönemin özelliÄŸini ana baÅŸlıklar olarak bireyselleÅŸme, ayrışma, bilgi-tabanlı üretim ve deÄŸiÅŸimin hızlanması olarak belirliyor. Ancak deÄŸiÅŸim ona göre doÄŸrusal yani tek yönlü olmayacak, geriye, ileriye ve yana doÄŸru da ilerleyebilecektir.
Toffler’ın ileriye dönük bu öngörüleri büyük ölçüde gerçekleÅŸti ve gerçekleÅŸmeye devam ediyor. Bizim, bu dönemlere ekleyebileceÄŸimiz bir husus var, o da bir sonraki dalga yürürlüÄŸe girdiÄŸinde önceki çağın özellikleri ortadan kalkmıyor. Önceki çağın bazı özellikleri ortadan kalksa bile ana karakter sonraki çaÄŸda da varlığını sürdürüyor. Tarım devrimi avcılığı ve toplayıcılığı kökten kaldırmadığı gibi, sanayi sonrası dönem de sanayi dönemini kökten silip atmadı. Bunlar birbirine giriÅŸik olarak varlıklarını sürdürüyor.
Toffler’ın sanayi sonra diye adlandırdığı dönem halen içinde yaÅŸadığımız dijital çaÄŸdır. DeÄŸiÅŸim çok yönlü olarak (ileriye, geriye, yanlara, hatta yukarıya ve aÅŸağıya doÄŸru, altı cihetten) tüm hızıyla yayılıyor.
Ne var ki, bir önceki dönemin çeÅŸitli sektörlerdeki kitlesel üretim ve kitlesel tüketim özelliÄŸi de hız kesmeden varlığını sürdürüyor. Dahası kitlesel devinim, çeÅŸitliliÄŸini çoÄŸaltmayı da sürdürerek…
Halen içinde yaÅŸamakta olduÄŸumuz pandemi, saÄŸlık alanındaki kitlesel olgunun göstergelerinden biri olarak kabul edilebilir. Hastalık da kitlesel olarak yaÅŸanıyor. Aşı uygulanmaya baÅŸladığında saÄŸaltmanın da kitlesel olarak gerçekleÅŸeceÄŸini göreceÄŸiz.
Özetin özeti olarak deÄŸiÅŸim alanlarının çeÅŸitlenmesi ve her alandaki deÄŸiÅŸimin olaÄŸanüstü hız kazanması doludizgin sürüyor. Aile yapısı, üretim ve tüketim veçhesindeki deÄŸiÅŸim, örgütlenme yapısı, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanıma girmesi, evden çalışma konseptinin özellikle pandemiden itibaren yaygınlaÅŸması ve benimsenmesi ve her bir alandaki çoÄŸalma ve hız artışı gündelik yaÅŸantımızda gözlemlenebilir duruma geldi.
Acaba değişmeyen bir olgu kaldı mı?
Evet…
Yukarıdan beri söylediklerimiz bu deÄŸiÅŸmeyen olguyu vurgulamak içindi…
O deÄŸiÅŸmeyen ÅŸey: zaman!
Yukarıda deÄŸindiÄŸimiz deÄŸiÅŸmenin ve hızın konusu olan tüm olgular insan eliyle üretilmiÅŸ olana, yani kültüre iliÅŸkindir.
Oysa dünyanın ve öteki gezegenlerin kendi çevrelerindeki ve birbirinin çevresindeki dönme hızı deÄŸiÅŸmiyor. En azından beÅŸer gözüyle algılanabilir ölçüde deÄŸiÅŸmiyor. Dolayısıyla gün, dünyanın bütün meridyen ve paralelleri arasındaki mıntıkalarda ne ise öyle kalmaya devam ediyor.
Bundan ne çıkar?
Åžu: günün 5 vakti yerinde duruyor. Haftanın 7 günü, yılın 12 ayı yerinde duruyor. Ä°ster kameri takvimle ister ÅŸemsî takvimle hesaplansın, zamanın kendi deÄŸiÅŸmiyor.
Ä°ÅŸbu sabiteler yerinde kaldığına göre, bu sabitelere göre insanoÄŸluna yüklenmiÅŸ olan vecibeler de yerinde duruyor demektir.
Ä°slâm’ın insana vecibe olarak öngördüÄŸü ibadetler bu sabit vakitlerle mukayyettir. Sabah olunca sabah namazı, akÅŸam olunca akÅŸam namazı vb. Ramazan, orucun; Zilhicce’nin onuncu günü haccın ve kurbanın vaktidir.
Ä°nsan eliyle gerçekleÅŸtirilen deÄŸiÅŸimle doÄŸanın sabitelerini birbirine karıştırmamak gerekiyor. Biri kültürel olgunun ortaya koyduÄŸu deÄŸiÅŸim ve deÄŸiÅŸiklik, öteki Sünnetullah’ın sabiteleri… Sünnetullah’ın sabitesi yerinde durduÄŸu sürece kiÅŸinin Allah indindeki vecibesi de yerinde kalmaya devam ediyor demektir.
YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.