Sosyal Medya

İsmail Kılıçarslan: Mustafa Öztürk ve Çin'e giden tren

Mustafa Öztürk’ün dolaşıma giren görüntüleri belli ki birileri tarafından ve Öztürk’ün izni olmaksızın dolaşıma sokulmuş ki bu hem haramdır hem de ahlaki değildir.



Türkiye gündemi beyin devrelerini yıpratmaya devam ediyor. Üstelik iÅŸ “ciddiyse çok komik, ÅŸakaysa hiç komik deÄŸil” noktasına evrildi.

Misallere nereden baÅŸlasam bilemiyorum. Mesela bin yıldır gazetecilik yapan Özlem Gürses’in ve pek çok gazete-gazeteci kalabalığının Çin’e doÄŸru yolculuÄŸa çıkan ihracat treninin yola çıkmadığına dair geliÅŸtirdikleri inançla baÅŸlayabiliriz. Kahir ekseriyeti “insan hiçbir ÅŸeye körü körüne inanmamalı” cümlesine iman eden bu topluluk Çin treninin yola çıkmadığına ciddi ciddi inandılar. TCDD de iki gündür Çin treninin nerede olduÄŸuna dair konum bildirimi yaparak periÅŸan ediyor bunları.

Aslında mesele basit: “Tamahkârla sahtekârın buluÅŸmasından üçkâğıt doÄŸar” kuralı gereÄŸi Türkiye’nin baÅŸarmamasını, baÅŸaramamasını isteyen bir sahtekâr bir iddia ortaya atıyor, tüm tamahkârlar da MaÄŸribi’nin mal bulmuÅŸu gibi üÅŸüÅŸüyorlar bu yalanlara. Hani Sülün Osman ayarı bir üçkâğıtçı olsa bunların alayına Galata Kulesi’ni de satar, 15 Temmuz Åžehitler Köprüsü’nü de…

“Yazık” diyemiyorum, zira “yazık” diye meseleyi bilmeyene, cahile falan denilir. Bunlar dümdüz kötücül. Dümdüz pespaye.

Bir baÅŸka “çift yönlü pespayelik” de covid aşısı konusunda yaÅŸanıyor. Tam ortadan karpuz gibi ikiye bölündüÄŸümüz aşı konusunda Fenerbahçe-Galatasaray maçıymışçasına rahatlıkla argüman üretip kavga ediyoruz birbirimizle. Bir taraf “o aşı olunacak, sizi cahiller” tezahüratı yaparken diÄŸer taraf “aşılarda çip var, sizi ahmaklar” diyerek karşılık veriyor. Bütün bu kakofoninin ortasında yine olan “makuliyet”e oluyor. Bu meÅŸum hastalıktan kurtulmak isteyen milyonlarca insanımızın kafasını pelteleÅŸtiriyor bu tartışmalar. DoÄŸrusunun hangisi olduÄŸuna dair bir bilgi kırıntısı bile dolaşıma giremiyor. Varsa yoksa kim olduklarını bilmediÄŸimiz bazı adamların ve kadınların altyazı konulmuÅŸ bazı videoları ile kimi anlamadığımız teoriler. Üstelik “aşı olmalıyız” diyenler “aşı olmamalıyız” diyenleri, “aşı olmamalıyız” diyenler “aşı olmalıyız” diyenleri her fırsatta aÅŸağılıyor.

“Her fırsatta aÅŸağılama” deyince mesele ister istemez Mustafa Öztürk’e de gelecek bizim açımızdan. Bir kere yöntem tartışması ile baÅŸlayayım: Mustafa Öztürk’ün dolaşıma giren görüntüleri belli ki birileri tarafından ve Öztürk’ün izni olmaksızın dolaşıma sokulmuÅŸ ki bu hem haramdır hem de ahlaki deÄŸildir.

DiÄŸer yandan, bin yıldır yapılagelen “Kur’an mahlûk mudur, deÄŸil midir?” tartışmasını verdiÄŸi saçma sapan örneklerle, kullandığı argoyla ayaÄŸa düÅŸürmektedir Mustafa Öztürk. Allah’a, vahyinde “soysuz” ya da “piç” demeyi yakıştıramayan Öztürk’ün Allah tasavvurunun da ayrıca sorunlu olduÄŸunu düÅŸünüyorum.

Bence Kur’an’ı ve Ä°slam’ı anlama konusunda bütünüyle iÅŸe yaramaz bir yöntem olan tarihselciliÄŸi hiç olmazsa daha iyi bir üslupla, daha anlaşılır ÅŸekilde savunabilseler de biz de en azından ne dediklerini anlamaya çabalasak.

Geldik madalyonun diÄŸer yarısına. “Ehli Sünneti savunuyorum, ben olmasam Allah’ın dini elden gider” diyerek kendilerine “iktidar alanı” açan bazı hoca taslaklarına yani. Daha önce bin kere yazdım, gerekirse bin kere daha yazacağım. Ehli Sünnet, “-a noktası” ile “-b noktası” arasında, iki noktaya da az çok benzeyen ama ikisinden de bağımsız bir “-c noktası” ihdas etme iÅŸidir. Din konusundaki olaÄŸanüstü dengeli tavrını da tam bu eÅŸsiz anlayışından alır. Tarihsel serüvende Ehli Sünnet, “Kur’an mahlûktur” tartışmasını soÄŸuk kanlıkla takip etmiÅŸ, bu görüÅŸe karşı çıkmış, fakat bu görüÅŸü savunanları din dairesinin dışına atmamıştır. En fazla “bidat ehli” olarak sınıflandırmışlardır. Ä°ÅŸe bakın ki bu “bidat ehli” sınıflandırmasına Allah’ın dini üzerinden tatlı karlar elde edenler de dâhil edilmiÅŸtir ama nedense iÅŸin orası kimse tarafından konuÅŸulmamaktadır.

Bugün “Ehli Sünnet de Ehli Sünnet” diye slogan atan kimi hoca taslakları SünniliÄŸi daraltmak, eÄŸip bükmek gibi ÅŸeylerle bir çeÅŸit Heterodoksi, bir çeÅŸit Selefilik ürettiklerinin acaba farkındalar mıdır?

Velhasıl “Allah’ın dini peynir mi ki korunması için buzdolabına kaldıralım?” sorusu, önemli bir sorudur. Bu soruya ciddi cevaplar vermek de SünniliÄŸe dâhildir.

 

YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.