Murat Bardakçı: Papa, Peygamberimizin naaşını çalmak istemişti
Papa’nın kâfirleri Medine’de üç sene kaldılar ve Hazreti Muhammed’in mezarına giden uzun bir tünel kazdılar. Türbeye yaklaşmışlardı ki, Hazreti Peygamber o sırada Şam’da bulunan Nureddin’in rüyasına girdi ve ‘Yâ Nureddin! Bu mel’unlar benim kabrimi kazıp cenazemi Kâfiristan’a götürmeye çalışıyorlar’ dedi ve adamları birer birer gösterdikten sonra ‘Yetiş yâ Nureddin! Bu vazife sana verildi. Medine’ye gelmende sırrullah vardır. Gel, mezarımın her tarafını tunçlarla ve Horasan işi kâgir binalar ile çevir. Hizmetinin karşılığında sana şehitlik müyesser olacak, kıyamet günü benim bayrağımın altında olacaksın’ buyurdu.
12. asırda yaÅŸamış bir Papa ile Portekizli bir 16. asır amirali Mescid-i Nebevî’ye musallat olmuÅŸ, bunun üzerine Peygamber’in kabri dört bir yanından kurÅŸunla kaplanmış, hattâ toprağın altına bile tonlarla erimiÅŸ kurÅŸun akıtılmıştı.
Mescid-i Nebevî’de yakında baÅŸlayacak olan inÅŸaat sırasında Hazreti Muhammed’in başına birÅŸeyler gelmesinden endiÅŸe duyulan kabri eskiden de tehlike altında kalmış, meselâ 12. asırda bir Papa ile 16. yüzyılda Portekizli bir amiral peygamberimizin naaşına musallat olmuÅŸlardı. Ama böyle “korunan” yerlere Suudi’nin ÅŸerri bile uzanamaz, dolayısı ile hiç endiÅŸelenmeyin!
Suudiler’in bir ucunda Hazreti Muhammed’in türbesinin de bulunduÄŸu Mescid-i Nebevî’yi yıkıp yerine çok daha büyük bir cami inÅŸa edeceklerinin duyulmasından sonra inÅŸaat sırasında peygamberin kabrinin başına bir iÅŸ gelmesinden endiÅŸe ediliyor ya... Daha önce de yazdım: Suudiler kutsal toprakları gerçi babalarının çiftliÄŸi gibi kullanmaktadırlar ama böyle bir iÅŸe kalkışabileceklerini ve “Hücre-i Saadet”, yani Hazreti Muhammed’in kabrinin bulunduÄŸu mekân için ÅŸu anda ciddî bir tehdidin sözkonusu olduÄŸunu pek zannetmiyorum... Ama, Hücre-i Saadet geçmiÅŸte iki büyük tehlike atlatmış ve her ne kadar inanılmayacak gibi görünse de, Hristiyan dünyası iki defa Hazreti Muhammed’in naaşını çalmaya teÅŸebbüs etmiÅŸti!
SELÂHADDÄ°N’Ä°N PATRONU
12. yüzyılın ortalarında yapılan ilk teÅŸebbüsün ayrıntılarını, Evliya Çelebi’nin meÅŸhur “Seyahatnâme”sinin dokuzuncu cildinde buluyoruz. Seyahatnâme’de, Papa’nın Hazreti Muhammed’in naaşını çaldırmaya heveslendiÄŸi, gayet iyi Arapça konuÅŸan 20 adamını Medine’ye gönderdiÄŸi ve bu sapık operasyonu Åžam hükümdârı Nureddin Mahmud Zengî’nin engellediÄŸi anlatılıyor. Musul’da 1118’de doÄŸan ve OÄŸuzlar’ın AvÅŸar boyuna mensup olan Nureddin Zengî, Selçuklu Devleti’nin seçkin kumandanı ve Halep ile Musul’un hâkimi Ä°mâdeddin Zengî’nin oÄŸlu idi. Babasının 1146’daki ölümünden sonra miras olarak Halep’i aldı, aynı sene Haçlılar’ın elinde bulunan Urfa’yı da kurtardı ve daha sonra Åžam’a da hâkim oldu. 1174’teki vefatına kadar Haçlılar’a karşı ardarda zaferler kazanan Nureddin Zengî’nin yetiÅŸtirdiÄŸi kumandanların arasında Selâhaddin Eyyubî de vardı...
1150 Ä°LE 1174 ARASINDA
AÅŸağıda, Evliya Çelebi’nin meÅŸhur “Seyahatnâme”sinde Nureddin Zengî’nin Hazreti Muhammed’in naaşının çalınmasını engellemesinden bahseden bölümünü günümüzün Türkçesi ile ve kısaltarak naklediyorum... Seyahatnâme olayın hangi tarihte meydana geldiÄŸini açıkça ifade etmiyor ama hadisenin Nureddin Zengî’nin Åžam’da bulunduÄŸu sırada yaÅŸandığı ve Nureddin’in oraların tamamına 1150’lerin başında hâkim olduÄŸu gözönüne alınınca, Hazreti Muhammed’in cenazesini çalma teÅŸebbüsünün 1150 ile Nureddin’in vefat tarihi olan 1174 arasında meydana gelmiÅŸ olduÄŸu anlaşılıyor.
Ä°ÅŸte, Evliya Çelebi’nin bu konuda verdiÄŸi bilgiler: “...Åžam Atabeyi Nureddin, Åžam’ın hâkimi iken Papa dedikleri dinin düÅŸmanı dinsiz ve lânetlenmiÅŸ herif, ruhbanları ile biraraya geldiÄŸinde ‘Muhammed’in yolunu takip edenlerin dinlerini ve devletlerini yaralayalım. Birkaç adamımızı Firavun’un hazinelerinden de fazlasını vaadi ile Medine’ye gönderelim, orada bir eve yerleÅŸsinler. Sonra lâğımlar kazıp Muhammed’in cenazesini çalıp Roma’ya getirsinler’ dedi. Derken, iÅŸi yapabilecek yirmi kiÅŸi buldular. Bu veled-i zinaların (piçlerin) herbiri bütün lisanları mükemmel ÅŸekilde konuÅŸabiliyordu.
Papa mel’unu herifleri karşısına aldı, ‘EÄŸer Muhammed’in cenazesini buraya getirirseniz kılıcınız ArÅŸ’a asılır ve Hazreti Ä°sa ile beraber haÅŸrolursunuz; isminiz de tarihe yazılır’ dedi ve adamları Medine’ye gönderdi. Kıyafet deÄŸiÅŸtirip yola çıktılar ve Mısır üzerinden geçip nurlarla dolu Medine’ye vardılar. Burada ikiye ayrıldılar, içlerinden on kiÅŸi harem ÅŸeyhini ziyaret ederek hediyeler sundu, ÅŸeyh de ‘Safâ geldiniz’ diyerek bunları Harem-i Åžerîf’in bir köÅŸesindeki hücreye yerleÅŸtirdi. Geri kalan on kiÅŸi de Medine’de çöpçülük, hamamcılık ve hammallık yapmaya baÅŸladı.
PEYGAMBER RÜYASINA GÄ°RDÄ°
Papa’nın kâfirleri Medine’de üç sene kaldılar ve Hazreti Muhammed’in mezarına giden uzun bir tünel kazdılar. Türbeye yaklaÅŸmışlardı ki, Hazreti Peygamber o sırada Åžam’da bulunan Nureddin’in rüyasına girdi ve ‘Yâ Nureddin! Bu mel’unlar benim kabrimi kazıp cenazemi Kâfiristan’a götürmeye çalışıyorlar’ dedi ve adamları birer birer gösterdikten sonra ‘YetiÅŸ yâ Nureddin! Bu vazife sana verildi. Medine’ye gelmende sırrullah vardır. Gel, mezarımın her tarafını tunçlarla ve Horasan iÅŸi kâgir binalar ile çevir. Hizmetinin karşılığında sana ÅŸehitlik müyesser olacak, kıyamet günü benim bayrağımın altında olacaksın’ buyurdu. Nureddin geceyarısı uykusundan uyandı, baÅŸtan aÅŸağı nûra bürünmüÅŸ olduÄŸunu gördü ve sabaha kadar on iki bin deve ve at topladı ve yanına da altı bin asker alarak Åžam’a doÄŸru yola çıktı.
Üç gün üç gece hiç durmadan gitti, Medine’ye ulaÅŸtı, kâfirleri bulabilmek için ÅŸehir halkının tamamını huzurundan tek tek geçirdi ve ihsanlar da verdi ama peygamberin kendisine ruyada gösterdiÄŸi adamları göremedi. Medineliler’e ‘Åžehirde huzuruma çıkıp da ihsan almayan kimse kaldı mı’ diye sorduÄŸunda, ‘Bâb-ı Åžifa tarafındaki medresede on kiÅŸi yaÅŸar ama ibadetle meÅŸguldürler’ cevabını aldı. Nureddin bu on kiÅŸiyi getirmeleri için adamlarını gönderdi, getirdiler, sonra ÅŸehirde çöpçülük ve hammallık yapar gibi görünen ama Peygamber Efendimiz’in türbesine doÄŸru kazılan tünelden çıkan toprakları taşıyan diÄŸer on kiÅŸiyi de buldular. Tünele indiklerinde türbeye sadece bir adım kaldığını gördüler ve Nureddin bu yirmi kiÅŸiyi katledip pis cesedlerini uzaklardaki daÄŸlara attırdı.
HER YERÄ° KURÅžUNLA KAPLADI
Nureddin ileride böyle bir iÅŸe kalkışılmaması için tedbirler aldı ve Peygamberimiz’in türbesinin etrafını derinlerdeki kayalara ulaÅŸana kadar kazdırdı, ÅŸerefli mezarlarının altına destekler koydurdu. Binlerce kantarı dolduracak kadar kurÅŸun ve kalayı eritip buralara akıttı, kâfirlerin kazdığı tüneli de kurÅŸunla doldurdu. Hazreti Muhammed’in, Hazreti Ebubekir ile Hazreti Ömer’in kabirlerinin üzerini de kurÅŸunlarla ve adam beli kalınlığında demir kafeslerle örtüp etraflarını da saÄŸlam duvarlarla çevirdi. Hazreti Risâlet Efendimiz, o zamandan buyana iÅŸte böylesine büyük bir tunç sandukanın içerisindedirler...” Evliya Çelebi hadise hakkında bunları yazıyor... Sözünü ettiÄŸi akıl dışı iÅŸe hangi Papa’nın kalkıştığını ise bilmiyoruz. Hadisenin meydana geldiÄŸi 1150 ile 1174 seneleri arasında Papalık tahtından dört kiÅŸi geçmiÅŸ: Üçüncü Eugene, Dördüncü Anastasius, Dördüncü Adrian ve Üçüncü Alexander. Akıllara ziyan iÅŸi planlayan Papa, iÅŸte bu dört kiÅŸiden biri! Hazreti Muhammed’in naaşına karşı sonraki asırlarda birÅŸeyler planlayan Portekizli Amiral Alfonso d’Albuquerque’in boÅŸa çıkan hayâlini de yine bu sayfada okuyabilirsiniz...
AMÄ°RALÄ°N BU UÇUK PLANINI YAVUZ SULTAN SELÄ°M BOZDU
1150’lerde Hazreti Muhammed’in naaşını kaçırmaya teÅŸebbüs eden Hristiyan dünyası, yaklaşık üç buçuk asır sonra bu iÅŸi yeniden denemeye kalktı ama çabaları yine boÅŸa çıktı. Portekizli Amiral Alfonso d’Albuquerque’in planladığı bu ikinci giriÅŸim, 1510’lu senelerde sahneye kondu... Osmanlı BeyliÄŸi’nin kurulduÄŸu 14. asrın ilk yıllarında, Ä°slâm’ın kutsal topraklarına merkezi Kahire olan ve Haçlılar’ı OrtadoÄŸu’dan atan güçlü Memlük devleti hâkimdi. Memlükler kuvvetli bir kara ordusuna sahip idiler ama denizcilikte zayıf kalmışlardı...
AMÄ°RALÄ°N SÄ°NSÄ° PLANI
DoÄŸu’ya uzanan ticaret yollarını ellerine geçirmek isteyen Portekizliler, Memlükler’in denizcilikteki bu zaafından istifade ederek Arabistan Yarımadası’nda stratejik mevkiler elde etmeyi baÅŸardılar. Portekizli Amiral Alfonso d’Albuquerque, daha da ileri giderek Hazreti Muhammed’in Medine’deki kabrini Hristiyan topraklarına kaçırmak gibi sinsi bir plan kurdu. Amiralin gerekçesi, Memlükler’in Kudüs’teki kutsal yerleri ziyaret eden Hristiyanlar’dan vergi almalarıydı ve naaşı kaçırabildiÄŸi takdirde Ä°slam dünyasının moralini yerle bir ederek zamanla Kudüs’e de hâkim olabileceÄŸini düÅŸünmüÅŸtü ama Osmanlılar’ın Memlükler’i tarih sahnesinden silerek OrtadoÄŸu’ya ve bütün kutsal topraklara hâkim olmaları bu planı bozdu.
DENÄ°ZDE ÜSTÜNLÜK
Portekizliler 15. yüzyılın sonlarında Ümit Burnu’nu dolaÅŸarak Hint Okyanusu’na ulaÅŸmış ve gözlerini Arabistan’a dikmiÅŸlerdi. Memlükler, Portekizliler’in denizden ilerleyiÅŸini bir türlü durduramıyorlardı. Hint Okyanusu’ndaki Portekiz donanmasının kumandanı olan Amiral Alfonso d’Albuquerque, plânını iÅŸte bu sırada hazırladı.Mekke veMedine’nin ardından Kudüs’ü de alarak Müslümanlar’ı Ä°slam’ın kutsal topraklarından sürebileceÄŸine inanıyordu. d’Albuquerque’in planı, Muhammed Yakub Mughul’un “Kanunî Devri Osmanlılar’ın Hint Okyanusu Politikası ve Osmanlı-Hint Müslümanları Münasebetleri” isimli eserinde ÅŸöyle anlatılır: “...Portekiz, Hindistan’daki sömürgelerini muhafaza etmek ve kuvvetlendirmek için baÅŸka bölgeleri de iÅŸgal edecek, denizlere hâkim olmak maksadıyla Hürmüz BoÄŸazı’nı elde tutacak, Kızıldeniz’de hâkimiyet kurmak amacıyla Aden’e girecekti. Nil Nehri‘nin yatağında yeni kanallar kazılarak suyun yolu deÄŸiÅŸtirilecek, böylelikle Mısır’a büyük zararlar verilecek ama çok daha önemlisi, Hazreti Muhammed’in Medine’deki mezarı açılarak naaşı kaçırılacak ve Hristiyan bir memlekete götürülecekti.
CÄ°DDE’YE ÇIKARMA
Portekizli komutan, planını tatbik için 1513’te harekete geçti, birçok Müslüman toprağını iÅŸgal etti ama amacına ulaÅŸmasına Osmanlılar engel oldular. Yavuz Sultan Selim, 1516’nın 2 AÄŸustos’unda Halep yakınlarındaki Mercidabık bölgesinde Memlük ordusunu bozguna uÄŸratınca Mısır ile Suriye’nin tamamı Osmanlılar’ın eline geçti. Ä°slâm’ın kutsal toprakları da kısa bir zaman sonra yine Yavuz Sultan Selim’in kontrolü altına girdi. Ama, Portekizliler yine de her yolu denemeye kararlı idiler, hattâ 1517’de Cidde’ye asker çıkarmaya çalıştılar ama püskürtüldüler... Bütün bu geliÅŸmeler, Hindistan’a uzanan ticaret yollarının önemli bir bölümünün artık Osmanlı hâkimiyeti altında olması demekti. Arabistan Yarımadası’ndaki Portekiz ilerlemesi böylelikle durduruldu, Hindistan’dan Avrupa’ya yapılan mal akışı o tarihten itibaren Türkiye üzerinden sürdürülür oldu ve Alfonso d’Albuquerque’in korkunç planı da bir hayal olarak kaldı...
Habertürk
Henüz yorum yapılmamış.