Rasim Özdenören: Feridun Attar ve günümüzün Moğolları
Cömertlik miktarla değil, o miktarın bütçemizde tuttuğu nispetle ölçülür, ölçülmelidir. Ancak insanların her şeyin fiyatını bildiği, fakat değerini bilmediği günümüzde Feridüddin-i Attar’ın değerini Moğol askerine veya onun günümüzdeki uzantılarına nasıl açıklamalı?
DeÄŸerli tarihçi Dursun Gürlek, bir önceki pazar günü yazısında “hurda” kelimesi münasebetiyle aÅŸağıdaki anekdotu aktarıyor:
“…Bu anlamdaki Farsça beyti, Åžemseddin Sami merhum ÅŸöyle açıklıyor:
“Bu tarih, (beyit) kutbü’l-ârifin Åžeyh Feridüddin Attar hakkında söylenmiÅŸtir. Hazret, Cengiz Han’ın ordusuna mensup bir MoÄŸol tarafından esir edildiÄŸi sırada 104 yaşındaydı. MoÄŸol, kendisini öldürmeye hazırlanırken diÄŸer bir MoÄŸol askeri, bu ihtiyarın Müslümanlar arasında meÅŸhur bir zat olduÄŸunu, fidye olarak Müslümanlardan çok akçe alabileceÄŸini hatırlattı. MoÄŸol, öldürmekten vazgeçip, fidyesini bulmak için Hazreti Åžeyh’i gezdirmeye baÅŸladı. O sırada hamiyetli bir zat ortaya çıkıp yüz bin altın teklif edince Åžeyh, MoÄŸol’a ÅŸöyle dedi: “Bu, benim kıymetim deÄŸildir. Tam deÄŸerini bulmadıkça satma.” MoÄŸol daha fazla veren birini bulurum ümidiyle Åžeyh’i gezdirmeye devam etti. O esnada sırtındaki saman torbasıyla oradan geçen bir fakir, “Åžu ihtiyarı bana bağışla, sana ÅŸu samanı vereyim” deyince Hazreti Åžeyh MoÄŸol’a, “Ä°ÅŸte, benim deÄŸerim budur, sat” demiÅŸ. Fena halde öfkelenen MoÄŸol, Feridüddin-i Attar hazretlerini katletmiÅŸ.” (Kültür dünyamızın hurdacıları, Yeni Åžafak, 15 Kasım 2020).
Üstat Gürlek kıssayı burada kesiyor.
Feridüddin-i Attar’ın bilgeliÄŸi ile MoÄŸol askerinin zıtlaÅŸan hamakatinin püf noktasını okurun izanına bırakıyor. Bizim kabulümüze göre Åžeyh, yaÅŸlı kiÅŸiyi tercih ederken ona “sırtındaki saman torbasıyla” bütün servetini teklif eden birini iÅŸaret ediyordu. Ancak MoÄŸol askerinin zihinsel melekesi bu inceliÄŸi fark edecek donanımda deÄŸildi.
Bu olay bana başka bir menkıbeyi hatırlattı.
Hz. Ali’nin aÄŸabeyi Hz. Cafer’in oÄŸlu Abdullah, sıcak bir günde, bir hurmalıkta dinlenirken orada çalışan köleye, yemek vakti üç parça ekmek geldiÄŸini gördü.
Köle ekmeklerden birini aÄŸzına götürmek üzereyken önünde aç bir köpek belirdi. Köle elindeki ekmeÄŸi köpeÄŸe attı. Köpek ekmeÄŸi hemen yedi. Köle ekmeÄŸin ikinci parçasını da attı. Köpek bunu da yedi. Köle bunun üzerine üçüncü parçayı da köpeÄŸe verdi. Kalkıp yeniden iÅŸine dönerken Abdullah, yaklaşıp sordu:
– Ey köle, bugünkü yiyeceÄŸin ne kadardı? Köle:
– Ä°ÅŸte bu üç parça ekmek...
– Kendine neden hiç ayırmadın?
– Hayvan çok açtı. O halde bırakmak istemedim.
– Peki, sen ne yiyeceksin ÅŸimdi?
– Oruç tutacağım.
Bunun üzerine, Abdullah b. Cafer, köleden sahibini, evinin nerede olduÄŸunu sordu. Sonra da gidip adamdan bu hurmalığı içindeki köleyle birlikte satın aldı. Sonra döndü, köleye bu tarlayı ve onu sahibinden satın aldığını söyledi ve ekledi:
– Seni azad ediyorum. Bu hurmalığı da sana hediye ediyorum.
CömertliÄŸiyle meÅŸhur Abdullah b. Cafer, kendisinden daha cömert birini tanıyıp tanımadığı sorulduÄŸunda, bu olayı anlatırdı.
– Ama o köpeÄŸe topu topu üç parça ekmek vermiÅŸ; sense ona koskoca bir hurmalığı ve hürriyetini vermiÅŸsin, dediklerinde, ÅŸu karşılığı verirdi:
– Ama o elindeki her ÅŸeyi verdi; ben ise elimdekinin bir kısmını...
Sözün Özü: Cömertlik miktarla deÄŸil, o miktarın bütçemizde tuttuÄŸu nispetle ölçülür, ölçülmelidir.
Ancak insanların her ÅŸeyin fiyatını bildiÄŸi, fakat deÄŸerini bilmediÄŸi günümüzde Feridüddin-i Attar’ın deÄŸerini MoÄŸol askerine veya onun günümüzdeki uzantılarına nasıl açıklamalı?
YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.