Sosyal Medya

Tercüme Haber

Diriliş Ertuğrul, İslam dünyasının hayal gücünü nasıl canlandırdı?

Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Bey'in babası olan ve 13. yüzyılda yaşayan Ertuğrul Gazi’nin hayatının anlatıldığı Diriliş: Ertuğrul adlı TV dizisi dünya çapında milyonlarca Müslüman için kült bir figür oldu.



Ertuğrul'un dizide gayrimüslimlere karşı adalet vurgusu, İslami yönetimin nasıl olabileceğini gösteriyor.

Çöl Aslanı

Libya diktatörü Muammer Kaddafi tarafından finanse edilen ve yönetmenliğini Mustafa Akkad'ın yaptığı film, 20. yüzyılın başlarında İtalyan sömürgeciliğine karşı savaşan efsanevi Libyalı ve Senusi devrimcisi Ömer Muhtar'ın hikâyesini konu ediniyordu.

Film 1981'de dünya çapında sinemalara girerken, Anthony Quinn'in canlandırdığı Ömer Muhtar karakteri bir öğretmen ve kararlı bir komutan olarak faşist İtalya işgaline karşı verdiği mücadele ile Filistin'den Keşmir'e kadar bütün direniş hareketlerine de ilham vermişti.

“20 yıldır size karşı direndik. Ve Allah'ın yardımıyla, sonuna kadar da direneceğiz’’ diyor Muhtar filmde İtalyanlara.

Mustafa Akkad'ın 1981 yapımı filmi, Libya'nın İtalyan işgaline karşı 20 yıl boyunca savaşan Ömer Muhtar'a saygıyı da ifade ediyordu.

At sırtındaki Ömer Muhtar ve tüfeklerle silahlanmış birkaç yüz Bedevi savaşçısından oluşan çetesi, 10 binlerce masum insanı öldüren, toplama kampları inşa eden, tanklar ve makineli tüfeklerle donanmış modern bir İtalyan ordusu ile karşı karşıya geldi.

Muhtar, düşmanlara karşı bile haysiyete inanan İslami bir savaş etiğine bağlı kalarak savaştı. İtalya'da film gösterime girdiğinde yasaklandı ve 2009'a kadar da asla TV’lerde gösterilmedi.

Muhtar, âlim, savaşçı ve Sufi olarak, Hz. Muhammed’in sevgili kuzeni ve Sünni İslam'ın dördüncü halifesi İmam Ali'nin şanına yaraşır şekilde savaştı. Ömer Muhtar, cesaretinden dolayı "Çöl Aslanı" olarak adlandırıldı. Peygamber efendimiz, Hz. Ali'ye Arapça " Tanrı'nın Aslanı " anlamına gelen Esadullah adını vermişti .

Hollywood ve Müslümanlar

Çöl Aslanı, batı modernliğinin kabul görmüş medeniyetini ayaklar altına aldı ve 20. yüzyıl sömürgeciliğine karşı direniş tasvirinde sinematik bir başkaldırıydı. Ömer Muhtar, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlar için sadece Libya'nın kahramanı değildi, aynı zamanda ideallerinin bir simgesiydi, bir Müslüman kahraman, adaletsizliğe direnen, 20 yıldır cesurca ve incelikle savaşan inatçı bir anti-emperyalistti.

Muhtar ekranda “Bizi evlerimizden kovanlara karşı kendimizi savunmak Tanrı'ya karşı görevimizdir” demişti.

Batı kültüründe Müslümanların kötü gösterilmesi (soldan itibaren) Executive Decision, Homeland ve Call of Duty'yi (Silver Pictures, Showtime, Activision).

1980'lerin sonunda dünya, Soğuk Savaş'ın sonunda sarsıldı. Hollywood sektörünün kötü karakterleri, bu defa Sovyet sert adamlarından alınıp, başlarına havlu sarılı cübbeli Müslümanlara tevdi edildi: Gişe rekorları kıran Back to the Future (1985) bile, teröristleri Müslüman ve Arap olarak tasvir etti. Rambo III (1988), True Lies (1994) ve Executive Decision (1998) gibi gişe rekorları kıran filmlerin bu karikatürü derinleştirmesiyle bu 'terörist tasviri' 1980'lerin sonunda ve 1990'larda daha da kötüleşti.

11 Eylül, Müslümanları kin dolu ve intikamcı bir Batı yüzüyle tanıştıran tarih olmakla birlikte, dönemin Homeland ve Call of Duty gibi TV şovları ve video oyunları durumu yeni boyutlara taşıdı ulaştı.

Orta Doğu ve Afganistan'daki Batı öncülüğündeki istilalar derinleşti ve birçok bölgede yandaş rejimlerin izini bıraktı ve Müslüman ulusları mahvetti.

Ertuğrul: Bir efsaneni dirilişi

10 Aralık 2014'te TRT 1'de Türkiye'de ilk kez yeni bir televizyon dizisi yayınlandı.

Mehmet Bozdağ'ın ortaya koyduğu Diriliş, göçebe olarak yaşayan ve kalıcı bir yurt bulmak için yola çıkan Türk aşireti Kayıların genç lideri Ertuğrul Bey'in 13. yüzyıl Anadolusundaki hikâyesini ekranlara taşıdı. Kayılar, Orta Asya bozkırlarındaki sert ve elverişsiz hava koşullarından korunmak, sert kışlarda yiyecek kıtlığından kurtulmak için geldikleri Anadolu’yu yurt tutabilmek için Hıristiyan Haçlılar ile yağmacı Moğollarla savaşmak zorundaydı.  

Eyyubiler ve Selçuklular gibi imparatorlukların çöküşünün gerçekleştiği bir zaman diliminde, İslam dünyası, şimdi olduğu gibi kargaşa içindeydi. Süleyman Şah'ın oğlu Ertuğrul (Engin Altan Düzyatan), Müslümanları bir araya getirme ve sonunda Türkmen aşiretlerine bir yurt kurma hayalinin peşine düştü.

Ertuğrul, bunu başarmak için batıya, günümüz Türkiyesinin büyük bir kısmını oluşturan büyük yarımada olan Anadolu'ya doğru ilerler. Bu dönemde, 1037-1194 yılları arasında daha geniş bölgenin sahibi olan fakat sonrasında Haçlı ve Moğol saldırılarıyla yıkılmaya yüz tutmuş Anadolu Selçuklu topraklarında verir mücadelesini Ertuğrul.

Ertuğrul ve Alplerinden oluşan seçkin savaşçı birliği; Tapınakçılar, Haçlılar, Bizanslılar ve Moğolların yanı sıra kendi içlerindeki hainlerle savaşırlar.

Kısa süre sonra Ertuğrul kilit komutan olarak ortaya çıkar ve Rum Sultanlığı üzerinde güneş batmaya başladığında Türk boylarını etrafında toplamaya başlar. Onun zaferleri ve ilham veren liderliği, sonunda yeni bir imparatorluğun oluşumunun yolunu açar. Ertuğrul'un varisi ne de olsa Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman'dır.

Diriliş Ertuğrul 5 sezonun ardından Mayıs 2019'da sona erdi. Her sezon, sezon başına 150 dakikalık devasa bölümlerden oluşuyordu. Uluslararası olarak piyasaya sürüldüğü Netflix'te, sezon başına 40 dakikalık yaklaşık 80 bölüm içerecek şekilde düzenlendi.

Ertuğrul’un popülaritesi ülkesini aşıp uluslararası bir seviyeye ulaştı.

Çöl Arslanı ile birlikte düşünüldüğünde, yabancıların Müslümanlara reva gördükleri kötücül ve iş birlikçi değil, aralarındaki sosyal kodlar ve değerler bakımından bir çok ortaklık barındıran, Müslümanların kendi öz değerlerine ve sosyal kodlarına dayanan bir düşünce evreninden oluşturulmuş karakterler olduğunu görürüz

Diriliş Ertuğrul Güney Asya, Orta Doğu'daki Müslümanlar arasında, Güney Amerika ve Güney Afrika'nın bazı bölgelerinde de geniş bir yankı uyandırdı. 72 ülkede yayınlanmış ve İngilizce, Rusça, İspanyolca ve Arapça gibi onlarca dile çevrilmiş bir diziden bahsediyoruz.

Keşmir’de, Gazze’de Bangladeş’te Ortadoğu’da, yeni evliler bebeklerine Ertuğrul adını veriyor. ABD'de iki hayran, diziyi yorumlamak ve eleştirmek için Beywatch adında bir podcast yayınladı ve kendilerine ait ciddi bir takipçi kitlesi topladı. Dizi sonrası ilk Osmanlı başkenti olarak bilinen Söğüt'ü bir turizm merkezine döndürdü.

Yeni Zelanda'daki  51 kişinin katledildiği cami saldırılarında öldürülenlerden birinin eşi olan Hamimah Tuyan, kocasını şöyle anlatıyor: "O benim imamım, korumamdı... Ertuğrul'umdu diyor"

İbn-i Arabi'nin tasviri, İslam'ın en sevilen Sufi şeyhlerinden birine olan ilgiyi yeniden canlandırdı.

Dünyadaki Türk dizilerinin popülaritesindeki artışı anlatan Fatima Butto, New Kings of the World'de izleyicilerin Müslüman tasvirleri ve dizilerde sunulan değerlerle nasıl bağlantı kurduğunu şöyle yazıyor :

"Türk tarihi draması, Müslüman topraklardaki birbiriyle savaşıp kral olma derdindeki emperyal savaşlarla ilgili değildi. Türkler, savaşlarını Müslüman olsun veya olmasın, hem kendi topraklarında hem de yabancı toraklarda zalim idarecilere karşı verdiler."

Diriliş Ertuğrul’un Urduca versiyonunun Nisan 2020'de Pakistan'da ilk televizyonda yayınlanmasından önce Başbakan İmran Han, gösterinin İslami değerleri sergilediğini, Hollywood ve Bollywood'dan daha fazla kültürel ve tarihi ağırlık taşıdığını söyledi. Urduca dublajlı sürüm Youtube'da abonelik rekorları kırdı.

Ertuğrul, Hindistan’da sinema ve televizyon siması Şah Rukh Khan ve hatta Hindistan Başbakanı Narendra Modi'den daha popüler bir arama terimi olduğunu kanıtladı. 2020 yılına gelindiğinde, dünyanın dört bir yanındaki yüz milyonlarca insan onsuz bir dünya hayal edemiyordu.

Bir imparatorluğun kurulması

Tarihçi Perry Anderson, 13. yüzyıl Anadolusunu anlatırken Selçuklu İmparatorluğu'nun daha çok Nil ile ilgilendiğini söylüyor. Gösteride de görüldüğü gibi, sınıra yerleşen Türk boyları hem batıda Bizanslılar hem de doğudan gelen işgalci Moğollarla karşı karşıya kalmak durumundaydılar.

"Bu sınır savaşçıları ve maceracıları, yalnızca sürüleriyle toprak aramakla kalmadı aynı zamanda, kendi kendini seçme süreciyle, gazi olma arzusuyla damgalanmışlardı."

Cemal Kafadar gibi diğer tarihçiler, değişen sınırlar boyunca uzanan alanın, inanç ve ticaret açısından modern sınırların hayal ettiğimizden muhtemelen daha geçirgen, değişken ve çeşitli olduğunu savunuyorlar. Osmanlılar, Türkler için bir devlet kurma yolunda savaşırken, bu kargaşadan kurtulup cihanşümul bir devlete evrilmeyi başarmıştı.

İstanbul İbn-i Haldun Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü öğretim üyesi Nagihan Haliloğlu, "Bana göre izinin öğrettiği en temel şey, İslami ve peygamberlik geleneğini sürdüren Türk devletinin temel ahlakı oldu" diyor.

Dizinin ilerleyen bölümlerinde bir Bizans kalesini fetheden Ertuğrul, odada dizlerinin üstüne çökmüş şekilde, kibrin ve küstahlığın kendisini yenmesine izin vermemesi için Allah'a yalvararak dua ediyor. Kısa süre sonra İbn Arabi kaleyi ziyaret edip, Ertuğrul'u uyarıyor ve devletin sonsuz olmasını istiyorsa, Ertuğrul'un “liyakat sahibi adam yetiştirmesi, adaletle yönetmesi ve tüm inançlara adil davranması” gerektiğini söylüyor.

Aliyar Bey'in Zülfikar kılıcı, bilgeliğe ve adalete sonsuz bir göndermedir (TRT / illüstrasyon Mohamad Elaasar)

Dizide gayrimüslimlere karşı adalet ve eşitliğe yapılan vurgu, sadece İslami yönetimin nasıl olabileceğine bir örnek teşkil ediyor gibi görünüyor. Haliloğlu şöyle diyor: “İbn Arabi, Türklerin yüzyıllar boyunca özümsediklerini iddia ettikleri Anadolu İslami’ı geleneğinin somutlaşmış halidir, dünyada yaşama şeklimizi, masada oturduğumuz yerden yurtlarımızı ve evlerimizi nasıl organize ettiğimize kadar her şeyi belirleyen bir gelenek."

Maryland'deki Salisbury Üniversitesi'nde Osmanlı Tarihi profesörü olan Emin Leliç, dizinin popülaritesini anlamak için çok geriye bakmanın gerekmediğini söylüyor. 20. yüzyılın başlarına kadar dahi, Osmanlı İmparatorluğu dünyadaki birçok Müslüman için hâlâ, 'Batılı, sömürge hegemonyasına alternatif insancıl ve insanı yaşatmaya gayret eden bir siyasi ve manevi alternatif düzen sunuyordu'. 

Leliç, şunları söylüyor: 

“Modern Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e, 1924'te halifeliği kaldırmaması için dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlardan, özellikle Güney Asyalı Müslümanlardan gelen birçok mektuba bakmak yeterli. 20. yüzyılın başlarında siyasi olarak parçalanmış ve boyun eğdirilmiş Müslüman dünyası, en azından halifelik biçiminde bir manevi birlik duygusu arzuluyordu ve belli ki bunu yapmaya devam ediyor. "

Diriliş Ertuğrul, tam da bu nedenle Mısır, Suudi Arabistan ve BAE'de yasaklanmış durumda.

Dizde Hz. Ali'ye ilk sahneden itibaren sıkça yapılan atıf, aynı zamanda, bugün pek çok Müslüman'ın karşılaştığı ikilemlere doğrudan hitap eden bir sessizlik politikası veya iktidarın peşinde koşma politikası benimsemek yerine bir baskı anında harekete geçmenin somutlaşmış hali. Dünyadaki pek çok Müslüman topluluğun soykırım, etnik temizlik, yükselen ve kudurmuş İslamofobi ile otoriter ve kayıtsız liderlikle karşı karşıya olduğu bir dönemde, Diriliş Ertuğrul bir meydan okumanın izdüşümüdür.

Hz. Ali cesur bir savaşçı, yüksek hikmet sahibi ve amansız bir adalet düzeninin savunucusuydu. Sonrasında İslam tarihinde kıymetli bir yeri olan Kudüs fatihi Selahattin Eyyubi ve yine Haçlı işgaline direnen Ömer Muhtar ile birlikte Ertuğrul’u düşününce, düşünce dünyasındaki bir silsilenin dizilimini görmemiz pek de zor olmayacaktır.

Dizinin kadın olgusuna verdiği önem

İngiliz yazar Nafisah Kara, "Alışılan sert, kaba ve katı Müslüman erkek imajının aksine, eşine sadık, saygılı ve sevgi ifadelerini söylemekten geri durmayan, ona toplumsal hayatın bütün departmanlarında yer açan merhametli, cesur ve yüreğindeki sevdasına sadık bir erkek örneği bize sunuyor" diyor.

Tarihin sonundan dersler

Diriliş'in başarısı, hayatımızın sosyal ve ekonomik yapısının yerleşik fikirleri hakkında daha derin soruları gündeme getiriyor. 80’lerin sonunda Soğuk Savaş sona erdiğinde Müslümanlar Batı için bir gecede günah keçisi haline geldi. Francis Fukuyama'nın tarif ettiği gibi tarihin sonuna geldiğimiz söylendi. Ya tüketimden yanaydık, ya da batı medeniyetine karşıydık. Ama 'Diriliş Ertuğrul' üç şekilde bu varsayımları reddetti.

Birincisi, Türkiye'nin ötesinde yankılanan geleneksel bir kimliğin belirteçlerinin kültürel yapılarına dikkatle bakıyor: Halk müziği, sözlü hikâye anlatımı, aile, yaşlılara saygı ve yemeğe törensel bir yaklaşım. Aynı zamanda kadınları bu geleneğin bir parçası olarak ve ona karşı değil olarak güçlendirilmiş ve iddialı olarak yansıtıyor.

İkincisi, Diriliş Ertuğrul, hem sosyal adalet arayışı hem de güçlü bir manevi çekirdek merkezli Müslüman toplumların nasıl var olabileceğini gösteriyor. Gösteride abdest, dua ve cenazelerin İslami ritüelleri vurgulanmaktadır. Bir kasaba, çarşı veya köy fethetti ise ezan İslam ile bölgeyi bir anlamda kutsamak. 

Üçüncüs olarak Diriliş Ertuğrul; zayıflar, yaşlılar ve yoksullar için düşük vergi ve destekçi olmayı teşvik eden, eşitlikçi bir toplum olasılığını öne sürüyor. Ertuğrul'un Hz. Ali'yi örnek alması, ideal bir toplum imajını da çağrıştırmaktır. Aşırı zenginliğin hoş görülmediği, dünyevi arayışları reddeden, zenginliği dağıtmak ve paylaşmak amacı güden, adil ticaret ortamının sağlayıcısı olan ve yoksulluğa savaş açan bir düzenin varlığını temsil etmektedir.

Dizinin küresel ölçekte elde ettiği başarı, peşi sıra gelen ve gelmekte olan Uyanış Büyük Selçuklu ve Barbaros gibi iddialı yapımlarında önünü açmış oldu.

Ertuğrul, umut ve Keşmir

Ağustos 2019'da Hindistan hükümeti, Keşmir'in yarı özerk statüsünü kaldırdı. Hindistan, bölgeye bir iletişim yasağı uyguladı. Özgürlük yanlısı hareketin liderleri tutuklandı, genç çocuklar yakalandı ve tutuklandı.

Diriliş Ertuğrul bölümleri, yasak bir madde gibi flash belleklerde gizliden gizliye paylaşılıyordu. Keşmirli Müslümanlar için onun hikâyesi bir bakıma kendilerinin de kavgasıydı.

Müslümanların Bollywood da dahi medyanın çoğu tarafından düzenli olarak şeytanlaştırıldığı Hindistan'da, Keşmir için dizi, saldırı ve karalama altındaki bir topluluğa güven, inanç ve itibar aşılayan bir kaynağa dönüştü.

Tarihi profesörü olan Leliç, aziz ile savaşçı arasındaki karşılaşmanın alegorisinin, dizinin cazibesini en iyi şekilde açıkladığını söylüyor:

Modern, kapitalist dünya düzeni anladığımız şekilde, ya da şirketin (Kapitalin) devlet ve insanlık otoritesine karşı kazandığı zaferin hikâyesidir.

Ancak bu lanse edilen kapitalist model, büyük çoğunluk için mutluluk getirmedi. Bunun yerine, insanları yalnızlaştırdı, haklarından mahrum bıraktı ve alternatif bir yaşam için özlem duymasına sebep oldu. Bugün uzmanlar şu soruyu soruyor: Bireycilik Amerika'nın dini mi?

Pakistan'da Ertuğrul Gazi'nin heykeli dikildi

Ertuğrul, Selçuklu sancağı altında sıradan bir asker olarak savaşırken, sonrasında uç beyi olduğunda ve en sonunda Söğüt'ün asıl hâkimi olduğunda, aynı Ertuğrul’du. Çünkü hala bir kıl çadır ve kılıcından başka bir varlığı olduğundan söz edemeyiz.

Oğlu Gündüz'ün, İslam hukukunda temelde yasak olan faiz isteyen tefecileri finanse ettiği tespit edilince, onu tüm sahip oldukları payelerden mahrum eder ve  “Allah'ın rızasını almayan evlat babasının rızasını da alamaz oğlum” der.

Ancak tatminsizlik sadece kapitalist-hümanist dünya düzeninden değil, aynı zamanda seküler dünya düzeninin ikiyüzlülüğünden de kaynaklanıyor.

Bütün bu mevcut düzene teslim olmayı reddetme, başka bir dünyanın var olabileceğine dair inatçı bir direnme, kim bilir, belki de Diriliş Ertuğrul'un Müslüman hayal gücüne en büyük katkısı olmuştur.

Editörün notu: Bu yazı Diriliş: Ertuğrul dizisi için spoiler içeriyor.

*The Middle East Eye Haber Ajansında, Azad Essa tarafından kaleme alınan bu makale, aslına sadık kalınarak, Hasan Nurhan Çelik tarafından, Düşünce Mektebi adına kısaltılarak tercüme edilmiştir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.