Savaş Barkçin'in kaleminden: Conta
Herkesin kendisine gerçek yüzünü gösteren bir aynaya ihtiyacı vardır. Kirli, kırık, sırrı bozulmuş ayna sana seni gösteremez. Onun için kendini değiştirmeye çalışan kişi, çevresini de değiştirmelidir. Çünkü onu sürekli öven kişiler bir gün ona mutlaka ihanet edecektir. Çünkü onların övgüsü kişinin onlara verdiği çıkar sebebiyledir. Gün gelip kişi tökezlediğinde ilk ihanet onlardan beklenir...
Challenger, ABD'nin 1980'lerde ürettiÄŸi bir uzay mekiÄŸiydi. Ä°smi meydan okuyan" anlamına geliyordu. Tam 3 milyar dolara mal olmuÅŸtu. O dönemin baÅŸkanı Reagan ve Kongre bütçe konusunda kesenin aÄŸzını açmışlardı. Çünkü ABD, Sovyetler ile süregiden uzay rekabetinde uçak gibi uzaya gidip geri dönebilen ve birçok kere kullanılabilen bir araç üreterek öne geçmiÅŸti. Bu yüzden Challenger bir uzay makinesi olduÄŸu kadar bir propaganda makinesiydi de... Daha önce dokuz kere dünya yörüngesine gidip gelmiÅŸti. Bu uçuÅŸunda ise altı astronotun yanısıra ilk defa bir öÄŸretmen de olacaktı. Bunun için ABD'de ülke çapında bütün fen bilgisi öÄŸretmenlerine duyuru yapılmış, baÅŸvuran binlercesinin arasından bir kadın öÄŸretmen seçilmiÅŸti. Bu öÄŸretmen, uzayda bazı deneyler yapacak ve görüntüleri okullarda öÄŸrencilere gösterilecekti. Böylece ABD, uzaya bile hâkim olduÄŸu imajını bütün ülkeye ve dünyaya yaymak istiyordu.
Challenger onuncu seferini 28 Ocak 1986 günü sabah yaptı. MekiÄŸin roketleri ateÅŸlendi. Roket gökyüzüne tırmanmaya baÅŸladı. Her ÅŸey normal gidiyordu.
Kalkıştan sadece 73 saniye sonra mekik gökyüzünde 15 km irtifaya eriÅŸmiÅŸti. Tam o anda birden mekÄŸin baÄŸlı olduÄŸu yakıt tankı infilak etti, Mekik, içindeki mürettebat ile beraber o yükseklikten düÅŸerek okyanusa çakıldı. NASA kumanda merkezindekiler gibi olayı TV'den canlı izleyen milyonlarca kiÅŸi de ÅŸoka girmiÅŸti. Daha sonra mürettebatın okyanusa düÅŸene kadar canlı kaldıkları ve çarpmanın tesiriyle öldükleri belirlenince Amerikalılar daha büyük bir dehÅŸeti yaÅŸadı. NASA resmi bir açıklama yaptı. Onlara göre talihsiz bir kazaydı bu.
Amerikan baÅŸkanı bu kazayla kamuoyuna ve Sovyetlere karşı rezil olduklarını düÅŸündü. Hemen Kongre'de bir soruÅŸturma komisyonu kurdu. BaÅŸkan, komisyonun başına en mutemet adamını atadı. Böylece NASA'nın suçlanmasını engellemek istiyordu.
NASA yetkilileri, bilim adamları ve mühendisler komisyona gelerek ifade verdiler. Hemen hepsi olayın bir kaza olduÄŸunu söylüyordu. Fakat gerçek, komisyon üyesi bir generalin açıkladığı bir belgeyle ortaya çıktı. Bu belge, yakıt tankını üreten özel bir firmadaki mühendislerin kendi yöneticilerine yazdığı bir yazı idi. Mühendisler, mekiÄŸin fırlatılmasından bir gün önce imzaladıkları bu yazıda fırlatma anında havanın çok soÄŸuk olacağını, bundan dolayı yakıt tankındaki bir büyü contanın aşırı sertleÅŸip çatlayabileceÄŸini, yakıtın buradan sızacağını ve roketin patlayabileceÄŸini ifade ediyorlardı.
Firma NASA'ya bu uyarıyı hemen iletmiÅŸti. NASA yetkilileri ise fırlatmanın ertelenmesinin devletin siyasi imajına zarar vereceÄŸini söyleyerek ÅŸirket yöneticilerini azarlamıştı. "Bir ÅŸey olmaz, merak etmeyin" diyerek konuyu kapatmışlardı. Çünkü NASA sonuçta uzay çalışmalarına harcadığı milyarlarca doları baÅŸkan ve Kongre'nin onayıyla alıyordu. Åžirket de NASA'dan milyarlarca dolar ihale aldığı için konuyu üstelememiÅŸti.
Hatta mühendisleri bu konuda konuÅŸ mamaları için tehdit etmiÅŸti. Mühendisler firmanın bu tavrı karşısında çılgına dönseler de susmuÅŸlardı. Çünkü iÅŸin ucunda dolgun maaÅŸlardan olmak vardı. Ama korkulan olmuÅŸ, mekik parçalanmış, yedi insan ölmüÅŸtü.
Bu olayı bu kadar ayrıntılı olarak anlatma sebebim uzay çalışmalarına deÄŸinmek için deÄŸil. Bu olay üzerinden kendimiz ile ilgili bir ibret alabilmek... Bu facia gösterdi ki donan contadan sızan sadece patlayıcı bir gaz deÄŸildi. Donan ve infilak eden ÅŸey dünyanın aÄŸababası sayılan bir imparatorluÄŸun itibari, gücü ve kafa yapısıydı. Sızan, patlayan ve okyanusa çakılan bu idi. Evet, çok büyük ve yenilmez görünen yapılar sonunda gelip bir contanın kalitesine dayanır. Asıl is. Yönetenlerin kime itibar ettiÄŸidir. Bilenlere ve doÄŸruyu söyleyenlere mi, çıkarlarına hizmet edenlere mi?
Sovyetler BirliÄŸi de conta sorunu yaÅŸayarak çöktü. Kimsenin rejimi açıktan eleÅŸtiremediÄŸi bu imparatorluÄŸun ömrü sadece 70 senedir. Dünyanın en kısa ömürlü imparatorluÄŸudur. Ömrü sadece 70 senedir. Oysa dünya tarihinde toplumun her bir katmanını, faaliyetini, konuÅŸtuÄŸunu, yazdığını, gezdiÄŸini takip ve kontrol edebilen tek devlettir. O da konuÅŸanları susturmanın, uyaranları Sibirya'ya göndermenin faturasını devletiyle ve toplumuyla çökerek ödedi.
Conta meselesinde size baÅŸka bir olay daha anlatayım. Kore havayollarının kargo uçağı 22 Aralık 1999 gecesi Londra'dan havalandı. Milano'ya gidiyordu. Fakat kalkistan kısa bir süre sonra pilot uçağı sola çevirmek istediÄŸinde önündeki göstergede uçağın sola dönmediÄŸini gördü. Aslında göstergesi bozuktu. Ama bunu anlayamayan pilot uçağı daha da sola doÄŸru yatırmaya devam etti. Hâlbuki yanındaki yardımcı pilotun göstergesi doÄŸru çalışıyordu ve uçağın aşırı sola döndüÄŸünü görebiliyordu. Yardımcı pilot faciaya gittiklerini görmesine raÄŸmen pilota durumu söyleyemedi. Uçak bu ÅŸekilde yere çakıldı ve infilak etti. Pilot, yardımcı pilot ve iki mürettebat öldü. Kaza kalkıştan sadece 55 saniye sonra olmuÅŸtu. Yapılan soruÅŸturma sonucunda, yardımcı pilotun felakete gittiklerini görmesine raÄŸmen, kendinden 24 yaÅŸ daha yaÅŸlı olan ve emekli bir savaÅŸ pilotu olan kaptan pilotu katı ast-üst iliÅŸkisi yüzünden uyaramadığı açığa çıktı.
Conta meselesindeki ibret ne? Åžu: ister devlet olsun, ister Åžirket, isterse aile olsun insanların gerçeÄŸi söylemediÄŸi veya söyleyemediÄŸi her yer biter. Ä°nsanların sorun varken yokmuÅŸ gibi davranmalarından daha büyük bir sorun yoktur. Çünkü yanlış ancak söylenince düzeltilebilir. Yanlışı söylememek faciaya yol vermektir.
Devleti veya ÅŸirketi yönetenlerin en kuÅŸkulanması gereken ÅŸey, çevresindekilerin onlara her ÅŸeyin çok iyi gittiÄŸini söylemesidir. Akıllı yönetici bunun için yanında acı söyleyenleri bulundurur. Böylelerinin uyarıları her ne kadar insanın canını sıksa da onu faciadan kurtarır. Ama gelin görün ki çoÄŸu yönetici ikiyüzlü yalakalara sabrederler ama iyi niyetle eleÅŸtirenlere sabredemezler. Niçin? Cevap bellidir: Nefis...
Bir yönetici övüldükçe rahatsız olmalıdır. "Ben ne hata ettim ki bunlar beni durmadan övüyor?" demelidir. Bunu sorduÄŸunda ilk bakması gereken kendisidir. Ä°lk deÄŸiÅŸtireceÄŸi kiÅŸi kendisi olmalıdır. En zoru budur.
Çünkü kahraman diye âlemi deÄŸil kendini deÄŸiÅŸtirebilene denir. Zaten kendini deÄŸiÅŸtiren de âlemi deÄŸiÅŸtirmiÅŸ demektir.
Herkesin kendisine gerçek yüzünü gösteren bir aynaya ihtiyacı vardır. Kirli, kırık, sırrı bozulmuÅŸ ayna sana seni gösteremez. Onun için kendini deÄŸiÅŸtirmeye çalışan kiÅŸi, çevresini de deÄŸiÅŸtirmelidir. Çünkü onu sürekli öven kiÅŸiler bir gün ona mutlaka ihanet edecektir. Çünkü onların övgüsü kiÅŸinin onlara verdiÄŸi çıkar sebebiyledir.
Gün gelip kiÅŸi tökezlediÄŸinde ilk ihanet onlardan beklenir... Çünkü hem ahlâksızdırlar hem de kiÅŸiye menfaat ile baÄŸlı oldukları için kendi menfaatlerine halel gelince, baÅŸkası daha büyük bir menfaat vaat edince veya kiÅŸinin düÅŸüÅŸünden zarar göreceklerini anladığı anda hemen onu satarlar. "Ne yaptıysam onun talimatıyla yaptım" derler.
Bir gün ÅŸehid Erol Olçok abi bana sordu: "Bana hain olanı nasıl tanırım?" Ben de ona dedim ki; "Kim seni aşırı övüyorsa o senin hainindir. Ä°ki sebepten... Birincisi, hiçbir kul o kadar övgüye lâyık deÄŸildir. Yani bir kere öven kiÅŸi yalancıdır. Ä°kincisi, dost olan seni yüzüne karşı yerer, arkandan över. DüÅŸman olan ise seni yüzüne karşı över, arkandan yerer."
Gerçekler oynanmış istatistiklerle, hamasi nutuklarla, propaganda ile iç ve dış atraksiyonlarla, yanlış hedef gösterilerek belki gizlenebilir. Ama feci akıbet deÄŸiÅŸmez. Görünürdeki sebep bir conta da olsa...
Kaynak: Cins Dergi
Henüz yorum yapılmamış.