Yasin Aktay: Sıra Yemen'e geliyor
Yemen’de gerçekten çözüm ve istikrar isteniyorsa Türkiye’nin Suriye, Libya, Somali ve Azerbaycan’da artık kanıtlanmış çözüm modellerinden dersler almakta fayda var. Ama gerçekten çözüm isteniyorsa….
Libya halkının çaÄŸrısıyla darbe ve iÅŸgali engellemek üzere devreye giren Türkiye’nin Libya’da oynadığı rol, uluslararası aktörlerin hatta BM’nin barış ve çözüm tesisi için izlemesi gereken bir model de ortaya koymuÅŸ oluyor. Türkiye devreye girmiÅŸ olmasa ÅŸu anda Libya’da Libya halkının tartışacağı bir ÅŸey olmayacak, ya darbe ve iÅŸgal tamamlanmış paylaşım konuÅŸuluyor olacaktı. Oysa ÅŸimdi Libya halkının bütün taraflarının kendi geleceÄŸini tartıştığı ve tayin etmeye çalıştığı bir model çalışıyor.
Bu sayede ÅŸimdi daha önce darbeci Hafter’in aldığı ezici destek dolayısıyla Libya’da hiçbir toplumsal gücü tanımaması yüzünden kurulamayan diyalog masaları tekrar kurulmaya ve iÅŸletilmeye baÅŸlandı. GeçtiÄŸimiz hafta Tunus’ta baÅŸlamış olan Libya’nın geleceÄŸini inÅŸa etmede yol haritası görüÅŸmeleri, Libya’nın bütün kesimlerini temsil etmek üzere 75 kiÅŸilik bir heyetle yürütülüyor. Son yazımızda darbeci ve iÅŸgalci güçlerin darbe ve iÅŸgalle yapamadıklarını malum entrikaları yoluyla yapmaya çalışıyor olduklarına dikkat çekmiÅŸtik. Nitekim görüÅŸmeler baÅŸkanlığın tayini konusunda ortaya çıkan ve çözülemeyen ihtilaf yüzünden önümüzdeki haftaya ertelendi. DoÄŸrusu, üzerinde uzlaşılması gereken asıl ilke Libya halkına darbeler yoluyla empoze edilecek çözümlere karşı ortak tutumun geliÅŸtirilmesi.
Türkiye’nin Libya’ya Ulusal Hükümete girdiÄŸi andan itibaren sahada iç-savaÅŸ hali yerini hızla barışa ve istikrar ortamına bırakmış durumda. Sürekli hale gelmiÅŸ olan yıkım ortamı yerini yeniden inÅŸa ve yapılanma ortamına bırakmış durumda.
Aslında bu, Türkiye’nin kriz bölgelerinde bu ÅŸekilde tezahür eden tek tecrübesi deÄŸil. Türkiye yıllarca savaÅŸ ortamında her türlü güvenliÄŸinden yoksun yaÅŸayan Suriye halkının yardımına koÅŸarak oluÅŸturduÄŸu güvenli bölgelerde yaklaşık 6 milyon Suriyelinin can güvenliÄŸini saÄŸlamaya baÅŸladı. Türkiye’nin güvenliÄŸini saÄŸladığı bu bölgelerde yaÅŸayanların büyük bir kısmı hayatlarını da kurmaya ve istikrarlı bir ortamın avantajlarını yakalamaya baÅŸladılar. Suriye içindeki 6 milyon insanın yanı sıra Türkiye içinde de 4 milyon sığınmacının sorumluluÄŸunu üstlenmiÅŸ durumda.
28 yıldır iÅŸgal altındaki baÅŸka bir kriz bölgesi olan DaÄŸlık KarabaÄŸ’a yine Azerbaycan halkının daveti üzerine müdahil olan Türkiye orada da çözümü tesis etti. Åžimdi Ermenistan yıllardır iÅŸgal altında tuttuÄŸu bölgelerden çekilmeyi kabul etmiÅŸ durumda. Bu barışın sadece Azerbaycanlıların iÅŸgal altındaki topraklarını kendilerine iade ederek kendilerini memnun etmesi bir yana, ileride Ermenistan’a da büyük avantajlar saÄŸlayacağı söylenebilir. Neticede Türkiye ile sınırı olan Ermenistan’ın bunun imkanlarından faydalanmasının önündeki tek engel Azerbaycan ile olan ihtilafıydı. Bu ihtilaf ortadan kalktığında Türkiye ve Ermenistan arasındaki tarihi iliÅŸkilerin yeniden, karşılıklı saygı ve anlayış içinde tesis edilmesinin önünde bir engel kalmamış olur.
Türkiye’nin Somali ve Katar’da oynadığı kurucu ve olumlu rollere deÄŸinmiyoruz bile.
Türkiye’yi Arapların iÅŸlerine karışıyor olmak dolayısıyla eleÅŸtirenlere gelince. Onların son on yılda çözümünü üstlendikleri bütün sorunları içinden daha da çıkılmaz hale getirdikleri ortada.
Libya’da zaten hiçbir zaman bitmeyecek bir iç savaÅŸ ÅŸartları yaratmaktan baÅŸka bir iÅŸlevleri olmadı.
Yemen’de 5 yıldır yaptıkları müdahale ise çözüm aramaktan çok uzak, sorunu daha da derinleÅŸtirmek ve içinden çıkılmaz hale getirmekten baÅŸka bir iÅŸe yaradığı yok. Suudi Arabistan ve BirleÅŸik Arap Emirlikleri’nin öncülüÄŸünde 5 yıl önce baÅŸlatılan Kararlılık Fırtınası Operasyonunun amacı Yemen’deki meÅŸru hükümete karşı darbe yapmaya kalkışan Ä°ran destekli Husilere karşı meÅŸru yönetimi savunup, yönetimi yeniden tesis etmekti. Oysa aradan geçen beÅŸ yıl boyunca Husilerin üstesinden gelinemedi. Bu, Husilerin çok güçlü olduklarından dolayı deÄŸil elbet. Husiler Ä°ran’dan istedikleri kadar destek alsınlar, Yemen halkına karşı bir darbeyi sürdürebilmeleri imkansızdı zaten. Ancak koalisyon güçleri Husilerle mücadele ederken bir yandan da Yemen’in diÄŸer güçlerini de zayıflatacak güven bozucu siyasetler izlediler.
Oysa Yemen’de barış ve istikrar tesis etmek asla o kadar zor deÄŸildi. Yemen halkı barış ve istikrar istiyor zaten. Devam eden diyalog ortamı kendi haline bırakılsaydı bile kendi kendine iÅŸleyebilecek bir süreç vardı. Ancak Koalisyon güçleri Yemen’in bütün unsurlarını kendilerine bugün veya yarın potansiyel düÅŸman görerek garip bir denge politikası uyguladılar. Öncelikleri hiçbir zaman Yemen halkına barış ve istikrar getirmek deÄŸil, kendilerine tabi olacak bir yönetim tesis etmekti.
Yemen’i istikrara kavuÅŸturmanın yolu Yemen halkının bütün unsurlarını tanımak ve onları bir arada barış içinde tutacak bir diyalog ortamının önünü açmaktı. Sürekli bir tarafı diÄŸerine karşı kullanarak uygulanan bir siyasetin bir ülkede birlik ve bütünlüÄŸü saÄŸlaması mümkün olamaz.
Ä°ÅŸin daha kötü tarafı Koalisyonun iki büyük ortağının birbirinden çok farklı siyasetler izliyor olması. BAE, yeri geldiÄŸinde el altından Koalisyonun savaÅŸtığı Husilerle iÅŸbirliÄŸi yapmaktan hiç geri durmadı. Hem Husileri hem toplumsal olarak Yemen’in en yaygın, en örgütlü ve en meÅŸru gücü olan Islah Partisi taraftarlarını düÅŸman görünce, zaten Yemen’de üstünlük tesis etmek için Yemen halkını topyekun yok edip dışarıdan baÅŸka bir halk ithal etmek gerekecektir.
Yemen’de gerçekten çözüm ve istikrar isteniyorsa Türkiye’nin Suriye, Libya, Somali ve Azerbaycan’da artık kanıtlanmış çözüm modellerinden dersler almakta fayda var. Ama gerçekten çözüm isteniyorsa….
YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.