Selahattin Çakırgil: Ateşkes sürecinde Rus dayatması
Evet, Rusya, Azerbaycan’ın son darbeyi indirmesine izin vermedi ve Amerika’daki seçim sonuçlarının muğlaklığını fırsat bilerek, Kafkaslar’daki asıl oyun kurucunun kendisi olduğunu ortaya koydu.
NOT: Ä°stanbul - Çengelköy’de, sahilde bulunan ve 1670’de Osmanlı PadiÅŸahı 4. Mehmed zamanında, Vânî Mehmed Efendi tarafından yaptırılan Vânîköy Camii dün yandı. Åžirin bir ahÅŸab mescid idi.
Sebebi, elektrik kontağı dahil, her ne olursa olsun, yazık oldu.
Bu yangının söndürülmesini dün ekrandan saatlerce elemle izledim. Yanacak baÅŸka bir ÅŸey kalmayınca, 3 saat kadar sonra söndü yangın..
Üzerinde durulması gereken nokta ÅŸu: Karadan itfaiye araçlarınca ve denizden de sahil güvenlik teknelerinden hortumlarla su sıkıldı saatlerce.. Ekrandan izleyenler bile anlıyordu, o yangının o hortumlardan sıkılan sularla sönmeyeceÄŸini..
Halbuki, orman yangınlarında kullanılan ve tonlarca su taşıyan helikopterlerden 1-2 tanesi bu yangın mahalline gönderilseydi, denizden bir-iki dalışla alınan birkaç ton sularla, o yangını çok daha kısa sürede söndürülebileceÄŸini belirtmiÅŸ olalım.
***
Gelelim, bu yazıda asıl konumuz olan Azerbaycan’a.. Ancak bu konuda da önce bir hatırlatma yapalım:
Azerbaycan konusunda alınan mesafe elbette büyük.. Ancak bu konunun hangi temeller üzerine oturtulması gerektiÄŸini unutmamak lâzım..
Nitekim, son olarak da 13 Kasım tarihli yazımın sonunda denilmişti ki:
‘Üzerinde asıl durulması gerekli konu, Ermenistan’ın tam da yenilmek üzere olduÄŸu bir sırada, Rusya’nın onun imdadına yetiÅŸmesidir. Bu, basit bir stratejik himaye deÄŸildir, inanç temelli bir himayedir. Hele de bu çaÄŸ, ‘Religio-politik’/ inanç-din merkezli bir siyaset’ çağıdır.
Evet, Rusya, Azerbaycan’ın son darbeyi indirmesine izin vermedi ve Amerika’daki seçim sonuçlarının muÄŸlaklığını fırsat bilerek, Kafkaslar’daki asıl oyun kurucunun kendisi olduÄŸunu ortaya koydu.
Elbette, Türkiye de önemli bir oyuncudur bu sahnede artık..
Ancak, bu konuda bazılarının, ‘panturanist’ hayallere kapılarak yazdıkları makalelerin, kuzeyde Rusya’yı da, güneydeki Ä°ran’ı da rahatsız edeceÄŸi unutulmamalıdır. Etnik beraberlik hayalleri yerine, bu çaÄŸda da bir ‘religio-politik’ (din-inanç merkezli) bir dünyada olduÄŸumuzu son geliÅŸmeler bize bir daha öÄŸretmiÅŸ olmalıdır.’
***
Bu cümleler üzerine, B. Amerika’dan Güney Carolina Uni’de öÄŸretim üyesi olan bir okuyucu (yukarıda altını çizerek tekrarladığım cümleyle ilgili olarak), ‘Acaba bu, sizi de rahatsız ediyor mu diye merak ediyorum.’ diyor.
Bu okuyucuma belirteyim ki, o cümlede gerçekte iki tehlikeye de iÅŸaret edilmiÅŸ olunuyordu:
Türkiye’nin Nahcivan’la zâten 12 km.’lik bir ortak sınırı bulunuyor ve Ermenistan’dan açılacak bir koridordan Azerbaycan’a ulaşılacaktır. Oradan da Hazar Denizi üzerinden Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan gibi Orta Asya coÄŸrafyalarına direkt bir baÄŸlantı kurulacağı ümid ve hayali, sadece panturanist (turanî kavimler birliÄŸi) idealini taşıyanları deÄŸil, Rusya’da belli bir kesimi de, ‘GeleceÄŸin güçlenen Türkiyesi’nin ‘Rusya’yı güneyinden kuÅŸatacağı’ endiÅŸesiyle yıllardır düÅŸündürüyor.
Ä°ran devletinin de, kuzeyinden Türkiye tarafından kuÅŸatılacağı korkusuna kapılmasını da bir devlet refleksi olarak unutmamak lâzım.. Nitekim, Azerbaycan’ın kendi topraklarını iÅŸgalden kurtarmak mücadelesinde, Türkiye’nin derin etkisini gören Ä°ran makamları, satır aralarındaki ifadelerle endiÅŸelerini dolaylı olarak ve ‘konunun savaÅŸsız olarak, müzakere masasında halledilmesi’ gibi, boÅŸ olduÄŸunu kendilerinin de bildikleri tavsiyelere yöneldiler ve bunu yaparken de, kendi ülkelerindeki ve genel nüfus içinde yüzde 35-40’ları bulduÄŸu düÅŸünülen azerî-türk etnisitesinin kızgınlığını bile göze aldılar.
Türkiye de kendisini güney sınırından ya da DoÄŸu Akdeniz ve Ege’de sınırlayabileceÄŸini düÅŸündüÄŸü muhtemel geliÅŸmelere karşı kesin tavırlar sergilemiyor mu? ‘Devlet refleksi’ dediÄŸimiz budur..
Bu tehlikeye işaret etmek, bir tarafı konunun..
Ä°kinci tarafı da, ‘Dünya Müslümanlarının BirliÄŸi’ idealine baÄŸlı ve kavmiyetçi- etnik birlikler yerine ‘iman-Ä°slâm kardeÅŸliÄŸi’ni esas alan bir müslüman olarak, elbette inanç birliÄŸi dışındaki bütün birlik hayal ve ümidlerinin çıkar veya güç iliÅŸkileri üzerine kurulacağını unutmamak gerekir... Fethedilecek olan coÄŸrafyalar deÄŸil, kalblerdir.
***
Bu konuya bu kadar bir açıklık getirmeye çalıştıktan sonra, Azerbaycan’da 28 yıl sürdürülen Ermenistan iÅŸgal bölgelerinden çekilecek olan ermeni halkının acılarına emperial dünyanın medya organlarında nasıl gözyaşı dökülmekte olduÄŸunu da belirtelim. Ä°ÅŸte bu da, inanç birliÄŸini kimlerin her ÅŸeyin üstünde tuttuÄŸunu gösteriyor.
Tamam, Ermenistan halkı fakir ve çaresiz.. Ama, bu ‘yoksul ermeniler’in, 28 yıldır oturdukları müslüman evlerinden her ÅŸeyleri arabalara yükleyip giderken, o evleri ateÅŸe veriÅŸleri bile, o emperial medya organlarında, sanki müslüman azerî halkı 28 yıl sonra kendi evlerine deÄŸil de, zavallı ermenilerin evlerine konmaya geliyorlar gibi sunuluyor, okuyucu ve izleyicilere..
Reuters muhabirlerin Kelbecer civarından geçtikleri haberlerde, müslüman halkın 30 yıla yakın oturdukları evleri ateÅŸe veren ve müslüman halk için, ‘Canları cehenneme.. Nasıl yaÅŸayacaklarca yaÅŸasınlar..’ diyen ermenileri mâzur göstermeye çalışmaları ibretlik.. O ‘zavallı ermeniler’in kamyonlara yükledikleri ev eÅŸyasına bakıldığında, o evlerdeki her ÅŸeyi talan ettikleri, yaÄŸmaladıkları anlaşılıyor. Ermeni halkının Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde müslüman halklarla olan 800 yıla yakın birlikteliÄŸin getirdiÄŸi bir tecrübeyle, diÄŸer gayrimuslim halklardan farklı ve asil olduÄŸuna dair kanaatlerimizi de havaya savuran bir manzara..
Buna raÄŸmen, yine de, dereboylarında vurulup askerî araçları devrilmiÅŸ, silâhları saÄŸa-sola saçılmış yüzlerce ermeni askerinin cesedlerini gösteren film ve fotoÄŸraflar karşısında bile, onlara deÄŸil de, onları bir zulmü ve zorbalığı sürdürmek için oralara gönderen Ermenistan yetkililerine daha bir kızdım.
***
Ä°lginç bir geliÅŸme de ÅŸu ki, Kelbecer ÅŸehrinin 15 Kasım da yani dün Azerbaycan’a teslim edilmesi üzerinde 9 -10 Kasım gecesi açıklanan Rusya- Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki anlaÅŸmada dün bir fire verildi ve Ermenistan’ın ricası üzerine, Rusya, Azerbaycan’a yine bir baskı yaparak, bu devir konusunu 25 Kasım’a kadar 10 gün daha uzattı. Gerekçe de coÄŸrafyanın engebeli olması ve elveriÅŸsiz iklim ÅŸartlarında geri çekilmenin zorlaÅŸması imiÅŸ..
Rusya’nın daha ne gibi entrikalar kuracağına da hazırlıklı olunması lâzım gelecek belki..
Star Gazetesi
Henüz yorum yapılmamış.