Erhan Afyoncu: Ermeniler, Selçukluları baba olarak gördüler
Türkler, Anadolu'ya geldikten sonra Ermeniler tarafından kurtarıcı olarak görüldü ve iki millet arasındaki ilişkiler 19. yüzyıla kadar olumlu şekilde seyretti. Ancak 19. yüzyılda Fransız, İngiliz ve Ruslar'ın emperyalist emelleri yüzünden Ermeniler, boş hayallerle kışkırtılıp, isyan ettirildiler ve iki milletin arası açıldı.
Atalarımız Anadolu’ya geldiÄŸinde Bizans’ın büyük baskısı altında olan ve OrtodoksluÄŸu kabule zorlanan Ermeniler, Türkler sayesinde mezhep deÄŸiÅŸtirmekten kurtuldular. Ermeniler, kendilerine Bizans imparatorlarının aksine iyi davranan Selçuklu sultanlarını ise baba olarak görmüÅŸlerdi
Türkler, Anadolu'ya geldikten sonra Ermeniler tarafından kurtarıcı olarak görüldü ve iki millet arasındaki iliÅŸkiler 19. yüzyıla kadar olumlu ÅŸekilde seyretti. Ancak 19. yüzyılda Fransız, Ä°ngiliz ve Ruslar'ın emperyalist emelleri yüzünden Ermeniler, boÅŸ hayallerle kışkırtılıp, isyan ettirildiler ve iki milletin arası açıldı. Selçuklular döneminde Ermeniler üzerine Prof. Dr. Mehmet Ersan'ın çok kıymetli araÅŸtırmaları vardır. Bu araÅŸtırmalarından Ermeniler'in Türkler'e bakışını naklediyoruz.
ERMENÄ°LERÄ° SÜRDÜLER
Selçuklular, Anadolu'ya geldiÄŸinde burada Rumlar, Ermeniler, Süryaniler ve Araplar vardı. Ancak Bizans Anadolu'nun tek hakimiydi. Ä°lk Türk akınlarının baÅŸladığı sırada Ani, Van, Lori ve Kars'ta Ermeni prenslikleri bulunuyordu. Bizans Ä°mparatorluÄŸu, II. Basileios'un 1021'deki DoÄŸu Anadolu seferlerinden itibaren bu bölgedeki Ermeni prensliklerini ortadan kaldırdı. Bu seferler sırasında Bizanslılar, her tarafı yakıp yıkarak, yaÄŸma ettiler. Bizans, Ermeni prensliklerinin siyasi hakimiyetlerine son verdikten sonra, 40 bin Ermeni'yi sürerek Sivas ve Kayseri civarına yerleÅŸtirdi.
Urfalı Mateos, bu dönemde Ermeniler'in durumunu ÅŸöyle tasvir eder: "Ermeni milleti, yalancı hamilerin ve korkak Grek milletinin yüzünden öyle ıstıraplar çekti ki, hiç kimse bunu tasvir edemez. Çünkü Grekler, Ermeni milletinin kumandanlarını kendi ev ve eyaletlerinden çıkarıp götürdüler ve krallık tahtını devirmekle askerlerin ve kumandanların desteÄŸi olan suru kendi elleriyle yıktılar. Ermeniler, Romalıların bütün fenalıklarından, Ermenistan'ın, Greklerin elinden alınmasından sonra kurtuldular. Fakat Grekler, bundan sonra da Ermenilere karşı baÅŸka türlü mücadeleler icat ettiler. Bu defa savaÅŸ ve kahramanlık ile deÄŸil, Ermeni mezhebinin tetkiki ile uÄŸraÅŸtılar, kargaÅŸalık ve kavgalar çıkardılar."
Bizans, Ermeni ve Süryaniler'i OrtodoksluÄŸu kabule zorluyordu. Bu yüzden söz konusu halklar, Anadolu'nun Türkler'e karşı müdafaasında Bizanslılar'a yardım etmedi. Ermeni tarihçi Urfalı Mateos ile Süryani tarihçi Mihael'in eserlerinde Bizanslılar'a karşı olan bu kinin izleri görülür. Süryani Mihael'in ÅŸu sözleri bu durumu açıkça gösterir: "Türkler, ÅŸerir ve rafızi Rumlar gibi kimsenin dinine ve inancına karışmıyor; hiçbir baskı ve zulüm düÅŸünmüyorlardı."
MELÄ°KÅžAH BABAMIZ
Anadolu'nun önemli bir kısmının Selçuklular tarafından fethedilmesinden sonra Ermeniler huzura kavuÅŸtular. Ermeni tarihçileri, Büyük Selçuklu Hükümdarı MelikÅŸah'la ilgili olarak, adil, barışsever, Hıristiyanlara karşı ÅŸefkatle dolu ve herkesin gönlünü kazanmış, geçtiÄŸi memleketlerin halkına baba gözü ile bakan bir hükümdar olduÄŸunu söylerler. Anili Samuel, MelikÅŸah için "Milletimizi o kadar çok seviyordu ki, dua ve takdislerimizi talep ediyordu" derken, Urfalı Mateos ise "hakimiyeti boyunca Ermenistan'ı sulh ve asayiÅŸe kavuÅŸturduÄŸunu" söyler. Mateos, Türkiye Selçuklu Sultanı I. Kılıçarslan hakkında da ölümünden sonra "Sultan Kılıçarslan muharebede öldü. Hıristiyanlar onun için büyük matem tuttular. Çünkü o, her bakımdan çok iyi ve tatlı bir zattı" demiÅŸtir.
1116-1155 yılları arasında hükümdarlık yapan Türkiye Selçuklu Sultanı I. Mesut, Çukurova seferi sırasında Ermeni prensi II. Toros'a haber gönderip, "Ben senin memleketini tahrip etmeye gelmedim. Bize itaat et, Greklerin elinden almış olduÄŸun yerleri iade et, biz sana dost kalacağız" demiÅŸti. II. Toros'un bu teklife cevabı "Bir hükümdar olan sizlere gönül rızasıyla itaat ediyoruz. Çünkü siz, bizim yükselip geliÅŸmemizi hiçbir vakit kıskanmamış ve memleketimizi tahrip etmemiÅŸsiniz" ÅŸeklinde olmuÅŸtu.
II. Kılıçarslan döneminde de Ermeniler'le iyi iliÅŸkiler devam etti. Nitekim Ermeni tarihçiler Grigor ve Simbat bu durumu "II. Kılıçarslan, II.Toros'un samimi bir dostu idi. O, II. Toros ile olan dostluÄŸunu da takviye etti" ÅŸeklindeki sözleriyle ifade ederler. Ancak, Sultan II. Kılıçarslan, II. Toros'un kardeÅŸi Stefan'ın Selçuklu hakimiyetindeki MaraÅŸ'a saldırması, ÅŸehrin Hıristiyan halkını katlederek mallarına el koyması ve saÄŸ kalanların evlerini terketmesi üzerine harekete geçti. MaraÅŸ'a gelip, tekrar ÅŸehre hakim olduktan sonra ÅŸehirden kaçan Hıristiyanlar'ın evlerine dönmesini saÄŸladı.
Selçuklu sultanları Allah'ın emaneti olarak gördükleri Hıristiyan tebaanın haklarını korudular. II. Kılıçarslan, Behisni'ye tayin ettiÄŸi valinin "Hristiyanlara merhametle hareket etmesi" hususunda verilen emrin uygulanmadığını, valinin baskısı sonucu Hıristiyan halkın ÅŸehri terk etmek zorunda kaldığını öÄŸrenince duruma müdahale etti. Tarihçi Grigor, durumu "Sultanın müdahalesiyle memleket asayiÅŸe kavuÅŸtu, Sultanın tatlılığı sayesinde halk, birbiri arkasına geri gelip evlerine döndü ve boÅŸalmış olan ÅŸehir tekrar eski canlılığını kazandı" ÅŸeklinde anlatır.
Sabah Gazetesi
Henüz yorum yapılmamış.