Yasin Aktay: Libya için kader anı yaklaşıyor
Başsız kalmış, idaresi zayıflamış bir ülkenin kaynaklarını yağmalamak üzere üşüşmüş kurtların iştahlı görüntüsü Libya’daki durumu tasvir edebilecek en çarpıcı sahne.
Libya’da Türkiye’nin Libya halkının çaÄŸrısıyla sahneye girmesiyle birlikte daha önce kurulmuÅŸ bütün iÅŸgal ve paylaşım düzeni iptal oldu. BaÅŸsız kalmış, idaresi zayıflamış bir ülkenin kaynaklarını yaÄŸmalamak üzere üÅŸüÅŸmüÅŸ kurtların iÅŸtahlı görüntüsü Libya’daki durumu tasvir edebilecek en çarpıcı sahne.
Fransa, BirleÅŸik Arap Emirlikleri gibi bölgede varlıklarını ifade edebilecek yaÄŸmadan baÅŸka bir gerekçesi olamayacak ülkeler, destekledikleri Hafter eliyle bu yaÄŸmayı gerçekleÅŸtirmeye çalışıyorlardı. Hafter ise Libya halkının dışından aldığı bu güçle halkın gerçek temsilcilerini devre dışı bırakmış ve diyaloÄŸu zaman kaybı görerek iÅŸgalini tamamlamaya çalışıyordu. Sahip olduÄŸu fiili güç dolayısıyla bir ÅŸekilde taraf olma konumu elde etmiÅŸti. Ancak bu konumunu diÄŸer tarafları tamamen inkar ederek tam bir şımarıklığa ve güç tekeline dönüÅŸtürmeye kalkışmıştı. Libya’nın BM tarafından tanınan tek meÅŸru hükümetini kendine göre “terörist” ilan ederek onu imha etmeye kalkıştı. Burada “terörist” yaftasının eli kanlı, savaÅŸ suçlusu darbeci diktatörlerin elinde nasıl bir enstrümana dönüÅŸtürülerek sulandırıldığının da en çarpıcı örneÄŸini böylece göstermiÅŸ oluyordu.
Türkiye’nin Libya halkının müdahalesiyle tablo tamamen deÄŸiÅŸti. Åžimdi Hafter tam da hak ettiÄŸi ÅŸekilde insanlığa karşı suç iÅŸlemiÅŸ, bir savaÅŸ suçlusu muamelesi görüyor. Buna mukabil artık Libya’nın geleceÄŸini Libyalıların konuÅŸtuÄŸu, kendi kaderlerini tayin noktasında kendi kararlarını verebilecekleri diyalog platformları tekrar iÅŸlemeye baÅŸladı.
Türkiye’nin Libya’daki misyonu ve iddiası Libya’yı Türkiye’ye dahi ait kılmak deÄŸil, tamamen Libyalılara ait kılmaktı. Bu tutarlılığı Türkiye’yi Libya’daki misyonunda hem tek meÅŸru güç hem de en güçlü varlık haline getiriyor. Åžimdi gerçekten de Libya’nın geleceÄŸine sadece Libyalıların karar verdiÄŸi sürecin önü sonuna kadar açılmış durumdadır.
Bu çerçevede geçtiÄŸimiz hafta Libyalı tarafların BM gözetiminde Tunus’ta bir yol haritası belirleme toplantıları düzenlendi. Krizin son bulması, askeri, siyasi ve ekonomik sorunların bir an önce çözülmesi için düzenlene toplantı sonucunda belirlenen haritaya göre ilk aÅŸamada yeni kurulacak hükümete güvenoyu verilecek. Hükümetin görev süresi 18 ayı geçmeyecek. BaÅŸbakan’ın iki ayrı bölgeden iki yardımcısı olacak. Parlamento ve Libya Devlet Konseyi hükümetin kurulmasından sonraki 60 gün içinde, 60 kiÅŸiden oluÅŸacak Anayasa Komisyonu’nu kurarak yeni anayasa için süreci baÅŸlatacak. 7 ay içerisinde anayasa çalışmalarının sona ermemesi durumunda “Libya Siyasi Diyalog Forumu” devreye girerek, siyasiler ve bürokratlarla birlikte seçimler için gereken yasal düzenlemeyi ivedilikle yapacak.
Toplantıya Fransa ve BAE’nin lobi faaliyetleriyle sızarak neticede sahada kaybettiÄŸi üstünlüÄŸü bu yolla temin etmeye çalıştığı yolundaki emareler ciddi bir endiÅŸe kaynağı tabii. Bu konuda ortaya çıkan açık niyetlerin yanı sıra ÅŸimdiye kadar yapılanların bundan sonra aynı yolun izleneceÄŸini gösterdiÄŸi kabul ediliyor.
Aslında Libya’da bugün iÅŸlerin bu raddeye gelmesine yol açan süreç izlendiÄŸinde bilhassa BAE’nin nasıl bir fitne kaynağı olarak Libya’daki durumu içinden çıkılmaz hale getirdiÄŸi de görülür. Bilenler bilir, 2014 yılında BM Genel Sekreteri’nin Libya Özel Temsilcisi olarak atanan Bernardino Leon ile BAE arasındaki iliÅŸkilere dair bir süre sonra çarpıcı iddialar da ortaya çıkmıştı. Leon’un BAE’den yüksek meblaÄŸlı bir maaÅŸa baÄŸlanmış olduÄŸu ortaya çıktığında Libya’da neleri kimin adına ve nasıl yapmış olduÄŸu da yeterince netleÅŸmiÅŸ oluyordu aslında.
Aynı Leon’un Mısır’da Sisi’nin malum darbesini yaptığı dönemde AB özel temsilcisi olduÄŸunu ve buradaki faaliyetlerini de hatırlamak farz olmuÅŸtur. Leon bir bakıma darbe sonrası Avrupa’da oluÅŸan “bu Mısırlıların kendi iç meselesidir” görüÅŸünün mimarı idi. Oysa darbeye götüren sürece yaptığı katkı hiç de bunu bir iç mesele gibi görmediÄŸini, bilakis darbede bilfiil rol almış olduÄŸunu gösteriyordu. Darbe öncesi oluÅŸan Mursi’ye karşı temerrüt hareketine katılım noktasında tereddüdü olan kesimleri tek tek ziyaret edip onları temerrüde katılmaya ikna etmiÅŸti Leon. Mesela Muhammed el-Baradey, Ebu’l-Futuh Abdulmunim gibi nispeten daha demokratik isimlere, bunun darbe deÄŸil bir erken seçime Mursi’yi zorlama hareketi olarak kalacağı, hatta en geç 6 ay içinde seçimlere gidileceÄŸi teminatı vererek katılmaya ikna ettiÄŸi söyleniyor. Leon’un bu teminatı kimin adına, ne için, hangi yetkiyle verebildiÄŸi baÅŸta BAE ile girdiÄŸi kirli iliÅŸkiler ağıyla izahtan vareste hale geliyor.
Ancak Orta DoÄŸu’daki demokrasi karşıtı darbe süreçlerine böyle kirli temsilcileri eliyle de olsa Avrupa’nın nasıl katkıda bulunduÄŸuna dair ibretlik bir örnek de saÄŸlıyor. Bu örnek, Avrupa’nın yüzleÅŸmesi gereken kirli geçmiÅŸinden sadece bir sayfa tabii.
Åžimdi Türkiye’nin Libya halkı hesabına sahada gerçekleÅŸtirmiÅŸ olduÄŸu kazanımların BAE ve AB gibi demokrasiye karşı güçlerce etkisiz hale getirilmemesi için daha fazla teyakkuzda olmanın zarureti var.
Not
Mısır ve Libya’da BM ve AB Özel temsilcisi Bernardino Leon’un rolü üzerine Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Uluslararası Hukuk Uygulama ve AraÅŸtırma Merkezi’nden Lokman B. Çenkaya, Deniz Baran’ın “Paylaşılamayan Enkaz: Libya” baÅŸlıklı rapora bakılabilir.
YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.