Biden'ı bekleyen Dünya
Biden ABD ‘nin kurucu değerlerini arkasına almış, kurumsalcı bir lider olarak tanıtılıyor. Bu sûretle dünyâ devletleri ile kuracağı münâsebetlerin dayanacağı çerçeve de belirlenmiş oluyor.
Sonbahar ayları dünyâda ABD seçimlerine kilitlenmiÅŸ olarak geçti. Bütün devletler görece olarak iÅŸlerini yavaÅŸlattı; askıya aldı. Mevcut meselelerin tekmil tarafları , kendilerine göre bir B (Biden)ve T (Trump) plânları hazırladılar. El an henüz seçim neticeleri kesinleÅŸmiÅŸ deÄŸil. Sandıktan çıkan rakamlara göre kaybettiÄŸi âÅŸikâr olan Trump, seçimleri hileli bulduÄŸunu beyân ederek mahkeme kapılarını iÅŸâret ediyor. Beyaz Saray’ı terk etmemesi gibi bir ihtimâl var. Ama partisi, kendisine baÄŸlı medya Trump’a muhtemel direniÅŸinde destek olmayacaklarını ortaya koydular. Anlaşılıyor ki, er geç Biden Beyaz Saray’a yerleÅŸecek. Cumhûriyetçi kuvvetli isimler, kanaât önderleri Trump’a mevcût durumu ağırlaÅŸtırmamasını, bir sonraki seçime hazırlanmasını tavsiye ediyorlar. Kimilerine göre damâdı Kushner de bu isimlere dâhil..
Biden ABD ‘nin kurucu deÄŸerlerini arkasına almış, kurumsalcı bir lider olarak tanıtılıyor. Bu sûretle dünyâ devletleri ile kuracağı münâsebetlerin dayanacağı çerçeve de belirlenmiÅŸ oluyor. ABD’nin kurucu deÄŸerleri , yani en baÅŸta cumhûriyetçi-özgürlükçü deÄŸerler bir üstünlük duygusuna karşılık geliyor. Dünyâyı bu deÄŸerlere baÄŸlılık etrâfında bir dizilime tâbî tutacağı anlaşılıyor. Trump Arap âÅŸiret liderleriyle, Kuzey Kore ve Mısır diktatörleriyle ABD deÄŸerlerinin hilâfına yakın münâsebetler kurabiliyordu. Küre koalisyonu toplantılarında Suudî ve Körfez diktatörleriyle elinde kılıç yaptığı dansları hatırlayalım. Kuzey Kore liderine gönderdiÄŸi sempati, Sîsi ile kurduÄŸu teÅŸrik-i mesâi hâlâ hatırlarda olsa gerekir. Ama her ÅŸey bununla sınırlı deÄŸil. Trump aynı zamanda baÅŸta Putin ve ErdoÄŸan olmak üzere demokratik olarak seçilmiÅŸ karizmatik liderlerle de, yakınlık kurabiliyordu. Bunun kurucu deÄŸerler den hareket eden Demokratlar ve Biden açısından ne kadar sorunlu görüldüÄŸü dikkâte alınmalıdır. Sîsi ile ErdoÄŸan, Veliaht Prens Selman ile Putin’i, Åži Cin Ping’i aynı kaba koyan tuhaf bir bakış bu. Evet, bu basitlemeler ve kabalaÅŸtırmalar aslında, Alev Alatlı’nın çeÅŸitli vesilelerle dile getirdiÄŸi gibi ABD’nin demokratik duyarlılıklarının ne kadar aÅŸağıda olduÄŸunu, onu bir demokratik deÄŸil, cumhûriyetçi hassasiyetler açısından deÄŸerlendirmek gerektiÄŸine iÅŸâret ediyor. Son seçimler kamuoyuna, ABD seçim sisteminin tuhaflıklarını kâfi miktarda öÄŸretti. Basbayağı vesâyetçi bir demokrasi bu. ABD’nin özel ÅŸartlarına dayandırılarak üzeri örtülmeye çalışılıyor bu tuhaflıkların. ABD “cumhûriyetçi-liberâl-seçkinci” kuruluÅŸ deÄŸerlerini sürüdürebildiÄŸi kadar demokratik olabiliyor. Herkes liberâl olmakla demokratik olmayı aynı ÅŸey zanneder; ama aslında hiç de öyle deÄŸildir. Hattâ “liberâl hassasiyetlerle” “demokratik hassasiyetler” arasında derin çeliÅŸkiler yatar. Liberâl demokrasi, siyâsal târihin inÅŸâsı en çetin, yıkılması veyâ dağılması en kolay yapısıdır. Bu sebeple, demokratik duyarlılıkları sanıldığı kadar geliÅŸmiÅŸ deÄŸil. Kolayca “seçilmiÅŸ” Putin ve ErdoÄŸan’ı, “seçilmemiÅŸ” Prens Muhammed bin Selman veya Kim Yong-Un ile aynı kefeye koyabiliyor.
ABD’nin kurucu deÄŸerleri aynı zamanda AB ile ABD’yi biraraya getiren hattı oluÅŸturuyor. Ä°ki kıt’a arasunda mekik dokuyan La fayette’in, Benjamin Franklin’in hayâleti dolaşır bu hatta. Trump bu bağı bir hayli hırpaladı. Obama’nın çok arzuladığı Transatlantik Ticâret AnlaÅŸması’nı gömdü. NATO’yu küçümseyerek dışladı. Hattâ NATO’yu iÅŸlevsizleÅŸtirecek baÅŸka oluÅŸumlar peÅŸinde koÅŸtu. Åžimdi Biden bu baÄŸları yeniden kuracak. Biden dönemi güçlü AB-ABD baÄŸları ve yeniden parlatılmış ve güçlendirilmiÅŸ bir NATO devri olacak. Bundan pek ÅŸüphe duymuyorum. Bu aynı zamanda OrtadoÄŸu’da Trump devrinde kurulmuÅŸ olan münâsebetlerin gözden geçirilmesi mânâsına gelmektedir. En baÅŸta gelen soru Küre Koalisyonunun iÅŸlevinin kalıp kalmayacağı. Kanaâtimce süreç devâm edecek. Ä°srâil ile görece bir mesâfe ortaya çıksa da bu bir kopuÅŸa asla dönüÅŸmeyecek. Körfez devletçikleri ve Suudlar, Ä°srâil’in çıkarlarına hizmet etmeye, parasal kaynaklarını bu yolda tüketmeye zorlanacaklar. Arap diktatörlüklerine getirilecek eleÅŸtiriler, onları bu yolda sıkıştırmanın âleti olarak deÄŸerlendirilmelidir. Bu sıkışmışlık onlara neler yaptırır, bunu göreceÄŸiz. Türkiye’ye karşı artık eskisi kadar husûmet güdebilirler mi, bunu da tâkip edip göreceÄŸiz. Ä°ran ise Transatlantik ittifâkından en fazla faydalanabilecek, rahatlatılacak görünüyor. Bunun da nereye kadar uzanabileceÄŸini Ä°srâil-ABD münâsebetlerinin seyrinden anlayacağız. Rusya-ABD münâsebetlerinden yeni bir gerilim devrine gidiÅŸ olacağı anlaşılıyor. Rusya’yı yeni yaptırımlar ve kışkırtılmış iç istikrarsızlıkların beklediÄŸini düÅŸünüyorum..
Esas ve en kritik meselenin Çin-ABD münâsebetlerinin nerelere evrileceÄŸi olduÄŸu hemen hemen tekmil otoriteler tarafından dile getiriliyor. Hattâ bu sürecin ciddî ciddî savaÅŸ ihtimâlini barındırdığını iddia edenler de var.Biden’ın bu hususta tavrı çok net deÄŸil. Trump’ın o mâhut TV tartışmalarında Biden’ı Çin’e hizmet etmekle suçladığını biliyoruz. Hâkim görüÅŸ Çin-ABD geriliminin Biden devrinde de devâm edeceÄŸi isitikâmetinde. Bunu da Obama’nın son senelerindeki tırmanmaya dayandırıyorlar. Biden’ın Åži Cin Ping’i “kabadayılık” ile suçladığını hatırlıyoruz. Ama ÅŸahsî kanaâtim Biden’ın Çin karşısında daha ılımlı adımlar atacağı yolunda. Siyâseten, özgürlükçü bir eksende Uygur Türkleri, Hong Kong, patent hırsızlığı gibi meseleler üzerinden Çin’i sıkıştıracağı muhakkak. Ama Çin-ABD geriliminin tırmanacağı kanaâtinde deÄŸilim. Bu gerilimin hâlline her iki devlette de ayakları bulunan küresel sermâye karar verecek. Bu iÅŸ ne Biden’a ne de Ping’e kalmayacak kadar derin…
Süleyman Seyfi ÖÄŸün / YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.