Sosyal Medya

Kenan Alpay: Macron özelinde vücut bulan Batı mentalitesi

Sorarsanız Avrupa ve Amerika ileri demokrasiyi, ifade özgürlüğünü, inanç ve hayat tarzını, refah ve güvenliği anayasal güvenceyle teminat altına alıyor. Ancak iş Batı dışı toplumların özellikle de Müslüman halkların temel hak ve hukuklarına, şeref ve haysiyetleriyle özgür ve adaletli hayat haklarına gelince karşımıza aşılmaz duvarlar, dikenli barikatlar, tuzak gibi işleyen mahkeme kararları çıkarılıyor.



Fransa CumhurbaÅŸkanı Emmanuel Macron, Ä°ngiltere’de yayınlanan Financial Times gazetesini “sözlerimi çarpıtarak cehaleti besledi” ÅŸeklinde suçladı. Financial Times’de yayınlanan makale Macron’u “seçim amaçları için Fransız Müslümanları damgalamak ve onlara karşı bir korku iklimi yaratmak”la suçluyordu. Bizzat Macron’un başında olduÄŸu hükümet tarafından sistematik olarak tırmandırılan Ä°slam ve Müslüman karşıtı kampanyanın Fransa’yı daha da böleceÄŸine dikkat çeken makalede “Fransa’da Müslümanlar için düÅŸmanca bir ortam inÅŸa edildiÄŸi”, “Müslümanların aşırı saÄŸcı-ırkçı politik hırslara kurban edildiÄŸi” iddia edilirken “zayıf bir Cumhuriyet’in içindeki düÅŸman tarafından istila edilmesinin eÅŸiÄŸinde olduÄŸu” gibi bir resim verildiÄŸi vurgulanıyordu.

Samimiyet Yok, Riyakârlık Paçalardan Akıyor

Fransa’da olduÄŸu gibi Avrupa ve Amerika basınında da liberal Macron’un Ä°slam’ın sembol ve deÄŸerlerine karşı tırmandırdığı kampanyada aşırı saÄŸcı-ırkçı Marine Le Pen’le amansız bir rekabete giriÅŸtiÄŸi yönünde aklı başında çok sayıda deÄŸerlendirme yapılıyor. Bununla birlikte Fransa bir açıdan Macron’un beyanlarının sözlerinin yanlış anlaşıldığı yönünde düzeltmelere giderken CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan karşıtı söylem ve suçlamalarına hız kesmeden devam ettiÄŸi de görülüyor. Mesela Macron ÅŸöyle söyledi; “Kimsenin Fransa’nın veya hükümetinin Müslümanlara karşı ırkçılığı teÅŸvik ettiÄŸini iddia etmesine izin vermeyeceÄŸim.” Finansal Times’teki ilgili makaleyi yayından kaldırtan Macron “Ä°slam’la deÄŸil, sadece Ä°slamcı ayrılıkçılıkla mücadele ettiklerini” defalarca vurgulamak durumunda kaldı. Peki, Macron’un “Fransa’nın mücadele ettiÄŸi ÅŸey asla Ä°slam deÄŸil. Aldatmacaya, fanatizme, ÅŸiddet içeren aşırılığa karşı çıkıyoruz; dine deÄŸil” sözüne kim, neden inansın?

Ä°fade özgürlüÄŸünü, Cumhuriyet’in ilkelerini, Fransız deÄŸerler sistemini koruma adı altında sergilenen ve bizzat Kur’an-ı Kerim’i ve Hz. Muhammed Mustafa’yı hedef alan tiksinti verici Charlie Hebdo çizimlerini kamu binalarına yansıtarak mı aşırılıkla mücadele ediliyordu? Tam da bu süreçte DışiÅŸleri Bakanı Jean-Yves Le Drian’ın “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” misali verdiÄŸi beyanlar Fransa’nın sadece tutarsızlıkta deÄŸil ahlaksız ve hukuksuz tutumunda da inat etmekte olduÄŸunu iÅŸaretliyordu. Le Drian’a göre ÅŸiddet ve nefret söylemlerinin biricik sorumlusu CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’dı. Ä°ÅŸin safahatı Fransa’yı aşıp bütün bir “Avrupa BirliÄŸi ülkelerinin Türkiye’ye karşı baskı ve yaptırım takvimi çıkarması”na kadar uzatılabilir yönlü ÅŸantajlara kadar uzandı maalesef. ÖzeleÅŸtiri yok, özür yok, saldırgan tutum ve iÄŸrenç psikolojik harp tekniklerinden vazgeçmek yok, ayrımcı ve ırkçı politikaları terk etme yönünde adım atmak yok ama en üst düzeyde tehdit ve ÅŸantajlar savurmak Fransa ve AB’nin temel stratejisi olmuÅŸ. En temel ahlaki ve hukuki ilkeleri çiÄŸneyerek, ilahi ve nebevi deÄŸerlere sistematik saldırılar tertipleyerek oluÅŸturulan gerilimli ve provokatif iklimde Avrupa BirliÄŸi’nin Türkiye ve Ä°slam dünyasıyla saÄŸlıklı bir iliÅŸki kurabilmesi nasıl imkân dahilinde olsun?

Sömürge Mantığı Öfke ve DüÅŸmanlığı Besliyor

Suriye, Irak, Libya, Afganistan ve Filistin baÅŸta olmak üzere Ä°slam coÄŸrafyasının dört bir tarafında gerek iÅŸgal güçleriyle gerekse Batı’nın iÅŸbirlikçisi despotik rejimler marifetiyle yaÅŸadığımız kıyımlara, yıkımlara, tehcir ve yoksulluÄŸun üzerine bir de bu terbiyesizliklerini yutkunmamızı, sindirmemizi talep ediyorlar. Bu sömürgeci mantık ve iÅŸleyiÅŸ Paris veya Viyana’da iÅŸlenen karanlık birkaç cinayetle hiçbir surette temize çıkarılamaz, meÅŸrulaÅŸtırılamaz. Cinayetlerin faillerini yakalayıp adil bir biçimde yargılamak yerine provokatif yöntemlerle Ä°slam ve Müslüman düÅŸmanlığını örgütlemeye kalkışan Batı bu inadıyla sadece öfkeyi, düÅŸmanlığı ve kaosu beslemektedir.

MeÅŸru tepkilerin önünü kesen hiçbir siyasal iktidar toplumsal barışı saÄŸlayamaz. Ancak Batı’nın Ä°slam ve Müslümanlar söz konusu olunca tahammül sınırları çok kadar dar ve kısır. Son örnek berbat bir tabloyu gözler önüne seriyor aslında. 7 Kasım’da Frankfurt’ta Hz. Muhammed Mustafa’ya (a.s.) yapılan hakaretleri protesto etmek üzere yapılması planlanan bir gösteri yürüyüÅŸü güvenlik gerekçesiyle yasaklandı. Frankfurt’un güvenliÄŸinden sorumlu yetkili Markus Frank önce “liberal ve dünyaya açık bir kent” olmakla övünen cümleler kuruyor ve ardında da “Charlie Hebdo’ya karşı bir gösteri düzenlenecek olmasını tahammül edilemez buluyorum” diyor. Markus Frank’i aÅŸarak Almanya ve Avrupa’yla özdeÅŸleÅŸen bir riyakârlık örneÄŸi duruyor karşımızda. Kamu düzeni, güvenlik, toplumsal barış, toplanma hakkı, ifade özgürlüÄŸü vs. masal gibi sıralanıyordu kameralar karşısında.

Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaÅŸanan çatışmanın sosyal medyadaki karşılığı Twitter’ın Azerbaycan DışiÅŸleri Bakanı Ceyhun Bayramov’un hesabını kliÅŸe bir gerekçeyle askıya almasıyla baÅŸka bir boyuta taşınıyordu. Ermenistan’ın 27 yıl boyunca süren iÅŸgali, bu süreçte giriÅŸtiÄŸi katliam ve yıkımlar, tertiplediÄŸi tehcir politikaları sadece Amerika, Rusya ve Fransa gibi devletler nezdinde deÄŸil anlaşılan bir sosyal medya platformu olan Twitter nezdinde bile makul, meÅŸru hatta zaruri görülmüÅŸ olmalı. Avrupa ve Amerika’da Siyonist Ä°srail’in ırkçı-iÅŸgalci politikalarını eleÅŸtirmek nasıl anında “anti-Semitizm” ÅŸeklinde yaftalanıp yasaklanıyorsa Charlie Hebdo isimli çirkin psikolojik harp unsurunda yayınlanan iÄŸrenç çizimleri protesto etmek de Azerbaycan topraklarındaki Ermenistan iÅŸgalinin nasıl temizlendiÄŸini anlatmak da aynı ÅŸekilde yaftalanıp yasaklanabiliyor.

Sorarsanız Avrupa ve Amerika ileri demokrasiyi, ifade özgürlüÄŸünü, inanç ve hayat tarzını, refah ve güvenliÄŸi anayasal güvenceyle teminat altına alıyor. Ancak iÅŸ Batı dışı toplumların özellikle de Müslüman halkların temel hak ve hukuklarına, ÅŸeref ve haysiyetleriyle özgür ve adaletli hayat haklarına gelince karşımıza aşılmaz duvarlar, dikenli barikatlar, tuzak gibi iÅŸleyen mahkeme kararları çıkarılıyor. Åžiddet ve öfkenin kaynağını gereÄŸince anlayıp gidermenin yolu Batı’nın inatla sürdürdüÄŸü sömürgeci mantık ve despotizmi besleyen riyakâr politikalardan rücu etmekten geçiyor, önce bu husus anlaşılmalı!

 

Yeni Akit

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.