Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Macron'un sözde özgür dünyasında İslam'a yer yok

İslam'a yönelik ayrımcı söylem geçmişte radikal örgütlere ve marjinal politik partilere has bir araçken, bugün Avrupa'nın birçok ülkesinde ana akım politik hareketler ve liderlere, dolayısıyla siyasetin merkezine intikal etmiştir. Liderlerin bu tavrı, İslamofobik söylemleri kendi toplumları nezdinde meşrulaştırmakta, Batılı toplumlar gün geçtikçe bu ayrımcı dile alışmaktadır.



Fransa CumhurbaÅŸkanı Emmanuel Macron bir “Ä°slam Sorunu” yaratma konusunda oldukça istekli görünüyor. 2020 Åžubat ayından beri ayrıntılarını kamuoyuyla paylaÅŸtığı ve Fransa’daki Müslümanları birincil hedef haline getiren Ayrılıkçılık Yasa Tasarısı, Fransız CumhurbaÅŸkanının giderek daha “kültürel deÄŸer” kavramına vurgu yaptığı kürsü konuÅŸmalarıyla birleÅŸince yakın dönemde yalnızca Fransa’da deÄŸil tüm Batı Avrupa ülkelerinde gözler önüne serilecek yeni bir güvenlik paradigmasını haber veriyor. Macron’un söylem üzerinden Ä°slam’ı güvenlikleÅŸtirme/ bir tehdit alanı haline getirme giriÅŸimi ise geçtiÄŸimiz günlerde görüldüÄŸü gibi yeni ÅŸiddet olaylarına zemin de aralıyor. Bu temel sorundan hareketle Avrupa’da son haftalarda yaÅŸanan ÅŸiddet olaylarını da hesaba katarak kültürel ve toplumsal açılardan derinlemesine bir deÄŸerlendirme yapmamız gerekiyor.

Macron’un ‘özgür dünyası’

Macron 2017 Mayıs ayında rakibi aşırı saÄŸcı Marine Le Pen’e karşı ezici bir oy oranıyla CumhurbaÅŸkanlığı’nı kazandığında, kendisini oldukça karmaşık bir dünyada buldu. Zira göreve gelmesinden önceki yıl dünyada bir paradigma deÄŸiÅŸikliÄŸini gündeme getiren bir olaylar silsilesi yaÅŸanmıştı. Amerika BirleÅŸik Devletleri 2016 Kasım’ında korumacı, söylemsel düzeyde “politik doÄŸrucu” ve göçmenlere yönelik ÅŸahin tutumlarıyla bilinen Donald Trump’ı baÅŸkan seçmiÅŸ, BirleÅŸik Krallık vatandaÅŸları, kampanya sürecinin önemli kısmı göç karşıtlığı üzerine kurulan ve Brexit olarak adlandırılan Avrupa BirliÄŸi’nden ayrılma kararını vermiÅŸ, Avrupa ekonomisinin lokomotifi olan, göç konusunda daha pozitif politikalar uygulamaya gayret eden Almanya’nın Åžansölyesi Merkel ise uzun süreli liderliÄŸini bir süre sonra sonlandıracağına dair emareler vermeye baÅŸlamıştı.

Kültürel deÄŸer vurgusu

Tüm bu geliÅŸmeler Avrupa’nın ikinci en büyük ekonomik gücü olan ve askeri açıdan avantajlarına güvenen Fransa’nın CumhurbaÅŸkanı Macron’un kendisini “özgür dünyanın lideri” olarak konumlamasına yol açtı. Macron’a görevinin birinci yılının sonunda, 2018’de Almanya Aachen’de Avrupa BirliÄŸi’ni muhafaza edenlere verilen Karlspries ödülünün verilmesi de bu tavrını pekiÅŸtiren geliÅŸmelerden birisi oldu. Macron ödül töreninde yaptığı konuÅŸmada Avrupa deÄŸerlerinden ve çeÅŸitlilikten bolca söz ederken BirliÄŸin gücünü arkasına almayı hedeflemiÅŸti. Ancak bu konuÅŸmada Avrupa’da yaÅŸayan milyonlarca Müslüman’ın yaÅŸadığı ayrımcılıktan söz etmemesi kurduÄŸu stratejiyi ele verir nitelikteydi. Dolayısıyla, Macron’un özgür ve “kültürel deÄŸerleri vurgulayan” dünyasında Ä°slam’a yer olmadığını söylemek fazla abartılı olmayacaktır.

Peki Macron’un bu söylemlerinin arkasında hangi ulusal kaygılar ve hırslar yatıyor? Ä°ktidara geldiÄŸinden itibaren sıklıkla zuhur eden Sarı Yelekliler gibi sokak hareketleri ve bu tür eylemler sürecinde hükümetin gösterdiÄŸi tavır Macron’u 2022 seçimlerinde ihtiyacı olan orta sınıf/ merkez seçmenden koparmış görünüyor. Öyle ki Fransız CumhurbaÅŸkanlarının trajedisi olan, göreve geldikten sonra popülaritelerinin giderek düÅŸmesi durumu, Macron özelinde daha vahim istatistikleri öne çıkarıyor. Böylelikle Macron riskli bir taktik olan, yükselen aşırı saÄŸ popülarite baÄŸlamında Ä°slamofobik söylemi sahiplenirken, ayrıca bunu “Batılı deÄŸerlerle” birleÅŸtirerek dengeli bir meÅŸruiyet yaratıyor. Buna Macron’un uluslararası arenada bir sembol olarak öne çıkma hırsı da eklenince ortaya devlet dairelerinin duvarlarına yansıtılan Hz. Muhammed karikatürleri gibi trajik bir tablo çıkıyor.

Macron’un bir süredir dile getirdiÄŸi “Ä°slamcı ayrılıkçılık” kavramı 2020 yılında, tasarısı hazırlanan Ayrılıkçılık Yasası’na dönüÅŸtü. GeçtiÄŸimiz yıllarda Fransa’nın önde gelen düÅŸünce kuruluÅŸlarından Institut Montaigne’in “Ä°slamcılığın Üretimi” ve “Bir Fransız Ä°slamı Mümkündür” raporlarının Macron’un bu tasarı ve politikalarına fikri zemin hazırlamak üzere üretildiÄŸi görülüyor.

‘Aydınlık Ä°slam’

Macron’un geçtiÄŸimiz ay başında detaylarını açıkladığı yasa tasarısının ise 2021 başında yasalaÅŸması bekleniyor. Bu tasarı camilerin ve finansmanlarının daha etkin takibi, STK’ların laikliÄŸe baÄŸlılık sözleÅŸmesi imzalaması, yurtdışından gelen imamlarla ilgili uygulamaların sona erdirilmesi, Türkiye’nin de dahil olduÄŸu yabancı dil dersleri anlaÅŸmasına son verilmesi, okul kantinlerindeki helal menülerin ve havuzlarda erkek-kadın bölümü ayrımı yapma uygulamalarını kaldırma yetkisinin valiliklere verilmesi, Arapça derslerin devlet tekeline geçirilmesi gibi deÄŸiÅŸiklikler içeriyor. Macron tasarının ayrıntılarını açıkladığı konuÅŸmalarında “aydınlık Ä°slam”, “dış etkilerden arındırılmış Ä°slam” gibi tanımlamalarla Fransa Müslümanları üzerinde yaratılacak baskının detaylarını veriyor.

Gelinen noktayı net bir ÅŸekilde ortaya koymak gerekiyor. Ä°slamofobi tarihsel ilerleyiÅŸinde yeni bir evreye varmıştır. Ä°slam’a ve Müslümanlara yönelik ayrımcı söylem geçmiÅŸte radikal örgütlere ve marjinal politik partilere has bir araçken, bugün Avrupa’nın birçok ülkesinde ana akım politik hareketler ve liderlere, dolayısıyla siyasetin merkezine intikal etmiÅŸtir. Liderlerin ve merkez hareketlerin bu tavrı, Ä°slamofobik söylemleri kendi toplumları nezdinde meÅŸrulaÅŸtırmakta, Batılı toplumlar gün geçtikçe bu ayrımcı dile alışmaktadır.

Güvenlik krizleri

Emmanuel Macron’un Ä°slam’ı bir tehdit alanı haline getirme giriÅŸimleri ne yazık ki hem Fransa’da hem de Avusturya’da terör hadiselerini tetikledi. Bu siyasal tavırlar ve ardından yaÅŸananlar yakın gelecekte Avrupa’da güvenlik krizlerini derinleÅŸtireceÄŸe benziyor. Küresel gündemin yeniden Batı’da terör hadiseleri ve Ä°slamofobik söylem kıskacına saplanması ise çokkültürlülüÄŸü sona erdirme ve coÄŸrafi homojenleÅŸme/arınma gönüllülerini daha çok teÅŸvik ediyor. Macron da bu saplantıyı derinleÅŸtirme görevini ifa ediyor. Böyle bir “özgür dünyada” yaÅŸamak ister miydiniz? Åžahsen istemezdim.

Müellif: Alp Cenk Arslan (Analist, Stratejik Yönetim Danışmanı)

Kaynak: Açık GörüÅŸ

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.