Ali Haydar Haksal: Asıl savaş hep İslam ile

Fransız düÅŸüncesinin bakışındaki temel sorun Ä°slâm. Kendilerini bildi bileli böyledir. Batı düÅŸüncesinin temel bakışını oluÅŸturan Fransız düÅŸüncesidir. Hatta öncüsüdür. Ä°ngilizler ve diÄŸer Batılı toplumlar daha sonra bu halkaya dâhil olurlar. Fransız aydınlanması Batı’nın aydınlanmasıdır.

10. yüzyıldan itibaren Ä°slâm’ın yayılışı, Haçlı seferlerinin sonuçsuz kalması onları tedirgin eder. Oryantalist faaliyetlerle Müslümanları anlamak, onların iç dünyasını bilmek için büyük çaba harcanır. Artık silahla deÄŸil, kültür ile büyük bir hamlede bulunulur. Oryantalistlerin faaliyetleri Müslümanların kültürel yapısı, aile özellikleri, insanî iliÅŸkileri üzerinedir. Tanzimat hareketinde bulunanların merkezi Paris’tir. Paris’in büyüleyiciliÄŸi fazlasıyla etkiler. Batı, yani Fransa düÅŸüncesi kiliseyi de devre dışı bırakır. Metafizik yok sayılır. Voltaire, Ernest Renan, Victor Hugo, Gérard Nerval gibi düÅŸünürlerin çabası önemlidir. Napolyon’un Mısır Seferi’ni de bu baÄŸlamda deÄŸerlendirmek gerekir.

Müslümanların içten içe kuÅŸatılmaları onlar için büyük bir baÅŸarı. Bunun etkileri bugüne kadar devam ediyor. Fransız pozitivizminin ve düÅŸüncesinin etkisi Cumhuriyet ideolojisinin temelini oluÅŸturuyor. Bu, sadece Türkiye için deÄŸil Mısır, Cezayir ve Tunus, Afrika’daki birçok topluluk için geçerli.

Ernest Renan’ın en büyük çabası Müslümanları Ä°slâm’dan uzaklaÅŸtırmak. Batı düÅŸüncesine kapılanların temel felsefeleri ve düÅŸünceleri de bunun üzerine kurgulu. Ä°slâm’dan uzaklaÅŸmak ve toplumu uzaklaÅŸtırmak. Cumhuriyet’in onuncu yılında söylenen “On yılda on beÅŸ milyon genç yarattık” marşının sunucu da budur. Kendi medeniyetiyle, düÅŸüncesiyle, inancıyla olan bir savaşın sunucu. Ä°slâm düÅŸüncesinin, medeniyetinin yok sayılması.

Batılı düÅŸünürlerin bütün yoÄŸunluÄŸu ve çabası kültür ve edebiyattır. Bu yolla istenen sonuçlara varmak. Bizdeki Batıcı aydınlara bakıldığında bunun yansımaları görülmektedir.

Milli Gazete

Peygamberimize hakaret eserleri yayımlanır. Peygamberimiz yılan baÅŸlı, zehir saçan bir ejderha olarak tanımlanır. Voltaire’in Mahomet ve Fanatizm Trajedisi adlı eseriyle Peygamberimiz küçük düÅŸürülür. Papalık Voltiare’i dışladığı hâlde bu eserinden ötürü ödüllendirilir. Voltiare’in bu eseri hariç bütün eserleri Türkçeye çevrilir. Batıcı aydınların onlardan fazlasıyla etkilendiÄŸi ortada. DüÅŸünce çatışmalarının temelini de bunlar oluÅŸturuyor.

Müslümanların temel sorunu da düÅŸüncelerine sahip çıkmayışları. Ya da düÅŸüncelerinin temelinin ne olduÄŸunun farkında olmayışları. Dışarıdan gelen düÅŸüncelere kapılışları. Batı’nın büyülü dünyası, teknolojisi ve hayat anlayışının kuÅŸatıcılığı belirgin. Bizde de düÅŸünce akımlarının hareketlerinin arka planında kültürel yabancılaÅŸma var. Ä°slâm’ın kuÅŸatıcılığı, birleÅŸtiriciliÄŸinin önüne geçilmiÅŸ bulunuyor. Buna katkı saÄŸlayan da Müslümanların kendisi. Irkçılık, milliyetçilik, saÄŸ, sol, liberalizm, muhafazakârlık bu düÅŸünüÅŸler yabancı kökenli. Bize ait olmayan kavram ve oluÅŸlar.

Fransa’da Peygamberimize karşı baÅŸlatılan kampanya ilk deÄŸil. Bunların daha öncesi var. Bunu anlatmaya çalışıyoruz. Hamasi duygularla karşı çıkmak sadece geçici bir durum. Elbette olması gerekir ama Ä°slâm düÅŸüncesinin ana tezini, düÅŸüncesini, inanışını önce insanımıza anlatmak gerekir. Edebiyatla, sanatla, kültür ve düÅŸünceyle. Ne yazık ki bizde bu gibi durumlarda hamasi ve ayran kabartıcı tutumlar öne çıkıyor. Bir süreliÄŸine bir dalga alıştırıyor. Sonra da unutuluyor. Yeniden baÅŸa dönülüyor.
Büyük bir dalga ile karşı karşıya bulunuyoruz. Ä°nsanımızı derinden etkileyecek manevi bir güç birikiminden yoksunuz. Kendimiz bu anlamda yeteri derecede düÅŸünce birikimine sahip deÄŸiliz.

Batıcı Fransız pozitivist düÅŸüncesine kapılan büyük kesimler var ve bu asla yadsınamaz. Bize düÅŸen sadece siyasal anlamda deÄŸil, düÅŸünce anlamında da yeniden büyük bir hamlede bulunmak. DiriliÅŸ düÅŸünce ve ekolünü yeniden merkeze oturtmalıyız.