Özel / Analiz Haber
Cezayir'de Anayasa reformu ve siyasi dönüşüm süreci
2019 yılında ülke çapında yaşanan protestolar sonrasında gerçekleşen yönetim değişikliğinin ardından Cezayir önemli bir siyasi dönüşüm sürecinden geçiyor.
2019 yılında ülke çapında yaÅŸanan protestolar sonrasında gerçekleÅŸen yönetim deÄŸiÅŸikliÄŸinin ardından Cezayir önemli bir siyasi dönüÅŸüm sürecinden geçiyor. Demokratik hakların geniÅŸletilmesi, askeri kadroların siyasetteki rolünün azaltılması ve baÅŸta Fransa olmak üzere dış aktörlerin ülkedeki etkinliÄŸinin ortadan kaldırılması yönündeki güçlü kamuoyu talepleri yönetimi reformlar konusunda hızlı hareket etmeye zorlamış durumda. 2019’da cumhurbaÅŸkanı seçilen Abdülmecid Tebbun geçiÅŸ sürecini hızlandırmak ve demokratik açılımın ilk adımını gerçekleÅŸtirmek üzere anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi konusunda önemli adımlar attı. Parlamentoya güçlü yetkiler vermesi ve demokratik hakları geniÅŸletmesi öngörülen anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸinin, Cezayir için sembolik bir tarih olan 1 Kasım’da gerçekleÅŸtirilmesi planlandı. Hatırlanacağı üzere, Cezayir Fransa’dan bağımsızlığını kazanmak amacıyla mücadelesini 1 Kasım 1954’te baÅŸlatmış, sekiz yıl süren sürecin ardından ülke bağımsızlığını kazanırken 1 Kasım tarihi de 1962’den bu yana “Devrim Günü” olarak kutlanmıştır.
CumhurbaÅŸkanı Tebbun 8 Ocak 2020 tarihinde uluslararası anayasa uzmanı Prof. Dr. Ahmed Laraba baÅŸkanlığında 17 uzmandan oluÅŸan bir komiteyi anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi paketi üzerinde çalışması için görevlendirmiÅŸti. Üç ay içinde ön çalışma yapılarak, devletin dininin Ä°slam ve resmi dillerinin Arapça ve Berberice olduÄŸunu belirten maddelere dokunulmadan, sekiz ana tema üzerinde çalışmalara devam edildi. Mayıs ayı itibariyle tamamlanan anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi taslağı, deÄŸerlendirmeleri için siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine ve sendikalara dağıtılmaya baÅŸlandı. CumhurbaÅŸkanı Tebbun yapılacak deÄŸiÅŸikliÄŸin meÅŸruiyetinin sorgulanmaması için, siyasi ve toplumsal grupların fikirlerini almak ÅŸeklinde bir strateji geliÅŸtirdi.
Yapılacak anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸiyle vatandaÅŸlık hakları, yolsuzlukla mücadele, meclisin güçlendirilmesi, seçim kanunun yenilenmesi (cumhurbaÅŸkanı görev süresinin iki dönemle sınırlandırılması), cumhurbaÅŸkanının hesap verebilirliÄŸi, milletvekili hakları ve en önemlisi cumhurbaÅŸkanına verilen sınır ötesi operasyon yetkisi gibi konularda reforma gidilmesi öngörülmüÅŸtü. Bu konularda fikir alışveriÅŸlerinin de tamamlanmasının ardından anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi halkın onayına sunulmak üzere nihai hale getirildi.
Yeni anayasa her ne kadar yeni haklar ve demokratik özgürlükler getiriyorsa da ülkede farklı grupların deÄŸiÅŸen tepkilerine yol açtı. Ülkedeki bazı seküler hareketler ve sosyalist partiler anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸine sert bir ÅŸekilde karşı çıkarak “hayır” oyu kullanacaklarını açıkladılar. Referandumu boykot eden gruplardan biri de Hirak Hareketi oldu. Eski CumhurbaÅŸkanı Abdülaziz Buteflika’nın istifasına ve yeni demokratik seçimlerin düzenlenmesine raÄŸmen, Hirak Hareketi ordunun ülkede önemli bir güç olarak kalmasından rahatsızdı. Öyle ki Tebbun seçildikten sonra da devam eden protesto yürüyüÅŸleri, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına kadar güç kaybetmeden devam etmekteydi. Salgınla birlikte evlerine kapanan göstericiler bu defa hükümetin sert ve baskıcı tutumuyla karşılaÅŸtı. Kısa bir süre içinde çok sayıda gazeteci, avukat ve aktivist tutuklandı. Bu dönemi fırsat bilen hükümet protestocular üzerindeki baskılarını artırarak hareketi sindirmeyi baÅŸardı. Yapılan anayasa deÄŸiÅŸikliklerinin Hirak Hareketi’nin talepleri arasında bulunan basın özgürlüÄŸü ve ifade özgürlüÄŸü gibi baÅŸat konulara deÄŸinmesi bile hareketin geçmiÅŸ küskünlüÄŸünü bitirmeye yetmedi.
Ülkedeki Ä°slami partiler ikiye ayrılırken Müslüman KardeÅŸler çizgisindeki Barış ve Toplum Hareketi ile Adalet ve Kalkınma Cephesi referandumda “hayır” oyu kullanma kararı aldılar. Bu hareketler ülke içinde azınlık durumunda olan Berberilere verilen haklara karşı duruyorlar. Özellikle eÄŸitim alanında yapılan anayasa deÄŸiÅŸikliklerinin ülkenin milli ve dini deÄŸerlerine aykırı olduÄŸunun ve deÄŸiÅŸen eÄŸitim sistemiyle birlikte genç nesillerin bahsedilen milli ve dini deÄŸerlere, “Cezayir kimliÄŸine” uzak olarak yetiÅŸtirileceÄŸinin altını çizen Ä°slami blok, kampanya döneminde düzenlediÄŸi mitinglerle “hayır” kampanyası yürüttü. Ülkedeki nüfusun yüzde 29’unu oluÅŸturan Berberilerin dili Berbericenin halihazırda ülkenin iki resmi dilinden biri olmasının da yanlış olduÄŸunu vurgulayan Ä°slami blok, müfredattaki deÄŸiÅŸliklere yönelik itirazlarının yanı sıra, Berbericenin resmi dil statüsünden çıkarılarak sadece ulusal kimliÄŸin bileÅŸenlerinden biri olarak kabul edilmesi talebinde bulundu.
Siyasi grupların bu tutumları ve bazı partilerin boykot çaÄŸrısı yapması, referandumun meÅŸruiyetine gölge düÅŸmesi riskini ortaya çıkardı. Fakat ülkede geçiÅŸ sürecinin hızlandırılması, demokratik kurumların güçlendirilmesi ve güçler ayrılığı ilkesinin tesis edilmesi amacıyla, CumhurbaÅŸkanı Tebbun referandum konusunda ısrarcı oldu.
Böyle bir siyasi arka planın mevcut olduÄŸu ÅŸartlarda anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi referandumu 1 Kasım Pazar günü gerçekleÅŸtirildi. Kovid-19 salgını ve farklı eÄŸilimlerden çeÅŸitli siyasi partilerin boykot etmesi gibi nedenlerle referandumda katılım yüzde 23,7 düzeyinde kaldı. Açıklanan resmî sonuçlara göre, anayasa deÄŸiÅŸiklik taslağı, katılım saÄŸlayanların verdiÄŸi yüzde 66,8 evet oyuyla kabul edildi.
Kabul edilen yeni deÄŸiÅŸikliklerle vatandaÅŸlık hakları, yolsuzlukla mücadele, meclisin yetkilerinin geniÅŸletilmesi, yüksek seçim kurulunun yenilenmesi, cumhurbaÅŸkanının hesap verebilirliÄŸi ve kuvvetler ayrılığının güçlendirilmesi konularındaki düzenlemelerin hayata geçirilmesinin önü açılmış bulunuyor. Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸinin en dikkat çeken maddelerinden biri ise “Yeni Cezayir Askeri Doktrini”. Bu doktrin çerçevesinde cumhurbaÅŸkanına sınır ötesi operasyon yetkisi verilmiÅŸ ve ülkenin güvenliÄŸi esas alınarak yeni bir paradigma kabul edilmiÅŸ oluyor. Bununla birlikte Cezayir ordusuna BirlemiÅŸ Milletler (BM), Afrika BirliÄŸi, Arap Ligi gibi uluslararası kurumların operasyonlarına katılma yetkisinin verilmesi ise ülke dış politikası açısından ciddi bir dönüÅŸüm anlamına geliyor. Bu yönde bir düzenlemenin yapılmasında, Libya’daki çatışma ortamı ve Mali’deki saldırılar gibi konuların etkili olduÄŸu söylenebilir.
Söz konusu madde, özellikle komÅŸu ülkeler açısından sonuçlar doÄŸurabilecek olması nedeniyle, bölgedeki devletlerin tepkisiyle karşılaÅŸtı. Bu ülkeler Cezayir’in Sahel ve Sahra bölgesindeki kaos ortamından da faydalanarak, daha önceleri dolaylı olarak yürüttüÄŸü operasyonlarına hız vereceÄŸi iddiasıyla deÄŸiÅŸikliÄŸe karşı çıkmışlardı. BaÅŸta Fas olmak üzere Mali, Nijer ve Çad gibi bölge ülkeleri, uzun zamandır MaÄŸrip bölgesinde artan terör faaliyetlerinin sorumlusu olarak Cezayir hükümetini gösteriyordu. Batı Sahra bölgesinde Fas ile ayrılıkçı Polisario Cephesi örgütü arasında yaÅŸanan krizde Polisario örgütüne verdiÄŸi desteÄŸi saklamayan Cezayir, Fransa ve ABD baÅŸta olmak üzere pek çok bölge ülkesi tarafından da silahlı terör gruplarına verdiÄŸi destekten ötürü Sahel kuÅŸağındaki istikrarsızlığın ana kaynağı olarak görülmekteydi. Bununla alakalı olarak Hillary Clinton’ın e-postalarında açıklanan yazışmalar da, Cezayir istihbarat örgütü ile el-Murabitun terör örgütünün koordineli çalıştığını ortaya çıkarmıştı. Yazışmalarda örgüt lideri Muhtar Belmuhtar’ın Sahra bölgesinde Fas’ın çıkarlarına karşı hareket etmesi hususunda Cezayirli yetkililerden talimat aldığı görülmüÅŸtü. Yine bu maddeye yönelik eleÅŸtiriler baÄŸlamında, referandum kampanya sürecinde Mali ordusu (MAF), Cezayir’in Kuzey Mali’deki bir köyü ilhak ettiÄŸi iddiasında bulunarak diplomatik bir gerginliÄŸe neden oldu. Bu geliÅŸmeler ve tepkiler baÄŸlamında deÄŸerlendirildiÄŸinde, Yeni Cezayir Askeri Doktrini, yaratacağı sonuçlar itibariyle, önümüzdeki süreçte Cezayir dış politikasının temel belirleyici unsurlarından biri olacaktır.
Öte yandan, anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸiyle kabul edilen diÄŸer hususların ülkede bir taraftan esaslı bir reform hareketinin baÅŸlangıcı olabileceÄŸi, diÄŸer taraftan da toplum kesimleri arasındaki uzlaÅŸmayı zorlaÅŸtıracağı söylenebilir. CumhurbaÅŸkanı ve milletvekillerinin artarda ya da ayrı zamanlarda iki dönemden fazla görev yapması engellenerek siyasi kadroların sürekli olarak yenilenmesi öngörülürken, kurulacak anayasa mahkemesi ile hukuk sisteminin güçlendirilmesi hedefleniyor. Yolsuzlukla mücadele için özel bir birim kurulması ve basın özgürlüÄŸünü garanti altına alan yeni düzenlemelerin yapılması da 2019’dan bu yana protestocuların temel talepleri baÄŸlamında kabul edilen düzenlemeler olarak öne çıkıyor.
2019’da ani bir yönetim deÄŸiÅŸikliÄŸi tecrübe eden Cezayir’de yapılan anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi, ülkede uzun vadeli bir dönüÅŸüm sürecinin önemli aÅŸamalarından biri olarak deÄŸerlendirilebilir. Cezayir gibi içe dönük, uzun yıllar dış etkilere maruz kalmış ve bazı kurumların siyasette önemli rol oynadığı bir ülkede siyasi açıdan köklü bir dönüÅŸümün saÄŸlanmasının güç olacağı bilinse de, bu anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸinin ülkedeki farklı grupları kapsayıcı, toplumsal talepleri karşılayıcı ve dış politikada ülke çıkarlarına hizmet eden bir motivasyonla gerçekleÅŸtirildiÄŸi görülüyor. Bu baÄŸlamda, Cezayir’de nitelikli bir toplumsal ve siyasal dönüÅŸümün gerçekleÅŸebilmesinde, ülkedeki farklı ideolojik kökenlere sahip partilerin uzlaÅŸma kültürü içinde, demokratik deÄŸerleri önceleyerek iÅŸbirliÄŸine gitmesi hayati önem taşıyor.
Analiz: Doç. Dr. Ä°smail Numan (Orta DoÄŸu siyaseti, Arap devrimleri, Mısır’daki devrim süreci ve Körfez siyaseti konularında uzman olan Doç. Dr. Ä°smail Numan,Telci Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası Ä°liÅŸkiler Bölümü ve Orta DoÄŸu Enstitüsü’nde öÄŸretim üyesi olarak çalışmakta ve aynı zamanda ORSAM BaÅŸkan Yardımcılığı görevini yürütmektedir)
Henüz yorum yapılmamış.