Özel / Analiz Haber
ABD'de seçim belirsizliği yeni bir siyasi krize kapı aralıyor
ABD başkanlık seçiminde Demokrat aday Biden önde gidiyor olsa da ABD seçim sistemindeki farklı prosedürler ve Trump’ın itirazları nedeniyle dengelerde değişim olması mümkün.
ABD baÅŸkanlık seçimleri, Cumhuriyetçi aday Donald Trump'ın dün yaptığı zafer ilanı ve son olarak Demokrat aday Joe Biden'ın seçim sonucu belirleyecek kritik eyaletler arasındaki Wisconsin ve Michigan'da kazandığını açıklayarak 270 delegeye ulaÅŸacağını söylemiÅŸ olmasına raÄŸmen henüz bir neticeye ulaÅŸmış deÄŸil.
3 Kasım seçimlerinin belirsizliÄŸini bir süre devam ettireceÄŸi, BaÅŸkan Donald Trump’ın aylar önceki açıklamalarından belliydi. Åžu ana dek Biden 264 ve Donald Trump 214 delege sayısına ulaÅŸtı. Demokrat aday Biden önde gidiyor olsa da ABD seçim sistemindeki farklı prosedürler ve Trump’ın itirazları nedeniyle dengelerde deÄŸiÅŸim olması da mümkün. BaÅŸkan Trump’ın Cumhuriyetçi valilere açtığı telefonlar, Wisconsin için yaptığı yeniden sayım çaÄŸrısı ve Arizona, Michigan gibi bazı eyaletlerdeki seçim sonuçlarını Yüksek Mahkeme’ye taşıma ihtimali de sonuçların bir süre sürüncemede kalabileceÄŸi ihtimalini güçlendiriyor.
Ulusal anketler, ana akım medya ve seçim sonuçları
Joe Biden, ÅŸimdiye dek açıklanan oy sayımında yüzde 50,4 oranla önde gidiyor ve kazandığı eyaletler listesi ÅŸöyle: Washington D.C., Arizona, Vermont, Massachusetts, Delaware, Maryland, New York, New Jersey, Illinois, Colorado, Connecticut, New Mexico, California, Oregon, New Hampshire, Virginia, Rhode Island, Minnesota, Hawaii, Maine, Michigan, Wisconsin. Cumhuriyetçi aday Donald Trump ise Kentucky, Indiana, Oklahoma, Alabama, Arkansas, Güney Dakota, Güney Carolina, Nebraska, Tennessee, Missouri, West Virginia, Utah, Wyoming, Kuzey Dakota, Kansas, Ohio, Idaho, Louisiana, Mississippi, Texas, Montana, Iowa, Florida’da kazandı. Ayrıca Nevada eyaletinde yüzde 75’i açılan oylarda Biden’ın az farkla Trump’tan önde olduÄŸu da ilan edilirken Trump, Pensilvanya’da önde olduÄŸunu iddia etti.
Ancak seçim öncesi yapılan ulusal anketlerde Biden, Trump’tan asgari yedi-sekiz puan öndeydi. Bu da ulusal anketlerde görünür olmayan bir seçmen kitlesine iÅŸaret ediyor. Bunun bir sebebi BaÅŸkan Trump’a oy veren seçmenlerin, yakın çevresi tarafından üstten bakışla psikolojik baskıya uÄŸraması ve “utangaç seçmen” ya da diÄŸer bir deyiÅŸle “sessiz çoÄŸunluk” kategorisine giriyor olmaları. Konuya dair sunulan bir baÅŸka neden ise ana akım medyada ve ulusal anketlerdeki algı yönetimi iddiası üzerine. 2016 yılından bu yana Trump karşıtlığı yapan medyanın, objektivitesini kaybettiÄŸi düÅŸünülürken, anketler üzerinden de algı yönetimi yapıldığı iddiaları bulunuyor. Seçimleri ezici bir üstünlükle kazanacağı yönündeki kanaatini, eski BaÅŸkan Obama’nın ve ana akım medyanın büyük destekleriyle pekiÅŸtiren Demokrat Biden’ın, salgın nedeniyle seçim kampanyasını kısıtlı bir ÅŸekilde yürütmesinin de Trump oylarını artırdığı düÅŸünülüyor. Özellikle salgın dolayısıyla eleÅŸtirilen politikaları ve yeni tip koronavirüse (Kovid-19) yakalanması nedeniyle Amerikan seçimlerinin maÄŸlubu olduÄŸu algısı yükselen BaÅŸkan Donald Trump, iyileÅŸmesinden hemen sonra Cumhuriyetçi taraftarın yoÄŸun olduÄŸu bölgelerde dahi günde üç ya da dört miting düzenledi ve böylelikle küskün Cumhuriyetçilerin sandığa gitmesini saÄŸladı. Åžu ana kadar açıklanan Cumhuriyetçi oylar beklentinin üzerinde ve Trump’ın, Biden kazansa bile beklenmedik bir baÅŸarıya ulaÅŸtığı düÅŸünülüyor. Seçim öncesi yapılan ulusal anketlerin yanılgısı ve ana akım medyaya eleÅŸtirilerde bulunulurken, aslında eyaletler bazında yapılan anketlerin seçim sonuçlarına daha yakın sonuçlar elde etmiÅŸ olması da bir diÄŸer ayrıntı. Dolayısıyla bu durumun ülkenin büyüklüÄŸü, ABD seçim sistemi prosedürlerinin karmaşıklığı ve eyaletler arası deÄŸiÅŸen farklı sayım kurallarından da kaynaklanabileceÄŸi söyleniyor.
ABD’de baÅŸkanlık seçimleri öncesi yapılan ulusal anketler, baÅŸkan adaylarının ülke çapındaki popülerliklerini gösterse de oy oranlarının deÄŸiÅŸme ihtimali ve ABD’deki seçim sistemi nedeniyle yanılma riskleri oldukça fazla. Nitekim 2016 seçimlerinde düzenlenen anketlerde Hillary Clinton, Donald Trump’tan 3 milyon oy önde giderken, seçim tarihi yaklaÅŸtıkça oranların deÄŸiÅŸmesi ve ABD seçim sistemi nedeniyle Temsilciler Meclisi’nde Demokratlar kazansa da Senato’yu ve baÅŸkanlığı Cumhuriyetçilere kaptırmışlardı. Dolayısıyla 2020 Kasım seçimleri öncesi yapılan ulusal anketlerde Cumhuriyetçi BaÅŸkan Trump’a göre açık ara önde olan Demokrat Biden’ın, bugünkü belirsizlik atmosferinde sıkı bir rekabetin içine girmesi çok da ÅŸaşırtıcı deÄŸil. Her eyalette farklı yürütülen oy sayım sistemi nedeniyle, belli zaman aralıklarında kesintiye uÄŸrayan oy oranlarındaki deÄŸiÅŸim, sayım gerçekleÅŸtirildikçe ibreleri birdenbire deÄŸiÅŸtirebiliyor.
Oyların sayımının baÅŸladığı sabah BaÅŸkan Trump’ın Twitter’dan paylaÅŸtığı oyların çalınması iddialarına karşılık Twitter’dan ve ana akım medyadan sözlerinin tartışmalı olduÄŸuna dair itirazlar geldi. Trump’ın erken atılan oyların sayımına itirazının da Demokrat oy çoÄŸunluÄŸu nedeniyle olduÄŸu düÅŸünülürken, Trump’ın seçimi eyaletler bazında Yüksek Mahkeme’ye taşımaya baÅŸlaması ve bu nedenle sonucun belli bir süre sürüncemede kalabileceÄŸi yorumları yapılıyor.
Seçim sonuçlarının belirsizliÄŸi
“Belirsizlik ve kaygı çağı” olarak adlandırılan 21. yüzyılın içerdiÄŸi pek çok geliÅŸmeye zamanın ruhu iÅŸlemiÅŸ durumda. Kovid-19 salgınıyla birlikte artan belirsizliklerle bozulan günlük hayat rutinleri, her an beklenen ölüm tehlikesi nedeniyle öngörülmesi gittikçe zorlaÅŸan yaÅŸam, küresel anlamda kaygıyı daha da artırdı. ABD’de yaÅŸanan toplumsal bölünmeyi ve yaÅŸanan kaos ortamını tüm bunlardan arındırarak okumak ÅŸüphesiz eksik bir kavrayış olacaktır.
Ä°ktidar olduÄŸu toplumun belli bir kesimini birebir yansıtan, popülist, kimi zaman ırkçı olarak nitelendirilen ve hatta zaman zaman akıl saÄŸlığı tartışmalara konu edilen BaÅŸkan Trump da baÅŸkanlık süresi boyunca zamanın ruhunu gerçeklik ötesi (post-truth) söylemleriyle birebir yansıtan bir lider oldu. ABD’nin ekonomik düÅŸüÅŸü (decline) iddialarının arttığı bir dönemde zengin bir iÅŸ adamının ABD baÅŸkanı olmasına ÅŸaşırmamak gerek. Dikkat edilirse, BaÅŸkan Obama da ABD’nin uluslararası arenadaki imajı ve ABD toplumunda köklü bir sosyolojik sorun olan ırkçılığa dair görünür bir profil sunmaktaydı. Ancak baÅŸkanlar arası geçiÅŸlerde ABD dış politikasında büyük farklılıklar görülmedi. Bu gibi örnekleri pek çok baÅŸkandan örnekler vererek geniÅŸletmek elbette mümkün. Bu baÄŸlamda Joe Biden’ın sadık Demokrat seçmenini temsil ediyor olmasının yanı sıra Trump karşıtı toplum kesimini yansıttığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Sonuçları henüz netleÅŸmeyen 3 Kasım seçimleri de zamanın ruhuna uygun bir belirsizlikle devam ediyor. Aslında seçim sonuçlarının 3 Kasım’da netleÅŸmeme ihtimali beklentiler arasındaydı ve beklendiÄŸi haliyle seçimler belirsizlik, kaos, kaygı ve kutuplaÅŸma atmosferi içinde devam etti. Bu durum, seçim öncesi Trump ve Biden karşılaÅŸmalarında da hissedilmiÅŸti. Fox News sunucusu Chris Wallace moderatörlüÄŸünde gerçekleÅŸtirilen ve “kaotik” olarak nitelendirilen ilk baÅŸkanlık tartışmasında BaÅŸkan Donald Trump, Demokrat aday Joe Biden’ın konuÅŸmalarını sürekli olarak böldüÄŸü için canlı yayına, mikrofon susturma gibi yeni kurallar getirilmiÅŸti. [1] Birbirlerine hakaretler yaÄŸdıran baÅŸkan adaylarının ilk tartışmada taşıdıkları yüksek tansiyon, ikincisinde biraz daha düÅŸmüÅŸ görünse de Biden ve Trump ikinci tartışmada birbirlerini ve ailelerini yolsuzlukla, seçimlere dış-müdahale yaptıkları söylenen Rusya, Çin, Ä°ran gibi ülkelerle iÅŸbirliÄŸi yapmakla suçlamışlardı.
Seçimlerde beklenmeyen geliÅŸmeler
Seçimlerde, daha önce öngörülemeyen birtakım deÄŸiÅŸiklikler ve baÅŸa baÅŸ devam eden rekabet uzmanların tahmin yürütme güdülerine ket vursa da ÅŸu ana kadar elde edilen sonuçlar Biden'ın önde gittiÄŸini gösteriyor. Buna raÄŸmen Demokratların güç kaybına uÄŸradıkları eyaletlere dair bir içe dönüÅŸ de baÅŸladı. New York’tan Temsilciler Meclisi’ne yeniden seçilen Alexandria Ocasio-Cortez 3 Kasım’da, Demokratların Florida’daki Latin seçmenlerle ilgili yeterince çaba göstermediÄŸine dair Twitter’dan bir mesaj yayımladı. Yüzde 47,8 oy oranıyla Cumhuriyetçilerin (yüzde 51,2) gerisinde kalan Demokratların seçimlerden önce yapılan anket sonuçlarına göre Siyah Protestanların ve Hispanik Katoliklerin büyük desteÄŸini alacağı söyleniyordu. Seçim kampanyalarında özel olarak Hispanik, Siyah ve banliyölerde yaÅŸayan seçmenlere hitap ederken, “Kırmızı eyaletler, mavi eyaletler yok, sadece Amerika BirleÅŸik Devletleri var” sloganıyla BaÅŸkan Obama’nın izinden giden Biden bu desteÄŸin büyük çoÄŸunluÄŸunu aldı ancak Teksas ve Florida gibi eyaletlerde beklediÄŸini bulamadı. Göçmenlere yönelik sert politikalarına raÄŸmen Trump’ın 2016’ya göre beyaz olmayan seçmenlerden daha çok oy almasının sebebinin, Biden’ın Latin seçmenlerle iliÅŸki kurmamasından kaynaklanabileceÄŸi söyleniyor. Kampanya dolayısıyla Hispaniklere konuÅŸma yaptıran Trump ayrıca Florida’daki Kübalı göçmenleri Biden’ın komünist olmasıyla korkuttu ve Evanjelik Hispaniklerin oylarına da baÅŸvurarak Florida’daki Latin oyların yüzde 47’sini almayı baÅŸardı.
BaÅŸkan Trump’ın yeniden seçilmemesi durumunda dahi Cumhuriyetçiler, baÅŸkanın manevra alanını daraltacak Senato gibi birtakım araçlara sahip olmaya devam edecekler. Bunun dışında BaÅŸkan Trump, seçimden çok önce yaptığı Yüksek Mahkeme atamalarıyla da seçime itiraz etme yolunu önceden ayarlamıştı. Biden’la birlikte Demokrat ekip kazanmaya oldukça yaklaşıyor olsa da, kaybettikleri eyaletler, Senato’daki Cumhuriyetçiler ve BaÅŸkan Trump’ın itirazlarıyla uzayacak süreç nedeniyle kendilerini ve yürüttükleri politikaları tekrar gözden geçirme sinyalleri verdiler. Ancak analizlerde yoÄŸun olarak söylenen ÅŸey, Trump kaybetse de 'Trumpizm'in yaÅŸayacağı. Yani, ABD’de artan kutuplaÅŸma, seçim sonuçlarının açıklanmasıyla Kongre içinde daha yoÄŸun ÅŸekilde hissedilmeye devam edecek.
GörüÅŸ: Aslı Nur Düzgün / Ä°stanbul Medeniyet Üniversitesi-Uluslararasın Ä°liÅŸkiler
Henüz yorum yapılmamış.