İsmet Özel'in kaleminden: Çarmıhta İsa, zindan da Kur'an
Follow @dusuncemektebi2
Bütün insanlık kapital zulmü altındadır. Allah bizi zalimleri alkışlayanların insafına sığınmaktan korusun. Yazımızı elimizden alanlar bu yaptıklarıyla Kur’an-ı Kerîm’i tarihe gömeceklerini iddia ediyorlardı. Sonuç? Çarmıhta İsa, zindanda Kur’an.
Israrla felsefe bilgisi zaruretine temas ediyor ve fakat henüz bunun icabına derhal bakmaktan kaçınıp hep içinde yer almaktan geri duramadığımız vakıalara temas ediyor, husule gelmelerine sebebiyet vermeden edemediÄŸimiz hadiselere ve insan tercihlerinin kaçınılmaz neticelerine parmak basıyorum. Özgül felsefe söylemine geçmekten imtina ediyorum. Zira sırada ÅŸimdiye, bu sözlerin sarf edildiÄŸi vakte kadar ne gibi ÅŸeylerin vuku bulduÄŸunun, ne gibi ÅŸeylerin husule geldiÄŸinin, birilerinin ne gibi ÅŸeyleri tercih ettiklerinin tebarüz ettirmesinden doÄŸacak ikaz tablosu var. Nereden harekete geçiyor, nereye varmak istiyorum?
Gerek kalkış noktamın ve gerekse hedefimin bir mânâ taşıması, bir gerekçeye sahip olması halen ÅŸahsen bulunduÄŸum, milletçe bulunduÄŸumuz yeri, o makûs mahalli, yani hemen buraları kavramadan mümkün deÄŸildir. Kavrayıp da ne olacak? Ben gerçi millet olma vasıtalarının hepsinden mahrum bırakılmış olmasına raÄŸmen Türk milletinin mevcudiyetini muhafaza ettiÄŸi yolunda hüsnüniyet ısrarı güdüyorsam da tedbirin takdire bir tesiri olmadığından haberdar edilmiÅŸ bir yaratığım. Burada yaptığım ve her yerde yapmadan edemediÄŸim beklentisiz bekleyiÅŸimin saÄŸlamasıdır. Talip olduÄŸum da ruh istirahatinden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir. Buralar dediÄŸim bulunduÄŸumuz yerlerin tayin edici karakteri her ne kadar elektronik-genetik-atomik-kozmik ise de Dünya Sistemi’nin lortları biz seyircilere sadece kimin ödüllendirildiÄŸini, kimin cezalandırıldığını görme müsaadesi veriyor.
Dünya var. Dünyada faaliyet halinde bir sistem var; ancak bu sistemin iÅŸleyiÅŸi mihaniki deÄŸil. Beynini kullanan bir sistemin kıskacındayız. Dünya Sistemi’nin lortları var. Olan biteni lortlara ne sebeple olursa olsun muvafakat gösterenler bir türlü, muhalifler bir baÅŸka türlü algılıyor, yorumluyor. Meselenin vahametini muvafıklarla muhalifler arasındaki sürtüÅŸme mi doÄŸuruyor? Hayır. Varsa pislik ihanetten ötürüdür. Vukuat, hadisat, insan tercihleri binbir türlüdür ve hâkim olunamayacak bir çeÅŸitlilik arz eder. Hayat kavgası içinde çeÅŸitliliklerin farkında olunur veya olunmaz. Farkına varanlar salih iseler ne biliyorlarsa bildiklerini sebil edeceklerdir. Ya etmezlerse? Ä°ÅŸte küçük büyük her meseleyi vahim kılan budur.
Buralar dediÄŸimiz yerler kimlerin ödüllendirilip kimlerin cezalandırıldığının seyrine bakma sahalarımızdır. Bir his olarak mesuliyet insanı seyirciliÄŸe mahsus hafiflikten uzak tutar. Lâkin hafifliÄŸin ağır basması paradoksu içindeyiz. Nasıl olduysa oldu, çaÄŸdaÅŸlık seyrine dalma zevki sürenler mesul tutulma anlayışını imkânsız kıldı. Orhan Pamuk’un 2006’da Nobel edebiyat ödülü almasında Türkçe bilip bilmemesinin etken olmadığı malûm. ÇoÄŸu kimse Orhan Pamuk Türklerin katliam yaptığı propagandası yüzünden ödüllendirildiÄŸini sanır. Hâlbuki o Åžeytan Ayetleri kitabına arka çıktığı için ödüllendirildi. Bunun böyle olduÄŸu Stockholm’dekilerin Jorge Luis Borges edebiyattaki nüfuzunu Ä°spanyolca konuÅŸulan ülkelerdeki diktatörlerin itibar sahasında kullanması sebebiyle ona Nobel edebiyat ödülü vermeyerek cezalandırma numarası yapmalarından bellidir.
Yazdıkça ödüllendirme ve cezaya çarptırma bahsini uzatmanın yazana irtifa kaybettireceÄŸini fark ettim. Ödül almışların ve ceza görmüÅŸlerin rencide edici ortamından hızla uzaklaÅŸmak için kendimi Ä°slâm dairesinde kalma haysiyetinin ÅŸartlarını gözetmeÄŸe zorlayacağım. Bir kez daha zorla güzellik olduÄŸunun hazzını tatmak istiyorum. Yahudiler kapitalizme öncülük ederek yollarını Ä°sa aleyhisselâm’ı haça gerdirmenin geniÅŸlettiÄŸi fikriyle modern hayatı kurdu. Hıristiyanlar modern hayatın her safhası ve her merhalesinde yegâne kurtuluÅŸ yolunu haçtakinin açtığı delili aracılığıyla kapitalizmin vazgeçilmezliÄŸinin muhafızlığını yaptı. Ä°branî ve Hıristiyan kaziyelerden örülmüÅŸ kafeste öten bülbüllere dönüÅŸmek kimseyi gocundurmaz oldu. Neden?
EÄŸer 1928inci Hıristiyan yılında Türk milleti yazısını kaybetmemiÅŸ olsaydı dünya Ä°slâm’ın YahudiliÄŸi ve Hıristiyanlığı butlana uÄŸratmış Allah katındaki din olduÄŸunun hem de facto, hem de jure tanındığı yer haline gelecekti. Olmamış ÅŸeyler üzerine konuÅŸmayalım diyorsak olmuÅŸ ÅŸeyleri kavrama yoluna girelim. OlmuÅŸ olan en büyük kapitalin yatırımlarını elektronik, genetik, atomik, kozmik araÅŸtırmalara hasrediÅŸidir. Ä°nsanların Allah’a isyan ederek hayatta kalma çırpınışları bu dört sahanın tahakkümünü gün be gün çoÄŸaltıyor. Bütün insanlık kapital zulmü altındadır. Allah bizi zalimleri alkışlayanların insafına sığınmaktan korusun. Yazımızı elimizden alanlar bu yaptıklarıyla Kur’an-ı Kerîm’i tarihe gömeceklerini iddia ediyorlardı. Sonuç? Çarmıhta Ä°sa, zindanda Kur’an.
Henüz yorum yapılmamış.