Selahattin Çakırgil: Ölümsüzlüğü tadana neylesin ölüm?
Müslüman için, ölüm ve hayat, Allah’ın âyetlerindendir, biz her an ölmekte, her an da hayata doğmaktayızdır. Doğduğumuz andan itibaren ölüme de adım atıyoruzdur, ve ölüm dediğimizde de, gerçekte dünya hayatındaki misafirliğimiz sona eriyor ve perdenin bu tarafından öbür tarafına geçiyoruzdur;
Evet, merhûm Erdem Bayezid, ‘Ölüm bize ne uzak, bize ne yakın ölüm..’ diye baÅŸlayan ÅŸiirinin devamında ‘ÖlümsüzlüÄŸü taddık, bize ne yapsın ölüm?’ diyordu..
Ä°nsanoÄŸlu ölümü unutamamıştır. 40 asır öncelerde, bir Roma dönemi mezar taşında ‘Memento mori..’ /Ölümü düÅŸün!’ gibi bir latince cümle görmüÅŸtüm, bir tıb dergisinde..
Hristiyan mezarlıklarında da, ‘Ey ölüm, sen ne zaman öleceksin..’ gibi yazılara çok rastlamışımdır. Bizdeki mezar taÅŸlarında da, çok güzel nasihatler vardır. Hele bir mezar taşında, ‘Ben de bir zamanlar Suleyman idim, âteÅŸe rüzgara hükümrân idim.. Sanmayın Hazret-i Süleyman idim.. Galata’da Körükçü Süleyman idim..’ gibi ince espriler de vardır.
***
Müslüman için, ölüm ve hayat, Allah’ın âyetlerindendir, biz her an ölmekte, her an da hayata doÄŸmaktayızdır. DoÄŸduÄŸumuz andan itibaren ölüme de adım atıyoruzdur, ve ölüm dediÄŸimizde de, gerçekte dünya hayatındaki misafirliÄŸimiz sona eriyor ve perdenin bu tarafından öbür tarafına geçiyoruzdur; Mesnevî’deki ilginç benzetmeyle.. Ne geliÅŸte irademiz vardır, ne gidiÅŸte.. Bu dünya bir istasyondaki bekleme salonu hükmündedir ve orada uyumamak lâzımdır. Ama, hep o bekleme salonunun geçici zevklerine dalıp uyuya kalırız...
***
Yahyâ Kemâl, derin mânâlar taşıyan bir ÅŸiirinde,
‘Yaprak nasıl düÅŸerse, akıp kaybolan suya..
Rûh öyle yollanır, uyanılmaz bir uykuya..
Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı;
Farketmez ‘anne toprak’, ölüm mâceramızı..’
der. Elbette Müslümanlar, ‘Dünya hayatının maddî faslını tamamladıktan sonra bir daha uyanmak yok..’ diyemezler.. Yahyâ Kemâl’in ‘Sessiz Gemi’ ÅŸiiri de ne müthiÅŸ bir ölüm dersi verir.. Itrî’yi anlattığı ÅŸiirinde, ‘Onun besteleri ÅŸimdi kimbilir, gemiler geçmeyen bir ummanda çalınıyordur..’ demesi de bir ayrı ÅŸairâne söyleyiÅŸtir.
Abdulhak Hâmid’in Zincirlikuyu Mezarlığı’nın 50 yıl öncelerdeki ana giriÅŸ kapısının hemen sağındaki ilk mezar taşının üstünde de sizi, ÅŸu beyt karşılardı:
‘Bu taÅŸ, cebinime benzer ki, ayn-ı makberdir,
Dışı sükûn ile zâhir, derûnu mahÅŸerdir.’
Bu beyti sadeleÅŸtirmek de bir ayrı sadeleÅŸtirmeyi gerektirebilir diyen bir ÅŸair dostum ise, o zaman, ‘Bu ÅŸiiri ÅŸiir diliyle ÅŸöyle anlatmalı demiÅŸti: ‘Bu taÅŸ ki, zâhiri bir makberdir; amma, bir bilsen, derûnu ne mahÅŸerdir?’ Maksadı daha iyi anlatmıyor mu?
***
Alman ‘musteÅŸrık’lerinden ünlü Anne-Marie Schimmel, henüz 15-16 yaÅŸlarındayken, Ä°slâm kültür atmosferiyle ilk tanışmasına vesile olan bir söz okur: ‘Ä°nsanlar uykudadırlar, öldüklerinde uyanırlar.’ (Die Menschen schlafen und, wenn sie sterben, ervachen sie..‘ Schimmel’in mezar taşında hem o arabî cümlenin aslı, hem de almancası yazılıdır.
Ölüm üzerine onun naklettiÄŸi ve sonra Hadis-i Nebî olduÄŸunu öÄŸrendiÄŸi söz, evet hepsinden daha derinlikli.. Evet de, bu nasıl olur?
***
Bu, bir dünya görüÅŸüdür, materyalistler varoluÅŸun baÅŸlangıcını bilemezler, tesadüflere baÄŸlarlar.
21 sene öncelerde de, dünya ateistlerinin piri olarak kabul edilen bir Ä°ngiliz ateist, 82 yaşındayken, ‘Tanrı’ya inandığını açıklayarak ÅŸaşırtmıştı, takipçilerini... ‘Biliyorum, benim ileri yaşım sebebiyle ölüm korkusuyla Tanrı’ya inandığımı sanacaklar.. Hayır.. Ä°nsan kromozomlarındaki, genlerin müthiÅŸ diziliÅŸini bir üstün ve yaratıcı Tanrı gücü olmaksızın olamıyacağına inandığım için teslim oldum..’ demiÅŸti.
Yine Ä°ngiliz fizikçilerinden olup, tekerlekli sandalyede ömrünü birkaç sene önce tamamlayan Stefan Hawking ise baÅŸlangıçta, ‘tanrı inancına karşı’ çıkarken; son döneminde ise, ‘Benim görüÅŸlerim Tanrı’nın olmadığı mânâsına gelmez..’ demek noktasına gelmiÅŸti.
Bizde ise, bazıları, miladî- 19. Yüzyıl’ın azgın pozitivist /materyalist dinsizliÄŸin ÅŸampiyonu olan August Comte’ün ‘Hayatta en hakikî yol gösterici, tecrubî ilimlerdir..’ söylemini bayrak haline getiren materyalist-laik kafalar 1860’lardan itibaren, Baha Tevfik ve BeÅŸir Fuad gibi ilk materyalistler ve sonra Tevfik Fikret ve 1930’larda ‘fetiÅŸ’leÅŸtirilen kiÅŸiler ve benzerleri, ‘Ölümle moleküllere ayrılacağız, gerisi boÅŸ..’ diyenler inançsızlıklarını bir kahraman edâsında beyan ediyorlardı.
Ama, 1969’da dönemin Yargıtay BaÅŸkanı Ä°mran Ökten de çaÄŸdaÅŸ Nietzsche’liÄŸe soyunmuÅŸ ve tanrı’nın insanları deÄŸil, insanların tanrı’yı yarattığını kemalist-laik resmî ideolojinin bir gerçeÄŸi olarak söylemiÅŸ; cenazesi, Ankara Maltepe Camii’ne getirildiÄŸinde, Müslüman halk cenaze namazını kılmayınca, Ä°smet PaÅŸa küplere binmiÅŸ, ve etrafındaki generaller de silahlarını çekip, birkaç kiÅŸiye zorla cenaze namazı kıldırmış ve sonra da buna ‘irticaî kalkışma’ denildiÄŸi günlerdeki komiklikleri de hatırlamalıyız.
Bunları bu günlerde niye anlatıyorum
Bir deprem felaketi daha yaşandı..
Kimisi günahsız çocuklar.. Anneler- babalar.. Belli kiÅŸilere tepki besleyenler, bütün halkı öyle sanıp, halkı toptan suçlayıcı laflar ediyorlarsa, o karşılarındakilerden ne farkları kalır onların..
21 sene önce, 1999‘da, Marmara Depremi’nde de hoca denilen bir soytarı, Allah dostları’ndan dediÄŸi (ne demekse, o) onlardan birinin deprem bölgesinde Âhiret’e göçen 20 binden fazla kiÅŸiden bir kiÅŸinin bile Cennet’e gitmediÄŸini Duisburg’da Hacıbayran Camii’nde 1500 kadar insanın huzurunda beyan edecek kadar vicdansızca laflar edebilmiÅŸ ve ‘dışarda da, evlerinizin yıkılmaması için bir dua broÅŸürü hazırladık, kıymeti de sadece 5 mark.’ diyecek kadar materyalistleÅŸmiÅŸ sözler eden soytarıları bizzat dinleyip yazdığımda, yazdığım gazeteden aboneliklerini sildiren 3500 kiÅŸinin olduÄŸunu öÄŸrenmiÅŸtim.
Bu konuyu, Ä°zmir çevresinde 30 Ekim gün meydana gelen deprem felaketi üzerine, bir takım münasebetsiz sosyal medya yazışmalarından 38-40 kadarı takibe alındığını duyunca yazdım.
Allah’u Teâlâ’nın nice güçlerini de harekete geçirip mükevvenâtın, varlık âleminin düzenini murad-ı ilahisine göre tanzim edebilir, elbette; ama, böyle zamanlarda bir yerlere hemen bir ilâhî ceza mübaÅŸiri imiÅŸcesine ilahî cezalar kesmeye kalkışması, geri teper..
Åžuurlu bir müslüman bu gibi halleri Allah’la kul arasına hesaba bırakır, insan olarak.. Bir ateist, arabanın altında kalsa, ‘Allah senin cezanı verdi iÅŸte..’ demek hakkımız olamaz. Ä°nsan olarak vazifemiz, o anda kimsenin inancını sorgulamadan, Allah’ın kullarına yardım etmektir. Bu bakımdan o gibi sosyal medya saygısızlıklarını üstelik de Ä°slâm’a ve Müslümanlığımız adına yetkili kimselermiÅŸ gibi yazanlara asla fırsat vermemek gerek..
Ama, materyalist-laik kafalardan niceleri de, ‘Ülkemizin en aydınlık insanlarının yaÅŸadığı Ä°zmir’de böyle bir deprem olmasına üzüldük..’ diyebiliyorlar, onlar da zımnen, nefret suçu iÅŸliyorlar, ülkenin diÄŸer yerlerinde niye olmadı bu felaket dercesine, bir nobranlık sırıtıyor. Evet, böyle taÅŸ veya beton kafalılar da yok deÄŸil..
***
Not: NÛRULLAH SARUHAN’ı Ebediyet YolculuÄŸuna uÄŸurlarken..
‘Fakir’in son 33 yıllık hayatındaki en aziz arkadaÅŸlarından, iman kardeÅŸlerinden olan ve dünyaya ve insanlara Ä°slâm inancının ölçüleri ve mü’min ferâsetiyle bakmaya çalışan Nûrullah Saruhan kardeÅŸim, iki kalb ameliyatını atlattıktan sonra, yıllar sonra tekrar sıkıntılar yaÅŸamaya baÅŸlayınca son 40 günü aÅŸkın bir süredir Ankara Åžehir Hastanesi’nde, solunum cihazına baÄŸlı olarak hayata tutunmaya çalıştırıldı ise de, ‘takdir-i ilâhî, vaktin tamam olduÄŸunu hükmetmiÅŸ olduÄŸundan, 30 Ekim 2020 Cuma günü öÄŸle namazı vaktinde dünya hayatındaki yolculuÄŸunu tamamlayıp perdenin öbür tarafında geçti ve ebediyet yolculuÄŸuna çıktı.
Malatya’nın bu coÅŸkun gönüllü, ince ruhlu, hassas kalbli, yüksek zekâvet timsali olan bu yiÄŸit evladı kardeÅŸimin cenazesine, 65 yaşını aÅŸanlara salgın sebebiyle getirilen seyahat sınırlamaları sebebiyle gidemedim. OÄŸlu Dr. BeheÅŸtî Saruhan’ın kıldırdığı bildirilen cenaze namazından sonra, dün Ankara’da Karşıyaka Mezarlığı’nda ‘toprak anne’ye emanet edildi.
Allah’u Teâlâ’nın rahmetinin oyun yol arkadaşı olmasını niyaz ediyor; aile efradına, bütün yakınlarına, sevenlerine, bütün dostlarına sabırlar diliyorum.
‘Ä°nsanlar sevdikleriyle birlikte haÅŸrolacaklardır.’ buyrulmuÅŸtur.
Star Gazetesi
Henüz yorum yapılmamış.