Yasin Aktay: Boykot testindeki Türk ve Fransız siyaseti
Bir anda birçok SA’lı şirketin sosyal medya üzerinden Veliaht Prens’le dayanışma adına Türk ürünlerine karşı bir tavır yarışına girildiği görüldü. Özelikle yıllardır Türkiye ile iyi ticareti olan şirketlerin bu deklarasyonları yapmak için kendilerini nasıl bir mecburiyet içinde hissettikleri çok iyi anlaşılıyor.
Suudi Arabistan’ın (SA) Türk mallarına uygulamaya baÅŸladığı ambargo, Arap dünyasında kısa süre içinde Müslüman halkların Ä°slamofobik söylemleri dolayısıyla Macron’a tepki olarak baÅŸlattıkları boykotun gölgesinde kaldı.
Aslında iki kampanyanın gerek kendi ülkesinde gerek dünyada bulduÄŸu yankı, halklar nezdinden kimin ne kadar gücünün veya itibarının olduÄŸuna dair de önemli iÅŸaretler veriyor.
Dikkat ederseniz SA’nın Türk mallarının alınmasına, satılmasına karşı baÅŸlattığı kampanya halkların insafına, takdirine, iradesine bırakılmış bir boykot çaÄŸrısı deÄŸil. Bilakis Türk ÅŸirketlerin ülkeye ihracatını engellemeye dönük, doÄŸrudan bir yasaklamaya, engellemeye dönüÅŸen adı konulmamış bir ambargo olarak iÅŸliyor.
SA Ticaret Odaları Konseyi BaÅŸkanı Aclan bin Abdulaziz el-Aclan’ın “boykot” çaÄŸrısı ve Kraliyet çevresine yakın kimselerin katılımıyla sosyal medya üzerinden “Tük ürünlerine boykot” kampanyalarına yaptığı öncülük orada kalmadı. Türkiye ile iÅŸ yapan bütün ÅŸirketler tek tek aranarak devlet yetkilileri tarafından iliÅŸkilerini kesmeleri yönünde uyarıldılar. Türkiye’de yatırımları olanların zararına dahi olsa bu yatırımlarını geri çekmeleri istendi. SA’da devletin böyle bir talebine karşı çıkmanın bedelinin ne olduÄŸunu çok iyi bilir herkes.
Bir anda birçok SA’lı ÅŸirketin sosyal medya üzerinden Veliaht Prens’le dayanışma adına Türk ürünlerine karşı bir tavır yarışına girildiÄŸi görüldü. Özelikle yıllardır Türkiye ile iyi ticareti olan ÅŸirketlerin bu deklarasyonları yapmak için kendilerini nasıl bir mecburiyet içinde hissettikleri çok iyi anlaşılıyor.
Her Cuma bir cami görseliyle bir kutlama mesajı yollayan önemli bir ÅŸirket, son paylaşımında bu kutlama mesajının altına Sultanahmet Camii’nin resmini koymuÅŸ. Belli ki bir uyarı üzerine bu paylaşım apar topar kaldırılmakla kalmamış bu paylaşımın sehven olduÄŸu açıklaması yapıldı ve bundan dolayı Kral’dan ve Veliahtı’ndan özür dileyen bir açıklama yapmak zorunda kaldı.
Bilenler bilir ve bugün bile tahmin eder. Böyle bir kampanya herÅŸeyden önce SA halkının asla içine sinebilecek bir kampanya deÄŸil. SA halkının hem CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’a hem de Türkiye’ye çok derin ve güçlü bir muhabbeti ve saygısı var. O yüzden bu çaÄŸrılar boykot düzeyinde kalmış olsa hiç kimsenin raÄŸbet etmeyeceÄŸi, hatta bu boykot çaÄŸrısı yüzünden Türk mallarına yönelik bir talep patlaması bile yaÅŸanabileceÄŸi kesin. Zaten bu bilindiÄŸi için çaÄŸrı halkın insafına, iradesine bırakılmamış, zora da baÅŸvurulmuÅŸ oluyor.
Arka arkaya Türkiye hakkında boykota katılım açıklaması yapanların durumu ise tam da merhum Cemal Kaşıkçı’nın resmettiÄŸi durumu gösteriyor. “SA’da ifade özgürlüÄŸü” demiÅŸti Kaşıkçı, “düÅŸündüklerini ifade özgürlüÄŸünün çok daha ötesinde, inanmadığını söylemek zorunda kalmama özgürlüÄŸü düzeyine kadar çekilmiÅŸtir. Yani, düÅŸündüklerinizi söylemezsiniz, başınıza bir ÅŸey gelmez baÅŸka yerlerde, ama burada inanmadıklarınızı söylemek için mecbur bırakılırsınız. Katar aleyhine konuÅŸmak ve kuÅŸatmanın haklılığını onaylamak zorundasınız. Yemen’de bütün insan hakkı ihlallerine raÄŸmen, koalisyonun oradaki faaliyetlerini güzellemek zorunda kalırsınız. Susuyorsanız düÅŸmansınız.” Tıpkı ÅŸimdi Türkiye ve ErdoÄŸan aleyhine herkesin konuÅŸmak zorunda bırakıldığı gibi.
Ä°nsanların içine sinmeyen bu ambargoya karşılık, ErdoÄŸan’ın Fransa mallarına karşı yaptığı çaÄŸrı ise sadece Türkiye’de deÄŸil bütün dünyada ve SA’da da yankı buluyor. Suudi halkı Türkiye mallarını devlet fiili ambargo engeli koyduÄŸundan bulamadığı için alamıyor, ama Fransa mallarını kendi iradesiyle boykot ederek adeta Türk mallarına karşı ambargo uygulamasına cevap vermiÅŸ oluyor.
DoÄŸrusu Türk ürünlerine SA halkının raÄŸbeti çok fazladır. Bunda en önemli faktör Türk ürünlerinin artık tartışılmaz kalitesidir. Bu kalitedeki ürünlere karşı devletlerin uygulayacağı boykotlar çaresiz kampanyalar olarak kalmaya mahkumdur. Türk ürünleri kalitesiyle, güzelliÄŸiyle, cazibesiyle bugün Avrupa malları ile yarışacak hale gelmiÅŸ bulunuyor. Hal böyle olunca halkların talepleri belki geçici olarak bazı engeller oluÅŸturur ancak halkların taleplerine karşı fazla direnemez.
Türkiye’de kimse baÅŸkalarının mallarını alıp almama konusunda kimseyi zorlamıyor. O yüzden ErdoÄŸan’ın çaÄŸrısı son derece haklı, sivil ve demokratik bir tepki düzeyinde kalıyor ve bu haliyle bile bütün Ä°slam dünyasında güçlü bir yankı buluyor.
Çünkü ErdoÄŸan kendi haklılığına, temsil ettiÄŸi Ä°slam dünyasının haklılığına inanıyor ve güveniyor. Yaptığı çaÄŸrıya katılan dünyanın her tarafındaki kitleler onun temsil gücünü de artırıyor.
ErdoÄŸan’ın dayandığı haklılık ve temsil o kadar güçlü ki, Fransa CumhurbaÅŸkanı Macron’u geri adım atmaya mecbur bırakıyor.
Bakalım, SA’lı yetkililer boykot ile ambargo arasında sergilenen bu farktan kendilerine gereken dersleri çıkarırlar mı?
YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.