Selahattin Çakırgil'in kaleminden: Gündeme dair birkaç mesele
Dostlar, geliniz bu gün bir-kaç meseleye, kısa kısa değinelim:
1-Cuma günkü yazımda TBMM’nde m.vekili, yani kanuna göre hepimizin vekili olan Garo Paylan’ın, USA emperyalizminin en güçlü borazanı durumundaki New York Times gazetesine yazdığı bir makalede, Türkiye’yi ağır ÅŸekilde suçladığından söz etmiÅŸtim.
Yazıda Paylan, dedesi, ‘ermeni soykırımı’ diye nitelenen ‘1915 Hadiseleri’ sırasında öldürülen bir Hristiyan ermeni olarak da takdim ediliyordu. (Ama, Birinci Dünya Savaşı sırasında evet, ermeniler de zarar gördüler, ama, ermeniler adına hareket ettiklerini söyleyen ve mâlum emperial güçlerin ileri karakolu ve saldırı gücü olarak kullanılan ermenici terör örgütlerinin, 800 sene boyunca barış üzere yaÅŸadıkları Müslüman halklara karşı ‘ermeni kavmi’ adına ne büyük cinayetler iÅŸledikleri ve o savaÅŸ sırasında en azından 5 milyon’u aÅŸan sivil Müslümanın da askerî savaÅŸ dışında öldürüldüÄŸü hatırlanıyor muydu?
Çünkü, emperial güçler nazarında Müslüman halklar ‘Ä°lkel insanlardı.. Medenî deÄŸildiler..’
Müslümanların öldürülmeleri -bugün olduÄŸu gibi dün de- bir problem oluÅŸturmuyordu.)
G. Paylan efendi, emperyalizmin amiral gemisi Amerika’da, ‘Azerbaycan’ın, Ermenistan’ı Türkiye’nin verdiÄŸi silahlarıya ezdiÄŸi’nden yakınıyordu; ama, Ermenistan’ın 30 yıla yakın zamandır, Azerbaycan arazisinin yüzde 20’sini kimlerin silahlarıyla iÅŸgal ettiÄŸinden ve silahı onlara kimlerin verdiÄŸinden hiç söz etmiyordu.
Keza, bu kiÅŸi, evvelki gece, gece saat 02.30 civarında, Gence, Mingeçevir ve diÄŸer sivil yerleÅŸim birimlerine atılan füzelerle hayatlarını kaybeden 10’larca insanın acısını da yüreÄŸinde hissettiÄŸine dair bir cümle olsun dile getirdi mi? Halbuki, açıkça savaÅŸ suçu iÅŸleniyordu.
Bereket ki, Ä°lham Aliyev, ‘Biz Ermenistan’ın sivil merkezlerine asla saldırmayacağız.. Onlarla iÅŸimiz, sadece topraklarımızdan atmak cihetindendir..’ diyor ve onlara bir insanlık dersi veriyordu.
Buna raÄŸmen, emperial dünyanın medya organları dün, bu korkunç cinayetlerden hiç söz etmedi. Sadece, Azerbaycan güçlerini Ermenistan güçlerine saldırdığından söz ediliyordu.
DoÄŸru idi, bu..
Evet Azerbaycan güçleri saldırıyordu, ama kendi topraklarını 28 yıldır iÅŸgal etmekte olan saldırgan Ermenistan’ı oralardan çıkarmak için saldırıyordu. Ama, konu, dünya kamuoyuna sanki ‘Zavallı Ermenistan’a saldırılıyor’muÅŸ gibi sunuluyordu..
***
2- Geçen hafta, Kuzey Kıbrıs’da, bugün ikinci merhalesi yapılacak olan seçimlerdeki tehlikeye deÄŸinmiÅŸtim. Birileri, ‘devlet diliyle konuÅŸtuÄŸumu’ yazdılar.
Devletin kaygı ve tercihleriyle benim kaygı tercihlerim aynı noktada birleÅŸti, diye her ne pahasına olursa olsun, aykırı bir ÅŸey mi söylemeliymiÅŸim gibi..
Ä°slâm’ın ilk asrında Müslümanlarca fethedilen, sonraki asırlarda ise elden çıkan, ama, milâdî- 1571’de tekrar Müslümanların eline geçen Kıbrıs adasının bugün tamamen elden çıkmaması için, orada, ikinci merhale seçime katılan bir kiÅŸiye karşı çıkıyorum. Çünkü o, Haçlılar’ın aÄŸzıyla, Kilise’nin aÄŸzıyla konuÅŸuyor gibi.. Müslümanların kontrolündeki toprakların bir kısmının Güney Kıbrıs’takilere verilmesi gerektiÄŸini söyleyebiliyor. Ve, öteki aday için, ‘ÅŸöyledir-böyledir’ demiyorum, tanımam da; ama, Kıbrıs’ta elde kalan o Müslüman topraklarının karşı tarafa verilmesi gerektiÄŸinden söz etmiyor.
Ayrıca, Kıbrıs’ın tamamen elden çıkmasını Türkiye olmadan, bugünkü ÅŸartlarda, beÅŸerî güç planında kim ve nasıl nasıl engelleyebilir?
***
3- Mâlûm laik partinin elinde bulunan belediyeler, ülke çapında her tarafı, 90-100 yıldır, hemen her yerde, ismi, resmi, büst ve heykelleriyle dolduran bir ‘tek adam’ın daha çok tanıtılması adına yeni bir kampanya baÅŸlatmışlar.. Her yerde o var..
Bu yetmemiÅŸ, ÅŸimdi de, ‘NUTUK’ isimli ve arabçaya çevrilip bir kitap, milyonlarca basılıp arab halklarına gönderilmeye baÅŸlanmış..
Her devlette her rejimin en tepesindeki kiÅŸi için de gösterdiÄŸi bir takım resmî tanıtım proÄŸramları ve hattâ propagandalar bile yapılır.. Ama, baÅŸka ülkelerin halklarına ‘NUTUK’ dağıtmanın mantığını nedir?
Arab halkları içinde 50 yıl öncelerde ‘er’Recul-is’Sanem/ Put Adam’ adıyla ve ‘Bir eski Osmanlı Zâbiti’ imzasıyla bir kitab yayınlanmıştı. Bu iki kitab birbirini tamamlayıcı olur mu bilmem..
Almanya’dan gelen bir arkadaÅŸ, ‘Türkiye’nin en zekî kemalisti, filân gazetenin yozdilli yazarı olsa gerek.. Çünkü, kemalistlere ne verirse, yiyorlar ve adam, yolunu buluyor. Bunlar ki, cemaat ve tarikat denilince ürperiyorlar, ama, Türkiye’nin 100 yıldır en etkili olan cemaati veya tarikatı, kendileri..’ diyordu.
Yanlış mı?
O yozdilli kiÅŸi, dünkü yazısında, ‘filan kiÅŸiyi Allah’a, onun dışında herÅŸeyi de ona borçluyuz’ diyordu. Siyasî liderleri putlaÅŸtırmak baÅŸka nasıl olur ki..
Bu ‘çok zeki’ olan kiÅŸi, iyi yere dükkan açmış, putlaÅŸtırdığı kiÅŸiyi yaldızlayıp-yaldızlayıp sürüyor piyasaya.. Yolunacak daha çoook ördek ve kazlar olduÄŸunu nasıl da biliyor!.
***
4-Sahte içkiden son bir haftada ölenlerin sayısı 60’a yaklaÅŸmış.. Sanki sahte olmayanı öldürmüyormuÅŸ gibi.. Bir eski Gen. Kur. BaÅŸkanı, bir kiÅŸinin, ‘memleket için kafa yormaktan başı çatlıyacak gibi olunca, içkiyi ilaç olarak içtiÄŸini’ söylemiÅŸti ekranlarda..
Neyzen Tevfik, döneminin en yukarısındaki birileri, ‘Neyzen, bir ney taksimi geç de neÅŸemizi bulalım’ deyince, ‘ney’ini konuÅŸturmaya baÅŸlar ve sonra da o anda içinde doÄŸan dörtlüÄŸü okur:
‘Sanma ciddiyet ile sarfederim, san’atımı,
Ney elimde suyu durmuÅŸ kuru musluk gibidir,
Bezm-i meyde sufehânın saza meftûn oluÅŸu,
Nazarımda su içen eÅŸÅŸeÄŸe ıslık gibidir!’
***
5-Anayasa Mahkemesi’nin bir üyesi, siyasetçilerle atışmaya merak salmış.. Ve Anayasa Mahkemesi’nin ışıklandırılmış gece fotoÄŸrafının ‘Işıklar yanıyor..’ diye sosyal medyada yayınlamış.. Türkiye gibi bir darbeler ülkesinde, özellikle de medyacıların topluma yansıttıkları fotoÄŸraflar olurdu, birilerini korkutmak için; Genel Kurmay’da ışıklar sabaha kadar sönmedi..’ diye..
Anayasa Mahkemesi’nin bir üyesi o heveslerini dolaylı olarak yansıtmış.. Ä°nkâr etse ve özür dilese bile, daha önceden yaptığı bazı paylaşımlarını bu kez de bu ÅŸekilde sürdürmesini hafife almak, en azından, Türkiye’nin ÅŸu son 60 senesindeki entrikalardan habersiz olmak hafifliÄŸidir.
Siyasetçi hesabını millete verir, onlar da oy verirler veya vermezler. Ama, yargıçlar ve hele de AYM üyeleri, kime hesap verirler?
Yargıç, hükmüyle konuÅŸur, önceden görüÅŸ belirtirse; ‘ihsas-ı rey’de bulunmuÅŸ olur ve bu da ‘redd-i hâkim’ sebebi sayılır.
EÄŸer yargıçlar, siyaset yapmaya hevesli iseler, cüppelerini atar ve siyasete soyunurlar.
Bu AYM üyesi kiÅŸi, istifa etmelidir.
A. Gül ve A. DavudoÄŸlu gibi isimlerin sırf muhalefet olsun diye, bu kiÅŸiye dolaylı olarak sahib çıkan açıklamalar yapmasını kendilerine yakıştıramadım.
***
6- Ä°stanbul BÅž Belediyesi, Ä°stanbul’un ana giriÅŸ yollarının iki tarafını süsleyen yeÅŸillikleri senede 12 milyona mal oluyor diye sökmek kararı alıp uygulamaya koymuÅŸ bile..
O duvarlarda birileri resim yapacaklarmış.. Ä°stanbul’daki bu güzelliÄŸi hiçbir Avrupa ÅŸehrinde görmemiÅŸtim ve gören yabancılar da, hayranlıklarını dile getiriyorlardı..
Gebze taraflarından, Silivri taraflarına kadar ana yolların iki tarafını süsleyen bu yeÅŸil alanlar çoÄŸu kadınlar olmak üzere, onbinlerce dar gelirli için de bir gelir kapısı oluyordu.
Ä°BB, Gentille Bellini isimli bir Ä°talyan OrtaçaÄŸ ressamına aid olduÄŸu sanılan bir Fatih portresi olduÄŸu gerekçesiyle 9 milyon lira verirken, bu güzellikleri bir san’at zevkiyle sergileyen ve bütçelerine de üç-beÅŸ kuruÅŸ daha eklemek derdinde olan onbinlerce dar gelirlinin ekmekleriyle oynamıştır.
Bu dar gelirli kesimlerin meseleleri, laik kesimlerin anlayacağı ÅŸey deÄŸildir.. Onlar fakirlik edebiyatı yaparken de, yoksulluÄŸu veya hüznü, ancak Leonardo da Vinci’nin ‘Mona Lisa /La Jocond’ isimli tablosundaki mahzun bakışlarda seyrederler.
Star Gazetesi
Henüz yorum yapılmamış.